Yeşilboğaz, 'Hukuka Aykırı Soruşturma Derhal Sonlandırılmalıdır'

21.05.2019 - 15:32, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Yeşilboğaz, 'Hukuka Aykırı Soruşturma Derhal Sonlandırılmalıdır'

Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve kısıtlamalar ile yasal haklarının engellenmesine yönelik olarak devam eden açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek için, 9-29 Nisan 2019 tarihlerinde Mersin Adliye’si önünde oturma eylemi ve basın açıklaması yapan Mersin Barosu’na kayıtlı 19 avukat hakkında, soruşturma açılmasını, ayrıca eyleme katılan avukatların terör örgütüyle bağının olup olmadığının incelenmesinin istenmesini yaptığı basın açıklaması ile kınadı.

Yeşilboğaz açıklamasında; açılan soruşturmanın hukukun üstünlüğüne, savunma hakkına, fikir ve ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri düzenleme hakkına, avukatlık mesleğinin onuruna açıkça bir saldırı ve savunmayı hiçe sayan bir anlayışın tezahürü olduğunu vurgulayarak, “Hukuka aykırı bu soruşturma, meslektaşlarımızın ifadesi dahi alınmadan derhal sonlandırılmalı” dedi.   “HAKLARIN KULLANIMINDA SİYASİ KONJÜKTÜRE GÖRE DEĞİŞKENLİK GÖSTERİLMEMELİDİR” Mersin Barosu yönetim kurulu ve avukatların katılımıyla Mersin Baro Odası’nda yapılan basın açıklamasında konuşan Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve kısıtlamalar ile yasal haklarının engellenmesine yönelik olarak devam eden açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek için, 9-29 Nisan 2019 tarihlerinde Mersin Adliye’si önünde oturma eylemi ve basın açıklaması yapan Mersin Barosu’na kayıtlı 19 meslektaşımız, ‘2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet’ ve 'kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi' iddialarıyla soruşturma açılmıştır. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca, Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne de bir yazı yazarak, eyleme katılan avukatların terör örgütüyle bağının olup olmadığının incelenmesini istemiştir. Toplantı ve gösteri düzenleme hakkı,  uluslararası sözleşmelerle ve Anayasayla güvence altına alınmış bir haktır. ‘Kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi’ iddiası ise oturma eyleminin 12:20 de çalışma saatleri dışında ve adliye bahçesinde yapılması nedeniyle gerçekçi durmamaktadır. Hukukun üstünlüğü ilkesi, günümüzde dilimizden düşürmediğimiz; kazanılması için ciddi uğraşlar vermek zorunda kaldığımız bir değerdir. Hukukun üstünlüğü, ‘gücünü bizzat hukuktan alan yargının, yasamanın işlemlerini, yürütmenin de eylem ve işlemlerini yargısal yönden denetleyerek yargı kararlarının herkesi, özellikle yasama ve yürütme erklerini bağlaması’ olarak tanımlanmaktadır.     Bu hakların kullanımı hiçbir şekilde siyasi konjüktüre, yere ve zamana göre değişkenlik gösterilmemelidir” ifadesini kullandı. “AVUKATLIK MESLEĞİNİN DEĞERSİZLEŞTİRİLDİĞİ ÜLKELERİN HUKUK SİSTEMİ ZAYIFTIR” Açıklamasında, Avukatlık Kanunu’nun barolara vermiş olduğu görev ve yetkiler hakkında bilgiler veren Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Avukatlık Kanunu’nun sekizinci kısmında, ‘Baroların Kuruluş ve Nitelikleri’ başlıklı 76. maddesi; barolara, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak görevini vermiştir. Avukatlık Kanunu’nun 95/21. maddesinde de, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak, baro yönetim kurullarının görevleri arasında sayılmıştır. 27 Ekim 2002 tarihinde Sydney’de toplanan Uluslararası Avukatlar Birliği Genel Kurulu’nca kabul edilen Turin İlkeleri’ne göre; ‘Coğrafi ve ekonomik bağlamlar ne olursa olsun, avukatlar medeni, siyasi, ekonomik, sosyal veya kültürel nitelikteki insan haklarının savunulmasında temel bir rol oynamaya de­vam etmektedirler.’ Baroların, adil yargılanma hakkı, özgürlükler ve hukuk güvenliği, mülkiyet hakları ve hukuk güvenliği, cinsel kimlik hakları, mülteci hakları, cezaevi sorunları izleme ve araştırma, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi çok geniş bir yelpazede mücadele etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Avukatlar; her zaman ifade ettiğimiz gibi, hak arama özgürlüğünün, savunma hakkının ve hukuk devletinin en temel güvencesidir. Toplumun bir arada yaşamasını sağlayan en temel değer adalet ise, adaletin temel unsuru da avukat ve avukatlık mesleğidir. Adil ve demokratik bir toplumda ancak avukatların bağımsızlığı ve özgürlüğünden söz edilebileceği gibi, bireylerin kolayca avukata ulaşamadığı, avukatın da tam bir bağımsızlık ve özgürlük içinde ve etkili şekilde mesleğini icra edemediği bir toplumda, adil yargılama hakkından ve bireylerin hukuk güvenliğinden söz edilemez.   