Yerel Yönetimler ve Dezavantajlı Guruplar... Bedrettin Gündeş yazdı

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 23.09.2018 - 15:54, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Yerel Yönetimler ve Dezavantajlı Guruplar... Bedrettin Gündeş yazdı

Türkiye’de insan olarak kalabilmenin zorluklarının yanında, engelli ya da dezavantajlı bir insan olmanın da ne kadar zor olduğu bilinmektedir. Teorik belirlemelerin, afiş ya da kitap dizinleriyle boy göstermenin dezavantajlı gurupların sorunlarına çare olmadığı yaşanan olumsuz gerçeklerle görülmektedir. Başta kadınlar olmak üzere haksızlık, hukuksuzluk, dışlanma adeta yaşamın bir parçası gibi. İnsan olmanın ötesinde ihtiras, hırs ve erkek egemen zihniyetinin yaratmış olduğu bencil bir yaşamın çarkları arasında, örselenmiş hayatlarla iç içeyiz. Ancak, süreç içinde doğru yaşama dair verilen onca mücadeleler sonunda az da olsa elde edilen hakların da nasıl kullandırılmadığı da bilinmektedir. Engelliler için sağlanan avantajların kimler tarafından kullanıldığını veya nasıl istismar edildiğinin de en ekstrem örneklerini gözlemlemek mümkündür. Örneğin; Hangi ülke insanı engelli olmadığı halde engelliler için tanınan “araba alırken vergi indirimi hakkından” istifade etmeye çalışır ve hatta arabayı aldıktan sonra engelli plakasını değiştirerek normal araba gibi kullanır? Hangi ülke insanı engellilerin iş bulma kontenjanından yararlanmak için kendini engelli gibi gösterir? Kim, engelli maaşı alabilmek için çocuğunu engelli gösterir? Kim, engellilere ait tuvaletleri işgal eder? Kim, engelliler için ayrılan park yerini işgal eder, itiraz edenlerle pişkin bir şekilde kavga eder? Peki! Hem engelli hem de kadınsanız ne olacak? Ne yazık ki Türkiye’de yaşayan engelli kadınlar, engelli erkeklerin yaşadıkları sorunları iki kat fazla yaşamaktadırlar. Kendilerine yönelik ön yargılar ve engellerin yanı sıra, kadın olmanın ve kadınlara bakışın getirdiği olumsuzluklarla da karşı karşıya kalmaktadırlar. Engelli kadınların dışlanma, ayırımcılık, temel ihtiyaçların karşılanması, yoksulluk, kendi gereksinimlerini ifade etme, ekonomik bağımsızlık, karar alma süreçlerine aktif ve eşit derecede katılmaları gibi konularda yaşadıkları sorunlar olabildiğince fazla. Bu sorunların üstesinden gelmek, toplumsal uyum ve toplumsal saygıyı sosyal yaşama uyarlamak çok mu zor? Aslında çok kolay… Önce insan beyin mucizesini kullanarak kendi iç dünyasıyla yüzleşmeli. Cinsiyet ayrımcılığını, önyargıyı, ötekileştirmeyi zihin dağarcığından silmeli. Adeta kendini insan ve doğa ekseninde şekillendiren yaşamın bütün evrelerinde kontrol etmeli. Hepsi bu kadar… Yani öncelik insan olmaktan geçiyor. Birey önce, kendi iç dünyasında yaptığı yüzleşmeyle, toplumsal yapının bir parçası ve değerli bir öznesi olduğu bilincine varacak... İnsansı duygularını ön planda tutacak… Empati yapacak ve anlayacak. Gerisi kendiliğinden gelir. Bu insansı duygularla, tüm dezavantajlı guruplar ve engelli kadınlar için gerekli sosyal politika ve düzenlemelerin geliştirilmesine ve uygulanmasına öncülük edilmesi gerektiği de bir gerçek. Bu öncü güç ise, her türlü toplumsal muhalefetin