Uzunoğlu’ndan firmalara ʹbankalarla ilişkilerinizde şeffaf olunʹ uyarısı

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 16.07.2018 - 09:37, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Uzunoğlu’ndan firmalara ʹbankalarla ilişkilerinizde şeffaf olunʹ uyarısı

Bankaların kredi mekanizmaları hakkında bilgi veren Uzunoğlu, ardından firmalara önümüzdeki süreçte finans yapılarını koruyabilmeleri adına neler yapmaları gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. Öncelikle önümüzdeki sürece hazırlık için firmaların yönetim yapısını değiştirmesi gerektiğini dile getiren Uzunoğlu şunları söyledi:  “Yalnızca maliyeye yükümlülüğünüzü yerine getirmek adına muhasebe tutma anlayışını sonlandırın. Muhasebecinizin finans bilgisi de olması şart. Sürekli firmanızı nasıl yönetip geleceğe yönelik nasıl stratejiler geliştirmeniz gerektiğine dair tartışın. Mutlaka nakit akış tablosu çıkarın. Nereden nakit girişiniz, nereden nakit çıkışınız olacak görme imkanınız olur. Nakit girişinde sorun olursa nakit açığını firmanızın nereden kapatabileceğini belirleyin. Atıl varlıklarınız varsa satabiliyorsanız hala geç değil, satın. Merak etmeyin daha ucuza yerine koyma fırsatınız olacak. Şu dönemde likitte kalmaya dikkat edin. Sermayenizi güçlendirin. Gerekirse zarar ettiğiniz, safra işlerinizden kurtulun. Kontrol edebileceğiniz işi yapın. Yarın kredi bulamayacak gibi kendi nakdinize güvenerek hareket edin.” “Krediler tabana yayılmıyor” Uzunoğlu konuşmasında bankalardan kredi taleplerini, kredi dağılımındaki değişimleri ve kredi taleplerinin nasıl değerlendirildiğine de değindi.  Türkiye’de son 5 yılda bankaların verdiği kredilerin 3 kat arttığını dile getiren Uzunoğlu, bu kredilerin dağılımının da değiştiğini bildirdi. Krediler bu kadar artmasına, ekonomiye büyük miktarda para girmesine rağmen halen nasıl nakit akışının istenen seviyelerde olmadığına da açıklık getiren Uzunoğlu, “Çünkü bundan 5 yıl önce bankaların verdiği kredilerin yüzde 33’ü tüketici kredisi olarak halka, yüzde 33’ü KOBİ’lere, yüzde 33’ü de kurumsal büyük firmalara dağıtılıyordu. Yani kredi dağılımı eşitti. Bugün ise kredilerin yüzde 24’ü tüketicilere, yüzde 24’ü KOBİ’lere yüzde 52’si ise kurumsal firmalara dağıtılıyor. Yani krediler tabana yayılmadığı için piyasada kimse bu paraları göremiyor” değerlendirmesini yaptı.  “Bankaların kredi verme kriterleri değişiyor” Bankaların her geçen gün kredi verme kriterlerinin değiştiğine de dikkat çeken Sadi Uzunoğlu, şunları söyledi:  “Geçmişte bankalar kredi vermek için 5 K şartı arardı. Neydi bunlar? İlk olarak müşterinin karakteri. Yani borcunu zamanında ödüyor mu? İkincisi kapital. Yani işletme sermayesi yeterli mi? Üçüncüsü karşılık. Yani verilen kredinin karşılığında teminatı var mı? Dördüncüsü kapasite. Yani bu firmanın borcunu geri ödeme kapasitesi nedir? Son olarak Koşullar. Yani sektör koşullarında firmanın durumu nasıl? 2002 yılında ise uluslararası merkez bankalarının ortak belirlediği Basel kriterleri geldi. Uluslararası bankacılık kriterlerine uymayan firmalara kredi verilmemeye başlandı. Uluslararası düzeyde firmaların bankalarla olan ilişkilerinde irdelenecek konuları ise, şu şekilde sıralayabiliriz. Firmalarımızın; C (Character): Karakter. Firma borcunu öder mi; buna bakılacak.  