Özdemir, 'Kırmızı Mercimekte Bayrağı Kanada'ya devrettik'

31.07.2019 - 10:39, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Özdemir, 'Kırmızı Mercimekte Bayrağı Kanada'ya devrettik'

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kuurlu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Dünya Gazetesi'nde yayınlanan yazısında Türkiye'nin kırmızı mercimekte sahip olduğu merkezi konumunu kaybettiğini ve bayrağı Kanada'nın aldığını ifade ederek," Bu olumsuz durumu tersine çevirebiliriz. Devletimizin daha fazla sahiplenmesiyle bu tabloyu tersine çevirebileceğimiz kanaatindeyim." dedi

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kuurlu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Dünya Gazetesi'nde yayınlanan yazısı: Bakliyat ürünleri içerisinde kırmızı mercimeğin ülkemiz açısından ayrı bir önemi var. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemiz bakliyat üretiminin yüzde 25'i ve dış ticarete konu olan bakliyat miktarının yüzde 63'ü kırmızı mercimekten oluşmaktadır. Türkiye 2018 yılında 310 bin ton kırmızı mercimek üretti. Aynı dönemde 290 bin ton ihracat gerçekleştirdik. Sudan, Mısır ve Irak ise en önemli ihraç pazarlarımız oldular. Ancak bu ihracatın önemli bir bölümü Dahilde İşleme Rejimi kapsamında getirilen ve re-export yapılan kırmızı mercimekten oluşmaktadır. Nitekim, ülkemiz aynı yıl 332 bin ton kırmızı mercimek ithalat etmiştir. Bu miktarın tamamına yakın bölümü ise Kanada ve Kazakistan'dan karşılanmıştır. Türkiye sahip olduğu bu rakamlar ile kırmızı mercimek üretimi ve ihracatında dünya genelinde üçüncü, ithalatında ise ikinci sırada yer almaktadır.   Dünya Mercimek Üretimi ve İhracatının Yarısı Kanada'ya Ait Ancak dünya sıralamasında sahip olduğumuz yer bizleri yanıltmamalı. Çünkü 1980'li yılların sonundan itibaren kırmızı mercimek üretiminde yaşanan keskin düşüş neticesinde Türkiye sahip olduğu merkezi konumu kaybetmiştir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre bundan otuz yıl önce dünya mercimek üretiminin yüzde 39'unu ve ihracatın ise yüzde 70'ini ülkemiz yapmaktaydı. İthalatımız ise bulunmuyordu. Aradan geçen zaman zarfında dünya mercimek üretimi yüzde 185 artarken, Türkiye'de yüzde 63 gerilemiştir. Böylece ülke olarak üretimden aldığımız pay yüzde 39'dan yüzde 6'ya, ihracatta ise yüzde 70'den yüzde 7'ye düşmüştür. Bu gelişmeler neticesinde ülkemiz dünya kırmızı mercimek piyasasında sahip olduğu belirleyici rolü Kanada'ya kaptırmıştır. Bayrağı devrettiğimiz Kanada şu an dünya mercimek üretiminin yarısını ve ihracatın ise yüzde 55'ini yapmaktadır. Ülkemiz ihraç pazarları açısından yakın coğrafyası dışına çıkamazken Bangladeş, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi en önemli kırmızı mercimek ithalatçısı ülke pazarlarının hakimi Kanada olmuştur.   Olumsuz Tabloyu Tersine Çevirebiliriz Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın, Türkiye'nin diğer ülkelere kıyasla çok önemli bir avantajı olduğu kanısındayım. Öncelikle, kırmızı mercimeğin genleri Anadolu'ya dayanmaktadır. Yani, Türkiye kırmızı mercimeğin anavatanıdır. Dolayısıyla, dünya genelinde kırmızı mercimeğin üretim, tüketim, istihdam ve ticaret kültürünün oluşmasının başlangıcı yine ülkemizdir. Bu bağlamda, Devletimizin daha fazla sahiplenmesiyle bu tabloyu tersine çevirebileceğimiz kanaatindeyim. Özellikle son yıllarda bu konuda önemli adımlar atıldı. Verilen desteklerin artırılması, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin daha etkin hale getirilmesi, nadas alanlarının üretime kazandırılması projesi, münavebeli ekim sisteminin teşvik edilmesi gibi kararların etkin bir şekilde uygulanması halinde sektörümüz açısından faydalı olacağını düşünüyorum.   Politikalar Amacına Uygun Kurgulanmalı Diğer yandan, bu önemli kararların uygulama alanında daha da güçlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Örneğin, Nadas alanlarının üretime kazandırılması projesi artık küçük ölçekli ve sadece nohutu içeren bir pilot proje olmaktan çıkarılmalı, bir politika haline getirilmelidir. Çünkü ülkemizde yaklaşık 37 milyon dekar nadas alanı bulunmaktadır. Nadasa bırakılan arazi miktarı, toplam ekilen arazi miktarının dörtte birine karşılık gelmektedir. Rekolte sıkıntısı çektiğimiz kırmızı mercimek ve diğer bakliyat ürünleri de dahil edildiği taktirde üretim sorununun çözümüne büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca, oldukça gerekli olan ancak kapsamının genişletilmesi gereken bir diğer uygulama da münavebeli ekim sistemidir. Başta kırmızı mercimek olmak üzere tüm bakliyat ürünlerinin ekimini zorunlu hale getirecek şekilde bu sistem yeniden ele alınmalıdır. Böylece, arz açığının kapanmasında önemli rol oynayacaktır. Bazı politikaların ise yeniden oluşturulmasının faydalı olacağı görüşündeyim. Örneğin, Havza Bazlı Destekleme Modeli mevcut hali ile ürün bazında uzmanlaşmış üretim bölgelerinin oluşmasını sağlamıyor. Benzer şekilde, sertifikalı tohum üretim ve kullanım destekleme politikası hedefine ulaşmada yetersiz kalıyor. Bu uygulamaların da etki analizlerinin yapılıp amacına uygun şekilde kurgulanması gerektiği kanısındayım.   Çiftçilerimiz Açısından Yeniden Cazip Hale Getirmeliyiz Sonuç olarak; kırmızı mercimekte ithalat bağımlılığını sona erdirmek için bu ürünü çiftçilerimiz açısından yeniden cazip hale getirmeliyiz. Çünkü taşıma su ile değirmen dönmez. Daha önce kırmızı mercimek ihraç ettiğimiz Mısır, Dubai ve Sri Lanka gibi yerler artık kendi tesislerini kurdular. Türkiye'den kırmızı mercimek ithal etmedikleri gibi, bu ürünü yakın coğrafyalarına ihraç ediyorlar. Dolayısıyla, üretim artışına yönelik doğru politikalar oluşturmamız ve bu politikaları uygun bir destekleme mekanizması ile teşvik etmemiz gerekmektedir. Aksi taktirde yeniden kendi kendimize yeten bir ülke haline gelip ve sonrasında dünya pazarlarında rekabetçi olmamız mümkün olmayacaktır.
Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kuurlu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Dünya Gazetesi'nde yayınlanan yazısında Türkiye'nin kırmızı mercimekte sahip olduğu merkezi konumunu kaybettiğini ve bayrağı Kanada'nın aldığını ifade ederek," Bu olumsuz durumu tersine çevirebiliriz. Devletimizin daha fazla sahiplenmesiyle bu tabloyu tersine çevirebileceğimiz kanaatindeyim." dedi