bileşenleri ve kadın hareketleri olmalıdır. Bu toplumsal hareket; cinsiyet temelinde her türlü ayrımcılığa, eşitsizliğe, dışlama politika ve anlayışlarına karşı, en üst seviyede bir dayanışma örneği göstermelidir. Bu dayanışmayla, yaşamın en ağır yükü altında ezilen, büzülen yoksullar, dezavantajlı guruplar ve engelli kadınlara bir el vermelidir. Peki, kim yapacak bunu? Hırs ve egoyla kendi dünyasında kompleksini kurmuş egemen erkek zihniyetinin değişimine yol açacak özgürlükçü, eşitlikçi toplumsal hareketler yapacak. Bu yolda emek vererek insan olma genlerini üst bilince taşıyacak olanlar yapacak. En önemlisi, “Bir insanın doğumundan ölümüne kadar bütün sosyal yaşamıyla yakından ilgili olan Belediyeler” yapacak. Peki, belediyeler nasıl yapacak… Toplumun en önemli sorunu olan ırk, din, dil, mezhep ve cinsiyet ayrımcılığına karşı; toplumsal ahlak, toplumsal vicdan ve insani duygularla ele alacak. Bu sorunlar ancak bu temelde ele alınır ve demokratik yerel yönetim anlayışıyla uygulamaya geçirildiği durumda başarılı sonuçlar elde edilir. Evet, toplumsal muhalefetin yanında en etkili kurum yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler; demokratik bakış ve sahiplenme anlayışını geliştirmesi durumunda, tüm dezavantajlı gurupların sosyal yaşamla uyumlarını düzenleme yetki ve donanım gücüne de sahiptir. Kimse kimseyi kandırmasın, olanaksızlıkların arkasına da sığınmasın! Sadece yerel yönetimler yasasının dezavantajlı guruplarla ilgili yasal yükümlülüklerini istenildiği ölçüde uygulama aşamasına getirilmesi durumunda, başta engelli kadınlar olmak üzere tüm engelliler için daha yaşanabilir bir hayat kurması olasıdır. Yerel yönetimler, engelliler için yasal olan kotaların arkasına sığınarak dezavantajlı kesimlerin, engellilerin istihdamı konusunda daha gerçekçi ve adil olmalıdırlar. Fiziksel olarak engelli olan bir yurttaşın becerisine, üreteceği değere bakmadan istihdamına engel çıkaran, kotaların arkasına sığınan bir yerel yönetim anlayışı, zihinsel engelli durumuna düşer. Belediye Başkanı insan odaklı bir bakış açısıyla ufkunu geniş tutuyorsa, halkı ayrımcılık yapmadan esas alıyorsa, yüreği sıcak ve cebi temiz ise; her türlü sorunun üstesinden gelebilir. Ve yaşama dair bir kalın doğru çizgi bırakarak hep onurlu yaşar. Aksi durumda, hiç var olmamış gibi silik bir tonda unutulur ve yok olur gider. Bu nedenle; başta engelli kadınlar olmak üzere tüm engelliler için; istihdam, sosyal ve sağlık merkezleri, evde sağlık ve kişisel bakım, ayni ve nakdi yardımlar vs. yapmak için hiçbir engel yoktur. Tek engel zihinde yaşanan ilkel benliklerdir. Hırs, ego, ihtiras gibi bencil duyguların kişiyi değersizleştirmesidir. Yerel yönetimlerde, yönetme anlayışı doğru bir temelde şekilleniyorsa, yaşayan tüm yurttaşlar ayırımcılık yapılmadan esas alınıyorsa her şey çok kolay gerçekleşir. Evet, insanı kutsayan, değer veren, eşitlikçi bir anlayış ve yönetme tarzıyla demokratik anlayışı geliştiren bir yerel yönetim uygulaması mümkündür. Yeterki bakış açısı doğru olsun, yeter ki, yurttaş esas alınsın, Yeterki, engellinin duygularını, iç sesini duyabilsin. Yeterki; toplumsal cinsiyet, ırk, din, dil, mezhep ayrımcılığı yapılmasın. Evet, gerçekten gerisi kolay… Bedrettin GÜNDEŞ 21.09.2018  