Avukatlık mesleğinin sadece demokratik rejimlerde gerçek varlığını sürdürebildiği; avukatların özgür ve güvenli olduğu ölçüde devleti ve hukuksal sistemi güçlendirdiği açıktır. Avukatlık mesleğinin değersizleştirildiği ülkelerde, hukuk sisteminin zayıfladığı ve yurttaşların devlete olan güvenlerinin ortadan kalkacağı toplumsal bir gerçekliktir. Mesleğimizin temelini oluşturan bağımsız savunma hakkına yönelik engellemelerin, baskıların ve kötü muamelelerin önlenmesi için ilgili idari birimler ile görüşmek, yazılı başvuru yapmak, meslektaşlara yapılan baskı ve fiili müdahaleler nedeni ile yasal yollara başvurmak da baroların görevidir” şeklinde konuştu.   “AVUKATLAR DAVANIN VE OLAYIN TARAFI DEĞİLDİR, SEBEBİ HİÇ DEĞİLDİR”   Savunmanın herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Ülkemizde yaşanan olağan üstü durumlarda asıl sınav vermesi gereken kesim her zaman, övündüğümüz mesleğimizin olmazsa olmazı bağımsız savunmadır. Mesleğin ifası sırasında, Avukatlar her türlü baskıya karşı koyarak, kişileri ve kurumları memnun etmekten kaçınarak, hukukun üstünlüğü ve mesleğin onurunun korunması bağlamında adaletin gerçekleştirilmesine çalışmalıdır. Avukatlar davanın ve olayın tarafı değildir, sebebi hiç değildir. Savunma herkesin hakkıdır. Gelinen noktada taraf tutmadan, evrensel insan hakları bağlamında sadece ve sadece gerçek adaletin tecelli etmesi sırasında barolar ve tüm meslektaşlar; hukukçu kimliğini öne çıkararak, önyargısız ve çekincesiz bir şekilde yaşam hakkını, adil yargılanma hakkını, masumiyet karinesini ve savunma hakkını savunmak zorundadır. Öğretmen Ayşe Çelik hakkında Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu hak ihlali kararında, şu satırların altı çizilmiştir; İfade özgürlüğünün demokratik bir toplum için yaşamsal olduğu ve demokrasinin temel değerlerini teşkil ettiği unutulmamalıdır. Demokrasinin temeli, sorunları açık bir tartışmayla çözebilme gücüne dayanmaktadır. Şiddeti kışkırtma veya demokratik ilkelerin reddi durumları dışında ifade özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan müdahaleler, demokrasiye zarar vermekte ve onu tehlikeye atmaktadır. Sarf edilen bazı görüş ve ifadeler, kamu gücünü kullanan organlar nazarında incitici, yaralayıcı ve kabul edilemez görülse bile hukukun üstünlüğüne dayanılarak oluşturulan demokratik bir toplumda, kurulu düzene karşı çıkan veya başta kamu gücünü kullanan organların eylemlerini eleştiren fikirler serbestçe açıklanmalıdır” dedi. “AVUKATLIK MESLEĞİNİN ONURUNA SALDIRIDIR” Öğle tatili saatlerinde adliye bahçesinde 5 dakikalık oturma eylemi yapan avukatlara karşı soruşturma açılmasının;  hukukun üstünlüğüne, savunma hakkına, fikir ve ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri düzenleme hakkına, en önemlisi de avukatlık mesleğinin onuruna açıkça bir saldırı niteliğinde olduğunu, avukatlık mesleğini, baroları ve yargının üç sacayağından biri olan savunmayı hiçe sayan bir anlayışın tezahürü olduğunu vurgulayan Mersin barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu Kapsamında yapılabilecek bu soruşturma için, Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne gönderilen yazı ile meslektaşlarımızın terör örgütüne üye olup olmadıkları yönü ile de araştırma yapılmasını istemiştir. Bu durum ceza hukuku temel ilkeleri hukukun üstünlüğü, lekelenmeme hakkı, kanunilik, ölçülülük ve adil yargılanma hakkının yerle bir edilmesi sonucunu doğurmaktadır.   Gelinen nokta, avukatların suç sayılabilecek faaliyetlere karışmış olduğunu gösteren başka hiçbir delil sunmadan karalanması, tehdit edilmesidir. Savcılar ve mahkemeler, belli müvekkillerin müdafiliğinin veya vekilliğinin üstlenilmesini, avukatların suç sayılabilecek bir faaliyete karışmış olduklarını gösteren deliller olarak görmeye başladığında, adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri olan avukat tutma hakkı, fiilen ortadan kalkmış demektir. Son yıllarda oluşturulmaya çalışılan ve kanunilik ilkesinin tersine amorf terör tanımları içerisinde, avukat arkadaşlarımıza isnat edilecek hiçbir suçlamayı bu sebeple peşinen kabul etmiyoruz. “LEKELENMEME HAKKINA SAYGI GÖSTERİLMELİDİR” Bu nedenlerle, uluslararası sözleşmelerle ve Anayasayla güvence altına alınmış olan  “toplantı ve gösteri düzenleme hakkı” kapsamında adliye bahçesinde oturma eylemi yapan Mersin Barosu’na kayıtlı avukatlara karşı başlatılan hukuka aykırı bu soruşturma, meslektaşlarımızın ifadesi dahi alınmadan derhal sonlandırılmalı, avukatlık mesleğine, barolara, savunma hakkına, adil yargılanma hakkına, fikir ve ifade özgürlüğüne, lekelenmeme hakkına,  hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmelidir. Mersin Barosu her zaman meslektaşlarının yanında olmuştur, bundan sonrada olmaya devam edecektir” diye konuştu.
Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve kısıtlamalar ile yasal haklarının engellenmesine yönelik olarak devam eden açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek için, 9-29 Nisan 2019 tarihlerinde Mersin Adliye’si önünde oturma eylemi ve basın açıklaması yapan Mersin Barosu’na kayıtlı 19 avukat hakkında, soruşturma açılmasını, ayrıca eyleme katılan avukatların terör örgütüyle bağının olup olmadığının incelenmesinin istenmesini yaptığı basın açıklaması ile kınadı.

