Alata araziden ibaret değil ki..(1) Abdullah Ayan yazdı

11.01.2021 - 08:36, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Alata araziden ibaret değil ki..(1) Abdullah Ayan yazdı

Akdeniz iklimine uygun her türlü meyvenin araştırmasının yapıldığı, yeni tür meyvenin yetiştirildiği ve tüm ülke üreticilerine sembolik fiyatlarla dağıtıldığı bir örnek Üretim merkezini nasıl bir tehlike bekleyebilir ki?

Dünya ve Türkiye' nin hayli yoğun gündemi arasında 'Alata da nereden çıktı?' diye soranlar çıkacaktır ve haksız da sayılmazlar. Ama madem ki Mersin' de yaşıyoruz, bu kentle ilgili her sorunla ilgilenmek, olası her tehlikeye karşı duyarlı olmak, kent dinamiklerinin önceden dikkatini çekme gibi bir sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum.. Tehlike, duyarlılık ve sorumluluk ile neyi kast ettiğime gelince.. 6 Ocak 2021 günü Resmi Gazetede yayınlanan 3360 nolu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle "Alata Sahili Doğal Sit Alanının yeniden değerlendirilmesi sonucunda sınır ve koordinatları belirlenen yaklaşık 84 dönümlük bölümü (83.884 m2) 'kesin korunacak hassas alan' olarak tescil ve ilan ediliyor. Yayınlanan kararnameyle ilgili haberi sosyal medya hesabımdan yaptıktan sonra paylaşımın altına yapılan tüm yorumların ortak özelliği, çok küçük bir bölüm 'kesin korunacak hassas alan' olarak ilan edildiyse geri kalan devasa bölgenin başına gelebileceklerle ilgili olası tehlikelere dikkat çekmesi.. Bu da toplumun artık neredeyse geneline yayılan ve her olayın görünenin ötesinde perde arkası hesaba dayandığına yönelik var sayımları göstermesi bakımından ilginç.. Sadece Erdemli veya Mersin' in değil tüm Çukurova bölgesinin en değerli ve bereketli tarım alanı üzerinde yer alan tam  4 bin dönüm araziye sahip bir alan söz konusu olunca atılan her adımın arkasında bir rant hesabı olabileceği korkusu boşuna değil.. O zaman soralım: Akdeniz iklimine uygun her türlü meyvenin araştırmasının yapıldığı, yeni tür meyvenin yetiştirildiği ve tüm ülke üreticilerine sembolik fiyatlarla dağıtıldığı bir örnek Üretim merkezini nasıl bir tehlike bekleyebilir ki? Alata uzun zamandır siyasetçilerle kol kola yürüyen kimi rantiyecinin iştahını kabartan bir yer.. O nedenle 4 bin dönüm alanın içinden 84 dönümü 'kesin korunacak hassas alan' olarak ilan edince, ister istemez insanların aklına "84 dönüm kesin korunacak ta, geri kalan ne olacak?" sorusu gelir ve yaşadıklarımıza bakıldığında hiç te yersiz bir kaygı değildir duyulan.. Kaygı bir yana, Alata' yı ilk kurulduğu dönemdeki amaca uygun ama çağın gereklerine ve gerçeklerine uygun hareket eden bir yapıya yeniden kavuşturma olanağını tartışmamıza vesile olamaz mı son gelişme.. Rantçıların iştahını kabartan bir yerlerde unutulmuş hazineyi birileri iç etmeden tüm ülkenin refahına ve çökmekte olan ülke tarımını hayli yüksek katma değer yaratacak ürünlerle ayağa kaldırma anlamında kent dinamiklerinin bir araya gelip bir şeyler yapma şansının değerlendirilmesi şansından söz ediyorum.  Bir zamanlar çevre köy gençlerini eğitip modern tarım alanında yetiştirmeyi amacıyla kurulmuş okulunu yitirmiş Alata' dan, özellikle yaş meyve alanında teorik ve pratik eğitim verecek bir Üniversite yaratma projesini düşünmek bile heyecan verici.. Kuruluş süreci ve sonrasında yaşananlar bile aslında geleceğe ışık tutacak türden: 1943' te ilk oluşturulduğunda asıl düşünce burada Yatılı Tarım Okulu kurulması.. Civar köy çocuklarından istidadı olanlar Alata' daki okul yanında yapılan pansiyonlarda kalacak, okulda da hem teorik hem pratik olarak genelde tarım özelde bahçecilik alanında eğitilecekler.. Asıl ilginci kurulan yatılı tarım bölge okulunda sadece erkek değil kız çocuklarının da eğitilmesi ve köylerine döndüklerinde modern bahçecilik yapmaları amaçlanıyor.. Dikkat edin, 1940' lardan dünyanın savaş ateşiyle kavrulduğu 1943'ten söz ediyorum ve o günlerde tüm tesis ve eklentilerin Tarım Meslek Okuluna göre yapılandırıldığı 450 öğrencinin barındığı ihtiyaçlarının karşılandığı modern bir kampus.. Ancak ilerleyen yıllarda okula öğrenci bulmak gittikçe güçleşiyor.. 1975 yılında öğrenci sayısı 127' ye düşmekle kalmaz, zaman içinde modern tarım alanında çalışacak gençler yetiştirme beklentisi de hüsranla sonuçlanır.. 30 Aralık 1965 yılında eğitim veren Tarım Meslek Okulu bünyesinde 'Bölge Bağ Bahçe Enstitüsü' kurulur. Enstitü 1967 yılında Bakanlık onayıyla bağımsız Müdürlük haline getirilir. 1 Mart 1972 tarihinde yine Bakan oluruyla yeniden Alata Tarım Meslek Okuluyla Enstitü birleştirilir ve kurum bu kez Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü ve Ziraat Meslek Okulu Müdürlüğü adını alır. 1974' te bu kez Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü kararıyla Döner Sermaye İşletmesi ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü iki müdürlük halinde birbirinden ayrılır. Ayrılık resmiyet kazansın diye de 4 bin dönüm arazinin 700 dönümlük bölümünün tapusu Enstitü adına tescil edilir. Yukarıda yer verdiğim bilgilerin kaynağına gelince.. Öykünün ilginç yanı da burada başlıyor.. Bugünden bakıldığında düşünülmesi bile hayli güç ama 1975 yılında dönemin İçel Senatörü Lütfi Bilgen' in önerisi TBMM Cumhuriyet Senatosu genel kurulunda kabul edilir ve Alata hakkında Senato Araştırma Komisyonu kurulur.  Komisyonun başında Türkiye' nin tarım alanında yetiştirdiği efsane isimlerden Prof. Sabahattin Özbek yer alır. Komisyon Alata hakkında Tarım Bakanlığının verdiği bilgilerin baştan savma ve yetersiz olduğunu görünce yerinde inceleme kararı alır. Raporda yer alan ve dikkate alınsa bölgenin tarımsal panoramasını tümüyle değiştirip zenginlik getirecek vizyoner önerilerini paylaşacağım ama bir sonraki makalede. Abdullah AYAN  
Akdeniz iklimine uygun her türlü meyvenin araştırmasının yapıldığı, yeni tür meyvenin yetiştirildiği ve tüm ülke üreticilerine sembolik fiyatlarla dağıtıldığı bir örnek Üretim merkezini nasıl bir tehlike bekleyebilir ki?

Dünya ve Türkiye' nin hayli yoğun gündemi arasında 'Alata da nereden çıktı?' diye soranlar çıkacaktır ve haksız da sayılmazlar.

Ama madem ki Mersin' de yaşıyoruz, bu kentle ilgili her sorunla ilgilenmek, olası her tehlikeye karşı duyarlı olmak, kent dinamiklerinin önceden dikkatini çekme gibi bir sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum..

Tehlike, duyarlılık ve sorumluluk ile neyi kast ettiğime gelince..

6 Ocak 2021 günü Resmi Gazetede yayınlanan 3360 nolu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle "Alata Sahili Doğal Sit Alanının yeniden değerlendirilmesi sonucunda sınır ve koordinatları belirlenen yaklaşık 84 dönümlük bölümü (83.884 m2) 'kesin korunacak hassas alan' olarak tescil ve ilan ediliyor.

Yayınlanan kararnameyle ilgili haberi sosyal medya hesabımdan yaptıktan sonra paylaşımın altına yapılan tüm yorumların ortak özelliği, çok küçük bir bölüm 'kesin korunacak hassas alan' olarak ilan edildiyse geri kalan devasa bölgenin başına gelebileceklerle ilgili olası tehlikelere dikkat çekmesi..

Bu da toplumun artık neredeyse geneline yayılan ve her olayın görünenin ötesinde perde arkası hesaba dayandığına yönelik var sayımları göstermesi bakımından ilginç..

Sadece Erdemli veya Mersin' in değil tüm Çukurova bölgesinin en değerli ve bereketli tarım alanı üzerinde yer alan tam  4 bin dönüm araziye sahip bir alan söz konusu olunca atılan her adımın arkasında bir rant hesabı olabileceği korkusu boşuna değil..

O zaman soralım:

Akdeniz iklimine uygun her türlü meyvenin araştırmasının yapıldığı, yeni tür meyvenin yetiştirildiği ve tüm ülke üreticilerine sembolik fiyatlarla dağıtıldığı bir örnek Üretim merkezini nasıl bir tehlike bekleyebilir ki?

Alata uzun zamandır siyasetçilerle kol kola yürüyen kimi rantiyecinin iştahını kabartan bir yer..

O nedenle 4 bin dönüm alanın içinden 84 dönümü 'kesin korunacak hassas alan' olarak ilan edince, ister istemez insanların aklına "84 dönüm kesin korunacak ta, geri kalan ne olacak?" sorusu gelir ve yaşadıklarımıza bakıldığında hiç te yersiz bir kaygı değildir duyulan..

Kaygı bir yana, Alata' yı ilk kurulduğu dönemdeki amaca uygun ama çağın gereklerine ve gerçeklerine uygun hareket eden bir yapıya yeniden kavuşturma olanağını tartışmamıza vesile olamaz mı son gelişme..

Rantçıların iştahını kabartan bir yerlerde unutulmuş hazineyi birileri iç etmeden tüm ülkenin refahına ve çökmekte olan ülke tarımını hayli yüksek katma değer yaratacak ürünlerle ayağa kaldırma anlamında kent dinamiklerinin bir araya gelip bir şeyler yapma şansının değerlendirilmesi şansından söz ediyorum.

 Bir zamanlar çevre köy gençlerini eğitip modern tarım alanında yetiştirmeyi amacıyla kurulmuş okulunu yitirmiş Alata' dan, özellikle yaş meyve alanında teorik ve pratik eğitim verecek bir Üniversite yaratma projesini düşünmek bile heyecan verici..

Kuruluş süreci ve sonrasında yaşananlar bile aslında geleceğe ışık tutacak türden:

1943' te ilk oluşturulduğunda asıl düşünce burada Yatılı Tarım Okulu kurulması..

Civar köy çocuklarından istidadı olanlar Alata' daki okul yanında yapılan pansiyonlarda kalacak, okulda da hem teorik hem pratik olarak genelde tarım özelde bahçecilik alanında eğitilecekler..

Asıl ilginci kurulan yatılı tarım bölge okulunda sadece erkek değil kız çocuklarının da eğitilmesi ve köylerine döndüklerinde modern bahçecilik yapmaları amaçlanıyor..

Dikkat edin, 1940' lardan dünyanın savaş ateşiyle kavrulduğu 1943'ten söz ediyorum ve o günlerde tüm tesis ve eklentilerin Tarım Meslek Okuluna göre yapılandırıldığı 450 öğrencinin barındığı ihtiyaçlarının karşılandığı modern bir kampus..

Ancak ilerleyen yıllarda okula öğrenci bulmak gittikçe güçleşiyor..

1975 yılında öğrenci sayısı 127' ye düşmekle kalmaz, zaman içinde modern tarım alanında çalışacak gençler yetiştirme beklentisi de hüsranla sonuçlanır..

30 Aralık 1965 yılında eğitim veren Tarım Meslek Okulu bünyesinde 'Bölge Bağ Bahçe Enstitüsü' kurulur.

Enstitü 1967 yılında Bakanlık onayıyla bağımsız Müdürlük haline getirilir.

1 Mart 1972 tarihinde yine Bakan oluruyla yeniden Alata Tarım Meslek Okuluyla Enstitü birleştirilir ve kurum bu kez Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü ve Ziraat Meslek Okulu Müdürlüğü adını alır.

1974' te bu kez Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü kararıyla Döner Sermaye İşletmesi ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü iki müdürlük halinde birbirinden ayrılır.

Ayrılık resmiyet kazansın diye de 4 bin dönüm arazinin 700 dönümlük bölümünün tapusu Enstitü adına tescil edilir.

Yukarıda yer verdiğim bilgilerin kaynağına gelince..

Öykünün ilginç yanı da burada başlıyor..

Bugünden bakıldığında düşünülmesi bile hayli güç ama 1975 yılında dönemin İçel Senatörü Lütfi Bilgen' in önerisi TBMM Cumhuriyet Senatosu genel kurulunda kabul edilir ve Alata hakkında Senato Araştırma Komisyonu kurulur.

 Komisyonun başında Türkiye' nin tarım alanında yetiştirdiği efsane isimlerden Prof. Sabahattin Özbek yer alır. Komisyon Alata hakkında Tarım Bakanlığının verdiği bilgilerin baştan savma ve yetersiz olduğunu görünce yerinde inceleme kararı alır.

Raporda yer alan ve dikkate alınsa bölgenin tarımsal panoramasını tümüyle değiştirip zenginlik getirecek vizyoner önerilerini paylaşacağım ama bir sonraki makalede.

Abdullah AYAN

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.