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kuurlu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Dünya Gazetesi'nde yayınlanan yazısı:

Bakliyat ürünleri içerisinde kırmızı mercimeğin ülkemiz açısından ayrı bir önemi var. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemiz bakliyat üretiminin yüzde 25'i ve dış ticarete konu olan bakliyat miktarının yüzde 63'ü kırmızı mercimekten oluşmaktadır.

Türkiye 2018 yılında 310 bin ton kırmızı mercimek üretti. Aynı dönemde 290 bin ton ihracat gerçekleştirdik. Sudan, Mısır ve Irak ise en önemli ihraç pazarlarımız oldular.

Ancak bu ihracatın önemli bir bölümü Dahilde İşleme Rejimi kapsamında getirilen ve re-export yapılan kırmızı mercimekten oluşmaktadır. Nitekim, ülkemiz aynı yıl 332 bin ton kırmızı mercimek ithalat etmiştir. Bu miktarın tamamına yakın bölümü ise Kanada ve Kazakistan'dan karşılanmıştır.

Türkiye sahip olduğu bu rakamlar ile kırmızı mercimek üretimi ve ihracatında dünya genelinde üçüncü, ithalatında ise ikinci sırada yer almaktadır.

 

Dünya Mercimek Üretimi ve İhracatının Yarısı Kanada'ya Ait

Ancak dünya sıralamasında sahip olduğumuz yer bizleri yanıltmamalı. Çünkü 1980'li yılların sonundan itibaren kırmızı mercimek üretiminde yaşanan keskin düşüş neticesinde Türkiye sahip olduğu merkezi konumu kaybetmiştir.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre bundan otuz yıl önce dünya mercimek üretiminin yüzde 39'unu ve ihracatın ise yüzde 70'ini ülkemiz yapmaktaydı. İthalatımız ise bulunmuyordu.