Yeşilboğaz açıklamasında; açılan soruşturmanın hukukun üstünlüğüne, savunma hakkına, fikir ve ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri düzenleme hakkına, avukatlık mesleğinin onuruna açıkça bir saldırı ve savunmayı hiçe sayan bir anlayışın tezahürü olduğunu vurgulayarak, “Hukuka aykırı bu soruşturma, meslektaşlarımızın ifadesi dahi alınmadan derhal sonlandırılmalı” dedi.

 

“HAKLARIN KULLANIMINDA SİYASİ KONJÜKTÜRE GÖRE DEĞİŞKENLİK GÖSTERİLMEMELİDİR”

Mersin Barosu yönetim kurulu ve avukatların katılımıyla Mersin Baro Odası’nda yapılan basın açıklamasında konuşan Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve kısıtlamalar ile yasal haklarının engellenmesine yönelik olarak devam eden açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek için, 9-29 Nisan 2019 tarihlerinde Mersin Adliye’si önünde oturma eylemi ve basın açıklaması yapan Mersin Barosu’na kayıtlı 19 meslektaşımız, ‘2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet’ ve 'kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi' iddialarıyla soruşturma açılmıştır. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca, Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne de bir yazı yazarak, eyleme katılan avukatların terör örgütüyle bağının olup olmadığının incelenmesini istemiştir. Toplantı ve gösteri düzenleme hakkıuluslararası sözleşmelerle ve Anayasayla güvence altına alınmış bir haktır. ‘Kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi’ iddiası ise oturma eyleminin 12:20 de çalışma saatleri dışında ve adliye bahçesinde yapılması nedeniyle gerçekçi durmamaktadır. Hukukun üstünlüğü ilkesi, günümüzde dilimizden düşürmediğimiz; kazanılması için ciddi uğraşlar vermek zorunda kaldığımız bir değerdir. Hukukun üstünlüğü, ‘gücünü bizzat hukuktan alan yargının, yasamanın işlemlerini, yürütmenin de eylem ve işlemlerini yargısal yönden denetleyerek yargı kararlarının herkesi, özellikle yasama ve yürütme erklerini bağlaması’ olarak tanımlanmaktadır.     Bu hakların kullanımı hiçbir şekilde siyasi konjüktüre, yere ve zamana göre değişkenlik gösterilmemelidir” ifadesini kullandı.

