Ka.Der ‘Kadınlar Olmadan, Demokrasi Olmaz'

Güncel 06.12.2021 - 12:25, Güncelleme: 06.12.2021 - 13:34
 

Ka.Der ‘Kadınlar Olmadan, Demokrasi Olmaz'

KA.DER( Kadın adayları Destekleme Derneği) Türk Kadınının Milletvekili Seçme ve seçilme hakkını yasal olarak elde edişinin 87. Yıl Dönümünde basın açıklamasında bulundu ve ‘Kadınlar Olmadan, Demokrasi Olmaz!’ mesajı verdi.

Basın toplantısının açılış konuşmasını KA.DER Danışma Kurulu üyesi  İlksen Sorguç Dinçer yaptı. Dinçer konuşmasında, “Bugün; Türk Kadınının Milletvekili Seçme ve seçilme hakkını yasal olarak elde edişinin 87. Yıl Dönümündeyiz.  KA.DER( Kadın adayları Destekleme Derneği) 1997 yılında Genel Merkezi İstanbul’da kuruldu, 1999 yılında da Mersin’de kuruldu. KA.Der Siyasi Partilere eşit mesafede duran, seçimle ve atamayla gelinen  karar mekanızmalarında kadınların . nerede ise yok sayılan temsiliyetini artırmak için mücadele eden bir dernektir. 5 Aralık 1934 te, TBMM sinde çıkan yasa ile kadınlar Milletvekili seçme ve seçilme hakkını yasal olarak elde etmişken ve 1935 te TBMM sinde % 4 lerin üzerinde, Finlandiya’dan sonra, ikinci sırada temsil edilirken, aradan 87 Yıl geçmiş olmasına rağmen, geldiğimiz noktada TBMM sinde  % 17 lerde ve dünyada kadın temsil oranında 130. sıraların altındayız.”dedi Dinçer, “Yasal olarak kadınların seçilme konusunda hiçbir yasal engel yokken, hatta Anayasa’nın eşitlik maddesine kadınların büyük mücadelesiyle ‘’Devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür’’hükmü yer almışken, maalesef temsilde eşitlik 87 yıl sonra hala sağlanamamıştır. Bu durum erkek egemen yapının bir sonucudur. TBMM sinde ülke adına karar alınıyor. Ve bu ülkede eşit oranda kadın yaşıyor. Kadınların yeterince temsil edilmediği TBMM’nde kararlar alınıyor. Artık, % 51 oranında oy oranına sahip kadınlar eşit temsil. Bununda tek yolu, Fermuar sisteminin uygulanması. Aday listelerinin, bir kadın, bir erkek olarak hazırlanması.”dedi   KA.DER (Kadın Adayları Destekleme Derneği) Mersin Şube Başkanı Aysu Zeka da konuşmasında,  5 Aralık, Türkiye'de kadınlar olarak seçme ve seçilme hakkını kazandıkları gün olduğuna vurgu yaparak, “Peki bugün 2021 yılından dönüp baktığımızda bugünü gururla ve mutlulukla anabiliyor muyuz? Dünyada bu hakkı kadınlara tanımış ilk ülkelerden biri olan Türkiye’de kadın temsilinin düşük olmasının tarihsel arka planında sorgulanması gereken çok fazla sebep var. Ne oldu da bu önemli kazanımın üzerine 87 yılda neredeyse hiçbir şey ekleyemedik? Kadınlar kazanmaları gereken yasal haklarını kazandı, mücadele bitti, hala meclise giremiyorlarsa kendi kusurları mı diyoruz? Demeden önce durup bir düşünmek gerekiyor. “dedi Zeka, konuşmasında şunları söyledi: “Dünyada, bugün bildiğimiz anlamda kadın mücadelesinin başlaması, oy hakkı mücadelesine dayanıyor. Kendi sözlerini, kendi iradelerini parlamentolara taşımak isteyen kadınlar, 1800'lü yılların sonlarında, Osmanlı İmparatorluğu dahil olmak üzere dünyanın her yerinde son derece zorlu mücadeleler verdiler. En temel vatandaşlık hakları dahi altın tepside sunulmadı, her bir haklarını bedel ödedikleri mücadeleler sonucu kazandılar. Öyle ki; Nezihe Muhiddin ve arkadaşlarının öncülük ettiği mücadelenin sonucunda, Türkiye'nin ilk siyasi partisini kuranlar dahi kadınlar oldu. Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve ekibinin vizyoner liderliği ve kadınlara verdikleri aydınlanmacı önem sayesinde, kadınlar pek çok alanda eşit haklara kavuşmanın yanında, modern Türkiye'nin yeni yüzü olarak da tanıtılıp sahnede yer aldılar. Çağının çok ilerisindeki bu kazanımların üzerine 87 yılda neler ekleyebildik? Seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının hemen ardından gerçekleşen 1935 seçimleri ile Türkiye, mecliste %4.5'lük kadın temsili ile, dünyada kadın temsili oranında Finlandiya'dan sonra ikinci sıraya yerleşti. Ancak %4.5 ile başlayan bu temsil hiçbir zaman %20'yi bile bulamadı. Hatta 1950 yılında 487 vekilden yalnızca 3'ü kadındı ki bu %0.6 demekti. 