Seçer: “Türkiye’de İşlerin İyi Gitmediğini Aslında Herkes Biliyor”

Başkan Seçer programda yerel yönetimler, ülke siyaseti ve yurttaşın gündemine dair konularda açıklamalarda bulundu.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Halk TV’de yayınlanan ‘Gözde Şeker ile Yeni Bir Sabah’  programına konuk oldu. Yerel yönetimler, ülke siyaseti ve yurttaşın gündemine dair konuşan Seçer, Şeker’in sorularını yanıtladı. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mensubu başkanlar tarafından yönetilen belediyelere yönelik operasyonların konuşulduğu programda, yurttaşın en can alıcı gündemlerinden olan ekonomi, eğitim ve sağlık gibi konulara ilişkin değerlendirmeler yapıldı.

Başkan Seçer: “Türkiye’de işlerin iyi gitmediğini aslında herkes biliyor”

Program; Gazeteci Gözde Şeker’in Başkan Seçer’e “Nasılsınız?” sorusu ile başladı ve Seçer de; “Sağlığım Mersin gibi ama psikolojim de Türkiye gibi. Kendi kentimizde huzurlu bir şekilde hizmetlerimize devam ediyoruz ama Türkiye’deki gelişmeler maalesef bütün yurttaşlarımızın olduğu gibi bizim de psikolojik dengemizi bozuyor. Hepimiz etkileniyoruz, bu bir gerçek. Bunu iktidar mensupları da biliyor. Türkiye’de işlerin iyi gitmediğini aslında herkes biliyor” diye yanıt verdi.

“Sadece ben değil, sokaktaki vatandaş da başına her an her şey gelebilir endişesi taşıyor”

Gazeteci Gözde Şeker’in CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ardından Başkan Vekili seçilen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutuklanmasına atıfta bulunarak;  “Vahap Bey, hal böyle olunca tutuklanmaktan korkmuyor musunuz?” diye sordu. Başkan Seçer de hukuki bir zeminde bu durumun değerlendirildiği zaman böyle bir endişe taşımadığının altını çizerek, “Türkiye hukuk devleti ise böyle bir endişem yok. Eğer Türkiye’nin hukuk devleti anlayışı içerisinde bir yönetim anlayışı ile yönetildiğini iddia ediyorsanız burada bir sorun yok ama böyle bir şey de yok. Tam tersi bir ortamdayız. Sadece ben değil, sokaktaki vatandaş da aslında başına her an her şey gelebilir endişesi taşıyor” şeklinde cevap verdi.

“Bizlerin korkmaması ve umudu diri tutması gerekiyor”

Başkan Seçer, aynı endişeyi gazeteci Şeker’in de taşıyıp taşımadığını sorarak, aslında bu duyguyu herkesin yaşadığına dikkat çekti. Seçer, “Özellikle iktidarın muhalefete yönelik yargı aracılığıyla yaptığı işlemler, eylemler gösteriyor ki hiçbirimizin bir garantisi yok. Her an hiç aklımıza gelmeyen bir suçla ve iddiayla gözaltına alınabiliriz, hatta tutuklanabiliriz. Şu anda cezaevinde olan belediye başkanlarımız gibi başımıza neyin geleceğini bilemiyoruz” diye belirtti. Endişe ile korkuyu birbirinden ayırmak gerektiğini de ifade eden Seçer, “Bizim gibi halkın güvenine mazhar olmuş insanların korktuğu noktada zaten ülke teslim olmuş demektir. Bizlerin korkmaması ve umudu diri tutması gerekiyor. Bizler, insanların girdiği bu girdaptan çıkış için tutunacakları birer dalız. Bizim öncelikle diri olmamız, korkmamamız ve vatandaşa da bu duyguları vermemiz lazım” dedi.

“Biz sonuna kadar direnen ve mücadele edenlerdeniz”

CHP’li bazı belediye başkanlarının AK Parti’ye geçişlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Seçer, siyasette zor durumlarda kaçanları da direnenleri de sonuna kadar mücadele edenleri de görebileceklerinin altını çizerek, “Biz sonuna kadar direnen ve mücadele edenlerdeniz. Sadece direnen değil; yeri geldiği zaman da ne yapacağını bilen, gerekli mücadeleyi yapabilecek karakterde siyasileriz. Kendimizden bir endişemiz yok” dedi.