A (Ability): Kabiliyet. Firmanın sektördeki konumuna göre borçlarını geri ödeme yeteneği değerlendirilecek. Sadece firmanızın değil sektörün riskine de bakılacak. Örnek verecek olursak perakende sektörünü ele alalım. Büyükler ve discount marketler o kadar çok yayılıyor ki, diğer perakende firmaları, mahalle bakkallarımızın sayısı çok ama çok azalacak. Önerim; bunu bu salonlarda çok tekrarladım, mutlaka ortak şirket yapıları oluşturun.  Ortak dağıtım kanalları oluşturmayanlar yakında tek tek batacak. Bilanço analizi, gelir tablosu ve nakit akışı finansal gücünüzü oluşturur. Bu gücünüze bakılacak.  M (Mean): Kastetmek. Gösterdiğiniz varlıkları, teminatları gelip yerinde inceleyecekler. Aktifin yapısını görmek isteyecekler. Kayıt dışına kredi vermenin önüne geçilecek.  P (Purpose): Amaç. Kredinin hangi amaçla istendiği sorgulanacak.  A (Amount): Miktar. Doğru miktarda kredi istemeniz gerekiyor. Bankalar, bir firmaya ihtiyacından fazla kredi verirse suça iter, az kredi verirse de başka bankalarla paylaşmak zorunda kalır. Firmanın sorununu çözmek için doğru miktarı saptama mantığı ile hareket etmesi gerekir. R (Repayment): Geri ödemede esneklik. Ödeme zamanlarını firmanın ve sektörün durumuna göre belirlemeleri gerekecek.  İ (İnsurance): Sigorta. Verilen kredilerin sigortaları da olması gerekecek.  “Çürük elmalar ayıklanmalıydı” Son dönemlerde kredi alan firmaların yapısını da değerlendiren Sadi Uzunoğlu, ekonominin sıkıntılı olduğu son bir iki yılda, piyasaları rahatlatabilmek adına uygun maliyetli krediler verilmesini doğru bulduğunu, ancak bu kredi verilme işlemi sırasında çürük elmaların ayıklanması gerektiğini söyledi. Bu ayıklamanın yapılmamış olmasından dolayı dağıtılan paranın rahatlatabileceği firmalara yeterli kaynak aktarılamadığına değinen Uzunoğlu, Türkiye’de kredi alan 3 çeşit firma bulunduğunu belirtip, bu firmaları şöyle tanımladı:  “Bir firmanın faaliyet gelirleri hem aldığı kredinin faizini hem de borçluluk düzeyini azaltacak ödeme programı için yeterli ölçümün üzerinde ise Hedge Finans Grubu içinde yer alır. Yani ödemelerini rahat yapıp hala da kendisine de para kalıyorsa bu iyi bir kredidir.  Ama bir firmanın faaliyet gelirleri kredinin yalnızca borç faizlerini ödemeye yeterli ancak vadesi dolacak borcunu yeni kredi ile ödemek zorundaysa Spekülatif Finans Grubu içinde yer alır. Bunlar ise çok rahat finans dengeleri bozulacak firmalar grubuna girer ama biraz destekle kendisini kurtarabilir. Kredi verilebilir. Ama bir firmanın faaliyet gelirleri kredi borç faizlerini dahi vadesinde ödemeye yetecek durumda değilse bu da Ponzi Finans Grubu içinde yer alır. Bu tür firmalar, ya sürekli borçlanmak ya da varlık satmak zorundadır. Sürekli bir bankanın borcunu başka banka ile kapatmaya çalışır. Bu firmanın kurtuluşu çok zayıftır ve bu nedenle bana kalırsa bu gruba kredi verilmemeli, elenmelidir ki diğerleri ayakta kalabilsin.” “İçinde bulunduğumuz çalkantılı dönemde likitte kalın” Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, iş dünyasına döviz kurlarındaki ve faizdeki hareketliliğin yaşandığı bugünlerde likitte kalmaları çağrısında bulundu. Önümüzdeki süreçte kredi temin etme noktasında sıkıntılar yaşanabileceğine de dikkat çeken Uzunoğlu, “Arsalarınızın, malınızın değeri zamana, mekana ve koşullara göre değişkenlik gösterir. Bugün yüksek değerde olan arsanız yarın aynı değere ulaşamayabilir. Ama cebinizdeki para her şeyiniz. Hala malınızı nakde çevirebiliyorken bunu değerlendirin” çağrısında bulundu.  
