Özdemir,ʹBakliyatta Hala Atılması Gereken Adımlar Varʹ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 25.05.2018 - 21:18, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Özdemir,ʹBakliyatta Hala Atılması Gereken Adımlar Varʹ

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, yaptığı açıklamada Bakliyat ihracatının uzun yıllar boyunca tarımsal ihracatımızın en önemli kalemleri arasında olduğunu belirterek, ˮ Bundan 30 yıl önce 2.9 milyar dolar olan tarımsal ihracatımızın yüzde 13ʹünü sadece bakliyat ihracatı oluşturuyordu. Özellikle nohut ile mercimekte dünyanın üretim ve ihracat merkeziydik. O yıllarda, dünya mercimek üretiminin yüzde 40ʹını ve ihracatının yarısını ülkemiz gerçekleştiriyordu. Nohutta ise üretimin yüzde 14ʹü ve ihracatın yüzde 60ʹından fazlasını yine Türkiye yapıyordu. Her iki alanda da açık ara liderdik.Geride bıraktığımız 2017ʹde tarımsal ihracatımız 16.9 milyar dolara çıktı. Ancak bakliyat ihracatımızın payı yüzde 13ʹten yüzde 2ʹnin altına indi. Uzun yıllardır bakliyat ekili alanlarda ve üretimde yaşanan sert düşüş ihracatımıza da yansıdı. Rekabetçi gücümüzü kaybederek sektördeki hakimiyetimizi yitirdik. Şu an dünya mercimek ihracatının yüzde 65ʹini yapan Kanada ve nohut ihracatının yüzde 52ʹsini gerçekleştiren Avustralya ilk sırada bulunuyorlar.ˮdedi Üretim Hacmimizin Yarısı Kadar İthalat YapıyoruzÜlkemizde kişi başına düşen bakliyat tüketimi uzun yıllardır 14 kg seviyelerinde seyrettiğini ifade eden Özemir, ˮTüketim rakamlarımızda önemli değişimler olmamasına karşın, bu tüketimi karşılama yöntemimiz oldukça farklılaştı. 80ʹli yılların sonunda, 2 milyon tondan fazla bakliyat üretiyorduk. Bu miktarın yarısını iç tüketimde kullanıyor, kalan yarısını ise ihraç ederek önemli bir gelir sağlıyorduk. Bugün ise, 1.2 milyon tona gerileyen üretim hacmimiz iç talebe yetmediğinden, bu hacmin yarısı kadar da ithalat yapıyoruz.ˮdedi Sektörümüz Gelecek İçin UmutluBu olumsuzluklara rağmen özellikle son yıllarda bakliyata verilen önemin arttığını görmek sektörün umutlarını arttırdığını belirten Özdemir, ˮNohut, mercimek ve kuru fasulye için kilogram başına 10 kuruş olan fark ödemesi, 2015ʹden bu yana kademeli olarak  arttırıldı ve 2018 yılı için 50 kuruşa çıkarıldı. Verilen desteklerdeki artışın başladığı 2015 yılından bu yana ülkemizde bakliyat ekili alanlar yüzde 6 ve üretim yüzde 12 artış gösterdi.Ayrıca, Bakanlığımız yeni bir uygulamayı da devreye soktu. Nadasa bırakılan tarım arazilerini üretime kazandırmak amacıyla hayata geçirilen sözleşmeli üretim modelinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Böylece çiftçiler, sertifikalı tohumlarla alım garantili bakliyat üretimi yapabilecekler. Bu modelin bakliyattaki arz açığının kapanmasına ve verimlilik artışının sağlanmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.