Özdemir, 'Narenciyeyi Sınırlı Sayıda Pazara Düşük Fiyatla İhraç Ediyoruz'

Ekonomi 29.07.2019 - 13:54, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Özdemir, 'Narenciyeyi Sınırlı Sayıda Pazara Düşük Fiyatla İhraç Ediyoruz'

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Narenciyenin sıırlı sayıda ğazara düşük fiyatla ihraç edildiğini belirterek, "11 Milyar Doları Aşan Pazardan Pay Alamıyoruz.Yeni Bir Üretim Planlaması ve Destekleme Politikasına İhtiyacımız Var.Bu olumsuz tabloyu düzeltmek zorundayız. "dedi

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, yaptığı açıklamada konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) tarafından yayınlanan değerlendirme raporuna göre 20 Ağustos 2018 - 30 Haziran 2019 dönemini kapsayan narenciye sezonunda  ihracatımız bir önceki sezona kıyasla miktar olarak yüzde 9 azaldı ve 1 milyon 743 bin tona geriledi. Değer olarak incelendiğinde ise bu düşüş daha fazla. Gelirimiz bir önceki sezona göre yüzde 23 azalarak 735 milyon dolar oldu. Bu dönemde ihracatımızın yüzde 70'lik bölümünü Rusya, Irak, Ukrayna ve Suudi Arabistan pazarları oluşturdular.   Sınırlı Sayıda Pazara Düşük Fiyatla İhraç Ediyoruz   Bu veriler temel alındığında iki önemli hususun ön plana çıktığı kanısındayım:   1. On yıl önceki narenciye sezonu ile karşılaştırıldığında, narenciye ihracatımız miktar olarak yüzde 59 arttı. Ancak ihracat gelirimiz aynı zaman zarfında yüzde 7 geriledi. On sezon öncesine göre şu anda ton başına satış fiyatı olarak portakalı yüzde 53, mandalinayı yüzde 46, limonu yüzde 35 ve greyfurdu yüzde 25 daha ucuza ihraç ediyoruz.   2. Yine on yıl önce narenciye ihraç pazarımızın yüzde 70'i Rusya, Irak, Ukrayna ve Suudi Arabistan'dan oluşuyordu, bugün de aynı ülkelerden oluşuyor.   Bu tespitler ışığında narenciye ihracatımız ile ilgili şu sonuçlara ulaşabiliriz:   Öncelikle, rakip ülkelerle rekabet edebilmek ve pazar payımızı koruyabilmek için narenciyeyi her yıl daha da ucuza ihraç ediyoruz. En önemli ihraç ürünümüz olan mandalinadan geçen sezon ton başına 400 dolar gelir sağladık. Bu rakam Çin için 1.336 ve İspanya için 1.275 dolar. Portakalı Mısır 860, İspanya 848 dolara ihraç ederken, ülkemiz yurtdışına sadece 335 dolara gönderiyor. Limondan ton başına 473 dolar kazanıyoruz. Oysa İspanya 1.390 ve Arjantin ve Meksika 752 dolar gelir elde ediyorlar.   Diğer yandan, narenciyede büyük ithalatçı ülkeler ile Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler büyük farklılık gösteriyor. Sınırlı sayıda pazara bağımlıyız ve pazar çeşitliliğini ne yazık ki artıramıyoruz.   11 Milyar Doları Aşan Pazardan Pay Alamıyoruz   Eğer önümüzdeki yıllarda narenciye ihracatında geçmişte olduğu gibi iyi fiyatlarla rekabetçi olmak ve bunun için de bugünden bazı önlemler almak istiyorsak bu sonuçların nedenlerini iyi irdelemeliyiz. Bunların başında ise narenciye pazarlarının talep ettiği türde ve kalitede ürün yetiştiremiyor olmamız yer almaktadır.   Örneğin dünya genelinde narenciyeden üretilen 8 milyar dolarlık meyve suyu pazarı var. Ve bu pazarda payımız yok. Çünkü narenciyede sahip olduğumuz çeşitlerin içerdiği meyve suyu oranı beklenen standartları ve istenen verimliliği karşılamıyor. Üstelik Brezilya, İspanya ve İsrail gibi ülkelerden ithalat yapmak zorunda kalıyoruz.   Yine dünyada 16 milyar dolarlık sofralık narenciye ticareti var. Bunun 3 milyar dolarlık bölümü klemantin, lime, tatlı portakal, beyaz portakal gibi çeşitlerin ticaretinden oluşuyor. Amerika, Fransa, Almanya ve Hollanda ise en önemli tedarikçiler. Ancak bu çeşitler ülkemizde çok az üretildiğinden, bu pazardan da pay alamıyoruz.   Özetle; 8 milyar dolarlık kısmı meyve suyu, 3 milyar dolarlık kısmı ise sofralık olmak üzere toplamda 11 milyar doları aşan pazarda ülke olarak yokuz.   Yeni Bir Üretim Planlaması ve Destekleme Politikasına İhtiyacımız Var   Sonuç olarak; narenciyede talep gören tür ve kalitede ürün yetiştiremiyor olmanın, rekabetçi olduğumuz çeşitleri düşük fiyatla ihraç etmenin ve pazar çeşitliliği oluşturamamanın yol açtığı bu olumsuz tabloyu düzeltmek zorundayız.   Bu doğrultuda; araştırma ve geliştirme (arge) çalışmalarının büyük önem taşıdığını ve bu çalışmaların da iki aşamalı olarak ele alınması gerektiğini düşünüyorum.   İlk aşama olarak, güçlü olduğumuz ürünlerin yanında, dünya pazarlarında talep gören yeni tür ve çeşitlerin belirlenerek, istenilen kalite ve dayanıklılıkta üretiminin yaygınlaştırılmasını hedeflemeliyiz. Ülkemizde birçok narenciye bahçesi ekonomik ömrünü tamamlamış ve verimden düşmüş durumdadır. Bu kapsamda belirlenen tür ve çeşitlere yönelik yeni narenciye bahçesi oluşumunun ve mevcut bahçelerin dönüşümünün güçlü bir şekilde desteklenmesi önemli katkı sağlayacaktır.   Diğer yandan, narenciye dış ticaretinde söz sahibi ülkelerin ürün arzı yılın büyük bölümünde devam etmektedir. Oysa ülkemiz için bu süre çok daha kısadır. Bu da rekabet gücümüzü olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle ikinci aşamada, hem rekabetçi olduğumuz mevcut ürünlerin hem de yeni tür ve çeşitlerin hasat süresini, ürün ve kalite kaybı olmadan, tüm sezona yayılacak şekilde genişletmenin yollarını aramalıyız.   Mersin tarımı ve ekonomisi için önemli bir ürün grubu olan narenciyeden hem ülke hem de üretici olarak daha fazla gelir elde etmek için bu adımları atmalıyız. Bu adımları temel alan yeni bir narenciye üretim planlaması, bu üretimi teşvik edecek bir destekleme politikası, etkin bir yeni pazar ve markalaşma stratejisi ile tüm bu hedeflere ulaşabiliriz. Ancak bu şekilde İspanya, Güney Afrika, Brezilya, Çin, Amerika gibi piyasanın hakimi ülkelerle rekabetçi hale gelebiliriz.  
Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Narenciyenin sıırlı sayıda ğazara düşük fiyatla ihraç edildiğini belirterek, "11 Milyar Doları Aşan Pazardan Pay Alamıyoruz.Yeni Bir Üretim Planlaması ve Destekleme Politikasına İhtiyacımız Var.Bu olumsuz tabloyu düzeltmek zorundayız. "dedi

Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, yaptığı açıklamada konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) tarafından yayınlanan değerlendirme raporuna göre 20 Ağustos 2018 - 30 Haziran 2019 dönemini kapsayan narenciye sezonunda  ihracatımız bir önceki sezona kıyasla miktar olarak yüzde 9 azaldı ve 1 milyon 743 bin tona geriledi. Değer olarak incelendiğinde ise bu düşüş daha fazla. Gelirimiz bir önceki sezona göre yüzde 23 azalarak 735 milyon dolar oldu. Bu dönemde ihracatımızın yüzde 70'lik bölümünü Rusya, Irak, Ukrayna ve Suudi Arabistan pazarları oluşturdular.

 

Sınırlı Sayıda Pazara Düşük Fiyatla İhraç Ediyoruz

 

Bu veriler temel alındığında iki önemli hususun ön plana çıktığı kanısındayım:

 

1. On yıl önceki narenciye sezonu ile karşılaştırıldığında, narenciye ihracatımız miktar olarak yüzde 59 arttı. Ancak ihracat gelirimiz aynı zaman zarfında yüzde 7 geriledi. On sezon öncesine göre şu anda ton başına satış fiyatı olarak portakalı yüzde 53, mandalinayı yüzde 46, limonu yüzde 35 ve greyfurdu yüzde 25 daha ucuza ihraç ediyoruz.

 

2. Yine on yıl önce narenciye ihraç pazarımızın yüzde 70'i Rusya, Irak, Ukrayna ve Suudi Arabistan'dan oluşuyordu, bugün de aynı ülkelerden oluşuyor.

