Suna Kan,3.Ulusal Oda Müziği Yarışması için Mersinʹe geldi.

Siyaset (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 16.04.2018 - 07:27, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Suna Kan,3.Ulusal Oda Müziği Yarışması için Mersinʹe geldi.

Mersin’de kurulu Akdeniz Opera ve Bale Derneği (AKOB) ‘un düzenlediği 3.Ulusal Oda Müziği Yarışması 14-15 Nisan 2018 günleri Mersin’de yapıldı.Geleceğin Türk Oda Orkestraları Üyeleri Gençleri Sahnede Kurulu Sandalye Üzerinde Dinledi. Yarışmaya Türkiye’nin çeşitli konservatuvar öğrencilerinden kurulu 11 Oda Orkestrası üyesi 40 öğrenci katıldı. 82 yaşında Adana’lı Devlet Sanatçısı Suna Kan bu yarışma jürisi üyesi olarak Mersin’i onurlandırdı.     Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Başkanı Fazıl Tütüner 3. AKOB Ulusal Oda Müziği Yarışmasıʹnda yapmış olduğu konuşmasına juri üyelerine ve etkinliği gerçekleştirenlere teşekkür ederek başladı. Tütüner,ˮ Pek değerli jüri üyelerimiz, konuklarımız Prof.Dr. Suna Kan, Prof. Burak Tüzün, Doç.Gökhan Aybulus, konservatuvar hocalarımız Yard. Doç. Halit Turgay, Münif Akalın. Destekleriyle etkinliğin gerçekleşmesini sağlayan saygıdeğer bağışçılarımız İpek Ongun, Serdar Erkan, Zuhal Karamehmet, Süha Merze, Mahmut Açıkalın.ˮ Bilge hocalarımız, sevgili öğrencilerimiz, AKOB’ un mümtaz üyeleri, sanatsever konuklarımız: sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyoruz.Oda müziği yarışmamızın ulusal olarak, üçüncüsüne ulaşmış olmasından, sanat üretilen bu güzide mekânda yine birlikte olmaktan mutluluk ve heyecan duyuyoruz.ˮ dedi. “3. AKOB Ulusal Oda Müziği Yarışması” bir konservatuar ve gönüllü sanatseverlerden oluşan bir sivil toplum örgütü işbirliği ürünü olduğunu belirten Tütüner, ˮKonservatuarımız kentimizin nadide çiçeğidir. Sanatçı hocalarımız, kentimizin zenginliğidir. Yurt içinde ve dışında parlayan öğrencilerimiz, mezunlarımız, gururlarımızdır. İki gündür İzlediğimiz, performanslarını dinlediğimiz gençlerimiz, bizim konservatuarımızda ve diğer konservatuarlarda, birçok soruna karşın, eğitimin yükselmekte olduğunu, yeni sanatçıların yetişmekte olduğunu, hayatlarını ve hayatlarımızı güzelleştirecek güzergâhta yol aldıklarını göstermektedir. Seviniyoruz, mutluluk duyuyoruz. Konservatuarımızda eğitim düzeyinin hep yükselmesi; huzur, uyum, neşenin çoğalması, olanakların artması, başarılı bir kurum olarak, çekiciliğinin göz kamaştırması, ülkemize ve dünyaya ses vermesi, biz AKOB’da buluşmuş sanatsever, özverili, gönüllü kentlilerin ortak dileğidir.ˮdedi   AKOBʹun, on yıla yaklaşan dolu dolu mazisiyle, kentimizin önemli kültür ve sanat kurumu olduğunu belirten Tütüner, ˮYerli ve yabancı toplulukları konser vermeleri için kentimize çağırmaktadır; dergiler ve kitaplar yayımlamaktadır. Yarışmalar, söyleşiler, kurslar düzenlemektedir. Burs fonu oluşturarak, eylül ayında başlamak üzere öğrencilere, sanatçılara gerektiğinde destek vermek için fon toplamaktadır. Mersin Devlet Opera ve Balesi ile, Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı ile işbirlikleri kurmaktadır. Bu kurumların gereksinmelerine olumlu yaklaşımda bulunmak için çaba göstermektedir. ˮdedi Tütüner, ˮKentimiz Mersin, kültür ve sanat kenti olmak istemektedir ve son yıllarda önemli etkinlik mekânlarına, kurumlarına kavuşmuştur. Eksiklikler vardır ve kazanımlar yetmemektedir. Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nin 1500 koltuklu salonunda ve diğer salonlarında konser piyanosu yoktur. Büyükşehir Belediyesi’nin Kongre Merkezi’nde de konser piyanosu yoktur. Küçük dinleti salonlarına gereksinim vardır. İzmir, Eskişehir, Muğla Belediyeleri örnek alınarak büyükşehir belediyesi tarafından oda orkestrası kurulmalıdır. Konservatuarımızın isteyen ve her yıl artan mezunları istihdam edilmelidir. Kentimizde yaşayan bestecilerin yeni besteleri için belediyeler fon ayırmalıdır. Opera orkestramız mevcuttur, fakat senfonik konserler sunmak için opera temsillerinden arta kalan takviminde boş yer kalmamaktadır. Konservatuarımızın Akademik Oda Orkestrası’nın etkinliklerine üyelerimiz ve sanatseverler daha çok zaman ayırmalıdır. Klasik müzik dinletileri sunmak için salon kiraları, yapmayın dercesine, çok yüksektir. Operamıza yeni kadrolar ve ek çalışma mekânları verilmelidir. Salt öğrencilerimize değil, tüm topluma daha fazla sanat, eğitim sunmanın yollarını aramalıyız. İnsanlarımızı kuşatılmışlıklarından, koşullandırılmışlıklarından, sıkışıklıklarından, kasvet ve karamsarlıklarından uzaklaştıracak her türlü çalışmayı ve kurumu selamlamalıyız. Yükselen şiddetin, kıyımların, bunalımların, mutsuzluğun panzehiri sanattır. ˮdedi Suna Kan ,18 Nisan 1946 yılında Ankara Devlet Konservatuvarıʹnın konser salonunda Mozart’ın 5. Keman Konçertosunu seslendirdiği bu resital nedeniyle “Harika Çocuk” olarak anıldı ve eğitimine Avrupa’da devam etmesi gerekliliği gündeme geldi. 1948’de isme-özel olarak çıkarılan “İdil Biret ve Suna Kan’ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun” (Harika Çocuk Yasası) ile yurtdışında öğrenim görmek için devlet bursu alma imkanı doğdu. Cenevre Yarışması birincilik madalyasını (1954), Viotti Yarışması birincilik ödülünü (1955), Münih Yarışması İkincilik ödülünü (1956), Long-Thibaud Yarışması Paris Kenti ödülünü (1957) kazandı.1957’de yurda döndü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atandı. 1960 yılında Türkiyeʹnin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkinʹle kurduğu keman-piyano ikilisi ile yurdun pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. İkili yurtdışında da çeşitli merkezlerde resitaller verdi. Daha sonra Almanyaʹda öğrenimini tamamlamış Gülay Uğurata ile bir ikili oluşturdu. Tam 29 yıl birlikte çaldılar. Suna Kan, 1970ʹli yılların başında orkestra şefi Gürer Aykal ve eşi Faruk Güvenç ile Ankara Oda Orkestrasıʹnın kuruluşunda yer aldı. Orkestra, yurt dışında yüzün üzerinde konser verdi; çeşitli plaklar yaptı. Sanatçı, 1977-1986 arasında Ankara Oda Orkestrasıʹnda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer aldı. Sanatçı, 1996 yılında Sevda - Cenap And Müzik Vakfı Onur Altın Madalyası ile ödüllendirildi. 1997 yılında Müşerref Hekimoğluʹnun yazdığı ˮSuna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Kemanˮ adlı kitap Sevda - Cenap And Müzik Vakfı tarafından yayınlandı. Mayıs 2017ʹde sağlık sorunları nedeniyle uzun bir súre konser vermediğini anımsatarak ˮKemanın kutusunu şimdilik, bu dünyadan gidinceye kadar kapattımˮ ifadelerini kullandı.