Türkiye’de insan olarak kalabilmenin zorluklarının yanında, engelli ya da dezavantajlı bir insan olmanın da ne kadar zor olduğu bilinmektedir. Teorik belirlemelerin, afiş ya da kitap dizinleriyle boy göstermenin dezavantajlı gurupların sorunlarına çare olmadığı yaşanan olumsuz gerçeklerle görülmektedir. Başta kadınlar olmak üzere haksızlık, hukuksuzluk, dışlanma adeta yaşamın bir parçası gibi. İnsan olmanın ötesinde ihtiras, hırs ve erkek egemen zihniyetinin yaratmış olduğu bencil bir yaşamın çarkları arasında, örselenmiş hayatlarla iç içeyiz. Ancak, süreç içinde doğru yaşama dair verilen onca mücadeleler sonunda az da olsa elde edilen hakların da nasıl kullandırılmadığı da bilinmektedir. Engelliler için sağlanan avantajların kimler tarafından kullanıldığını veya nasıl istismar edildiğinin de en ekstrem örneklerini gözlemlemek mümkündür. Örneğin; Hangi ülke insanı engelli olmadığı halde engelliler için tanınan “araba alırken vergi indirimi hakkından” istifade etmeye çalışır ve hatta arabayı aldıktan sonra engelli plakasını değiştirerek normal araba gibi kullanır? Hangi ülke insanı engellilerin iş bulma kontenjanından yararlanmak için kendini engelli gibi gösterir? Kim, engelli maaşı alabilmek için çocuğunu engelli gösterir? Kim, engellilere ait tuvaletleri işgal eder? Kim, engelliler için ayrılan park yerini işgal eder, itiraz edenlerle pişkin bir şekilde kavga eder? Peki! Hem engelli hem de kadınsanız ne olacak? Ne yazık ki Türkiye’de yaşayan engelli kadınlar, engelli erkeklerin yaşadıkları sorunları iki kat fazla yaşamaktadırlar. Kendilerine yönelik ön yargılar ve engellerin yanı sıra, kadın olmanın ve kadınlara bakışın getirdiği olumsuzluklarla da karşı karşıya kalmaktadırlar. Engelli kadınların dışlanma, ayırımcılık, temel ihtiyaçların karşılanması, yoksulluk, kendi gereksinimlerini ifade etme, ekonomik bağımsızlık, karar alma süreçlerine aktif ve eşit derecede katılmaları gibi konularda yaşadıkları sorunlar olabildiğince fazla. Bu sorunların üstesinden gelmek, toplumsal uyum ve toplumsal saygıyı sosyal yaşama uyarlamak çok mu zor? Aslında çok kolay… Önce insan beyin mucizesini kullanarak kendi iç dünyasıyla yüzleşmeli. Cinsiyet ayrımcılığını, önyargıyı, ötekileştirmeyi zihin dağarcığından silmeli. Adeta kendini insan ve doğa ekseninde şekillendiren yaşamın bütün evrelerinde kontrol etmeli. Hepsi bu kadar… Yani öncelik insan olmaktan geçiyor. Birey önce, kendi iç dünyasında yaptığı yüzleşmeyle, toplumsal yapının bir parçası ve değerli bir öznesi olduğu bilincine varacak... İnsansı duygularını ön planda tutacak… Empati yapacak ve anlayacak. Gerisi kendiliğinden gelir. Bu insansı duygularla, tüm dezavantajlı guruplar ve engelli kadınlar için gerekli sosyal politika ve düzenlemelerin geliştirilmesine ve uygulanmasına öncülük edilmesi gerektiği de bir gerçek. Bu öncü güç ise, her türlü toplumsal muhalefetin bileşenleri ve kadın hareketleri olmalıdır. Bu toplumsal hareket; cinsiyet temelinde her türlü ayrımcılığa, eşitsizliğe, dışlama politika ve anlayışlarına