“AVUKATLIK MESLEĞİNİN DEĞERSİZLEŞTİRİLDİĞİ ÜLKELERİN HUKUK SİSTEMİ ZAYIFTIR”

Açıklamasında, Avukatlık Kanunu’nun barolara vermiş olduğu görev ve yetkiler hakkında bilgiler veren Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Avukatlık Kanunu’nun sekizinci kısmında, ‘Baroların Kuruluş ve Nitelikleri’ başlıklı 76. maddesi; barolara, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak görevini vermiştir. Avukatlık Kanunu’nun 95/21. maddesinde de, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak, baro yönetim kurullarının görevleri arasında sayılmıştır. 27 Ekim 2002 tarihinde Sydney’de toplanan Uluslararası Avukatlar Birliği Genel Kurulu’nca kabul edilen Turin İlkeleri’ne göre; ‘Coğrafi ve ekonomik bağlamlar ne olursa olsun, avukatlar medeni, siyasi, ekonomik, sosyal veya kültürel nitelikteki insan haklarının savunulmasında temel bir rol oynamaya de­vam etmektedirler.’ Baroların, adil yargılanma hakkı, özgürlükler ve hukuk güvenliği, mülkiyet hakları ve hukuk güvenliği, cinsel kimlik hakları, mülteci hakları, cezaevi sorunları izleme ve araştırma, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi çok geniş bir yelpazede mücadele etme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Avukatlar; her zaman ifade ettiğimiz gibi, hak arama özgürlüğünün, savunma hakkının ve hukuk devletinin en temel güvencesidir. Toplumun bir arada yaşamasını sağlayan en temel değer adalet ise, adaletin temel unsuru da avukat ve avukatlık mesleğidir. Adil ve demokratik bir toplumda ancak avukatların bağımsızlığı ve özgürlüğünden söz edilebileceği gibi, bireylerin kolayca avukata ulaşamadığı, avukatın da tam bir bağımsızlık ve özgürlük içinde ve etkili şekilde mesleğini icra edemediği bir toplumda, adil yargılama hakkından ve bireylerin hukuk güvenliğinden söz edilemez.

 

Avukatlık mesleğinin sadece demokratik rejimlerde gerçek varlığını sürdürebildiği; avukatların özgür ve güvenli olduğu ölçüde devleti ve hukuksal sistemi güçlendirdiği açıktır. Avukatlık mesleğinin değersizleştirildiği ülkelerde, hukuk sisteminin zayıfladığı ve yurttaşların devlete olan güvenlerinin ortadan kalkacağı toplumsal bir gerçekliktir. Mesleğimizin temelini oluşturan bağımsız savunma hakkına yönelik engellemelerin, baskıların ve kötü muamelelerin önlenmesi için ilgili idari birimler ile görüşmek, yazılı başvuru yapmak, meslektaşlara yapılan baskı ve fiili müdahaleler nedeni ile yasal yollara başvurmak da baroların görevidir” şeklinde konuştu.