ˮ dedi Hala Atılması Gereken Adımlar VarSon yıllarda alınan bu kararların olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını ancak hala atılması gereken adımlar olduğu kanaatinde olduğunu ifade eden Özdemir,ˮ Bu kararlardan en önemlisinin ise Havza Bazlı Destekleme Modeli olduğunu düşünüyorum. Mevcut modelde ülkemizdeki 957 ilçenin 944 tanesi ayrı bir havza olarak belirlenmiş durumda. Nohut 65 farklı ilde 522 havzada, kuru fasulye 64 ilde 290 havzada ve mercimek 40 ilde 200 havzada destekleniyor. Bir ürünün çok farklı bölgede ve fazla sayıda havzada desteklendiği bu modelin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bir havzada ancak bir ürünün üretimine destek verirsek bu model adına uygun şekilde işlemeye başlayacaktır. Böylece nohut havzaları, kuru fasulye havzaları ve mercimek havzaları oluşacaktır.Diğer yandan, bakliyat üretiminde artışı engelleyen nedenlerden bir tanesi verim sorunudur. Üreticilerimizin ihtiyaç duyduğu kaliteli ve dayanıklı tohum çeşitlerini üretecek altyapı mutlaka oluşturulmalıdır. Üstelik ülkemizde sertifikalı tohum kullanımı oldukça düşük seviyededir. Son açıklanan tohum üretim ve kullanım destekleri bir önceki yıl ile aynı kaldı. Devletimizden beklentimiz, sertifikalı tohum üretimi ve kullanımına verilen desteklerin arttırılarak yaygınlaşmasının sağlanmasıdır.Bundan 30 yıl önce dünya bakliyat ihracatının yüzde 20ʹsini ülkemiz gerçekleştirirken Kanadaʹnın ismi dahi anılmıyordu. Oysa bugün, Kanada dünya bakliyat ihracatının üçte birini yaparken, Türkiye net ithalatçı pozisyonda bulunuyor. Kanada ile kişi başına düşen bakliyat tüketimimiz hemen hemen aynı olmasına karşın, Kanada toplam bakliyat üretiminin sadece yüzde 15ʹi ile iç talebi karşılayabiliyor. Kalan yüzde 85ʹlik bölümü ise ihraç ediyor. Bu kapsamda, Bakanlığımız bakliyat ürünlerini artık normal birer ürün gibi değil de, Kanadaʹda olduğu gibi ˮözel ürünˮ statüsünde değerlendirmelidir. Ancak bu bakış açısı ile sıçrama yaratacak yeni politikalar belirleyip, sürdürülebilir ve kalıcı çözümler üretebiliriz.ˮ dedi
Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, yaptığı açıklamada Bakliyat ihracatının uzun yıllar boyunca tarımsal ihracatımızın en önemli kalemleri arasında olduğunu belirterek, ˮ Bundan 30 yıl önce 2.9 milyar dolar olan tarımsal ihracatımızın yüzde 13ʹünü sadece bakliyat ihracatı oluşturuyordu. Özellikle nohut ile mercimekte dünyanın üretim ve ihracat merkeziydik. O yıllarda, dünya mercimek üretiminin yüzde 40ʹını ve ihracatının yarısını ülkemiz gerçekleştiriyordu. Nohutta ise üretimin yüzde 14ʹü ve ihracatın yüzde 60ʹından fazlasını yine Türkiye yapıyordu. Her iki alanda da açık ara liderdik.Geride bıraktığımız 2017ʹde tarımsal ihracatımız 16.9 milyar dolara çıktı. Ancak bakliyat ihracatımızın payı yüzde 13ʹten yüzde 2ʹnin altına indi. Uzun yıllardır bakliyat ekili alanlarda ve üretimde yaşanan sert düşüş ihracatımıza da yansıdı. Rekabetçi gücümüzü kaybederek sektördeki hakimiyetimizi yitirdik. Şu an dünya mercimek ihracatının yüzde 65ʹini yapan Kanada ve nohut ihracatının yüzde 52ʹsini gerçekleştiren Avustralya ilk sırada bulunuyorlar.ˮdedi Üretim Hacmimizin Yarısı Kadar İthalat YapıyoruzÜlkemizde kişi başına düşen bakliyat tüketimi uzun yıllardır 14 kg seviyelerinde seyrettiğini ifade eden Özemir, ˮTüketim rakamlarımızda önemli değişimler olmamasına karşın, bu tüketimi karşılama yöntemimiz oldukça farklılaştı. 80ʹli yılların sonunda, 2 milyon tondan fazla bakliyat üretiyorduk. Bu miktarın yarısını iç tüketimde kullanıyor, kalan yarısını ise ihraç ederek önemli bir gelir sağlıyorduk. Bugün ise, 1.2 milyon tona gerileyen üretim hacmimiz iç talebe yetmediğinden, bu hacmin yarısı kadar da ithalat yapıyoruz.