karşı, en üst seviyede bir dayanışma örneği göstermelidir. Bu dayanışmayla, yaşamın en ağır yükü altında ezilen, büzülen yoksullar, dezavantajlı guruplar ve engelli kadınlara bir el vermelidir. Peki, kim yapacak bunu? Hırs ve egoyla kendi dünyasında kompleksini kurmuş egemen erkek zihniyetinin değişimine yol açacak özgürlükçü, eşitlikçi toplumsal hareketler yapacak. Bu yolda emek vererek insan olma genlerini üst bilince taşıyacak olanlar yapacak. En önemlisi, “Bir insanın doğumundan ölümüne kadar bütün sosyal yaşamıyla yakından ilgili olan Belediyeler” yapacak. Peki, belediyeler nasıl yapacak… Toplumun en önemli sorunu olan ırk, din, dil, mezhep ve cinsiyet ayrımcılığına karşı; toplumsal ahlak, toplumsal vicdan ve insani duygularla ele alacak. Bu sorunlar ancak bu temelde ele alınır ve demokratik yerel yönetim anlayışıyla uygulamaya geçirildiği durumda başarılı sonuçlar elde edilir. Evet, toplumsal muhalefetin yanında en etkili kurum yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler; demokratik bakış ve sahiplenme anlayışını geliştirmesi durumunda, tüm dezavantajlı gurupların sosyal yaşamla uyumlarını düzenleme yetki ve donanım gücüne de sahiptir. Kimse kimseyi kandırmasın, olanaksızlıkların arkasına da sığınmasın! Sadece yerel yönetimler yasasının dezavantajlı guruplarla ilgili yasal yükümlülüklerini istenildiği ölçüde uygulama aşamasına getirilmesi durumunda, başta engelli kadınlar olmak üzere tüm engelliler için daha yaşanabilir bir hayat kurması olasıdır. Yerel yönetimler, engelliler için yasal olan kotaların arkasına sığınarak dezavantajlı kesimlerin, engellilerin istihdamı konusunda daha gerçekçi ve adil olmalıdırlar. Fiziksel olarak engelli olan bir yurttaşın becerisine, üreteceği değere bakmadan istihdamına engel çıkaran, kotaların arkasına sığınan bir yerel yönetim anlayışı, zihinsel engelli durumuna düşer. Belediye Başkanı insan odaklı bir bakış açısıyla ufkunu geniş tutuyorsa, halkı ayrımcılık yapmadan esas alıyorsa, yüreği sıcak ve cebi temiz ise; her türlü sorunun üstesinden gelebilir. Ve yaşama dair bir kalın doğru çizgi bırakarak hep onurlu yaşar. Aksi durumda, hiç var olmamış gibi silik bir tonda unutulur ve yok olur gider. Bu nedenle; başta engelli kadınlar olmak üzere tüm engelliler için; istihdam, sosyal ve sağlık merkezleri, evde sağlık ve kişisel bakım, ayni ve nakdi yardımlar vs. yapmak için hiçbir engel yoktur. Tek engel zihinde yaşanan ilkel benliklerdir. Hırs, ego, ihtiras gibi bencil duyguların kişiyi değersizleştirmesidir. Yerel yönetimlerde, yönetme anlayışı doğru bir temelde şekilleniyorsa, yaşayan tüm yurttaşlar ayırımcılık yapılmadan esas alınıyorsa her şey çok kolay gerçekleşir. Evet, insanı kutsayan, değer veren, eşitlikçi bir anlayış ve yönetme tarzıyla demokratik anlayışı geliştiren bir yerel yönetim uygulaması mümkündür. Yeterki bakış açısı doğru olsun, yeter ki, yurttaş esas alınsın, Yeterki, engellinin duygularını, iç sesini duyabilsin. Yeterki; toplumsal cinsiyet, ırk, din, dil, mezhep ayrımcılığı yapılmasın. Evet, gerçekten gerisi kolay… Bedrettin GÜNDEŞ 21.09.2018  
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.