Özdemir 'Önümüzdeki on yılda bakliyat ürünlerine olan talebin artması beklenmekte'

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yayınlanan "Tarımsal Görünüm 2025-2034" raporunu bakliyat sektörü açısından değerlendiren Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, önümüzdeki 10 yılda bakliyat ürünlerine ilginin artacağının beklendiğini belirterek, " Raporda, bakliyat ürünlerinin yalnızca insan sağlığı açısından değil, aynı zamanda toprak sağlığının korunmasında da kritik rol oynadığı vurgulanmaktadır. Ayrıca, besin değerlerini kaybetmeden uzun süre saklanabilmeleri sayesinde, bozulmaya bağlı gıda israfı riskini azalttıkları belirtilmektedir.

Hızla artan kentleşme, değişen yaşam biçimleri ve yoğun iş temposu; çalışan kesimde sağlıklı atıştırmalıklara olan ilgiyi artırmaktadır. Bu eğilim, bakliyatın hazır gıda üretiminde daha yaygın kullanılmasına katkı sağlamaktadır. Tüm bu gelişmeler, önümüzdeki on yılda bakliyat ürünlerine olan talebin artacağını göstermektedir."dedi.

Dünya Ortalamasının Gerisinde Kalan Üretim, Tüketim ve İhracat

Raporun veri setine göre, 2024 yılında 101 milyon ton olan küresel bakliyat üretiminin 2034’e kadar yüzde 25 artarak 126 milyon tona ulaşmasının beklendiğine dikkat çeken Özdemir "Aynı dönemde, 21 milyon ton seviyesindeki küresel ticaret hacminin yüzde 10 artışla 23 milyon tona yükselmesi öngörülmektedir. Başlıca ihracatçı ülkeler olarak Kanada, Avustralya ve Rusya öne çıkmaktadır. Kişi başına tüketimin ise yüzde 15 artarak 8,6 kg’a ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Türkiye özelinde, 2024’te 1 milyon 414 bin ton olan üretimin yüzde 10 artarak 2034 yılında 1 milyon 560 bin tona çıkması beklenmektedir. Bu oran, küresel düzeyde öngörülen yüzde 25’lik artışın oldukça gerisindedir. Dış ticaret açısından ise, ihracat ve ithalat seviyelerinin büyük ölçüde korunacağı belirtilmektedir. Kişi başına tüketimin, 2024’teki 9,3 kg seviyesinden 2034’te 9,5 kg’a yükselmesi öngörülmektedir." dedi.

Raporda, Türkiye için öngörülen ve küresel ortalamanın altında kalan üretim, tüketim ve ihracat artış oranlarının dikkatle değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Özdemir, " Türkiye, 2034 için öngörülen üretim ve ihracat miktarının çok üzerinde bir potansiyele sahiptir. Mevcut tesisler, bu miktarın üç katını işleyebilecek durumdadır. Bu potansiyelin etkin şekilde kullanılması için; temel destek, planlı üretim desteği, sertifikalı tohum desteği ve nohut ile mercimek için verilen su kısıtı destek katsayılarının artırılması büyük önem taşımaktadır.

Raporda öne çıkan bir diğer husus ise, bakliyatın kullanım ve tüketim alanlarında yaşanan dönüşümdür. Bu bağlamda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı” kapsamında Mersin için belirlediği “Bakliyat Ürünlerinden Katma Değerli Hazır Gıda Üretimi” başlığının somut yatırımlara dönüşmesi durumunda, yalnızca Mersin için değil, ülke ekonomisi için de ciddi bir katma değer yaratılabilecektir.

Sektörümüzün öncelikli hedefi; üretim, tüketim ve ihracat hacmini artırmak ve özellikle katma değeri yüksek ürünlere odaklanmaktır. Bu anlayışla, yalnızca iç pazardaki ihtiyacımızı karşılamakla kalmaz; aynı zamanda Kanada, Avustralya ve Rusya gibi sektörün önde gelen ülkeleriyle rekabet edebilecek bir ihracat gücüne ulaşmamız mümkün olacaktır." dedi.