Yerel seçimlerin üzerinden günler geçti.
Sonuçları, işin içinde olan birisiyle değerlendirmek gerekirdi.
Hele bir ortalık durulsun istiyordum; durulmadı, durulacağı da yok gibiydi.
Daha fazla bekleyemezdim.Gittim.
Nevin Zaimoğlu idi gittiğim kişi. Zaimoğlu hem Mersin CHP Kadın Kolları Başkanı hem de Mezitli ilçesi Belediye Başkanı aday adayıydı biliyorsunuz.
Onu . bürosunda birikmiş dava dosyalarının arasında buldum.
O yoğun koşuşturma arasında zaman ayırabildi sağ olsun.
Yorgunluğuna rağmen hala gülümseyebiliyordu. Ona göre her şey bitmemişti daha, yapılacak
çok şey var , der gibiydi.
Konuştuk.
Bu, tarihi bir fırsattı,diye başladı konuşmaya. Başaramadık, dedi; başarmalıydık, dedi. Üzgündü.
Oysa ne çok çalışmışlardı. Yağmur çamur, sıcak soğuk dememişlerdi. Gitmedikleri, çalmadıkları kapı kalmamıştı. Sıkmadıkları el kalmamıştı nerdeyse. Zaman dar, yapılacaklar çoktu; gidecekleri yerler vardı. Gitti.

Mersin’in on üç ilçesi vardı, on üçüne de gitti. Bazılarına birkaç kez gitti üstelik. Gündüzü geceye, geceyi gündüzüne katarak, eşsiz bir özveriyle yaptı bu çalışmaları.
Biliyorum. İzlemiştim kendisini. Anlattıklarında şu kadarcık abartı yoktu.
Mezitli’nin Çiçek başkanıydı o. Olmadı.
Aday olamayınca da küsmedi başkaları gibi. Son güne kadar çalışmalarını sürdürdü.
Belediyelerin en az üçünde- beşinde kadın başkan olsun istiyordu. Bunu çok istiyordu.O yüzden olacak ki Gülnar Belediye Başkan adayını
nasıl da desteklemişti. Onun kazanabilmesi için nasıl da çalışmıştı.
Zaimoğlu’na göre yüzde otuz üçlük kadın kotası fena değildi; ama temsiliyette eşitlik açısından yüzde elli olmalıydı bu.

Partili kadınların atmışlı- yetmişli gruplar halinde gönüllü olarak özveriyle çalıştıklarına tanık olmuştu seçim öncesi. Onlara inanıyordu. Hatta bu gizli kahramanların illerde, ilçelerde parti binalarını istila etmeleri gerektiğini savunuyordu.Ankara örneğini veriyordu bunları dillendirirken.
Kadınların, ellerinden geleni fazlasıyla yaptıkları ortadaydı.
Kazanabilirlerdi.
Kazanamamalarının nedenleri vardı mutlaka.
19 Nisan’da bütün ilçelerin kadın kolları başkanlarını ilde toplayacağını söyledi. Onlardan üç farklı rapor getirmelerini istiyordu: Seçimler öncesi neler yapılmıştı, başarısızlığın nedeni ya da nedenleri nelerdi ve bundan sonra neler yapılmalı, kazanmak için nasıl bir yol seçilmeliydi.
Raporlar tek tek incelenecek, başkanlar tek tek dinlenecek ve bunlar tek bir rapor haline getirilip mayısın ilk günleri genel merkeze sunulacaktı. Yaşanılanlardan ders almak gerekirdi. Varsa hatalar telafi edilmeliydi; aynı hatalara düşmemeliydi. Raporlar ve söylenecekler onun için çok önemliydi.
Üç, dört ay sonra Cumhurbaşkanlığı, bir yıl sonra da genel seçimler vardı.Her ikisi de birbirinden önemliydi ve bugünden tezi yok çalışmalara başlanması gerektiğini ısrarla vurguluyordu Zaimoğlu.
Sanık başında olacak kişilerin şimdiden belirlenmesi ve çok iyi eğitilmeleri zorunluydu . Görevlendirilen kişilerin görevlerini, sorumluluklarını ve haklarını çok iyi bilmeleri gerekiyordu. Örneğin bu yerel seçimlerde itirazlar sandık başında yapılmış olsaydı sonuçlar çok daha başka olabilirdi ona göre. YSK ‘nın iktidarın yanında yer aldığı apaçık ortadaydı.AKP’nin itirazlarına evet, muhalefetin itirazlarına hayır diyordu yüksek seçim kurulu. Bir dolu örneği vardı bunun.
Tam anlamıyla rezaletti sandık sayımları. Çalınan evet mühürleri, pusulalar, sandıklar. Trafolara giren kediler ve kesilen elektrikler…Tutanaklar üzerinde gizlenemez karalamalar, değiştirmeler… Bilgisayarlara , sözüm ona yanlışlıkla yazılan farklı sonuçlar… Bunları kamuoyu hep gördü.
Böylesine bir seçim üçüncü dünya ülkelerinde bile görülmemiştir diyor başkan.

Ben, değil; biz olmalıyız diye sürdürüyor konuşmasını. Kadınları, diyor; özellikle de gençleri öne çıkarmamız gerek başarı için. Tek vücut olmak gerek. Her kesimi kucaklamak; her kesimi kucaklayabilecek kişileri bulmak ve öne çıkarmak gerek. Hataları görmek ve aynı hataları bir daha yapmamak gerek.
Her şey yolunda görülüyor, dedim kalkmaya yakın; neden, dedim.
Bizim de, biz kadınların da yapabileceği şeyler var, dedi; hizmet, dedi. Bu güzel ülkenin güzel insanlarının insanca yaşayabilmesi için, dedi.
Peki, milletvekilliği , dedim.
Gülümsedi; neden olmasın ki dedi ; inançlıydı.
Sehpada unutulmuş, soğumuş çaydan bir yudum daha aldım; tekrar teşekkür ettim kendisine.
Her şey olmasa da çok şey konuşulmuştu bana göre. Ne diyeyim.
Yolu açık olsun, aydınlık olsun.