Büyük Taarruz Ve Mustafa Kemal... Mehmet Deniz yazdı

(Öğrenmek ve anlamak kıymet artırır. M. DENİZ) 26 Ağustos 1922 Atatürkʹün hayatındaki en zor gündür. Çünkü kıtalararası ve deniz aşırı imparatorluk kurmuş, arkasında Anadoluʹdan başka toprağı kalmayan Türklerin Anadoluʹdaki son bağımsız günü olabilirdi. Atatürk, 1911ʹden beri tam 11 yıldır savaşan milletin tükenmek üzere olduğunu, silah, mühimmat ve insan kaynaklarının yetersizliğinin bir atımlık kaldığının bilincindeydi. Sakarya Savaşı ve Büyük Taarruz Planı 1- Atatürk 1921ʹde Sakarya Savaşıʹnı; ordunun önemli bir kısmının firar etmesine ve mevcut subaylarının çoğunun şahadetine rağmen nitelikli komuta dehası ile kazandı. Sakarya yenilgisinden sonra, Yunan ordusu Ankara önlerinden çekilip, Afyon-Eskişehir ekseninde İngiliz destekli ˮmuazzamˮ bir savunma hattı oluşturdu. 2- İngilizler bu savunma hattı için ˮTürkler 6 ayda geçerse, 6 günde geçmiş sayılabilirlerˮ diyordu. Savunma hattı çok sağlam ve ulaşılamaz kabul ediliyordu. Atatürk ve generaller de bunun bilincindeydi. Savaşın uzamadan ve bir vuruşla kazanılması gerekiyordu. Aksi takdirde cephane, erzak, para ve en önemlisi asker yetmezdi. Batı Anadolu Yunan toprağı olurdu. 3- Atatürk bu iş için Mustafa Fevzi Paşa’nın hazırladığı “Kurt Kapanı” savaş planını Mustafa İsmet Paşa ile birlikte gözden geçirerek çok riskli bir plan hazırladı. Üç Mustafa’nın hazırladığı ve kimsenin bilgilendirilmediği taarruz planı, ya büyük bir bozgun ya da büyük bir zafer olacaktı. Büyük Taarruz Öncesi Hazırlıklar ve Görüntü 1- Yunan Ordusu’nun Batı Anadoluʹdaki pervasız hareketlerini gerekçe gösteren Meclis, savaşmak için Atatürkʹe baskı yapıyor, sert eleştiriyordu. 2- Atatürk; Tartışma ve eleştiriler içinde büyük bir akılla, 27 Temmuzʹda futbol maçı ve Ağustos ortalarında Çay Partisi düzenledi. Savaşın kıt imkanlarla aldatma olmadan kazanılamayacağını düşünüyordu. 3- Türk tarihi savaşta manevra ve saldırı planlarını sanatçı gibi kullanan lider ve komutanlarla doluydu. Büyük liderlerin savaş manevraları ile saldırı planları iyi bir kaynaktı. Mustafa Kemal; Yunan’ı aldatmak amacıyla düzenlediği futbol maçı ve çay partisi gölgesinde savaşın son hazırlıklarını yapıyordu. 4- Yunan ordusu; Atatürkʹe yönelik sert Meclis eleştirileri ile içine düşülen durumdan keyifli ve rahattı. Bu durumu fırsat bilen Atatürk, Meclisʹteki muhaliflerin sert eleştirilerine göz yumuyordu. Onları da taarruzun gizliliğinin bir parçası haline getirmişti. 5- Taarruzdan birkaç gün önce verilen Çay Partisi esnasında Konyaʹya geçerek, Telgraf ve Posta Teşkilatıʹnı basarak, kontrol altına aldı. Oradan cepheye geçerek cephe paşalarının itirazına neden olan Üç Mustafa’ya ait savaş planını masaya koydu. 6- İtiraz edenlerin başında Harbiyeʹnin Stratejisti Yakup Şevki Paşa vardı.Paşaʹya göre kaybetme riski yüksek olan planı uygulamak delilikti. Başarısızlık halinde Ankara düşer, Milli Mücadele yenilir ve Anadolu tamamen işgal edilebilirdi. 7- Yakup Şevki Paşa haklıydı. Zira Plana göre cephane ikmali mümkün değildi. Cephane bittiği durumda savaş kılıçlara kalacaktı. Makineli tüfeğe karşı kılıç. Bu tehlike yüzünden tartışma çok uzadı. 8- Atatürk savaş planını, ordunun yok olma riskini göze alarak düşman birliklerini ele geçirme üzerine yapmıştı. Yani ˮİkmali düşmandan yaparızˮ demişti. Savaş kaybedildiği takdirde, bir yılda düşmana kısmen denk hale getirilen orduyu bir daha bu gücü ulaştırılamayacağını düşünüyordu. 9- “Kesin sonuç almak, savaşı bitirmek zorundayız” diyerek “tehlikesine rağmen, bu planın uygulanmasından başka çare göremiyorumˮ dedi. Plana karşı çıkanlara ve özellikle Yakup Paşaʹya net bir ifade ile ˮKorkmayın Paşam. Sorumluluk bana aittir. Kaybedersek beni hemen asarsınız!ˮ sözü ile son noktayı koydu. 10- Yakup Paşaʹyı korkutan neydi? Plan eski Türklerden kalma ˮTers ve Kurt Kapanı Cepheʹydiˮ. Taarruzdan önceki gece ordunun tamamına yakını mevzileri terk edecek, yer değiştirecekti. Ana risk olan bu durum fark edilirse koca ordu hareket halinde yakalanır ve imha olabilirdi.   