Tuz deposundan Taş Binaʹ ya -30- (İlyas Halil, Nuri Abaçʹ lı Mersin yılları)... Abdullah Ayan yazdı

2008ʹ de yayınlanan Chagall Yıllarım kitabındaki öykülerinde Halil; sadece Mersinʹ i değil, tam da o günlerde yitirdiği, kadim dostu, tüm acılarını sevinçlerini paylaştığı kader yoldaşı Nuri Abaçʹ ı, Abaçʹ la aydınlanan, renklenen dönemi anlatır... Ölüm haberini aldığı 2008 Martʹ ında klavyenin başına oturur ve bir kez daha Akkahve günlerini, o günlerdeki dostlarını yâd eder: ˮBu acı haberi bekliyordum. İki gün önce eşi Suna Hanımʹ la konuşmuştum. Durumu güç ve kötüydü. Tanrı acıdı da çok acı çektirmedi. Büyük sanatçı olmasının yanında, çok iyi bir dostumu ve kardeşimi kaybettim. Nuri Abaçʹ ın mimarlık bürosu o tarihte Mersinʹ de çalışma yeri olmaktan çok, bizi bir araya getiren sanat laboratuarı idi sanki. Gençken yerinde pek duramayan Nuriʹ ye yakınları ʹPire Nuriʹ dermiş. Daha sonra ʹKarınca ezmezʹ e çıkmış adı. Günümüz sanat tarihçileri ise ona ʹdev Nuriʹ diyordu. *** Gençlik yıllarımın civcivli zamanında şiir ve sanat üzerine düşündüklerimi dostum Nuri ile paylaşmıştım. O, renklerde, ben ise kelimelerde araştırma yapıyorduk. Renk uyumu, ses uyumu derken Celal Çumralı, Haşmet Akal ve Osman Özerenʹ le birbirimize giriyorduk. Coşkuyla başlattığımız bu gençlik kavgaları Akkahveʹ de geçiyordu. Sonunda Osman Özeren dost, bilgece tavrıyla bizi yatıştırırdı. Renk kavgalarına gelindiğinde Haşmet Akalʹ ın sesi gür ve berrak olarak duyulurdu. *** Nuriʹ yi tanıdığım yıl, Mersin yavaş yavaş renklenen gerçeküstü bir çocuk bahçesiydi adeta. Gökköy Belediyesi temizleyicileri gök mavi avlusunu sabunlu su ile yıkar, her sabah uyandığımızda pırıl pırıl bir mavi avlu bulurduk başımızın üstünde. (...) Mersinʹ i düşünüyordum. Bir ses ˮMerhabaˮ dedi. Bana seslenen gecenin karanlığı idi. ˮBiliyor musun?ˮ diyerek sürdürdü konuşmasını. ˮDostun Nuri şimdi bizim dostumuz oldu artık. İçimizi aydınlatmaya geldi. Ona semada bir taht verdik. Elinde fırça bundan böyle Gökköyʹ de göreceğiniz renkler hep Nuriʹ nin olacak. ˮBiliyorum,ˮ dedim. ˮBugün Mersinʹ in haritada yeri oldu ise, birazını Akdenizʹ e, çoğunu Nuriʹ ye borçludur. Mersin sokakları Nuriʹ siz çamur dolu yoldu. Nuriʹ siz yaz geceleri sivrisinek vızıltılı bir köy... (...) ˮMerhaba diyebilirsinˮ dedi kar. ˮDostun eline fırça almadan önce dünya kar gibi donuktu, renksizdi. Boştu kısacası. Mersin anlamsız bir kasaba idi. Şimdi dünyanın biraz rengi varsa, Nuri Ustaʹ nın fırçasındandır. 