Aradan geçen zaman zarfında dünya mercimek üretimi yüzde 185 artarken, Türkiye'de yüzde 63 gerilemiştir. Böylece ülke olarak üretimden aldığımız pay yüzde 39'dan yüzde 6'ya, ihracatta ise yüzde 70'den yüzde 7'ye düşmüştür.

Bu gelişmeler neticesinde ülkemiz dünya kırmızı mercimek piyasasında sahip olduğu belirleyici rolü Kanada'ya kaptırmıştır. Bayrağı devrettiğimiz Kanada şu an dünya mercimek üretiminin yarısını ve ihracatın ise yüzde 55'ini yapmaktadır.

Ülkemiz ihraç pazarları açısından yakın coğrafyası dışına çıkamazken Bangladeş, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi en önemli kırmızı mercimek ithalatçısı ülke pazarlarının hakimi Kanada olmuştur.

 

Olumsuz Tabloyu Tersine Çevirebiliriz

Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın, Türkiye'nin diğer ülkelere kıyasla çok önemli bir avantajı olduğu kanısındayım. Öncelikle, kırmızı mercimeğin genleri Anadolu'ya dayanmaktadır. Yani, Türkiye kırmızı mercimeğin anavatanıdır. Dolayısıyla, dünya genelinde kırmızı mercimeğin üretim, tüketim, istihdam ve ticaret kültürünün oluşmasının başlangıcı yine ülkemizdir. Bu bağlamda, Devletimizin daha fazla sahiplenmesiyle bu tabloyu tersine çevirebileceğimiz kanaatindeyim.

Özellikle son yıllarda bu konuda önemli adımlar atıldı. Verilen desteklerin artırılması, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin daha etkin hale getirilmesi, nadas alanlarının üretime kazandırılması projesi, münavebeli ekim sisteminin teşvik edilmesi gibi kararların etkin bir şekilde uygulanması halinde sektörümüz açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

 

Politikalar Amacına Uygun Kurgulanmalı

Diğer yandan, bu önemli kararların uygulama alanında daha da güçlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Örneğin, Nadas alanlarının üretime kazandırılması projesi artık küçük ölçekli ve sadece nohutu içeren bir pilot proje olmaktan çıkarılmalı, bir politika haline getirilmelidir. Çünkü ülkemizde yaklaşık 37 milyon dekar nadas alanı bulunmaktadır. Nadasa bırakılan arazi miktarı, toplam ekilen arazi miktarının dörtte birine karşılık gelmektedir. Rekolte sıkıntısı çektiğimiz kırmızı mercimek ve diğer bakliyat ürünleri de dahil edildiği taktirde üretim sorununun çözümüne büyük katkı sağlayacaktır.

Ayrıca, oldukça gerekli olan ancak kapsamının genişletilmesi gereken bir diğer uygulama da münavebeli ekim sistemidir. Başta kırmızı mercimek olmak üzere tüm bakliyat ürünlerinin ekimini zorunlu hale getirecek şekilde bu sistem yeniden ele alınmalıdır. Böylece, arz açığının kapanmasında önemli rol oynayacaktır.

Bazı politikaların ise yeniden oluşturulmasının faydalı olacağı görüşündeyim. Örneğin, Havza Bazlı Destekleme Modeli mevcut hali ile ürün bazında uzmanlaşmış üretim bölgelerinin oluşmasını sağlamıyor. Benzer şekilde, sertifikalı tohum üretim ve kullanım destekleme politikası hedefine ulaşmada yetersiz kalıyor. Bu uygulamaların da etki analizlerinin yapılıp amacına uygun şekilde kurgulanması gerektiği kanısındayım.

 

Çiftçilerimiz Açısından Yeniden Cazip Hale Getirmeliyiz

Sonuç olarak; kırmızı mercimekte ithalat bağımlılığını sona erdirmek için bu ürünü çiftçilerimiz açısından yeniden cazip hale getirmeliyiz. Çünkü taşıma su ile değirmen dönmez.

Daha önce kırmızı mercimek ihraç ettiğimiz Mısır, Dubai ve Sri Lanka gibi yerler artık kendi tesislerini kurdular. Türkiye'den kırmızı mercimek ithal etmedikleri gibi, bu ürünü yakın coğrafyalarına ihraç ediyorlar.

Dolayısıyla, üretim artışına yönelik doğru politikalar oluşturmamız ve bu politikaları uygun bir destekleme mekanizması ile teşvik etmemiz gerekmektedir. Aksi taktirde yeniden kendi kendimize yeten bir ülke haline gelip ve sonrasında dünya pazarlarında rekabetçi olmamız mümkün olmayacaktır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.