 

“AVUKATLAR DAVANIN VE OLAYIN TARAFI DEĞİLDİR, SEBEBİ HİÇ DEĞİLDİR”

 

Savunmanın herkesin hakkı olduğunu vurgulayan Baro Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, “Ülkemizde yaşanan olağan üstü durumlarda asıl sınav vermesi gereken kesim her zaman, övündüğümüz mesleğimizin olmazsa olmazı bağımsız savunmadır. Mesleğin ifası sırasında, Avukatlar her türlü baskıya karşı koyarak, kişileri ve kurumları memnun etmekten kaçınarak, hukukun üstünlüğü ve mesleğin onurunun korunması bağlamında adaletin gerçekleştirilmesine çalışmalıdır. Avukatlar davanın ve olayın tarafı değildir, sebebi hiç değildir. Savunma herkesin hakkıdır. Gelinen noktada taraf tutmadan, evrensel insan hakları bağlamında sadece ve sadece gerçek adaletin tecelli etmesi sırasında barolar ve tüm meslektaşlar; hukukçu kimliğini öne çıkararak, önyargısız ve çekincesiz bir şekilde yaşam hakkını, adil yargılanma hakkını, masumiyet karinesini ve savunma hakkını savunmak zorundadır.

Öğretmen Ayşe Çelik hakkında Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu hak ihlali kararında, şu satırların altı çizilmiştir; İfade özgürlüğünün demokratik bir toplum için yaşamsal olduğu ve demokrasinin temel değerlerini teşkil ettiği unutulmamalıdır. Demokrasinin temeli, sorunları açık bir tartışmayla çözebilme gücüne dayanmaktadır. Şiddeti kışkırtma veya demokratik ilkelerin reddi durumları dışında ifade özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan müdahaleler, demokrasiye zarar vermekte ve onu tehlikeye atmaktadır. Sarf edilen bazı görüş ve ifadeler, kamu gücünü kullanan organlar nazarında incitici, yaralayıcı ve kabul edilemez görülse bile hukukun üstünlüğüne dayanılarak oluşturulan demokratik bir toplumda, kurulu düzene karşı çıkan veya başta kamu gücünü kullanan organların eylemlerini eleştiren fikirler serbestçe açıklanmalıdır” dedi.

“AVUKATLIK MESLEĞİNİN ONURUNA SALDIRIDIR”

Öğle tatili saatlerinde adliye bahçesinde 5 dakikalık oturma eylemi yapan avukatlara karşı soruşturma açılmasının;  hukukun üstünlüğüne, savunma hakkına, fikir ve ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri düzenleme hakkına, en önemlisi de avukatlık mesleğinin onuruna açıkça bir saldırı niteliğinde olduğunu, avukatlık mesleğini, baroları ve yargının üç sacayağından biri olan savunmayı hiçe sayan bir anlayışın tezahürü olduğunu vurgulayan Mersin barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu Kapsamında yapılabilecek bu soruşturma için, Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne gönderilen yazı ile meslektaşlarımızın terör örgütüne üye olup olmadıkları yönü ile de araştırma yapılmasını istemiştir. Bu durum ceza hukuku temel ilkeleri hukukun üstünlüğü, lekelenmeme hakkı, kanunilik, ölçülülük ve adil yargılanma hakkının yerle bir edilmesi sonucunu doğurmaktadır.   Gelinen nokta, avukatların suç sayılabilecek faaliyetlere karışmış olduğunu gösteren başka hiçbir delil sunmadan karalanması, tehdit edilmesidir. Savcılar ve mahkemeler, belli müvekkillerin müdafiliğinin veya vekilliğinin üstlenilmesini, avukatların suç sayılabilecek bir faaliyete karışmış olduklarını gösteren deliller olarak görmeye başladığında, adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri olan avukat tutma hakkı, fiilen ortadan kalkmış demektir. Son yıllarda oluşturulmaya çalışılan ve kanunilik ilkesinin tersine amorf terör tanımları içerisinde, avukat arkadaşlarımıza isnat edilecek hiçbir suçlamayı bu sebeple peşinen kabul etmiyoruz.

“LEKELENMEME HAKKINA SAYGI GÖSTERİLMELİDİR”

Bu nedenlerle, uluslararası sözleşmelerle ve Anayasayla güvence altına alınmış olan  “toplantı ve gösteri düzenleme hakkı” kapsamında adliye bahçesinde oturma eylemi yapan Mersin Barosu’na kayıtlı avukatlara karşı başlatılan hukuka aykırı bu soruşturma, meslektaşlarımızın ifadesi dahi alınmadan derhal sonlandırılmalı, avukatlık mesleğine, barolara, savunma hakkına, adil yargılanma hakkına, fikir ve ifade özgürlüğüne, lekelenmeme hakkına,  hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmelidir. Mersin Barosu her zaman meslektaşlarının yanında olmuştur, bundan sonrada olmaya devam edecektir” diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.