ˮdedi Sektörümüz Gelecek İçin UmutluBu olumsuzluklara rağmen özellikle son yıllarda bakliyata verilen önemin arttığını görmek sektörün umutlarını arttırdığını belirten Özdemir, ˮNohut, mercimek ve kuru fasulye için kilogram başına 10 kuruş olan fark ödemesi, 2015ʹden bu yana kademeli olarak  arttırıldı ve 2018 yılı için 50 kuruşa çıkarıldı. Verilen desteklerdeki artışın başladığı 2015 yılından bu yana ülkemizde bakliyat ekili alanlar yüzde 6 ve üretim yüzde 12 artış gösterdi.Ayrıca, Bakanlığımız yeni bir uygulamayı da devreye soktu. Nadasa bırakılan tarım arazilerini üretime kazandırmak amacıyla hayata geçirilen sözleşmeli üretim modelinin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Böylece çiftçiler, sertifikalı tohumlarla alım garantili bakliyat üretimi yapabilecekler. Bu modelin bakliyattaki arz açığının kapanmasına ve verimlilik artışının sağlanmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.ˮ dedi Hala Atılması Gereken Adımlar VarSon yıllarda alınan bu kararların olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını ancak hala atılması gereken adımlar olduğu kanaatinde olduğunu ifade eden Özdemir,ˮ Bu kararlardan en önemlisinin ise Havza Bazlı Destekleme Modeli olduğunu düşünüyorum. Mevcut modelde ülkemizdeki 957 ilçenin 944 tanesi ayrı bir havza olarak belirlenmiş durumda. Nohut 65 farklı ilde 522 havzada, kuru fasulye 64 ilde 290 havzada ve mercimek 40 ilde 200 havzada destekleniyor. Bir ürünün çok farklı bölgede ve fazla sayıda havzada desteklendiği bu modelin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bir havzada ancak bir ürünün üretimine destek verirsek bu model adına uygun şekilde işlemeye başlayacaktır. Böylece nohut havzaları, kuru fasulye havzaları ve mercimek havzaları oluşacaktır.Diğer yandan, bakliyat üretiminde artışı engelleyen nedenlerden bir tanesi verim sorunudur. Üreticilerimizin ihtiyaç duyduğu kaliteli ve dayanıklı tohum çeşitlerini üretecek altyapı mutlaka oluşturulmalıdır. Üstelik ülkemizde sertifikalı tohum kullanımı oldukça düşük seviyededir. Son açıklanan tohum üretim ve kullanım destekleri bir önceki yıl ile aynı kaldı. Devletimizden beklentimiz, sertifikalı tohum üretimi ve kullanımına verilen desteklerin arttırılarak yaygınlaşmasının sağlanmasıdır.Bundan 30 yıl önce dünya bakliyat ihracatının yüzde 20ʹsini ülkemiz gerçekleştirirken Kanadaʹnın ismi dahi anılmıyordu. Oysa bugün, Kanada dünya bakliyat ihracatının üçte birini yaparken, Türkiye net ithalatçı pozisyonda bulunuyor. Kanada ile kişi başına düşen bakliyat tüketimimiz hemen hemen aynı olmasına karşın, Kanada toplam bakliyat üretiminin sadece yüzde 15ʹi ile iç talebi karşılayabiliyor. Kalan yüzde 85ʹlik bölümü ise ihraç ediyor. Bu kapsamda, Bakanlığımız bakliyat ürünlerini artık normal birer ürün gibi değil de, Kanadaʹda olduğu gibi ˮözel ürünˮ statüsünde değerlendirmelidir. Ancak bu bakış açısı ile sıçrama yaratacak yeni politikalar belirleyip, sürdürülebilir ve kalıcı çözümler üretebiliriz.ˮ dedi
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.