1954-1960 yıllarında Mersin, Kırtasiyeci Bahri Beyʹ den alınmış boş resim defteriydi. Resme, şiire düşkün olduğumuz yıllardı. Celal Çumralı saat beşten sonra yargıç olduğunu unutur, şiirden söz ederdi. Osman Özeren akil hocamızdı. Namuslu bir filozoftu. İşte o yıllarda Bahri Beyʹ in bütün boş resim defterlerini şiir ve resimle dolduruyorduk. *** Gerçeküstü çocuk bahçemiz akşamları saat beşten sonra toplandığımız yerdi. Çoğu zaman Tatar Babaʹ nın Akkahveʹ sine, bazen Öğretmenler Derneğiʹ nde kahve içmeye giderdik. Mersinʹ in Mersin olduğunu ilk Nuri bildi. Renklerini ekledi, kuşlarına ses verdi. *** Nuriʹ nin zamansız ayrılmasına üzüldüm. Zamana çattım. ˮZaman Bey, Zaman Beyˮ dedim. ˮSenin böyle cimri olduğunu bilmezdim. Akkahve yıllarımızda yaşadığımız kentin güzelleşmesi için hiç kimse Nuri kadar uğraşmadı, vakit vermedi. O yıllarda aşktan söz edilince, ister istemez senin kızlarını anımsadık. Nuri kızlarını boyadı. (...)* Ve Chagall Yıllarım kitabının sonunda, yitirdiği dostuna bu kez bir veda mektubuyla seslenir: ˮAltmış yıllık renklerde arkadaşım, duyduğumuz seslerde can dostum Ressam Nuri Abaç, bu yılın mart ayında dünyamızdan ayrıldı. ˮNu... (sessizlik) ... ri, ne   ne oluyor?ˮ diyebildim ancak. ˮBu kez dolmuşta yer yok, kusura bakmaˮ dedi. Nuri, çıkan bütün kitaplarımın kapağını kendine özgü çizgilerle anlamlı kılarken, aynı zamanda söylemek istediğimi de tamamlıyordu. Kekelediğim iki kelimenin arasına renk sürerek, kimseye ʹİlyas kekeliyorʹ dedirtmedi. Beni hiç yalnız komadı. İlk kez bu kitabımın kapağı için Nuri Ustaʹ yla görüşemedim. ˮNu- Nuri ne- ne dersin?ˮ diyemedim. Ama aramızdaki kuralı da bozmadım. ˮNuuu- riiˮ dedim, ˮimzanı taşıyan koleksiyonumdaki bir resmin öykülerimi anlatacak yine. Benden iyi söyleyecek.ˮ Ustaʹ nın başını ˮevetˮ anlamında salladığını gördüm. Aziz dostum sevgiyle, saygıyla anıyorum seni. (Kanada Ağustos 2008)ˮ** * Chagall Yıllarım (2008) kitabı, (Nuri Abaç yıllarım öyküsü) ** Chagall Yıllarım (2008) kitabının sonunda yer alan Abaçʹ ın ölümü ardından kaleme alınan Bir dostun ardından başlıklı mektup Abdullah Ayan Tuz deposundan taş binaya-1 Tuz deposundan taş binaya-2 Tuz deposundan taş binaya-3 Tuz deposundan taş binaya-4 Tuz deposundan taş binaya-5 Tuz deposundan taş binaya-6 Tuz deposundan taş binaya-7 Tuz deposundan taş binaya-8 Tuz deposundan taş binaya-9 Tuz deposundan taş binaya-10 Tuz deposundan taş binaya-11 Tuz deposundan taş binaya-12 Tuz deposundan taş binaya-13 Tuz deposundan taş binaya-14 Tuz deposundan taş binaya-15 Tuz deposundan taş binaya-16 Tuz deposundan taş binaya-17 Tuz deposundan taş binaya-18 Tuz deposundan taş binaya-19 Tuz deposundan taş binaya-20 Tuz deposundan taş binaya-21 Tuz deposundan taş binaya-22 Tuz deposundan taş binaya-23 Tuz deposundan taş binaya-24 Tuz deposundan taş binaya-25 Tuz deposundan taş binaya-26 Tuz deposundan taş binaya-27 Tuz deposundan taş binaya-28 Tuz deposundan taş binaya-29