85 yılın sonunda değişenler, değişmeyenler…
1934 yılı Ağustos başında yerel ve ulusal düzeyde yayın yapan tüm gazetelerde, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü’nün bir ilanı yayınlanır.
İlanda; milli üretim, ticaret ve milli sanayi münasebetlerini kolaylaştırmak, çoğaltmak ve halka memleketi tanıtmak amacıyla devlet demiryollarının 20 Ağustos 1934 tarihinden itibaren maktu ücretle tenzilatlı bilet satış kampanyasının başlatılacağı duyurulur.
Birinci, ikinci ve üçüncü mevki için belirlenen tarifelerle hazırlanan biletler 15 günlük aylık ve iki aylık olarak satışa çıkarılır.
15 günlük birinci mevki 35 lira, ikinci mevki 25 ve üçüncü mevki 17 buçuk lira iken aylık biletlerde birinci mevki 60 lira, ikinci mevki 40 ve üçüncü mevki tarifesi de 30 lira olarak belirlenir.
Biletlerin o güne kadar eşine rastlanmayan en cazip özelliği ve büyük avantajı ilave hiçbir ücret ödemeden aldığınız biletle dilediğiniz istikamette dilediğiniz kadar seyahat edebileceğiniz, dilediğiniz istasyonda trenden inip dilediğiniz vakit binebileceğiniz ve 50 kilograma kadar eşyanızı da ücretsiz taşıyabileceğiniz bir tarifenin uygulanacak olmasıdır…
..
Kampanya duyurusunda; seyahat zevkini arttırmak, iktisadi ve içtimai tanışmaları temin etmek gayesi ile özellikle yaz aylarında ticaret merkezleri ve büyük şehirlere gezinti trenlerinin yolcu kabul edeceği, İstanbul- Eskişehir- Konya- Adana- Mersin güzergâhı yanında Ankara-Kayseri- Sivas üzerinden Samsun şehirlerine odaklanılmıştır.
DDY ilan ve duyurularla yetinmez…
O güne kadar görülmemiş tenzilat ve her şehirde birkaç gün mola verilebilmesi imkânı karşısında Belediyelere de bazı görevler düştüğü hatırlatılan mektuplar gönderilir…
Örneğin Mersin Belediyesine gönderilen mektupta trenlerin Mersin'e de uğrayacak olması nedeniyle gelecek olan seyahat kafilelerinin istirahatini temin edecek lokanta otel ve sair mahallerin temin edilip edilmeyeceği hakkında bilgi istenir...
Belediye gelen mektubu yanıtlar;
Hariçten gelecek ziyaretçilerin istirahatlerini sağlamanın bir görev olduğu, bu nedenle otel ve lokantaların fiyatlarında azami tenzilat sağlanacağı, gelenlerin her arzularına imkân dâhilinde cevap verileceği bildirilir…
Belediyeye göre; özellikle Mersin'den Mamure’ ye (Osmaniye doğusunda yer alan tarihi istasyon) trenlerde azami tenzilat yapılması ve Mersin’den saat 23.00'te Adana'ya tren kalkması sayesinde hafta sonları çok sayıda ziyaretçinin gelmesi beklenmektedir..
Cuma günleri Tarsus Adana ve daha ötelerden birçok kimselerin Mersin'e geldiği ve gece 23 treni ile döndüğü Mersin’ in en ucuz hayat şartlarına sahip şehirlerden birisi olduğu da özellikle vurgulanır…
Peki, Mersin’ de durum gerçekten güllük gülistanlık mıdır?
Bir başka cephenin bakışını, bazı gerçekleri yansıtan analiz, belediyenin DDY idaresine yazdığı mektubun hemen ardından 13 Ağustos 1934 günü yeni Mersin gazetesinde yayınlanır…
Bugün dahi ‘turist Mersin'e niye gelsin’ sorusuna aradığımız ve ve doğal Cennet sahillerimize tabii zenginliklerimizle buluşmak, tanışmak isteyen tabiat, tarih düşkünü ziyaretçilerin ulaşımdan, konaklamaya nasıl büyük güçlüklerle karşılaştıkları gerçeği karşısında, Ağustos 1934’te yayınlanan makaleye olduğu gibi yer verip 85 yılın sonunda neyin değişip neyin değişmediğine siz karar verin derim...
**
İşte o makale:
“Trenlerdeki tenzilattan Mersin istifadesini kaybediyor..
Halkın zevkine kilit vurulamaz.. Ne harcıyor ne dinliyoruz?
---
Devlet demiryolları birçok bakımdan memlekete faydalı olmak emeliyle büyük fedakârlıkları göze aldı.
Ve tren seferlerinde azami tenzilat yaptı..
Yurt içinde seyahat zevkini çaktırmak yurttaşları sık sık iktisadi içtimai temasa getirmek için merkezlere de tenezzüh (gezi, seyahat) trenleri tahrikine (hareket, düzenleme) karar verdi.
