Nisan 1924’ te TBMM çatısı altında gerçekleştirilen Mersin Limanı müzakereleri -2
Mersin Limanının yapım ve işletilmesi hususunda Fransız Gronblad şirketiyle imzalanan ve yasalaşması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ne kanun tasarısı ekinde getirilen mukavele görüşmeleri dönemin Mersin Milletvekili Niyazi Bey’ in ısrarlı takibi sonucu gecikmeli de olsa 12 Nisan 1924 günü başlar…
Niyazi Bey Mersin limanının başta Anadolu olmak üzere tüm bölge açısından jeostratejik önemine, gelecekle ilgili beklentilere değindiği tarihi konuşmasında günümüze de ışık tutacak önemli bilgiler ışığında oldukça kapsamlı bir perspektif çizer…
Kolay anlaşılsın diye bazı kelime ve cümlelere günümüzdeki karşılıklarıyla yer vermeye çalıştığım o tarihi konuşması şöyle devam ediyordu Niyazi Ramazanoğlu’ nun:
“Binaenaleyh o kıtalarımızın ticaretini, ithalât ve ihracatını, bütün muvaridatını (ürünlerini) bu limanımıza celbetmek Devletin menafii âliye ve menafii iktisadiyesi iktizasındandır. ( devletin yüksek çıkarları ve ekonominin yararına).
Mersin Limanının bu vazaifinden maada (bu görevi dışında) bilhassa büyük bir istikbali iktisadîye namzet olan Adana ve havalisinin limanı olduğu da unutulmasın.
Bu havali vaktiyle de Mersin'i beslediği gibi yarın kuvayı miyahiyesinden(akarsuların gücü) istifade ile, iska(sulama) ve sanayinin inkişafatı (gelişmesi) ile yalnız başına bir limanı yaşatacak kadar ehemmiyeti haizdir.
Arkadaşlar; Harbi umumiden evvel Mersin, hemen yalnız Adana vilâyetinin bir iskelesi olduğu ve civarında İskenderun Limanının çalıştığı, Trablus ve Beyrut limanlarının Türk ülkesi dâhilinde bulunduğu devrelerde bile Türkiye'nin bu kısmında mühim bir rol ifa ederdi. Yine aynı veçhile İskenderun Limanından çok fazla bir faaliyet ibraz ederdi. Hâlbuki Mersin o zaman yalnız altmış yedi kilometrelik bir hatla Adana'yı denize bağlıyordu. Adana Vilâyetinin bile mühim bir kısmı hat ile merbut (bağlı) değildi. Toros tünelleri açılmamıştı. Amanos tünelleri açılmamıştı. Binaenaleyh! Ne Konya ve ne de Urfa ve Mardin havalisi Mersin'e bir şimendiferle kesbi irtibat etmemişti (bağlanmamıştı). Bu vaziyet dâhilinde bile mühim bir rol ifa ederdi.
Bugün ise Harbi Umumide yapılan faaliyet ile tüneller açılmış bütün bu memleketler kuvvetli bir şebeke ile Mersin'e bağlanmıştır. Bu, noktai nazardan tabiîdir ki, faaliyeti ve rolü daha vâsi (geniş) olacak, pek büyük ehemmiyet kesbedecektir (kazanacak).
Bu kadar büyük coğrafî mevki ve ehemmiyeti haiz olan Mersin'in maatteessüf (üzücü/esef verici) en büyük noksanı açık bir liman olmasıdır. Ancak şunu nazarı dikkate almak lâzım gelir ki, bir limanda aranılacak en büyük vasıf, iktisadî kıymettir. Ondan sonra tabii vaziyet (doğal durum) gelir. Nakliyatı bahriyenin tekemmülâtı (deniz taşımacılığının geliştirilmesi) ve sefaini ticariyenin (ticari yük) bugün kesbettiği cesamet (taşıdığı büyüklük) artık tabiî limanlarla iktifa edilememesini intaç etmiştir. (ortaya çıkarmak, sonuçlandırmak)
Bir liman ne kadar tabiî evsafı (doğal şartlar) haiz olursa olsun, eğer iktisadî bir ehemmiyeti haiz değilse (ekonomik önemi taşımıyorsa), eğer iktisadî kıymeti haiz hinterlanda malik değilse o limanın kıymeti hiçtir.
Bu noktai nazardan (açıdan) Mersin filhakika açık bir liman ise de, bu iktisadî kıymet ve ehemmiyetten dolayı herhalde büyük bir rol ifasına namzettir. Ve bundan dolayıdır ki bunun dalgakıranlarla mahfuziyetinin (korunmasının) temini ameliyat ile derinleştirilmesi ve tesisatı lâzıme ile teçhizi zarurîdir (gerekli araçlarla donanımı). Bendeniz burada limanın bugünkü umku (derinliği) hakkında izahat vermeyi fazla görürüm. Başlıca maruz olduğu rüzgârlar da Cenubî Garbî (güney batı) rüzgârıdır. Bundan dolayı her sene külliyetli zararlar olur. Yalnız bu sene dört yüz bin liralık eşyayı ticariye batmıştır. Bunun sebebi; her liman için lâzım olan teçhizattan, dalgakırandan ve aynı zamanda eşyayı ticariyeyi kolaylıkla tahmil ve tahliye (yükleme boşaltma) edecek tesisattan ve gemilerin doğrudan doğruya rıhtıma yanaşmasına muktazi umktan (gerekli derinlikten mahrumiyetidir.