Bankaların kredi mekanizmaları hakkında bilgi veren Uzunoğlu, ardından firmalara önümüzdeki süreçte finans yapılarını koruyabilmeleri adına neler yapmaları gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. Öncelikle önümüzdeki sürece hazırlık için firmaların yönetim yapısını değiştirmesi gerektiğini dile getiren Uzunoğlu şunları söyledi:  “Yalnızca maliyeye yükümlülüğünüzü yerine getirmek adına muhasebe tutma anlayışını sonlandırın. Muhasebecinizin finans bilgisi de olması şart. Sürekli firmanızı nasıl yönetip geleceğe yönelik nasıl stratejiler geliştirmeniz gerektiğine dair tartışın. Mutlaka nakit akış tablosu çıkarın. Nereden nakit girişiniz, nereden nakit çıkışınız olacak görme imkanınız olur. Nakit girişinde sorun olursa nakit açığını firmanızın nereden kapatabileceğini belirleyin. Atıl varlıklarınız varsa satabiliyorsanız hala geç değil, satın. Merak etmeyin daha ucuza yerine koyma fırsatınız olacak. Şu dönemde likitte kalmaya dikkat edin. Sermayenizi güçlendirin. Gerekirse zarar ettiğiniz, safra işlerinizden kurtulun. Kontrol edebileceğiniz işi yapın. Yarın kredi bulamayacak gibi kendi nakdinize güvenerek hareket edin.” “Krediler tabana yayılmıyor” Uzunoğlu konuşmasında bankalardan kredi taleplerini, kredi dağılımındaki değişimleri ve kredi taleplerinin nasıl değerlendirildiğine de değindi.  Türkiye’de son 5 yılda bankaların verdiği kredilerin 3 kat arttığını dile getiren Uzunoğlu, bu kredilerin dağılımının da değiştiğini bildirdi. Krediler bu kadar artmasına, ekonomiye büyük miktarda para girmesine rağmen halen nasıl nakit akışının istenen seviyelerde olmadığına da açıklık getiren Uzunoğlu, “Çünkü bundan 5 yıl önce bankaların verdiği kredilerin yüzde 33’ü tüketici kredisi olarak halka, yüzde 33’ü KOBİ’lere, yüzde 33’ü de kurumsal büyük firmalara dağıtılıyordu. Yani kredi dağılımı eşitti. Bugün ise kredilerin yüzde 24’ü tüketicilere, yüzde 24’ü KOBİ’lere yüzde 52’si ise kurumsal firmalara dağıtılıyor. Yani krediler tabana yayılmadığı için piyasada kimse bu paraları göremiyor” değerlendirmesini yaptı.  “Bankaların kredi verme kriterleri değişiyor” Bankaların her geçen gün kredi verme kriterlerinin değiştiğine de dikkat çeken Sadi Uzunoğlu, şunları söyledi:  “Geçmişte bankalar kredi vermek için 5 K şartı arardı. Neydi bunlar? İlk olarak müşterinin karakteri. Yani borcunu zamanında ödüyor mu? İkincisi kapital. Yani işletme sermayesi yeterli mi? Üçüncüsü karşılık. Yani verilen kredinin karşılığında teminatı var mı? Dördüncüsü kapasite. Yani bu firmanın borcunu geri ödeme kapasitesi nedir? Son olarak Koşullar. Yani sektör koşullarında firmanın durumu nasıl? 2002 yılında ise uluslararası merkez bankalarının ortak belirlediği Basel kriterleri geldi. Uluslararası bankacılık kriterlerine uymayan firmalara kredi verilmemeye başlandı. Uluslararası düzeyde firmaların bankalarla olan ilişkilerinde irdelenecek konuları ise, şu şekilde sıralayabiliriz. Firmalarımızın; C (Character): Karakter. Firma borcunu öder mi; buna bakılacak.  A (Ability): Kabiliyet. Firmanın sektördeki konumuna göre borçlarını geri ödeme yeteneği değerlendirilecek. Sadece firmanızın değil sektörün riskine de bakılacak. Örnek verecek olursak perakende sektörünü ele alalım. Büyükler ve discount marketler o kadar çok yayılıyor ki, diğer perakende firmaları, mahalle bakkallarımızın sayısı çok ama çok azalacak. Önerim; bunu bu salonlarda çok tekrarladım, mutlaka ortak şirket yapıları oluşturun.  