Kapatılmayan kanalın, Hediye' nin kahreden öyküsü… Abdullah Ayan yazdı

21.03.2019 - 08:04, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Kapatılmayan kanalın, Hediye' nin kahreden öyküsü… Abdullah Ayan yazdı

21. yüzyılda Mersin kent merkezinde üstü açık b.. kanalı…Üstünü açarken yetki karmaşası yaşamayan kurum yetkililerinin, iş yeniden kapatmaya geldiğinde sorumluluğu birbirine attığı o kanalda bedenini günlerdir aradığımız 9 yaşındaki küçük Hediye ve elinde sulara fırlatmaya çalıştığı son taş…Ve kulaklarımızda Bahar' ın gözyaşları içinde anlattığı " kardeşim 'abla kurtar' dedi, suya atladım elini yakaladım sonra elimden kaydı" cümlesindeki kahreden ayrıntı…O taşın varlığından, ağırlığından habersiz gidin bakalım sandığa…

Bilgisayarı açtım, bir yandan günlük gelişmelere göz atıyor, bir yandan da kaleme alacağım makaleyle ilgili ne yazsam diye düşünüyorum. Yerel seçimlere 15 günden az zaman kala, havada uçuşan ve ekonomik krizin küçülttüğü bütçeler, kısılan kaynakların etkisiyle gittikçe gerçekleşmesi imkansız hal alan projelerle halktan oy isteyen adayların vaatlerini ve o vaatlerin hayal dünyasından 1 Nisan sabahı karşılaşılacak somut gerçekleri ele alma düşüncesindeyim… Ancak ajanslardan geçen bir fotoğraf her şeyi silip süpürüyor ve bambaşka gerçeği, hayatın somut ve soğuk  gerçeğini tokat gibi çarpıyor yüzüme… 2 yıla yaklaşan zamandır kapatılmayı bekleyen atık su kanalına düşen iki kız kardeşin trajik öyküsü ve öyküden geriye kalan kahreden detay… Kanalın 'geliyorum' diyen ölüm çağrısı yeni değil… İnsana duyarlı pek çok yerel ve yaygın gazetede yer alan olası bir felaket uyarısı, iki yıla yaklaşan zamandır yazılıp duruyor… Sorun 2017 Kasım ayında yağan yağmurlarla gün yüzüne çıkmış, aşırı yağışlar sonucu Akdeniz ilçesinin Hal, Şevket Sümer mahalleleri ortasından geçip Küçük sanayi sitesi yanından denize ulaşan atık su kanalı taşınca belediye çareyi kanalın üstünü açmakta bulmuştu. Sonrasında beklenen açılan kanalın bir sonraki aşırı yağmurda benzer sorunları yaratmaması için ıslah edilmesidir. Ancak kanalı açarken yetkili yetkisiz tartışmalarına girmeyen kurumlar, iş kanalın kapatılmasın gelince sorumluluğu birbirlerine atmaya başlarlar. Mersin Büyükşehir' e bağlı Meski ile DSİ arasında başlayan yetki tartışması sürerken, kış geçti, bahar geçti, ısınan havalarla 'açık kanalizasyon' çevreye pis koku yaymaya, salgın hastalıklara davetiye çıkarmaya, başta kanaldan etkilenen bölge insanlarıyla konuya duyarlı haberciler yetkilileri uyarmaya devam ederler. Uyarıları kimse duymasa da, kanal çevresinde insanlar ölümle burun buruna yaşamayı sürdürür. İşte o tehlikelerden biriyle yetki tartışmalarının sürdüğü 2018 şubatının son günlerinde yüzleşilir. 24 Şubat 2018' de yaşlı bir adamcağız kanala düşer, 4 metreyi bulan derinlikteki kanal çukurunun içinde yatan adamın dramatik görüntüleri sonunda yetkilileri sonunda uayndırır ve acil önlem (!) almaya sevk eder. Acil önlem ne midir? Halkın yoğun olduğu bazı yerlerde kanalın etrafına cinayet mahalline koyulan polis güvenlik şeridi çekilir. Sonrasında yetki tartışmaları sürmüş olmalı ki, ne belediye ne de DSİ sorunun çözümüne yönelik hiçbir adım atılmaz. Haksızlık etmiş olmayayım, Meski kanalın Sanayi Sitesine yakın yerine, plastik bantlı polis şeridi yerine demir korkuluk diker. Ve ne 2018 yazında ortaya yayılan hastalık ve kanalizasyon kokusu, ne de kanala düşen yaşlı adam ders vermemiş olmalı ki, sonunda o yöreyi, ortaya çıkan tabloyu bilen hiç kimseyi şaşırtmayan, bana da bu makalenin sonunda yer alan trajik öyküyü yazdıracak olan trajik olay gerçekleşir. 16 Mart 2019… Evlerinin yakınındaki bakkala giden 9 yaşındaki Hediye ile 14 yaşındaki ablası Bahar dönüşte ortasından üstü açılan kanalın geçtiği çocuk parkına girerler. Ayağı kayan ve kanala düşen küçük kardeşinin 'abla beni kurtar' çığlığını duyan abla, canının peşinden suya atlar. Yakalar küçüğünün elini, ancak çevredekiler yardıma gelinceye kadar kayıp gider Hediye… Bahar' ı kurtarırlar ama Hediye' nin iki gündür cesedine bile ulaşılamıyor… Geride gözü yaşlı bir aile, yıllardır süren uyarılarla artık cinayetten farksız ihmale isyan eden bölge halkı ve abla Bahar' ın olayla ilgili yürekleri burkan sözleri kalır: "Markete gitmiştik. Arkadaşımı gördük, konuştuk biraz. Kardeşim de dereye taş atıyordu. 'Eve gidelim' dedim, 'elimdeki taş bitsin sonra gideriz' dedi. Taşı attı, sonra taş almak için bir daha eğildi. Bu sefer çamurdan dolayı bir ayağı kaydı, sonra diğer ayağı kaydı. Bağırdı, 'abla kurtar, abla kurtar' diye. Ben de arkasından atladım. Tuttum montunu. İki üç kere dalga geldi. Sonra o benim elimi bıraktı, bayıldı herhalde, orada gözü kapandı. Suyun altına girdik, ben artık çıkamayacağız sandım. Sonra gözümü açtığımda ağaçları gördüm. O sırada zaten kardeşim elimden gitmişti." Bahar, 'ağaçları görür' ama, gelen baharı kardeşi Hediye göremeyecek çünkü yaşamıyor artık.. Ve biz o kanalın geçtiği mahalleden uzak, yaşadıklarından yaşayacakları tehlikelerden habersiz, yeni bir seçime hazırlanıyor, adayların yere göğe sığmaz pişkin vaatlerini onlardan daha pişkin dinliyoruz. 21. yüzyılda Mersin kent merkezinde üstü açık b.. kanalı… Üstünü açarken yetki karmaşası yaşamayan kurum yetkililerinin, iş yeniden kapatmaya geldiğinde sorumluluğu birbirine attığı o kanalda bedenini günlerdir aradığımız 9 yaşındaki küçük Hediye ve elinde sulara fırlatmaya çalıştığı son taş… Ve kulaklarımızda Bahar' ın gözyaşları içinde anlattığı " kardeşim 'abla kurtar' dedi, suya atladım elini yakaladım sonra elimden kaydı" cümlesindeki kahreden ayrıntı… O taşın varlığından, ağırlığından habersiz gidin bakalım sandığa… Sahi, o sandık o kanalın üstünü örtemedikten, Hediye' leri kurtaramadıktan sonra, verdiğiniz oy neyi çözecek? Abdullah Ayan  
21. yüzyılda Mersin kent merkezinde üstü açık b.. kanalı…Üstünü açarken yetki karmaşası yaşamayan kurum yetkililerinin, iş yeniden kapatmaya geldiğinde sorumluluğu birbirine attığı o kanalda bedenini günlerdir aradığımız 9 yaşındaki küçük Hediye ve elinde sulara fırlatmaya çalıştığı son taş…Ve kulaklarımızda Bahar' ın gözyaşları içinde anlattığı " kardeşim 'abla kurtar' dedi, suya atladım elini yakaladım sonra elimden kaydı" cümlesindeki kahreden ayrıntı…O taşın varlığından, ağırlığından habersiz gidin bakalım sandığa…

