Kocamaz'dan Yargı Paketi Eleştirisi: “Adalet Gecikiyor, Mağduriyet Derinleşiyor”

Konuşmada, on birinci yargı paketinde de önceki düzenlemelerde olduğu gibi yargı bağımsızlığını güçlendirecek herhangi bir adımın yer almadığı vurgulandı. Türkiye’nin hukukun üstünlüğü sıralamasında 129 ülke arasında 118’inci sıraya gerilediğine dikkat çekilerek, bu tablonun hukuk devleti açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıdığı ifade edildi.

Milletvekili, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasının yargı bağımsızlığının temel şartı olduğunu belirterek, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yürütmeden bağımsız bir yapıya kavuşturulması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca savunma makamının ve baroların baskı altında bırakılmasının adil yargılanma hakkını zedelediği kaydedildi.

Konuşmada, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılamamasının milyonlarca vatandaş için başlı başına bir adalet sorununa dönüştüğü ifade edilirken, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olmasına rağmen bazı yerel mahkemeler tarafından tanınmamasının hukuk güvenliğini zayıflattığına dikkat çekildi.

Teklifin 12’nci maddesiyle Türk Ceza Kanunu’nun 158’inci maddesi kapsamında yer alan dolandırıcılık suçlarının yargılamasının ağır ceza mahkemelerinden alınarak asliye ceza mahkemelerine devredilmesinin öngörüldüğü hatırlatıldı. Ancak bu değişikliğin, özellikle bilişim yoluyla işlenen dolandırıcılık suçlarında yaşanan yapısal sorunları çözmeye yetmediği ifade edildi.

Ülkede bilişim suretiyle dolandırıcılığa ilişkin dosya sayısının 191 bin 379’a ulaştığı belirtilerek, bu dosyaların büyük bir kısmında yargılanan kişilerin suçun gerçek faili olmadığı vurgulandı. Banka hesabı ya da IBAN’ı kullanılan çok sayıda gencin, öğrenci ve dar gelirli vatandaşın, herhangi bir suç kastı ve haksız menfaat amacı bulunmamasına rağmen ağır cezalara maruz kaldığı kaydedildi.

Türk Ceza Kanunu’nun 158’inci maddesi kapsamında özellikle IBAN ve banka hesabı kullanımı üzerinden ortaya çıkan dolandırıcılık suçlarının artık bireysel mağduriyetlerin ötesine geçtiği, binlerce aileyi etkileyen ciddi bir toplumsal soruna dönüştüğü ifade edildi. Konuşmada, gerçek failler ile paravan olarak kullanılan kişilerin savcılık aşamasında titizlikle ayrılması gerektiği vurgulandı.

Milletvekili, hesabını menfaat sağlamak amacıyla defalarca kullandıran kişiler ile yalnızca hesabını kullandırdığı için suçlanan vatandaşların aynı şekilde cezalandırılmasının açık bir adaletsizlik olduğunu belirtti. Kastı bulunmayan ve haksız menfaat elde etmeyen kişilerle suçu organize eden gerçek faillerin aynı cezaya tabi tutulmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi.

IBAN mağdurlarının taleplerine de değinilen konuşmada, zararları giderilmiş ve mağduru kalmamış dosyalar bakımından uzlaşma yolunun açılması, bu kapsamda düşme ya da yaptırımın ortadan kaldırılmasına imkân tanınması gerektiği dile getirildi. Bu düzenleme ile suç kastı bulunmayan vatandaşların ölçüsüz cezalarla hayattan koparılmasının önüne geçilebileceği vurgulandı.

İYİ Parti Grubu, söz konusu önerilerin komisyonda dile getirilmesine rağmen iktidar tarafından herhangi bir adım atılmadığını belirterek, adil, orantılı ve kast unsurunu esas alan bir düzenlemenin zorunlu olduğunu ifade etti.