Ulusal Baklagil Konseyi'nin 14. Olağan Genel Kurulu Gerçekleşti.
Ulusal Baklagil Konseyi 14. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. . Toplantıya, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdür Yardımcısı (BÜGEM) İhsan Emiralioğlu, UBK Kurucu Başkanı ve Mersin Ticaret Borsası (MTB) Yönetim Kurulu Başkanı ve UBK Kurucu Başkanı Abdullah Özdemir, UBK Başkanı Selami Dervişoğlu, Mersin Ticaret İl Müdürü Ferhat Sümer, ve UBK üyeleri katıldı.
Divan Başkanlığına verilen önerge ile Mersin Üniversitesi Gıda Mühendisliği Fakültesinden Prof.Dr. Mahir Turhan ve Prof.Dr. Salih Aksay ile Mersin Ticaret Borsası Genel Sekreteri İsmail Sarı seçildi.
Dervişoğlu “ Bakliyatın stratejik önemini artırmak ve rekabet gücünü güçlendirmek ortak hedefimiz olmalı”
UBK Başkanı Selami Dervişoğlu yaptığı açılış konuşmasında sektörün mevcut durumu ve gelecek hedeflerine ilişkin önemli açıklamalarda bulunarak, bakliyatın ülkemiz tarımındaki önemini ve dış pazarlardaki rekabetçi gücünü artırmanın, herkesin ortak hedefi olması gerektiğini söyledi. Dervişoğlu bunun içinde sektörün sorunlarının doğru şekilde tespit edilmesinin oldukça önemli olduğunu vurguladı.
Üreticiden tüccara, ihracatçıdan sanayiciye; bakanlık temsilcilerinden araştırmacılara ve akademisyenlere kadar sektörün tüm aktörlerinin bir araya geldiğini vurgulayan Dervişoğlu, Ulusal Baklagil Konseyi’nin bu yönüyle tarım politikalarının ele alındığı en önemli platformlardan biri olduğunu ifade etti.
Bakliyat üretimini merkeze alan bir anlayışla hareket edilmesi gerektiğini belirten Dervişoğlu, “Bakliyatın ülkemiz tarımındaki stratejik önemini artırmak ve dış pazarlardaki rekabet gücünü güçlendirmek hepimizin ortak hedefi olmalıdır” dedi.
Dervişoğlu, başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurumlarla iş birliği içerisinde çalışmaların sürdürüldüğünü vurgulayarak, kamu-özel sektör ve akademi iş birliğinin önemine dikkat çekti.
Özdemir: Bakliyat Sektörü Kırmızı Alarm Veriyor
Mersin Ticaret Borsası Başkanı ve Ulusal Bakliyat Konseyi (UBK) Kurucu Başkanı Abdullah Özdemir, bakliyat sektörünün üretimden ihracata kadar ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Özdemir, iklim değişikliği ve zirai don nedeniyle 2025 yılında bakliyat üretiminin yüzde 31 düşerek 927 bin tona gerilemesinin beklendiğini, sahadan gelen verilerin ise bu rakamın daha da aşağı inebileceğini gösterdiğini söyledi. Türkiye’de bakliyat üretiminin son 17 yıldır 1–1,35 milyon ton bandına sıkıştığını, buna karşın nüfusun yüzde 22 arttığını vurguladı.
Türkiye Net İthalatçı Konumda
2025’in ilk 10 ayında bakliyat ihracatının yüzde 17 düşerek 947 bin ton olduğunu belirten Özdemir, ithalatın ise 1 milyon 118 bin ton seviyesinde kaldığını ifade etti. Türkiye’nin miktar bazında bakliyatta net ithalatçı konumda olduğunu söyledi.
İhracatın büyük ölçüde ithal edilen kırmızı mercimeğin işlenip yeniden ihraç edilmesine dayandığını kaydeden Özdemir, sektörün hem üretim hem de yeterlilik açısından “kırmızı alarm” verdiğini dile getirdi.