Ortak dağıtım kanalları oluşturmayanlar yakında tek tek batacak. Bilanço analizi, gelir tablosu ve nakit akışı finansal gücünüzü oluşturur. Bu gücünüze bakılacak.  M (Mean): Kastetmek. Gösterdiğiniz varlıkları, teminatları gelip yerinde inceleyecekler. Aktifin yapısını görmek isteyecekler. Kayıt dışına kredi vermenin önüne geçilecek.  P (Purpose): Amaç. Kredinin hangi amaçla istendiği sorgulanacak.  A (Amount): Miktar. Doğru miktarda kredi istemeniz gerekiyor. Bankalar, bir firmaya ihtiyacından fazla kredi verirse suça iter, az kredi verirse de başka bankalarla paylaşmak zorunda kalır. Firmanın sorununu çözmek için doğru miktarı saptama mantığı ile hareket etmesi gerekir. R (Repayment): Geri ödemede esneklik. Ödeme zamanlarını firmanın ve sektörün durumuna göre belirlemeleri gerekecek.  İ (İnsurance): Sigorta. Verilen kredilerin sigortaları da olması gerekecek.  “Çürük elmalar ayıklanmalıydı” Son dönemlerde kredi alan firmaların yapısını da değerlendiren Sadi Uzunoğlu, ekonominin sıkıntılı olduğu son bir iki yılda, piyasaları rahatlatabilmek adına uygun maliyetli krediler verilmesini doğru bulduğunu, ancak bu kredi verilme işlemi sırasında çürük elmaların ayıklanması gerektiğini söyledi. Bu ayıklamanın yapılmamış olmasından dolayı dağıtılan paranın rahatlatabileceği firmalara yeterli kaynak aktarılamadığına değinen Uzunoğlu, Türkiye’de kredi alan 3 çeşit firma bulunduğunu belirtip, bu firmaları şöyle tanımladı:  “Bir firmanın faaliyet gelirleri hem aldığı kredinin faizini hem de borçluluk düzeyini azaltacak ödeme programı için yeterli ölçümün üzerinde ise Hedge Finans Grubu içinde yer alır. Yani ödemelerini rahat yapıp hala da kendisine de para kalıyorsa bu iyi bir kredidir.  Ama bir firmanın faaliyet gelirleri kredinin yalnızca borç faizlerini ödemeye yeterli ancak vadesi dolacak borcunu yeni kredi ile ödemek zorundaysa Spekülatif Finans Grubu içinde yer alır. Bunlar ise çok rahat finans dengeleri bozulacak firmalar grubuna girer ama biraz destekle kendisini kurtarabilir. Kredi verilebilir. Ama bir firmanın faaliyet gelirleri kredi borç faizlerini dahi vadesinde ödemeye yetecek durumda değilse bu da Ponzi Finans Grubu içinde yer alır. Bu tür firmalar, ya sürekli borçlanmak ya da varlık satmak zorundadır. Sürekli bir bankanın borcunu başka banka ile kapatmaya çalışır. Bu firmanın kurtuluşu çok zayıftır ve bu nedenle bana kalırsa bu gruba kredi verilmemeli, elenmelidir ki diğerleri ayakta kalabilsin.” “İçinde bulunduğumuz çalkantılı dönemde likitte kalın” Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, iş dünyasına döviz kurlarındaki ve faizdeki hareketliliğin yaşandığı bugünlerde likitte kalmaları çağrısında bulundu. Önümüzdeki süreçte kredi temin etme noktasında sıkıntılar yaşanabileceğine de dikkat çeken Uzunoğlu, “Arsalarınızın, malınızın değeri zamana, mekana ve koşullara göre değişkenlik gösterir. Bugün yüksek değerde olan arsanız yarın aynı değere ulaşamayabilir. Ama cebinizdeki para her şeyiniz. Hala malınızı nakde çevirebiliyorken bunu değerlendirin” çağrısında bulundu.  
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.