1997 yılında KA.DER'in kurulmasından sonra gerçekleştirdiği çalışmaları ve kampanyaları sonrası yapılan ilk seçimde, %4 oranı yeniden yakalandı. 2007 yılında, kadın hareketinin yeniden güçlenmesinin sonucu olarak ilk kez %9.1'lik temsile ulaşıldı. Bugün neredeyiz? Bugün birçok ülke, eşit temsil hedefine ulaşırken, Finlandiya'da parlamentoda kadın temsili %46'ya ulaşmışken, Türkiye yalnızca %17.3'lük temsil oranı ile dünyada 130. sırada. Türkiye’de 20 ilden bugüne kadar tek bir kadın milletvekili çıkmadı. Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat'ın isimlerini burada özellikle saymak istiyoruz. Bu vahim durumun fark edilmesini istiyoruz. 2021 yılında kadın temsilinin bu kadar düşük seviyelerde olması, ciddi bir demokrasi ve yönetim krizi demek. Kapsayıcılıktan uzak bir siyasetin ne kadar demokratik olduğunu hep beraber sorgulamalıyız. Peki, bu durumu kadınların yetersizliğidir diyerek kabul etmeli, kenara mı çekilmeliyiz? Kadınlar gerçekten eşit fırsatlara sahip olduğu halde mi bu mekanizmalara giremiyor? Bunun cevabını anlayabilmek için Türkiye'de kadınlar gerçekten eşit durumda mı diye bakmak yeterli. Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre Türkiye, bugün 156 ülke içerisinde 133. sıraya gerilemiş durumda. Kadın temsili neden önemli?  Kadınlar mücadele etmedikleri sürece kadınların sorunlarını kimse onlar adına çözemeyecektir. Kadınlar yalnızca sorunu dile getiren değil, çözümün de parçası olmalıdır. Üstelik kadınların çözüm sunacağı tek sorun kadın sorunları değildir. Bugün kadınların adalet, ekonomi, enerji, sağlık, eğitim, iklim krizi, sürdürülebilir yaşam gibi her alanda fazlasıyla yetkinlik sahibi oldukları son derece aşikâr. Sorumlu; milletvekilleri ve siyasi partilerdir. Milletvekilleri ve siyasi partiler, bugün uçurum boyutundaki eşitsizliğin hala sürüyor olmasından birinci derecede sorumludur. Partiler arası ayrılıkların, görüş farklılıklarının çok ötesinde siyaset üstü olan eşitsizlik meselesine; her partiden milletvekillerinin, özellikle de kadınların sahip çıkması gerekir. Eksik temsil, kapsayıcı olmayan bir demokrasiye ve bir yönetim sorununa işaret eder. Halkın tümünün iradesini yansıtması gereken meclisin, belirli bir cinsiyet tarafından tahakküm altına alınması demektir. Bu tabloyu değiştirmek adına, siyasi partilerin öncelikle kendi tüzüklerinde ve uygulamalarında eşitliği sağlamak üzere samimiyet göstermeleri gerekiyor. Kadın temsilinin yalnızca parti tüzüklerinde yer alması yeterli olmayacaktır. Bunun yalnızca iyi niyet beyanı olmadığı, uygulamada da kararlı şekilde sahiplenildiği ortaya konmalı, kadınlar seçilebilecek yerlerden aday gösterilmeli ve listeler bir kadın bir erkek olarak eşitlikçi bir biçimde düzenlenmelidir. Her şeye rağmen, kadın mücadelesi sayesinde umutluyuz. Tüm bu bariyer ve zorluklara rağmen, kadınlar seslerinin ve sözlerinin duyulması için mücadeleden asla vazgeçmiyorlar, bu da hepimizin geleceğe dair umudunu yükseltiyor. Türkiye'de kadın hareketi, bugün hiç olmadığı kadar geniş kesimlere ulaşmayı, hiç olmadığı kadar kapsayıcı olmayı başarıyor. Her alanda var olma ve eşitlik mücadelemiz sürerken, hayatlarımızı belirleyen siyasetin kadınsız olması düşünülemez. O koltukların yarısı bizim!        
KA.DER( Kadın adayları Destekleme Derneği) Türk Kadınının Milletvekili Seçme ve seçilme hakkını yasal olarak elde edişinin 87. Yıl Dönümünde basın açıklamasında bulundu ve ‘Kadınlar Olmadan, Demokrasi Olmaz!’ mesajı verdi.