Orduların Büyük Taarruz Hareketi 1- Ordu İsmet Paşa Komutasıʹnda ve plan çerçevesinde; 25 Ağustos günü hava karardıktan sonra, cepheyi terk ederek harekete geçti. Şuhut Dağlarıʹnın arasındaki bir patikadan ve fark ettirmeden sahip bulunduğu kıt imkanlarla tan vaktinde bombardıman başlatacağı yere, Yunan Hattıʹnın güneyine, sessizce vararak vur emrini bekledi. Vur emri dakikaları geçmek bilmiyordu. 2- Tan ağarmaya başladığında İsmet Paşa bombardımanı başlatacaktı. Ancak hesapta olmayan ve orduyu rahatsız eden yoğun bir sis bastı. 3- Kocatepe’deki komuta merkezi şaşkındı.Ani saldırma, Yunanı hazırsızlık yakalama ve fark edilmeme planı sis engeline takılmıştı. Taarruz için karşı cephe görünür olmalıydı. Gecikme ve fark edilme riski yüksekti. Sis dağılmıyordu. 4- Gergin olan Mustafa Kemal, Kocatepeʹdeki karargahından; canı sıkkın, morali bozuk ve oldukça stresli çıktı. Tek başına, kayalıklar arasında mevcut durumu derin tefekkür etti. Bu esnada, komuta ekibinden biri, Kocatepeʹdeki o tarihi anı fotoğrafladı. 5- Havanın aydınlanması ile sis bir anda dağıldı. Düşman mevzilerinin görünmesi ile birlikte İsmet Paşa, aldığı emir ile 26 Ağustos 1922 günü, saat 05:30ʹda Türk toplarına vur emrini verdi. 6- Toplar birbiri ardına ateşlenirken, Mustafa Kemalʹin stresi artıyordu. Cephane kısıtlıydı. Top mühimmatı, düşman mevziler yok edilene kadar bitmemeliydi. Aksi halde ordu dağlık arazide, ters bir halde, düşmanın saldırısına maruz kalarak yok olabilirdi. 7- Koruması ve Yaveri Yarbay Muzaffer Kılıç, bombardımanı izlerken, Mustafa Kemalʹin ˮYa Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et! Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme!ˮ duasını hafızasına not ediyordu. 8-Yunan mevzilerini, beklenmedik bir anda ve tam isabetle vuran İsmet Paşaʹnın bombardımanı Kocatepeʹde heyecanla izleniyordu. Yunan Karargahı, saldırıyı doğudan beklediği için, kandırmaca sandı. Saldırı planlandığı şekilde ve kısa sürede mevzileri parçaladı. Tepeler ele geçirilmeye başlandı. 10- Bu sırada şaşkın ve kafası karışık Yunan karargahı, önceden telgraf hatları kesildiği için İzmirʹdeki Yunan Başkomutanlık merkezine erişemiyordu. Komutan Trikupis her ihtimale karşı güneye birlik kaydırmaya başladığı sırada, Yunan Başkomutanı Hagi Anestiʹden, baskının bir şaşırtmaca olduğuna ve mevzilerin korunmasına dair telgraf geldi. En büyük fark, Yunan Başkomutanı’nın İzmir’de, var olma savaşı veren Türk Başkomutanıʹnın ise cephede askeri ile omuz omuza olmasıydı. 11- 27 Ağustos’ta taarruzun ikinci günü şafağında askerimizin Afyonʹa girişi ile birlikte, Mustafa Kemal de savaşın içinde olmak amacıyla karargahını Afyonʹa aldırdı. 12- Taarruz, Fevzi Paşa ile Mustafa Kemal’in ˮTers ve Kurt Kapanıˮ Planıʹna göre sorunsuz yürüyordu. Yunan Ordusu kısmen çevrilmişti. Son bir hamle ile birliklerini güneye kaydırdı ise de başarılı olamadı. Çünkü Yakup Şevki Paşa tam bu sırada kuzeyden taarruza kalkmış ve Yunan ordusunu şaşkına çevirmişti. 13- 29 Ağustos günü Türk ordusu Yunanı Dumlupınarʹda kuşattı. Düşman kurt kapanına girmişti Türk askeri süngü hücumuna kalktığı esnada Atatürkʹün sinirleri boşaldı. Ateş hattında, siperler üzerinde; ˮHagi Anesti! Gel de ordularını kurtar!ˮ diye haykırdı!   Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri ve İzmir’in Kurtuluşu 30 Ağustos günü, Yunan ordusu mevzilerinin imhası ile kaçmaya başladı. İşte bu sırada yeniden mevzilenmemeleri için, o tarihi ve meşhur ˮOrdular! İlk hedefiniz Akdenizʹdir! İleri!ˮ emrini verdi. 30 Ağustos Dumlupınar yenilgisi düşmanın sonunu getirmişti. Atatürk’ün “Hat’ı müdafaa yoktur. Sath’ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” ve ˮOrdular! İlk hedefiniz Akdenizʹdir! İleri!ˮ emriile yorulmayı unutan ordular, İzmirʹe kadar 400 km kovalamacaya başladı. Mustafa Kemal’in de yakın takibi ile emir tereddütsüz uygulandı. Önce Uşakʹa girildi. 2 Eylülʹde, Yunan Cephe Komutanı Trikupis, esir alındı. Ordu 9 Eylül günü İzmir de alarak Yunan Ordusu’nu denize dökerek BÜYÜK TAARRUZ’U büyük bir bayram olan ZAFER BAYRAMI ile kutladı. Derim ki, geçmişinden habersiz olmak, emanet edileni anlamamaktır. Mersin - 29 Ağustos 2018   Mehmet DENİZ MESİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı