Savaşları Bitiren Savaş: 1071 Malazgirt ... Tarihçi Ömer Çelikaslan yazdı

25.08.2019 - 20:37, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Savaşları Bitiren Savaş: 1071 Malazgirt ... Tarihçi Ömer Çelikaslan yazdı

Malazgirt Zaferi’yle 1071’de Anadolu’yu ebedi yurdumuz yapan kahraman ecdadımız, adalet, merhamet ve barışın timsali olmuş bir medeniyetin temellerini atmıştı.Dünyanın en güçlü devletlerine karşı destansı bir direnişin meyvesi olan son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti de Malazgirt’le birlikte atılan o sağlam temeller üzerine kurulduğunu unutmamak gerekir…

Şanlı tarihimizde yeni bir dönemin kapılarını açan, milletimize yeni bir vatan, yeni bir istikbal kazandıran Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümünü büyük bir gururla idrak ediyoruz.   Malazgirt Zaferi’yle 1071’de Anadolu’yu ebedi yurdumuz yapan kahraman ecdadımız, adalet, merhamet ve barışın timsali olmuş bir medeniyetin temellerini atmıştı.   Dünyanın en güçlü devletlerine karşı destansı bir direnişin meyvesi olan son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti de Malazgirt’le birlikte atılan o sağlam temeller üzerine kurulduğunu unutmamak gerekir… Gelin şimdi asırlar öncesine gidip gerçek kahramanlarımızın destanına göz atalım, zira kahramanı olmayan övünecek bir tarihi olmayan A.B.D ve onun güdümündekilerden farkımız olduğunu hissedelim…    O tarihlerde Selçuklu Devleti’nin gittikçe artan başarısı sonucunda Bizans İmparatoru Ayasofya Kilisesi’nde düzenlenen törenden sonra 1071 yılında güçlü bir ordu ile yola çıktı. 200.000 kişi civarında olduğu tahmin edilen ordu ile problemi kökünden halletmek için planlar yapsa da bu sırada Selçuklu Sultanı Alparslan da Halep önlerine kadar geldi. Halep’i bir süre kuşattıktan sonra Mısır’a gitmek üzere yola çıkan Alparslan’a imparatorun elçisi gelerek Malazgirt, Menbiç ve Ahlat’ın iadesini istedi. Sultan Alparslan bu durum karşısında Mısır’a gitmekten vazgeçerek Doğu Anadolu’ya yöneldi.   Bizans’ın 200.000 kişilik farklı ideallere hizmet eden ordusuna karşı Selçuklu ordusu aynı ideale hizmet eden 50.000 kişiden ibaretti.  24 Ağustos 1071 yılında karargah Ahlat-Malazgirt arasındaki Rahve ovasına kuruldu. 26 Ağustos 1071 Cuma günü ellibin kişilik ordusu ile Malazgirt Ovası’nda Cuma namazını askerleri ile birlikte kılan Alp Arslan, namazdan sonra askerleri ile helalleşti. Bütün ordu Sultan Alp Arslan’ın neler söyleyeceğine kulak kesilmişti. Sultan Alp Arslan şanlı ordusuna seslendi: “Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Bugün ben sizlerden biriyim ve sizlerle birlikte savaşacağım. Bugün burada Allah’tan başka bir sultan yoktur. Biz ne kadar az olursak olalım, düşman ne kadar çok olursa olsun, bütün Müslümanların, zaferimiz için dua ettikleri şu anda, kendimi düşman üzerine atacağım. Ya zafer kazanırız, ya şehit olarak cennete gideriz. İsteyen benimle gelsin, isteyen geri dönsün. Ben memleket için, İslam için ölüme koşuyorum. Beni takip edenler ve kendilerini Yüce Allah’a adayanlardan şehit olanlar cennet’e, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları ahrette ateş, dünyada da alçaklık beklemektedir.”              Alparslan bu ünlü konuşmasının ardından ilk hücumu başlattı. Öğle vaktinden geceye kadar devam eden bu meydan savaşında Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğradı. Ordunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirildi, imparator ve çok sayıda general esir alındı, askerlerin ancak bir bölümü kaçarak canlarını kurtarabildi. İslam, Bizans, Ermeni ve Süryani kaynaklarının belirttiğine göre Alparslan imparatora bir savaş esiri değil bir konuk hükümdar muamelesi yapmış, hatta onu yanında oturtmuştur. Anadolu topraklarından yaklaşık bin yıldır bulunmamızı savaşlardaki başarılara değil de bu insancıl yaklaşıma borçlu olduğumuz da bir gerçektir. Anadolunun sevgi hamurunu yoğuran birçok gönül eri de bu yoldan gitmiş ve bu toprakların ebediyen bizlerde kalması adına sağlam temeller atmışlardır…      ÖMER ÇELİKASLAN 25.08.2019
Malazgirt Zaferi’yle 1071’de Anadolu’yu ebedi yurdumuz yapan kahraman ecdadımız, adalet, merhamet ve barışın timsali olmuş bir medeniyetin temellerini atmıştı.Dünyanın en güçlü devletlerine karşı destansı bir direnişin meyvesi olan son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti de Malazgirt’le birlikte atılan o sağlam temeller üzerine kurulduğunu unutmamak gerekir…

Şanlı tarihimizde yeni bir dönemin kapılarını açan, milletimize yeni bir vatan, yeni bir istikbal kazandıran Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümünü büyük bir gururla idrak ediyoruz.

 

Malazgirt Zaferi’yle 1071’de Anadolu’yu ebedi yurdumuz yapan kahraman ecdadımız, adalet, merhamet ve barışın timsali olmuş bir medeniyetin temellerini atmıştı.

 

Dünyanın en güçlü devletlerine karşı destansı bir direnişin meyvesi olan son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti de Malazgirt’le birlikte atılan o sağlam temeller üzerine kurulduğunu unutmamak gerekir…

Gelin şimdi asırlar öncesine gidip gerçek kahramanlarımızın destanına göz atalım, zira kahramanı olmayan övünecek bir tarihi olmayan A.B.D ve onun güdümündekilerden farkımız olduğunu hissedelim… 

 

O tarihlerde Selçuklu Devleti’nin gittikçe artan başarısı sonucunda Bizans İmparatoru Ayasofya Kilisesi’nde düzenlenen törenden sonra 1071 yılında güçlü bir ordu ile yola çıktı. 200.000 kişi civarında olduğu tahmin edilen ordu ile problemi kökünden halletmek için planlar yapsa da bu sırada Selçuklu Sultanı Alparslan da Halep önlerine kadar geldi. Halep’i bir süre kuşattıktan sonra Mısır’a gitmek üzere yola çıkan Alparslan’a imparatorun elçisi gelerek Malazgirt, Menbiç ve Ahlat’ın iadesini istedi. Sultan Alparslan bu durum karşısında Mısır’a gitmekten vazgeçerek Doğu Anadolu’ya yöneldi.

 

Bizans’ın 200.000 kişilik farklı ideallere hizmet eden ordusuna karşı Selçuklu ordusu aynı ideale hizmet eden 50.000 kişiden ibaretti.  24 Ağustos 1071 yılında karargah Ahlat-Malazgirt arasındaki Rahve ovasına kuruldu.

26 Ağustos 1071 Cuma günü ellibin kişilik ordusu ile Malazgirt Ovası’nda Cuma namazını askerleri ile birlikte kılan Alp Arslan, namazdan sonra askerleri ile helalleşti. Bütün ordu Sultan Alp Arslan’ın neler söyleyeceğine kulak kesilmişti. Sultan Alp Arslan şanlı ordusuna seslendi:

“Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Bugün ben sizlerden biriyim ve sizlerle birlikte savaşacağım. Bugün burada Allah’tan başka bir sultan yoktur. Biz ne kadar az olursak olalım, düşman ne kadar çok olursa olsun, bütün Müslümanların, zaferimiz için dua ettikleri şu anda, kendimi düşman üzerine atacağım. Ya zafer kazanırız, ya şehit olarak cennete gideriz. İsteyen benimle gelsin, isteyen geri dönsün. Ben memleket için, İslam için ölüme koşuyorum. Beni takip edenler ve kendilerini Yüce Allah’a adayanlardan şehit olanlar cennet’e, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları ahrette ateş, dünyada da alçaklık beklemektedir.”             

Alparslan bu ünlü konuşmasının ardından ilk hücumu başlattı.

Öğle vaktinden geceye kadar devam eden bu meydan savaşında Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğradı. Ordunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirildi, imparator ve çok sayıda general esir alındı, askerlerin ancak bir bölümü kaçarak canlarını kurtarabildi.

İslam, Bizans, Ermeni ve Süryani kaynaklarının belirttiğine göre Alparslan imparatora bir savaş esiri değil bir konuk hükümdar muamelesi yapmış, hatta onu yanında oturtmuştur. Anadolu topraklarından yaklaşık bin yıldır bulunmamızı savaşlardaki başarılara değil de bu insancıl yaklaşıma borçlu olduğumuz da bir gerçektir. Anadolunun sevgi hamurunu yoğuran birçok gönül eri de bu yoldan gitmiş ve bu toprakların ebediyen bizlerde kalması adına sağlam temeller atmışlardır… 

 

 

ÖMER ÇELİKASLAN

25.08.2019

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.