 

Bu tespitler ışığında narenciye ihracatımız ile ilgili şu sonuçlara ulaşabiliriz:

 

Öncelikle, rakip ülkelerle rekabet edebilmek ve pazar payımızı koruyabilmek için narenciyeyi her yıl daha da ucuza ihraç ediyoruz. En önemli ihraç ürünümüz olan mandalinadan geçen sezon ton başına 400 dolar gelir sağladık. Bu rakam Çin için 1.336 ve İspanya için 1.275 dolar. Portakalı Mısır 860, İspanya 848 dolara ihraç ederken, ülkemiz yurtdışına sadece 335 dolara gönderiyor. Limondan ton başına 473 dolar kazanıyoruz. Oysa İspanya 1.390 ve Arjantin ve Meksika 752 dolar gelir elde ediyorlar.

 

Diğer yandan, narenciyede büyük ithalatçı ülkeler ile Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler büyük farklılık gösteriyor. Sınırlı sayıda pazara bağımlıyız ve pazar çeşitliliğini ne yazık ki artıramıyoruz.

 

11 Milyar Doları Aşan Pazardan Pay Alamıyoruz

 

Eğer önümüzdeki yıllarda narenciye ihracatında geçmişte olduğu gibi iyi fiyatlarla rekabetçi olmak ve bunun için de bugünden bazı önlemler almak istiyorsak bu sonuçların nedenlerini iyi irdelemeliyiz. Bunların başında ise narenciye pazarlarının talep ettiği türde ve kalitede ürün yetiştiremiyor olmamız yer almaktadır.

 

Örneğin dünya genelinde narenciyeden üretilen 8 milyar dolarlık meyve suyu pazarı var. Ve bu pazarda payımız yok. Çünkü narenciyede sahip olduğumuz çeşitlerin içerdiği meyve suyu oranı beklenen standartları ve istenen verimliliği karşılamıyor. Üstelik Brezilya, İspanya ve İsrail gibi ülkelerden ithalat yapmak zorunda kalıyoruz.

 

Yine dünyada 16 milyar dolarlık sofralık narenciye ticareti var. Bunun 3 milyar dolarlık bölümü klemantin, lime, tatlı portakal, beyaz portakal gibi çeşitlerin ticaretinden oluşuyor. Amerika, Fransa, Almanya ve Hollanda ise en önemli tedarikçiler. Ancak bu çeşitler ülkemizde çok az üretildiğinden, bu pazardan da pay alamıyoruz.

 

Özetle; 8 milyar dolarlık kısmı meyve suyu, 3 milyar dolarlık kısmı ise sofralık olmak üzere toplamda 11 milyar doları aşan pazarda ülke olarak yokuz.

 

Yeni Bir Üretim Planlaması ve Destekleme Politikasına İhtiyacımız Var

 

Sonuç olarak; narenciyede talep gören tür ve kalitede ürün yetiştiremiyor olmanın, rekabetçi olduğumuz çeşitleri düşük fiyatla ihraç etmenin ve pazar çeşitliliği oluşturamamanın yol açtığı bu olumsuz tabloyu düzeltmek zorundayız.

 

Bu doğrultuda; araştırma ve geliştirme (arge) çalışmalarının büyük önem taşıdığını ve bu çalışmaların da iki aşamalı olarak ele alınması gerektiğini düşünüyorum.

 

İlk aşama olarak, güçlü olduğumuz ürünlerin yanında, dünya pazarlarında talep gören yeni tür ve çeşitlerin belirlenerek, istenilen kalite ve dayanıklılıkta üretiminin yaygınlaştırılmasını hedeflemeliyiz. Ülkemizde birçok narenciye bahçesi ekonomik ömrünü tamamlamış ve verimden düşmüş durumdadır. Bu kapsamda belirlenen tür ve çeşitlere yönelik yeni narenciye bahçesi oluşumunun ve mevcut bahçelerin dönüşümünün güçlü bir şekilde desteklenmesi önemli katkı sağlayacaktır.

 

Diğer yandan, narenciye dış ticaretinde söz sahibi ülkelerin ürün arzı yılın büyük bölümünde devam etmektedir. Oysa ülkemiz için bu süre çok daha kısadır. Bu da rekabet gücümüzü olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle ikinci aşamada, hem rekabetçi olduğumuz mevcut ürünlerin hem de yeni tür ve çeşitlerin hasat süresini, ürün ve kalite kaybı olmadan, tüm sezona yayılacak şekilde genişletmenin yollarını aramalıyız.

 

Mersin tarımı ve ekonomisi için önemli bir ürün grubu olan narenciyeden hem ülke hem de üretici olarak daha fazla gelir elde etmek için bu adımları atmalıyız. Bu adımları temel alan yeni bir narenciye üretim planlaması, bu üretimi teşvik edecek bir destekleme politikası, etkin bir yeni pazar ve markalaşma stratejisi ile tüm bu hedeflere ulaşabiliriz. Ancak bu şekilde İspanya, Güney Afrika, Brezilya, Çin, Amerika gibi piyasanın hakimi ülkelerle rekabetçi hale gelebiliriz.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.