Binaenaleyh Mersin gibi bir yerde liman tesisi zarurîdir. Şurasını da ilâve edeyim ki arkadaşlar, bu ihtiyaç bugün değil çoktan takdir edilmiştir. Vaktiyle 1327 senesinde* hükümet bu limanın ehemmiyet ve kıymetini takdir etmiş, istikşafatını icra eylemiş (etütlerini tamamlamış) olup, bütün bu evrak elyevm İstanbul'da Nafıa Nezareti dosyaları meyanında mahfuzdur.
İstikşafat (inceleme/etütler) neticesinde bu limanın altı yüz seksen bin altın lira ile çıkacağı tespit edilmiş ve bilhassa müteaddit foraj (deniz tabanında yapılan sondaj) ameliyatı yapılarak neticei tetkikatta taban teşkil edecek tabakatın (katmanların) arjil ve galenlerden müteşekkil bulunduğu (jeolojik katman türlerinden söz ediliyor) ve binaenaleyh taban itibariyle evsafı lâzımeyi haiz (zeminin liman inşasına uygun) olduğu anlaşılmıştır.
Bendeniz fennî kısmı hakkında şimdilik izahat itasına lüzum görmüyorum. Neticei keşfiyatta (araştırmalar sonucu) Hükümet bu limanın inşasını derpiş ederken (ön görürken), karşısına Högnen çıkmıştır. Mösyö Högnen 7 Mart 1327 (1910) tarihinde İskenderun Limanı imtiyazını aldığı gibi 21 Mart 1327 tarihinde de Mersin Limanının imtiyazını elde etmek için icabeden teşebbüsatta bulunmuş olduğu gibi Nafıaca lâyihası da ihzar (Nafıa Nazırı Hallaçyan’ ın hazırlattığı tasarı) edilmişti. O zaman Nafıa Nezaretince tanzim edilen ve Meclise sevkedilmek üzere olan lâyihai kanuniye sureti (yasa tasarısı) elimde mevcuttur.
» Bahrisefit (Akdeniz) sahilinde başlıca meharici esasiyeyi (mahreç çıkış) teşkil edecek olan iskelelerin en mühimi Mersin iskelesidir. Zira bir taraftan Bağdat hattı, Mersin - Adana hattı vasıtasıyla Mersin'e indiği gibi diğer taraftan Samsun hattı da buraya inecektir. Bu noktai nazardan Mersin'de muntazam liman inşası ile Anadolu’nun en münbit ve mahsuldar ve ticaretgâh aksamına ait muamelâtı ticariyenin tevsii (ticari işlemlerin genişlemesi artması) muktazidir (gerekli).
Alelhusus Anadolu'nun Bahrisefit (Akdeniz) vasıtasiyle vukubulan ithalât ve ihracatının kısmı mühimini (önemli bölümü) elyevm(bugün) Mersin İskelesinde icra edilmekte olduğu cihetle Bağdat şimendiferi (İstanbul’u Bağdat’ a bağlayan ve 1980’ lere kadar işlevini sürdüren Bağdat veya sonraki adıyla Toros Ekspresi) Adana'ya vasıl olur olmaz Mersin İskelesinin ehemmiyeti iktisadiyesi (iktisadi önemi) bir kat daha tezayüt edeceği(artacağı) varestei izahtır(izahtan uzak).» deniyor.
Fakat, hututa (hatlar –burada demiryolu hatları vurgulanıyor- ) malik olan şirketler aynı zamanda hattın bahr-î (deniz) istasyonu demek olan limanlara da malik olması lâzım geldiğinden dolayıdır ki, Anadolu Demiryolu Şirketine verilmesi münasip görülüyor, zemininde bir şey ihzar edilmiştir. Lâkin Avrupa'dan gelen bir telgraf herhangi bir tesiri haricî dolayısıyla, o zaman Avrupa'da bulunan bir nazırımızdan gelen bir telgraf üzerine bu imtiyazın itası muvafık görülmemiştir. **
Efendiler! Biliyorsunuz ki, Adana mütarekeden sonra işgal edildi. İşgal esnasında Fransızlar bu limana büyük bir ehemmiyet atfettiler ve o zaman memlekete gelmiş bulunan Gronblâd isminde birisine bazı işler verdiler. Gümrük varidatından tesviy edilmek üzere biraz rıhtımla, mevcut iskeleyi tecdit ve tamir ettiler.”
Mersin’ e liman yapılmasıyla ilgili TBMM’ de 12 Nisan 1924’ te başlayıp 14 Nisan günü de süren hayli ilginç ve kent tarihine de ışık tutacak görüşmeleri ele almayı sürdüreceğim…
*Miladi 1910 yılında Bedros Hallaçyan’ ın Nafıa Vekili olduğu dönemde hazırlanan proje.
** İmparatorluğun son yıllarında Mersin liman işletmesinin Almanlarla ortak kurulan Anadolu Demiryolu şirketine verilmesi yönünde düşünce oluşsa da, belli ki yaklaşmakta olan Dünya savaşı arifesinde böylesi stratejik öneme sahip limanın Almanya’ ya verilmesinin karşı cephede yaratacağı tepkiler Avrupa’ da bulunan bir Nazır’ a iletiliyor ve uyarı etkisini göstermiş olmalı ki liman imtiyazının verilmesi gerçekleşmiyor..
Abdullah Ayan