Yapılan ilk tecrübelerin de ümit edildiği kadar iyi neticeler alınan bu tenezzüh trenlerinin uğrak merkezlerine Mersin'de dâhil edilmiştir.
Geçenlerde devlet demiryolları umum müdürlüğünün Mersin Belediyesi’ne bu münasebetle gönderdiği bir mektubun hülasasını yazmıştık.
Bu mektupta anlaşıldığı üzere demiryolları idaresi yaptığı fedakarlığa bedel belediyelere de terettüp eden birçok vazifelere işaret etmekte ve seyahat trenlerine karşı olan rağbetin kırılmaması için bir şehre uğrayanların mutlaka memnun dönmelerini temin edecek şerait'in mevcut olmasını istemektedir..
Hiç riyasız olarak işaret etmek lazımdır ki Mersin trenlerindeki tenzilattan en çok istifadelenen bir şehir olduğu ve birçok tabii varlıklara Malik bulunduğu halde turizm bakımından her sene biraz daha gerileyiş arz etmektedir.
Biz bu cephede bir mesul arayacak değiliz. Maksadımız elbette bir alakalısı çıkar ümidiyle göze batan birçok noksanlıklara işaret etmektir.
Uzak şehirlerden bir seyahat kafilesinin gelmediğini ve gelemeyeceğini farz edelim.
Fakat Mersin Çukurova'nın yazın denizi diğer mevsimlerde tabii güzellikleri ile bir sayfiyesi hükmünde yaşayışı yükselmiş ve zevki tekemmül etmiş bir şehirdir..
Bunda mevkiinin müstesnalığı ve Medeni vesait ile civara bağlılığı da müessirdir. Fakat tabiat vergisi olan bu hususiyetlerden istifade yolu aranmadıktan sonra neye yarar bir daha düşünmek lazımdır.
Hariçten Mersin'e gelecek olanlar neye ve niçin gelirler iktisadi mevkiini bir taraf edelim Mersin muhiti içinde bir zevk ve eğlence şehridir. Ve buraya gelenlerin hiç mübalağasız %80'i de bunun için gelirler.
Bilhassa trenlerde tenzilat yapıldıktan sonra civar vilayet ve kazalardan cuma günleri Mersin'e yapılan Akın da bunu gösterir. Acaba bir defa gelen gününü öldürdüğüne yanmıyor ve dönüşünde Mersin aleyhinde propaganda yapmıyor mu?
Bu hiç düşünülmüş müdür? civarı Mersin'e çeken iki müessir vardır..
Birisi plajda banyo almak ikincisi de gece eğlence yerlerde yaşamak..
Plaj yine iptidai halde olmakla beraber geçen senelere nispeten biraz tekemmüle yüz tutmuştur.
Ya diğer yerlere ne diyelim halkın zevki adeta çatlak sesli bir gramafonun cümbüş ve acemi Bir kemandan çıkan baygın şarkılarla İnhisar altına alınmıştır.
Hariçten Mersin'e gelecek olanları da bir tarafa bırakalım. Mersin gibi medeni bir muhitte kırık dökük iki sazı çaldırmak halkın zevkiyle alay etmekten başka hiçbir mana ile tefsir edilemez.
Eğlenmek biraz zevk almak yoksa bu halka yakıştırılmıyor mu? Aksi iddia edilirse bu zevke gramofonla kilit takmak niye?
Mersin'in geçen senelerini bilenler bu seneki feci hale tahammül edemezler ve edemiyorlar.
Türkiye'nin en ücra kasabalarında Mersin'in bile bugünkü haline rastlanmaz. Mersin'de belki 20 sene evvel rastlanmadığı gibi bin kişinin bir gramafonla oyalandığı nerede görülmüştür?
Halkın zevkine hürmet etmek lazımdır ve bu işi üzerine alanlar bunu tatmin ve mükelleftirler.
Fiyatlar da tamamen fahiştir. Gramofonlarda bayat bir parça dinlemek için bir dondurmaya yirmi kuruş bir şişe biraya 60 kuruş verilemez.
Geçen sene aynı yerde kadınlı erkekli 15 kişilik bir musiki heyeti dinlenirken de aynı para veriliyordu ama denilecek ki bu sene müşteri az oluyor bir musiki heyeti getirip çok gelmesi temin edilse ya da eğer bugün bahçeye gelenler gramofon saz dinlemek için geliyor zannediliyorsa çok yanlıştır..
Mersin'de başka gidecek yer yok sıcaktan bunalanlar biraz hava almak için gelip oturuyorlar Mersin'in biricik oturacak yeri olan bu bahçe belediyeye aittir ve her sene icara verilir. Acaba müstecirler bilmukabele ile bağlanmamış da kendi hallerine mi bırakılmışlardır?
Uzak bir ihtimal olmakla beraber bugünkü vaziyet karşısında hatır a bu ihtimal de geliyor.
Vakit çok geçiyor alakalı olanlar bu hale artık son vermelidir.
Tekrar ediyoruz halkın zevki İnhisar altına alınamaz..”
Abdullah Ayan