Bilgisayarı açtım, bir yandan günlük gelişmelere göz atıyor, bir yandan da kaleme alacağım makaleyle ilgili ne yazsam diye düşünüyorum.

Yerel seçimlere 15 günden az zaman kala, havada uçuşan ve ekonomik krizin küçülttüğü bütçeler, kısılan kaynakların etkisiyle gittikçe gerçekleşmesi imkansız hal alan projelerle halktan oy isteyen adayların vaatlerini ve o vaatlerin hayal dünyasından 1 Nisan sabahı karşılaşılacak somut gerçekleri ele alma düşüncesindeyim…

Ancak ajanslardan geçen bir fotoğraf her şeyi silip süpürüyor ve bambaşka gerçeği, hayatın somut ve soğuk  gerçeğini tokat gibi çarpıyor yüzüme…

2 yıla yaklaşan zamandır kapatılmayı bekleyen atık su kanalına düşen iki kız kardeşin trajik öyküsü ve öyküden geriye kalan kahreden detay…

Kanalın 'geliyorum' diyen ölüm çağrısı yeni değil…

İnsana duyarlı pek çok yerel ve yaygın gazetede yer alan olası bir felaket uyarısı, iki yıla yaklaşan zamandır yazılıp duruyor…

Sorun 2017 Kasım ayında yağan yağmurlarla gün yüzüne çıkmış, aşırı yağışlar sonucu Akdeniz ilçesinin Hal, Şevket Sümer mahalleleri ortasından geçip Küçük sanayi sitesi yanından denize ulaşan atık su kanalı taşınca belediye çareyi kanalın üstünü açmakta bulmuştu.

Sonrasında beklenen açılan kanalın bir sonraki aşırı yağmurda benzer sorunları yaratmaması için ıslah edilmesidir.

