Abdullah Özdemir,ʹBakliyatta çözüm üretimi artırmaktan geçiyorʹ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.09.2018 - 10:08, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Abdullah Özdemir,ʹBakliyatta çözüm üretimi artırmaktan geçiyorʹ

Bakliyatta 2010 yılından bu yana Türkiye’nin içinde bulunduğu net ithalatçı pozisyonu devam ediyor. Bu kapsamda bakliyatta ilk aşamada Türkiye’nin kendi kendine yeten bir ülke olması gerektiğine dikkat çeken Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, “Dış ticarette net ihracatçı konuma yeniden kavuşabilmemiz için üretimde sıçrama yaratacak yeni politikalara ihtiyacımız var” dedi.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre bu yılın ilk yedi aylık döneminde Türkiye, 234 bin ton bakliyat ihracatı gerçekleştirdi. Buna karşın aynı dönemde 351 bin tonda bakliyat ithal etti. İhracatın yüzde 66’lık bölümünü kırmızı mercimek, yüzde 18’ini nohut ve kalan yüzde 16’lık kısmını ise kuru fasulye ile kuru bezelye oluşturduğunu belirten Abdullah Özdemir, söz konusu ihracatla 183 milyon dolar gelir elde edildiğini söyledi. İthalatın ise yüzde 56’sını mercimek, yüzde 26’sını nohut ve yüzde 18’ini kuru fasulye ile kuru bezelye oluşturdurduğunu ifade eden Özdemir , ithal edilen bu ürünler içinde 260 milyon dolar ödendiği bilgisini verdi.Bu yılın bakliyat ithalat-ihracat verilerini değerlendiren Abdullah Özdemir, şunları kaydetti: “Sonuç olarak, 2010 yılından bu yana Türkiye’nin içinde bulunduğu net ithalatçı pozisyonu devam ediyor. Hükümetin son yıllarda bakliyat üretimine verdiği desteği arttırmasına rağmen verilen desteklerdeki artışın etkisi sınırlı kalıyor.”Bakliyatta ilk aşamada Türkiye’nin kendi kendine yeten bir ülke olması gerektiğine dikkat çeken Özdemir, “Dış ticarette net ihracatçı konuma yeniden kavuşabilmemiz için üretimde sıçrama yaratacak yeni politikalara ihtiyacımız var. Bunu gerçekleştirmek için ‘Nadas Alanlarının Daraltılması’ ve ‘Münavebeli Ekim Şartı’ gibi kararların mutlaka alınması gerekiyor” diye konuştu.Nadas alanlarının daraltılması projesi, yeniden başlatılmalıTürkiye’de 1980’li yılların başında ‘Nadas Alanlarının Daraltılmasına İlişkin Karar’ adı altında bakliyat üretimini teşvik eden önemli projeyi hatırlatan Özdemir, bu projenin Türkiye’nin iç tüketim ve ihracatı yönünden ihtiyaç duyduğu yemeklik ve yemlik baklagillerin üretimini dengelediğini söyledi. Bu projeyle baklagillerin uygun ekolojilerdeki nadas alanlarında ekim nöbetine alınarak yaygınlaştırıldığını belirten Özdemir, “Projeyle bu alanların her yıl ürün elde edilerek daha ekonomik kullanımının sağlanması kararlaştırıldı. Bu kararın etkisiyle 872 bin ton olan bakliyat üretimi sekiz yıl içinde iki buçuk kat artarak 1990 yılında 2.2 milyon tona yükseltildi” dedi.Bu projeye benzer bir uygulama hakkında bilgi veren Özdemir, bu yılın Mart ayında başlatılan Nadas Alanlarının Üretime Kazandırılması Projesiʹnin başladığını söyledi. Şu anda Orta Anadolu Bölgesinde yer alan dokuz ilde nadasa bırakılan yaklaşık 50 bin dekar alana nohut ekimi yapmak suretiyle projenin devreye alındığını bildiren Özdemir, “Türkiye’de yaklaşık 40 milyon dekar nadasa bırakılan alan var. Eğer bu proje alan olarak çok daha geniş ölçekte ve sadece nohudu değil, kuru fasulye ve mercimek gibi diğer ürünleri de kapsayacak şekilde genişletilirse üretime katkı sunacak. Böylece bakliyattaki arz açığının kapanması ve verimlilik artışının sağlanması açısından faydalı olacak” diye konuştu.Kuru baklagiller münavebeli ekim şartına bağlanmalıÖte yandan bitkisel üretime destekleme ödemesi yapılmasına dair tebliğin 22. maddesi hakkında bilgi veren Özdemir, maddede yer alan; ‘2018 üretim yılından itibaren geçerli olacak münavebe şartına göre, örtüaltı üretimler ve çeltik hariç olmak üzere bir parsele aynı tek yıllık bitkinin arka arkaya üç kez ekilmesi durumunda üçüncü üretim için destek ödemesi yapılmayacak’ ifadeleri üzerine, Münavebeli ekimi teşvik eden uygulama büyük önem taşıdığını söyledi. Buna ek olarak arz açığı bulunan kuru baklagillerin münavebeli ekim sistemi kapsamına alınarak, ekiminin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini bildiren Özdemir, kuru baklagillerin münavebeli ekim açısından oldukça ideal ürünler olduğunu belirtti. Kuru baklagillerin toprağı azot bakımından zenginleştirerek kimyasal gübreye olan ihtiyacı büyük ölçüde azalttığına dikkat çeken Özdemir, ayrıca aynı topraktan sürekli ve yüksek verimde ürün alınmasını sağladığına vurgu yaptı. Özdemir, kuru baklagillerin bu özellikleri dikkate alınarak ilgili maddenin yeniden ele alınmasının faydalı olacağını dile getirdi.