“İktidar yıpranmış olduğunu kendisi de görüyor”

CHP’li belediye başkanlarına yönelik yapılan siyasi operasyonların, iktidar partisinin kendi kitlesini bir arada tutabilmek adına gerçekleştirdiği hamleler olduğunu savunan Seçer, “Bizim partimiz ve partili siyasilerimiz mahkeme kapılarından geri gelmiyor. Çeyrek asırdır bir siyasi irade Türkiye’yi yönetiyor ve yıpranmış olduklarını hem kendileri hem de herkes biliyor ve kabul ediyor. Yapılacak ilk seçimlerde iktidarlarını sürdürme şanslarının olmadığını da görüyorlar. ‘Toparlanalım, gücümüzü tekrar tahkim edelim, dağılmış olan taraftarlarımızı tekrar konsolide edelim’ diye çok mücadele ediyorlar ama bunu başaramıyorlar” dedi.

Seçer, CHP’nin yerel iktidardaki gücünün önemine değindi

CHP’nin 2019 yılından beri daha güçlü hale geldiğini ve yerel seçimlerde toplam 5 büyükşehir belediyesini kazanarak yerelde iktidarın taşlarını döşemeye başladığını aktaran Seçer, “CHP Türkiye’nin en önemli metropollerini kazandı. İstanbul, Ankara, Mersin Adana ve Antalya gibi çok stratejik ve önemli şehirleri kazandı” diye konuştu. Halka en yakın makamların muhtarlar, belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri olduğunun altını çizen Seçer, her daim halkın içinde olduklarını vurguladı. Seçer, belediye başkanlığının vatandaşla gönül bağı kuran makamlar olduğunu kaydederek, “2019’dan sonra CHP’li belediye başkanları halkla beklenenin çok üzerinde iletişim kurdu. Her gün televizyon ekranlarında CHP’li belediye başkanlarının icraatları anlatılıyordu. Bunlar iktidara rahatsızlık verdi” ifadelerine yer verdi.

“CHP’li belediye başkanları siyasetin akışını değiştirdi”

İktidarının gücünün 2019 yerel seçimlerinin ardından CHP’li belediyecilik anlayışıyla sarsıldığını söyleyen Seçer, “Yerel yönetimlerin gücü ortaya çıktı ve CHP’li belediye başkanları siyasetin akışını değiştirdi. Doğal olarak da saldırılar bize yöneldi. Bizim üstümüze gelmeye devam edebilirler ama bizim onların gündem yaratmasına müsaade etmememiz lazım. Bir taraftan tabii ki partimize yönelik saldırıları bertaraf etmek için mücadele edeceğiz. Ama diğer taraftan milletin iradesiyle seçildiğimiz beldelerin, ilçelerin ya da büyükşehirlerin hizmetlerini aksatmadan bunu sürdürmemiz lazım” dedi.

Seçer’den Erdoğan-Trump ziyareti eleştirisi

CHP’ye saldırıların gölgesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ziyaretini hatırlatan Seçer, “Trump’ın tavrını gördünüz; o göndermeler yenilir, yutulur seviyede değil. Bir taraftan övüyor, bir taraftan çok büyük yergiler ve göndermeler yapıyor. Türk dış politikası bu noktaya gelmiş, Türkiye’nin itibarı bu noktada. Bizimkilere sorsan Trump övgüler dizdi ama bu işin içerisinde yıllardır otorite olmuş insanların yorumlarını dinlediğiniz zaman içler acısı bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye’nin geldiği böyle bir ortam içerisinde CHP şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin sigortası” diye konuştu.

