Geçmiş zaman yazıları… TAGAŞ arazisi gerçekte kimin? (4.8.2008)*
Önceki makalede TMSF’ nin el koyduğu Can Holding’ in satın aldığı hisseler sonucu şemsiyesi altına giren Tekfen Holding yönetiminin de büyük hissedar sıfatıyla yine TMSF’ ye geçtiğini aktarmış, sürecin Tekfen’ e ait Toros Gübre tesisi yönüyle Mersin’ i ilgilendirdiğine dikkat çekmiştim…
Can Holding bir yana Tekfen ve Toros Gübre yönüyle bundan sonraki gelişmeler özellikle Toros Gübre’ nin sahip olduğu Serbest Bölge’ye komşu ve Akdeniz’e kıyısı olan kentin en stratejik konuma sahip değerli arazisini nasıl bir geleceğin beklediği sorusunun yanıtıyla doğrudan bağlantılı…
Şimdiden araziyle ilgili pek çok spekülasyon yapılıyor ki, bölgenin işlevsel potansiyeli itibariyle de bu doğal…
Mersin ortaya çıkan yeni durumu fırsata çevirip, yatırım aşamasına gelmişken kaçırılan Ana konteyner Limanı projesini yeniden hayata geçirecek iradeyi sergileyebilir mi?
2009’ da ÇED süreci tamamlanan Ana konteyner Limanı projesinin henüz etüt-fizibilite çalışmaları sürerken 2008 yılında kaleme aldığım ‘TAGAŞ arazisi gerçekte kimin?’ makalesini önemli bölümleriyle bir kez daha paylaşma gereği duydum…
**
“Mersin Serbest Bölgesi’ nin genişletilmesi için kısa vadeli tek çözüm TAGAŞ’ a (Türk-Arap Gübre AŞ.) ait arazinin bölgeye katılması…
Durum bu olunca çoğu yetkilinin bile bilmediği veya unuttuğu bir gerçeği yeniden kamuoyunun önüne getirmekte ve paylaşmakta yarar var.
Öncelikle TAGAŞ’ a ait olduğu söylenen 376 dönüm arazinin perde arkasını, gerçek durumunu özetleyelim.
Mersin’in doğusunda yer alan ve 40 yıldır kentin üzerine yaydığı gazlarla kabus gibi çöken AK Gübre tesislerini bilmeyen yoktur.
1968 yılında Kuveyt-Türk ortaklığıyla kurulan tesisler kısa zaman sonra uygulanan geri teknolojinin de etkisiyle Mersin’in doğusuna zenginlik katacağına, bacalarından yayılan zehirli gazlarla birlikte anılmaya başlar.
Tepkilerin yoğunlaşması üzerine bir süre sonra Kuveyt’i temsil eden ortaklık hisselerini Tekfen grubuna devrederek, tesisleri ve Mersin’i terk eder.
1983 yılında ANAP iktidar olunca, Özal bambaşka bir projeyle çıkar ortaya…
O günlerde Türkiye’ ye yabancı sermayeyi çekme yolundaki arayışların bir benzeri AK Gübre konusunda gündeme gelir.
Bir taşla birkaç kuş vurulması hesaplanmaktadır.
Demode olmuş AK Gübre’ ye yeni teknoloji getirecek yabancı yatırımcıyı cezp etmek amacıyla tesislerin genişletilmesi için teşvik mekanizmaları devreye sokulur..
Serbest Bölgenin kurulacağı bölgedeki Hazineye ait 1000 dönüm arazinin yarısından biraz fazlası Serbest Bölge yatırımcılarına tahsis edilirken, yaklaşık 375 dönümü TAGAŞ’ a verilir.
Tek koşul gelecek yabancı sermayenin yapacağı yatırımla tesisleri yenileyerek büyütmesi ve ondan da önemlisi Mersin’i olumsuz yönde etkileyen teknolojinin rehabilite edilmesidir.
Gerçekten de Hazine arazi tahsisini yabancı sermaye getirme, yeni yatırım yapma koşuluna bağlar.
Bu arada Kuveyt’ li ortağın paylarını da aldıktan sonra AK Gübreyi Toros Gübre adıyla tek başına işletmeye başlayan TEKFEN grubu TAGAŞ’ ın yabancı paylarını da toplayarak 375 dönümlük arazinin tek sahibi konumuna gelir…
Peki, Hazinenin yeni yatırım koşuluyla tahsis ettiği alanda herhangi bir tesis kurulmuş mudur?
Hayır…
Kaldı ki, zaman içinde AK Gübreden yaka silken Mersin kamuoyu bırakın yeni tesisi, mevcudun da bulunduğu yerden kaldırılması talebini de dile getirmektedir artık…
Serbest Bölge kullanıcılarına tahsis edilen yerlere tapu vermeyen Hazinenin, yatırım şartına bağlanan TAGAŞ arazisiyle ilgili neler düşündüğünü, ne gibi işlemler yapacağını bilme hakkımız olduğuna inanıyoruz…
Sadece bizim değil, Mersin Valiliğinin, bizi temsil eden Milletvekillerinin de konuyu takip etmesi, kullanım amacı belli ve sınırlı olan bir arazinin herhangi bir bedelle satılmaya kalkılması halinde konuyu tüm boyutlarıyla izlemesi, her türlü yasal girişim için devreye girmesi gerekiyor…
Bu nedenle Mersin Serbest Bölge İşletmecisi (MESBAŞ) Genel Sekreteri Edvar Mum’ un “TAGAŞ’ a ait 376 dönümlük alan alınırsa bölge rahatlayacak” sözlerinin ardından yaşanacak gelişmeleri herkesin çok daha dikkatli izlemesi gerekiyor…
Eğer söz konusu alan, yatırım koşullarını yerine getirmeyen TAGAŞ’ ın tahsis işlemi iptal edilip, gerçek sahibi olan hazine tarafından bedel karşılığında kiralanması koşuluyla Serbest Bölgeye devredilirse mesele yok…
Ama MESBAŞ, asıl sahibi Hazine olan bir alanı TAGAŞ’ tan parayla almaya çalışıyorsa –ki mevcut ne yazık ki bunu gösteriyor- ortada ciddi bir sorun var demektir.
Her durumda öncelikle Hazine adına Milli Emlak Genel Müdürlüğü devreye girmeli ve yerine getirilmeyen koşullar nedeniyle yeniden sahip olma hakkı doğan 375 dönüme sahip çıkmalıdır.
Bir sonraki adımda söz konusu arazinin serbest bölge kullanıcılarına tahsisi düşünülebilir.
TAGAŞ’ a ait araziyi alırsak rahatlayacağız diyen MESBAŞ yetkilisinin sözlerine baktıkça sormadan edemiyorum.
İyi de, o arazi gerçekte artık TAGAŞ’ ın mı ki? Ondan almaya kalkışıyorsunuz…
Serbest Bölge yatırımcısına tahsis ettiği alanları, 10 bilemediniz 15 yılın sonunda geri isteyen Hazine sıra TAGAŞ’ a gelince ne yapıyor acaba?
300/500 metrelik kullanıcılara karşı hakkını savunan Devlet, iş 375 bin m2 lik araziye geldiğinde nasıl bir tavır sergileyecek?
Sorup araştırmaya, yanıtları da paylaşmaya devam edeceğiz..”
*(4 Ağustos 2008 tarihli makale linki https://abdullahayan.wordpress.com/2008/08/04/tagas-arazisi-gercekte-kimin/ )
Abdullah Ayan