Basın toplantısının açılış konuşmasını KA.DER Danışma Kurulu üyesi  İlksen Sorguç Dinçer yaptı.

Dinçer konuşmasında, “Bugün; Türk Kadınının Milletvekili Seçme ve seçilme hakkını yasal olarak elde edişinin 87. Yıl Dönümündeyiz.

 KA.DER( Kadın adayları Destekleme Derneği) 1997 yılında Genel Merkezi İstanbul’da kuruldu, 1999 yılında da Mersin’de kuruldu.

KA.Der Siyasi Partilere eşit mesafede duran, seçimle ve atamayla gelinen  karar mekanızmalarında kadınların . nerede ise yok sayılan temsiliyetini artırmak için mücadele eden bir dernektir.

5 Aralık 1934 te, TBMM sinde çıkan yasa ile kadınlar Milletvekili seçme ve seçilme hakkını yasal olarak elde etmişken ve 1935 te TBMM sinde % 4 lerin üzerinde, Finlandiya’dan sonra, ikinci sırada temsil edilirken, aradan 87 Yıl geçmiş olmasına rağmen, geldiğimiz noktada TBMM sinde  % 17 lerde ve dünyada kadın temsil oranında 130. sıraların altındayız.”dedi

Dinçer, “Yasal olarak kadınların seçilme konusunda hiçbir yasal engel yokken, hatta Anayasa’nın eşitlik maddesine kadınların büyük mücadelesiyle ‘’Devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür’’hükmü yer almışken, maalesef temsilde eşitlik 87 yıl sonra hala sağlanamamıştır. Bu durum erkek egemen yapının bir sonucudur.

TBMM sinde ülke adına karar alınıyor. Ve bu ülkede eşit oranda kadın yaşıyor. Kadınların yeterince temsil edilmediği TBMM’nde kararlar alınıyor.

Artık, % 51 oranında oy oranına sahip kadınlar eşit temsil. Bununda tek yolu, Fermuar sisteminin uygulanması. Aday listelerinin, bir kadın, bir erkek olarak hazırlanması.”dedi

 

KA.DER ( Kadın Adayları Destekleme Derneği) Mersin Şube Başkanı Aysu Zeka da konuşmasında,  5 Aralık, Türkiye'de kadınlar olarak seçme ve seçilme hakkını kazandıkları gün olduğuna vurgu yaparak, “Peki bugün 2021 yılından dönüp baktığımızda bugünü gururla ve mutlulukla anabiliyor muyuz? Dünyada bu hakkı kadınlara tanımış ilk ülkelerden biri olan Türkiye’de kadın temsilinin düşük olmasının tarihsel arka planında sorgulanması gereken çok fazla sebep var. Ne oldu da bu önemli kazanımın üzerine 87 yılda neredeyse hiçbir şey ekleyemedik? Kadınlar kazanmaları gereken yasal haklarını kazandı, mücadele bitti, hala meclise giremiyorlarsa kendi kusurları mı diyoruz? Demeden önce durup bir düşünmek gerekiyor. “dedi