Bakliyatta 2010 yılından bu yana Türkiye’nin içinde bulunduğu net ithalatçı pozisyonu devam ediyor. Bu kapsamda bakliyatta ilk aşamada Türkiye’nin kendi kendine yeten bir ülke olması gerektiğine dikkat çeken Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, “Dış ticarette net ihracatçı konuma yeniden kavuşabilmemiz için üretimde sıçrama yaratacak yeni politikalara ihtiyacımız var” dedi.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre bu yılın ilk yedi aylık döneminde Türkiye, 234 bin ton bakliyat ihracatı gerçekleştirdi. Buna karşın aynı dönemde 351 bin tonda bakliyat ithal etti. İhracatın yüzde 66’lık bölümünü kırmızı mercimek, yüzde 18’ini nohut ve kalan yüzde 16’lık kısmını ise kuru fasulye ile kuru bezelye oluşturduğunu belirten Abdullah Özdemir, söz konusu ihracatla 183 milyon dolar gelir elde edildiğini söyledi. İthalatın ise yüzde 56’sını mercimek, yüzde 26’sını nohut ve yüzde 18’ini kuru fasulye ile kuru bezelye oluşturdurduğunu ifade eden Özdemir , ithal edilen bu ürünler içinde 260 milyon dolar ödendiği bilgisini verdi.Bu yılın bakliyat ithalat-ihracat verilerini değerlendiren Abdullah Özdemir, şunları kaydetti: “Sonuç olarak, 2010 yılından bu yana Türkiye’nin içinde bulunduğu net ithalatçı pozisyonu devam ediyor. Hükümetin son yıllarda bakliyat üretimine verdiği desteği arttırmasına rağmen verilen desteklerdeki artışın etkisi sınırlı kalıyor.”Bakliyatta ilk aşamada Türkiye’nin kendi kendine yeten bir ülke olması gerektiğine dikkat çeken Özdemir, “Dış ticarette net ihracatçı konuma yeniden kavuşabilmemiz için üretimde sıçrama yaratacak yeni politikalara ihtiyacımız var. Bunu gerçekleştirmek için ‘Nadas Alanlarının Daraltılması’ ve ‘Münavebeli Ekim Şartı’ gibi kararların mutlaka alınması gerekiyor” diye konuştu.Nadas alanlarının daraltılması projesi, yeniden başlatılmalıTürkiye’de 1980’li yılların başında ‘Nadas Alanlarının Daraltılmasına İlişkin Karar’ adı altında bakliyat üretimini teşvik eden önemli projeyi hatırlatan Özdemir, bu projenin Türkiye’nin iç tüketim ve ihracatı yönünden ihtiyaç duyduğu yemeklik ve yemlik baklagillerin üretimini dengelediğini söyledi. Bu projeyle baklagillerin uygun ekolojilerdeki nadas alanlarında ekim nöbetine alınarak yaygınlaştırıldığını belirten Özdemir, “Projeyle bu alanların her yıl ürün elde edilerek daha ekonomik kullanımının sağlanması kararlaştırıldı. Bu kararın etkisiyle 872 bin ton olan bakliyat üretimi sekiz yıl içinde iki buçuk kat artarak 1990 yılında 2.2 milyon tona yükseltildi” dedi.Bu projeye benzer bir uygulama hakkında bilgi veren Özdemir, bu yılın Mart ayında başlatılan Nadas Alanlarının Üretime Kazandırılması Projesiʹnin başladığını söyledi. Şu anda Orta Anadolu Bölgesinde yer alan dokuz ilde nadasa bırakılan yaklaşık 50 bin dekar alana nohut ekimi yapmak suretiyle projenin devreye alındığını bildiren Özdemir, “Türkiye’de yaklaşık 40 milyon dekar nadasa bırakılan alan var. Eğer bu proje alan olarak çok daha geniş ölçekte ve sadece nohudu değil, kuru fasulye ve mercimek gibi diğer ürünleri de kapsayacak şekilde genişletilirse üretime katkı sunacak. Böylece bakliyattaki arz açığının kapanması ve verimlilik artışının sağlanması açısından faydalı olacak” diye konuştu.Kuru baklagiller münavebeli ekim şartına bağlanmalıÖte yandan bitkisel üretime destekleme ödemesi yapılmasına dair tebliğin 22. maddesi hakkında bilgi veren Özdemir, maddede yer alan; ‘2018 üretim yılından itibaren geçerli olacak münavebe şartına göre, örtüaltı üretimler ve çeltik hariç olmak üzere bir parsele aynı tek yıllık bitkinin arka arkaya üç kez ekilmesi durumunda üçüncü üretim için destek ödemesi yapılmayacak’ ifadeleri üzerine, Münavebeli ekimi teşvik eden uygulama büyük önem taşıdığını söyledi. Buna ek olarak arz açığı bulunan kuru baklagillerin münavebeli ekim sistemi kapsamına alınarak, ekiminin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini bildiren Özdemir, kuru baklagillerin münavebeli ekim açısından oldukça ideal ürünler olduğunu belirtti. Kuru baklagillerin toprağı azot bakımından zenginleştirerek kimyasal gübreye olan ihtiyacı büyük ölçüde azalttığına dikkat çeken Özdemir, ayrıca aynı topraktan sürekli ve yüksek verimde ürün alınmasını sağladığına vurgu yaptı. Özdemir, kuru baklagillerin bu özellikleri dikkate alınarak ilgili maddenin yeniden ele alınmasının faydalı olacağını dile getirdi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.