“Türkiye’de öncelikle eğitim konusunda değişim ve dönüşüme ihtiyaç var”

Siyasetteki anlık gelişmelere karşın yurttaşın gündeminin hayat pahalılığı, eğitim ve sağlık sistemi başta olmak üzere hayatın her alanında yaşanan olumsuzluklardan oluştuğunun altını çizen Seçer, “Yurttaşlar; ekonomi, sağlık sistemi, tarım, eğitim ve hayatın tüm alanlarında zorluklarla mücadele ediyor. En önemsediğim konuların başında eğitim sistemi var. Türkiye’de her konuda yanlış politikalar uygulanabilir, düzeltirsiniz ama eğitim sisteminde yapacağınız yanlışları düzeltmek, ileriki tarihlerde çok uzun zamanlar alacak. Eğitim sistemi jenerasyonların kalitesini belirliyor. Dünyayla rekabet edebilecek nitelikte jenerasyonlar yetiştirmeniz için çok iyi bir eğitim sistemine sahip olmamız lazım” ifadelerini kullandı.

“AK Parti; ‘Ülkenin sahibiyiz’ diyor, Halk; ‘Git, yenileri gelsin’ diyor”

AK Parti’nin Türkiye’nin sahibiymiş gibi bir algı oluşturmaya çalıştığına dikkat çeken Seçer, “Diyorlar ki; ‘Biz bu ülkenin ve makamlarının sahibiyiz’. Siz önce bir demokrasiyi içselleştireceksiniz. Sandıkla geldiniz ama halk istemiyorsa bırakıp gideceksiniz. Mersin gibi sosyo-politik bir şehirde 15 puan oy artırmak demek halkın iktidardan yaka silktiğinin göstergesidir. Yurttaş iktidara; ‘Git, yenileri gelsin’ diyor” diyerek, yurttaşın CHP’li belediyelerin yönetimini daha çok benimsediğini vurguladı.

Şeker’in Türkiye’de çözüm sürecinin konuşulduğu bir dönemde Akdeniz Belediyesi’ne atanan kayyımı hatırlatması üzerine konuşan Seçer, “Mersin çok önemli bir yer. DEM Parti tabanının da yoğun olduğu bir kent. DEM Parti’nin doğu, güneydoğu bölgesindeki belediyelerin dışında tek belediyesinin olduğu yer de Akdeniz Belediyesi. Bu geçmiş yıllardan bu yana böyleydi” dedi. Seçer, Mersin’in bir laboratuvar kent olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve iç huzur tahkiminin kozmopolit yapısından kaynaklı Mersin’den başlayabileceğini vurgulayarak, “Mersin, sosyo-politik, kültürel ve ekonomik yapısı gereği laboratuvar niteliğinde bir şehirdir. Türkiye’de huzuru tesis etmek istiyorsanız Mersin’in huzurlu olması lazım. Mersin’de sosyal barış tehlikeye girerse ve huzursuzluk olursa bu tablo, Türkiye’de de bir huzursuzluk olma yolunda önemli bir emaredir” ifadelerine yer verdi.

Seçer, iktidarın çözüm sürecine başlarken Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ sözleri ile başladığını ancak sulhun önce yurtta sağlanması gerektiğinin altını çizdi. İç barışın sağlanabilmesi adına Mersin’de uygulanan politikaların göz önünde bulundurulması gerektiğini söyleyerek konuşmasını sürdüren Seçer, “İç barış diyorsanız Mersin örneğinden yola çıkacaksınız. Biz Mersin’de yüzde 60 gibi bir oy oranını sağlamışsak demek ki; iç cephe tahkimatını orada sosyolojik ve siyasal olarak sağlamışız. Tabii ki çekincelerim var ancak bu sürecin akamete uğramasını asla arzu etmem ve başarı ile neticelenmesini isterim. CHP olarak,  bizim de temel prensiplerimiz var. Bu prensipler doğrultusunda bu sorunun çözülmesini arzu ederiz” diye konuştu.

