Kocamaz, özellikle istihdam, erişilebilirlik ve sosyal güvence alanlarında ciddi eksiklikler bulunduğunu belirterek, “Engelli vatandaşlarımızın önemli bir kısmı adeta evlerine mahkûm edilmiş durumda” dedi.

Ağır engelli bireylere bakmakla yükümlü aile üyelerinin, özellikle annelerin, 7 gün 24 saat bakım verdiğini vurgulayan Kocamaz, bu kişilerin sosyal hayatlarının kalmadığını ifade etti. “Bu vatandaşlarımız mutlaka sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalı, primleri SGK tarafından ödenmelidir” şeklinde konuştu.

Kocamaz, işsizlik sorununun engelli bireyler için en büyük problemlerden biri olduğunu belirterek mevcut istihdam kotalarının artırılması gerektiğini söyledi:

“Özel sektörde yüzde 3, kamuda yüzde 4 olan engelli kotası yetersizdir. Bu oranlar artırılmalı ve özellikle özel sektörün denetimi sıkılaştırılmalıdır.”

Engellilik oranlarında hastaneler arasında farklı uygulamalar bulunduğunu dile getiren Kocamaz, bazı kurumların vatandaşlardan gereksiz rapor talep ettiğini söyledi. Engelli sağlık kurulu raporlarının ücretli olmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bu raporlar her koşulda ücretsiz olmalıdır” dedi.

Engelli bireylerin zorunlu kullandıkları tıbbi malzeme ve ilaçlardan alınan katkı paylarının ciddi bir mali yük oluşturduğunu ifade eden Kocamaz, erişilebilirliğe ilişkin kanunların da yıllardır ertelendiğini hatırlattı.

“Toplu taşıma ve tüm yaşam alanlarının erişilebilirlik düzenlemeleri 2012’den bu yana sürekli erteleniyor. Son tarih 2026’ya çekildi. Artık ertelemeyi bırakıp uygulanabilir adımlar atmak gerekiyor” dedi.

Engelli vatandaşların toplumsal hayata katılımını güçlendirmek amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun Temmuz ayından beri çalıştığını hatırlatan Kocamaz, komisyonun üyelerinden biri olarak toplantılara aktif şekilde katıldığını belirtti.

Kamu kurumları, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin dinlendiğini ifade eden Kocamaz, “Yapılan işlerden çok daha fazlasının yapılmadığını biliyoruz. Önemli olan Komisyon kurmak değil, alınan kararları hayata geçirmektir” dedi.