Bakliyat Desteklerde Geride
Yeni destekleme modelinde bakliyat stratejik ürün olarak tanımlanmasına rağmen, destek katsayılarının en düşük seviyede kaldığını belirten Özdemir, üreticinin bu nedenle bakliyattan uzaklaştığını söyledi.
Nohut ve mercimek için dekara 310 TL, Buğdayda 403 TL, Yağlık ayçiçeğinde 465 TL destek verildiğini hatırlattı.
Ayrıca, bakliyat üretiminin yoğun olduğu illerde daha yüksek destekli alternatif ürünlerin teşvik edilmesinin üretimi sekteye uğrattığını ifade etti.
Havza Modeli Amacından Sapıyor
Türkiye’de 945 ilçenin tarımsal havza olarak belirlendiğini belirten Özdemir, ürünlerin çok fazla havzada desteklenmesinin kümelenme hedefiyle çeliştiğini söyledi. Uzmanlaşmış bölgelerde sadece o ürünlerin desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Nadas Alanları Bakliyata Açılmalı
Son 7 yılda nadas alanlarının 9 milyon dekar azaldığını, ancak bu alanlardan bakliyatın yeterince pay alamadığını belirten Özdemir, bakliyatın toprağı zenginleştiren ve gübre ihtiyacını azaltan özelliğine dikkat çekti.
Su Kısıtı Olan Bölgeler İçin En Uygun Ürün
FAO verilerine göre mercimeğin et ürünlerine kıyasla çok daha az su tükettiğini hatırlatan Özdemir, “Su kısıtı bulunan havzalarda dane mısır gibi ürünlere destek verilmemesi kararını isabetli buluyoruz . Ayrıca su kısıtı bulunan 11 il ve 52 havzada çiftçilere su kısıtı desteği sağlanacaktır. Bu ürünler arasında nohut ve mercimek de yer almaktadır.Üstelik, bu ürünler benzer protein seviyesine sahip et ürünlerine göre de daha az su tüketmektedirler.”dedi
Hedef: Yeniden Üretim Merkezi Türkiye
Özdemir, Türkiye’nin bakliyatta yalnızca bir aktarma merkezi olarak anılmasının yeterli olmadığını belirterek Kendi kendine yeten, İhracatta rekabetçi, Nohut ve mercimekte dünya lideri bir Türkiye hedefini ortaya koydu.
“Üreticimizin yeniden bakliyata dönmesini sağlayacak adımlar atılmadıkça bu tablo değişmez” diyen Özdemir, destekleme modelinin acilen revize edilmesi çağrısında bulundu.
Emiralioğlu “Üreticilerimiz, çiftçilerimiz sektörün paydaşları açısından zor bir yıldı”
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdür Yardımcısı (BÜGEM) İhsan Emiralioğlu da konuşmasında 2025 yılının tarım sektörü açısından çok zor bir dönem olduğunu ifade ederek, “Üretim kayıplarımızın olduğu, özellikle iklim risklerinin en yüksek düzeyde hissettiğimiz önce mevsimin başında zirai don, kış boyunca devam eden kuraklık, yaz boyunca devam eden gene yağış azlığı, barajlardaki su azlıkları, onun üzerine Temmuz ve Ağustos aylarında yaşadığımız, art arda devam eden yüksek sıcaklıklar. Bunların hepsi tarım sektörünü olumsuz etkileyen faktörlerdi. Tarım sektörü iklim değişikliklerinden çok etkilenen bir sektör. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz sektörün paydaşları açısından zor bir yıldı. Temennimiz odur ki 2026 yılı bol ve bereketli geçer.” Dedi.
UBK’nın Faaliyet Raporu, Bilanço Gelir Gider hesapları ve Denetleme kurulu raporunu UBK Genel Sekreteri İsmail İnam tarafından okundu ve ibra edildi.
Dilek ve temenniler bölümünde TÜBİTAK Marmara Gıda Araştırma Merkezinden Dr. Emine Aytunga Arık Kibar, araştırma merkezinin çalışmaları ve Protwin projesini anlattığı bir sunum gerçekleştirdi.