Ancak kanalı açarken yetkili yetkisiz tartışmalarına girmeyen kurumlar, iş kanalın kapatılmasın gelince sorumluluğu birbirlerine atmaya başlarlar.

Mersin Büyükşehir' e bağlı Meski ile DSİ arasında başlayan yetki tartışması sürerken, kış geçti, bahar geçti, ısınan havalarla 'açık kanalizasyon' çevreye pis koku yaymaya, salgın hastalıklara davetiye çıkarmaya, başta kanaldan etkilenen bölge insanlarıyla konuya duyarlı haberciler yetkilileri uyarmaya devam ederler.

Uyarıları kimse duymasa da, kanal çevresinde insanlar ölümle burun buruna yaşamayı sürdürür.

İşte o tehlikelerden biriyle yetki tartışmalarının sürdüğü 2018 şubatının son günlerinde yüzleşilir. 24 Şubat 2018' de yaşlı bir adamcağız kanala düşer, 4 metreyi bulan derinlikteki kanal çukurunun içinde yatan adamın dramatik görüntüleri sonunda yetkilileri sonunda uayndırır ve acil önlem (!) almaya sevk eder.

Acil önlem ne midir? Halkın yoğun olduğu bazı yerlerde kanalın etrafına cinayet mahalline koyulan polis güvenlik şeridi çekilir.

Sonrasında yetki tartışmaları sürmüş olmalı ki, ne belediye ne de DSİ sorunun çözümüne yönelik hiçbir adım atılmaz.

Haksızlık etmiş olmayayım, Meski kanalın Sanayi Sitesine yakın yerine, plastik bantlı polis şeridi yerine demir korkuluk diker.

Ve ne 2018 yazında ortaya yayılan hastalık ve kanalizasyon kokusu, ne de kanala düşen yaşlı adam ders vermemiş olmalı ki, sonunda o yöreyi, ortaya çıkan tabloyu bilen hiç kimseyi şaşırtmayan, bana da bu makalenin sonunda yer alan trajik öyküyü yazdıracak olan trajik olay gerçekleşir.

16 Mart 2019…

Evlerinin yakınındaki bakkala giden 9 yaşındaki Hediye ile 14 yaşındaki ablası Bahar dönüşte ortasından üstü açılan kanalın geçtiği çocuk parkına girerler.

Ayağı kayan ve kanala düşen küçük kardeşinin 'abla beni kurtar' çığlığını duyan abla, canının peşinden suya atlar. Yakalar küçüğünün elini, ancak çevredekiler yardıma gelinceye kadar kayıp gider Hediye…

Bahar' ı kurtarırlar ama Hediye' nin iki gündür cesedine bile ulaşılamıyor…

Geride gözü yaşlı bir aile, yıllardır süren uyarılarla artık cinayetten farksız ihmale isyan eden bölge halkı ve abla Bahar' ın olayla ilgili yürekleri burkan sözleri kalır:

"Markete gitmiştik. Arkadaşımı gördük, konuştuk biraz. Kardeşim de dereye taş atıyordu. 'Eve gidelim' dedim, 'elimdeki taş bitsin sonra gideriz' dedi. Taşı attı, sonra taş almak için bir daha eğildi. Bu sefer çamurdan dolayı bir ayağı kaydı, sonra diğer ayağı kaydı. Bağırdı, 'abla kurtar, abla kurtar' diye. Ben de arkasından atladım. Tuttum montunu. İki üç kere dalga geldi. Sonra o benim elimi bıraktı, bayıldı herhalde, orada gözü kapandı. Suyun altına girdik, ben artık çıkamayacağız sandım. Sonra gözümü açtığımda ağaçları gördüm. O sırada zaten kardeşim elimden gitmişti."

Bahar, 'ağaçları görür' ama, gelen baharı kardeşi Hediye göremeyecek çünkü yaşamıyor artık..

Ve biz o kanalın geçtiği mahalleden uzak, yaşadıklarından yaşayacakları tehlikelerden habersiz, yeni bir seçime hazırlanıyor, adayların yere göğe sığmaz pişkin vaatlerini onlardan daha pişkin dinliyoruz.

21. yüzyılda Mersin kent merkezinde üstü açık b.. kanalı…

Üstünü açarken yetki karmaşası yaşamayan kurum yetkililerinin, iş yeniden kapatmaya geldiğinde sorumluluğu birbirine attığı o kanalda bedenini günlerdir aradığımız 9 yaşındaki küçük Hediye ve elinde sulara fırlatmaya çalıştığı son taş…

Ve kulaklarımızda Bahar' ın gözyaşları içinde anlattığı " kardeşim 'abla kurtar' dedi, suya atladım elini yakaladım sonra elimden kaydı" cümlesindeki kahreden ayrıntı…

O taşın varlığından, ağırlığından habersiz gidin bakalım sandığa…

Sahi, o sandık o kanalın üstünü örtemedikten, Hediye' leri kurtaramadıktan sonra, verdiğiniz oy neyi çözecek?


Abdullah Ayan

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.