“Evrensel hukukta da bizim hukukumuzda da tutuksuz yargılama esastır”

Zeydan Karalar’ın Adana’da yargılanması gerektiğini ancak cezaevindeki siyasi isimlerin de tutuksuz yargılanması gerektiğini sözlerine ekleyen Seçer, Mart ayından beri üst üste operasyonlar, art arda gelen tutuklamalar ve bir türlü hazırlanmayan iddianameler nedeni ile CHP’li belediye başkanlarının yanı sıra toplumun farklı kesimlerinden birçok isminde cezaevlerinde tutuklu oluşunun, toplumun adalet sistemine olan inancını sarstığını kaydetti. Seçer, “Evrensel hukukta da bizim hukukumuzda da tutuksuz yargılama esastır. Bu insanlar, milyonlarca vatandaştan oy almış ama cezaevinde tutuluyorlar” diyerek, tutuklu yargılama süreçlerine tepki gösterdi. Toplumun da bu sebeplerle sürece tepki gösterdiğini dile getiren Seçer, “Toplumun vicdanını yaraladığınız noktada sizin mahkemelerinizin verdiği kararların kıymeti harbiyesi yoktur. Biz istiyoruz ki Türkiye’de yargı bağımsız ve tarafsız olsun. Bizim istediğimiz bu ama daha suçu sabit olmayan arkadaşlarımız yolsuzlukla suçlanıyor ve mahkum ediliyor” diye konuştu.

Türkiye’de yaşayan herkesin önce ekonomist, son dönemde de hukukçu olduğunu ifade eden Seçer, vatandaşların gündelik yaşamda daha çok boş buzdolaplarından, çocuklarının eğitim sorunlarından ya da evde hasta veya özel gereksinimli çocukların bakımından söz ettiklerini anlatarak, “Bunlar bir vatandaş için son derece önemli ve doğaldır, o yüzden birinci sıraya ekonomiyi koyuyor ama Türkiye’de şu anda adalet sorunu hızla yukarıya doğru tırmanmaya devam ediyor” ifadelerine yer verdi.

CHP’lilere birlik ve beraberlik çağrısı

CHP’nin birlik ve beraberlik içerisinde ilerlemesi gerektiğine vurgu yapan Seçer, parti içi tartışmaların gündemde yer etmemesi gerektiğini kaydetti. Seçer “Avucunu ovuşturan iktidar bizi ilgiyle izliyor. Televizyonu açtığınızda iktidar yanlısı kanallarda da iktidara karşı cesurca muhalefet yapan Halk TV, Sözcü ya da Tele 1 gibi kanallarda da aynı tartışmaları görüyoruz. Televizyon ekranlarında hep CHP tartışılıyor. Bu bizim için muazzam bir kötülük. Enerjimizi kendi içimizde harcıyoruz, rakibe enerji bırakmıyoruz. Mevcut Sayın Genel Başkanımız, daha önceki dönem görev yapmış sayın genel başkanlarımız bizim için saygındır. CHP’nin bu tartışmaları bitirmesi lazım. Öncelikle şu anda Sayın Genel Başkan’ın iyi niyetle çabaladığının herkes farkında, bunu hepimiz görüyoruz. Biz de katkı sunmaya çalışıyoruz. Bu süreçlerin krizsiz atlatılması, kendi içimizdeki bu ufak tefek de olsa büyümeye açık bazı tartışmaların büyük bir alev haline dönmeden sönmesi için çaba sarf ediyoruz, çaba sarf etmeye devam edeceğiz” dedi.

“İktidar avcumuzun içerisinde”

Seçer, vatandaşların yıllardır oy verdiği Cumhur İttifakı’na kızgın olduğunu ve değişim istediğini ifade ederek, “Vatandaş, bir ‘değişiklik’ ihtiyacı olduğunu düşünüyor. ‘Bir başka alternatife yöneleyim, yöneldiğim alternatif de Türkiye’de iktidar olma şansı olan olsun. Cumhurbaşkanı’nı seçtirecek bir siyasi parti olsun’ diyor. Kim var? Ana muhalefet partisi CHP var. CHP olarak, bu konuda kararsız kalmış kesime de ‘CHP iktidara yakışıyor, ekonomide, adalette, dış politikada sunduğu önerilerle somut öneriler getiriyor, benim de güvenimi alıyor’ dedirterek oyunu alacağız. İktidar avucumuzun içerisinde. Daha çok çalışacağız, daha çok soğukkanlı olacağız. Bizim iktidarımız demek ülkenin geleceği demek” dedi.