Gecikse de Gelen Adaletin Onuru...

O bir yerel yönetim uzmanı, bir sosyolog, bir yazar, bir siyasetçi, bir kanaat önderi, bir sivil toplumcu, söylemleriyle, kenti geliştiren projelere olan hakimiyetiyle, birleştirici gücüyle Mersin'in tartışmasız bir değeri. Sevgili Bedrettin Gündeş...

Uzun süredir kamuoyunun vicdanını derinden yaralayan, toplumda infial uyandıran ve adalet duygusunu sarsan bir davada, nihayet hak yerini buldu. Bedrettin Gündeş hakkında verilen beraat kararı, sadece bir şahsı temize çıkarmakla kalmadı; aynı zamanda ülkemizin hukuk sistemine duyulan güveni de, bir nebze olsun yeniden inşa etme yolunda umut verdi.

Toplumun her kesimi tarafından yıllardır sevgi ve saygıyla anılan; sanat, spor, edebiyat, yerel yönetim, sosyoloji ve psikoloji gibi birçok alanda önemli katkılar sunmuş; özellikle Mersin’de sivil toplumun ve halkın gönlünde ayrı bir yeri olan Bedrettin Gündeş’in terör suçlamasıyla yargılanması, kamu vicdanında derin bir yaraya dönüşmüştü. Bu haksız ve temelsiz ithamlar, yalnızca Gündeş’in şahsına değil, aynı zamanda yıllarca emek verdiği değerlerin bütününe karşı yapılmış bir saldırı olarak görülmüştü.

Ne var ki, hukuk geciktiğinde bile anlamını yitirmemeli. Ve şimdi bu beraat kararı, gecikmiş ama doğru verilmiş bir hüküm olarak tarihe geçti. En dikkat çekici olan ise, bu kararı yalnızca Bedrettin Gündeş'in yakın çevresi ya da siyasi eğilimleri değil, tam tersine; çoğu zaman farklı kulvarlarda yer almış olan Cumhur İttifakı seçmenleri ve temsilcileri dahi büyük bir memnuniyetle karşıladı. Bu durum, Gündeş'in toplumsal vicdanda nasıl bir yer edindiğinin ve siyasi kamplaşmaların çok ötesinde bir kişilik olduğunun açık bir göstergesidir.

Mersin kamuoyu, bu kararla birlikte derin bir nefes aldı. Çünkü Bedrettin Gündeş, bu kentin yalnızca bir bürokratı ya da yöneticisi değil; vicdanı, sesi, kalbi olmuştur. Hakkında oluşturulan karalama kampanyalarına, medya manipülasyonlarına ve yargısız infazlara rağmen dik duruşunu kaybetmemiş, hukuka ve demokratik değerlere olan inancını asla yitirmemiştir.

Bugün artık şunu daha net söyleyebiliyoruz: Bedrettin Gündeş’e yönelik yürütülen süreç, adaletin değil, bir süreliğine egemen olan korkunun, algının ve linç kültürünün eseriydi. Ancak hakikat eninde sonunda ortaya çıkar; gerçek, bir gün mutlaka galip gelir. Gündeş’in beraatı, işte bu hakikatin yeniden hatırlatılmasıdır.

Bu karar bir hukuk zaferinin olduğu kadar, bir insanlık ve vicdan zaferinin kaydıdır. Umuyoruz ki bu karar, bundan sonra hiç kimsenin benzer haksızlıklara maruz kalmaması için bir dönüm noktası olur. Ve umuyoruz ki, adalet artık sadece geç gelen değil, zamanında gelen ve herkese eşit yaklaşan bir ilke haline gelir.

Sedat Yılmaz