Mersin’de kurulu Akdeniz Opera ve Bale Derneği (AKOB) ‘un düzenlediği 3.Ulusal Oda Müziği Yarışması 14-15 Nisan 2018 günleri Mersin’de yapıldı.Geleceğin Türk Oda Orkestraları Üyeleri Gençleri Sahnede Kurulu Sandalye Üzerinde Dinledi. Yarışmaya Türkiye’nin çeşitli konservatuvar öğrencilerinden kurulu 11 Oda Orkestrası üyesi 40 öğrenci katıldı. 82 yaşında Adana’lı Devlet Sanatçısı Suna Kan bu yarışma jürisi üyesi olarak Mersin’i onurlandırdı.     Akdeniz Opera ve Bale Kulübü Başkanı Fazıl Tütüner 3. AKOB Ulusal Oda Müziği Yarışmasıʹnda yapmış olduğu konuşmasına juri üyelerine ve etkinliği gerçekleştirenlere teşekkür ederek başladı. Tütüner,ˮ Pek değerli jüri üyelerimiz, konuklarımız Prof.Dr. Suna Kan, Prof. Burak Tüzün, Doç.Gökhan Aybulus, konservatuvar hocalarımız Yard. Doç. Halit Turgay, Münif Akalın. Destekleriyle etkinliğin gerçekleşmesini sağlayan saygıdeğer bağışçılarımız İpek Ongun, Serdar Erkan, Zuhal Karamehmet, Süha Merze, Mahmut Açıkalın.ˮ Bilge hocalarımız, sevgili öğrencilerimiz, AKOB’ un mümtaz üyeleri, sanatsever konuklarımız: sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyoruz.Oda müziği yarışmamızın ulusal olarak, üçüncüsüne ulaşmış olmasından, sanat üretilen bu güzide mekânda yine birlikte olmaktan mutluluk ve heyecan duyuyoruz.ˮ dedi. “3. AKOB Ulusal Oda Müziği Yarışması” bir konservatuar ve gönüllü sanatseverlerden oluşan bir sivil toplum örgütü işbirliği ürünü olduğunu belirten Tütüner, ˮKonservatuarımız kentimizin nadide çiçeğidir. Sanatçı hocalarımız, kentimizin zenginliğidir. Yurt içinde ve dışında parlayan öğrencilerimiz, mezunlarımız, gururlarımızdır. İki gündür İzlediğimiz, performanslarını dinlediğimiz gençlerimiz, bizim konservatuarımızda ve diğer konservatuarlarda, birçok soruna karşın, eğitimin yükselmekte olduğunu, yeni sanatçıların yetişmekte olduğunu, hayatlarını ve hayatlarımızı güzelleştirecek güzergâhta yol aldıklarını göstermektedir. Seviniyoruz, mutluluk duyuyoruz. Konservatuarımızda eğitim düzeyinin hep yükselmesi; huzur, uyum, neşenin çoğalması, olanakların artması, başarılı bir kurum olarak, çekiciliğinin göz kamaştırması, ülkemize ve dünyaya ses vermesi, biz AKOB’da buluşmuş sanatsever, özverili, gönüllü kentlilerin ortak dileğidir.ˮdedi   AKOBʹun, on yıla yaklaşan dolu dolu mazisiyle, kentimizin önemli kültür ve sanat kurumu olduğunu belirten Tütüner, ˮYerli ve yabancı toplulukları konser vermeleri için kentimize çağırmaktadır; dergiler ve kitaplar yayımlamaktadır. Yarışmalar, söyleşiler, kurslar düzenlemektedir. Burs fonu oluşturarak, eylül ayında başlamak üzere öğrencilere, sanatçılara gerektiğinde destek vermek için fon toplamaktadır. Mersin Devlet Opera ve Balesi ile, Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı ile işbirlikleri kurmaktadır. Bu kurumların gereksinmelerine olumlu yaklaşımda bulunmak için çaba göstermektedir. ˮdedi Tütüner, ˮKentimiz Mersin, kültür ve sanat kenti olmak istemektedir ve son yıllarda önemli etkinlik mekânlarına, kurumlarına kavuşmuştur. Eksiklikler vardır ve kazanımlar yetmemektedir. Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nin 1500 koltuklu salonunda ve diğer salonlarında konser piyanosu yoktur. Büyükşehir Belediyesi’nin Kongre Merkezi’nde de konser piyanosu yoktur. Küçük dinleti salonlarına gereksinim vardır. İzmir, Eskişehir, Muğla Belediyeleri örnek alınarak büyükşehir belediyesi tarafından oda orkestrası kurulmalıdır. Konservatuarımızın isteyen ve her yıl artan mezunları istihdam edilmelidir. Kentimizde yaşayan bestecilerin yeni besteleri için belediyeler fon ayırmalıdır. Opera orkestramız mevcuttur, fakat senfonik konserler sunmak için opera temsillerinden arta kalan takviminde boş yer kalmamaktadır. Konservatuarımızın Akademik Oda Orkestrası’nın etkinliklerine üyelerimiz ve sanatseverler daha çok zaman ayırmalıdır. Klasik müzik dinletileri sunmak için salon kiraları, yapmayın dercesine, çok yüksektir. Operamıza yeni kadrolar ve ek çalışma mekânları verilmelidir. Salt öğrencilerimize değil, tüm topluma daha fazla sanat, eğitim sunmanın yollarını aramalıyız. İnsanlarımızı kuşatılmışlıklarından, koşullandırılmışlıklarından, sıkışıklıklarından, kasvet ve karamsarlıklarından uzaklaştıracak her türlü çalışmayı ve kurumu selamlamalıyız. Yükselen şiddetin, kıyımların, bunalımların, mutsuzluğun panzehiri sanattır. ˮdedi Suna Kan ,18 Nisan 1946 yılında Ankara Devlet Konservatuvarıʹnın konser salonunda Mozart’ın 5. Keman Konçertosunu seslendirdiği bu resital nedeniyle “Harika Çocuk” olarak anıldı ve eğitimine Avrupa’da devam etmesi gerekliliği gündeme geldi. 1948’de isme-özel olarak çıkarılan “İdil Biret ve Suna Kan’ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun” (Harika Çocuk Yasası) ile yurtdışında öğrenim görmek için devlet bursu alma imkanı doğdu. Cenevre Yarışması birincilik madalyasını (1954), Viotti Yarışması birincilik ödülünü (1955), Münih Yarışması İkincilik ödülünü (1956), Long-Thibaud Yarışması Paris Kenti ödülünü (1957) kazandı.1957’de yurda döndü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atandı. 1960 yılında Türkiyeʹnin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkinʹle kurduğu keman-piyano ikilisi ile yurdun pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. İkili yurtdışında da çeşitli merkezlerde resitaller verdi. Daha sonra Almanyaʹda öğrenimini tamamlamış Gülay Uğurata ile bir ikili oluşturdu. Tam 29 yıl birlikte çaldılar. Suna Kan, 1970ʹli yılların başında orkestra şefi Gürer Aykal ve eşi Faruk Güvenç ile Ankara Oda Orkestrasıʹnın kuruluşunda yer aldı. Orkestra, yurt dışında yüzün üzerinde konser verdi; çeşitli plaklar yaptı. Sanatçı, 1977-1986 arasında Ankara Oda Orkestrasıʹnda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer aldı. Sanatçı, 1996 yılında Sevda - Cenap And Müzik Vakfı Onur Altın Madalyası ile ödüllendirildi. 1997 yılında Müşerref Hekimoğluʹnun yazdığı ˮSuna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Kemanˮ adlı kitap Sevda - Cenap And Müzik Vakfı tarafından yayınlandı. Mayıs 2017ʹde sağlık sorunları nedeniyle uzun bir súre konser vermediğini anımsatarak ˮKemanın kutusunu şimdilik, bu dünyadan gidinceye kadar kapattımˮ ifadelerini kullandı.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.