Zeka, konuşmasında şunları söyledi: “Dünyada, bugün bildiğimiz anlamda kadın mücadelesinin başlaması, oy hakkı mücadelesine dayanıyor. Kendi sözlerini, kendi iradelerini parlamentolara taşımak isteyen kadınlar, 1800'lü yılların sonlarında, Osmanlı İmparatorluğu dahil olmak üzere dünyanın her yerinde son derece zorlu mücadeleler verdiler. En temel vatandaşlık hakları dahi altın tepside sunulmadı, her bir haklarını bedel ödedikleri mücadeleler sonucu kazandılar. Öyle ki; Nezihe Muhiddin ve arkadaşlarının öncülük ettiği mücadelenin sonucunda, Türkiye'nin ilk siyasi partisini kuranlar dahi kadınlar oldu. Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Ata türk ve ekibinin vizyoner liderliği ve kadınlara verdikleri aydınlanmacı önem sayesinde, kadınlar pek çok alanda eşit haklara kavuşmanın yanında, modern Türkiye'nin yeni yüzü olarak da tanıtılıp sahnede yer aldılar.

Çağının çok ilerisindeki bu kazanımların üzerine 87 yılda neler ekleyebildik?

Seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının hemen ardından gerçekleşen 1935 seçimleri ile Türkiye, mecliste %4.5'lük kadın temsili ile, dünyada kadın temsili oranında Finlandiya'dan sonra ikinci sıraya yerleşti. Ancak %4.5 ile başlayan bu temsil hiçbir zaman %20'yi bile bulamadı. Hatta 1950 yılında 487 vekilden yalnızca 3'ü kadındı ki bu %0.6 demekti. 1997 yılında KA.DER'in kurulmasından sonra gerçekleştirdiği çalışmaları ve kampanyaları sonrası yapılan ilk seçimde, %4 oranı yeniden yakalandı. 2007 yılında, kadın hareketinin yeniden güçlenmesinin sonucu olarak ilk kez %9.1'lik temsile ulaşıldı.

Bugün neredeyiz?

Bugün birçok ülke, eşit temsil hedefine ulaşırken, Finlandiya'da parlamentoda kadın temsili %46'ya ulaşmışken, Türkiye yalnızca %17.3'lük temsil oranı ile dünyada 130. sırada. Türkiye’de 20 ilden bugüne kadar tek bir kadın milletvekili çıkmadı. Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat'ın isimlerini burada özellikle saymak istiyoruz. Bu vahim durumun fark edilmesini istiyoruz. 2021 yılında kadın temsilinin bu kadar düşük seviyelerde olması, ciddi bir demokrasi ve yönetim krizi demek. Kapsayıcılıktan uzak bir siyasetin ne kadar demokratik olduğunu hep beraber sorgulamalıyız.

Peki, bu durumu kadınların yetersizliğidir diyerek kabul etmeli, kenara mı çekilmeliyiz? Kadınlar gerçekten eşit fırsatlara sahip olduğu halde mi bu mekanizmalara giremiyor?

Bunun cevabını anlayabilmek için Türkiye'de kadınlar gerçekten eşit durumda mı diye bakmak yeterli. Dünya Ekonomik Forumu'nun yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre Türkiye, bugün 156 ülke içerisinde 133. sıraya gerilemiş durumda.

Kadın temsili neden önemli?

 Kadınlar mücadele etmedikleri sürece kadınların sorunlarını kimse onlar adına çözemeyecektir. Kadınlar yalnızca sorunu dile getiren değil, çözümün de parçası olmalıdır. Üstelik kadınların çözüm sunacağı tek sorun kadın sorunları değildir. Bugün kadınların adalet, ekonomi, enerji, sağlık, eğitim, iklim krizi, sürdürülebilir yaşam gibi her alanda fazlasıyla yetkinlik sahibi oldukları son derece aşikâr.

Sorumlu; milletvekilleri ve siyasi partilerdir.

Milletvekilleri ve siyasi partiler, bugün uçurum boyutundaki eşitsizliğin hala sürüyor olmasından birinci derecede sorumludur. Partiler arası ayrılıkların, görüş farklılıklarının çok ötesinde siyaset üstü olan eşitsizlik meselesine; her partiden milletvekillerinin, özellikle de kadınların sahip çıkması gerekir. Eksik temsil, kapsayıcı olmayan bir demokrasiye ve bir yönetim sorununa işaret eder. Halkın tümünün iradesini yansıtması gereken meclisin, belirli bir cinsiyet tarafından tahakküm altına alınması demektir.

Bu tabloyu değiştirmek adına, siyasi partilerin öncelikle kendi tüzüklerinde ve uygulamalarında eşitliği sağlamak üzere samimiyet göstermeleri gerekiyor. Kadın temsilinin yalnızca parti tüzüklerinde yer alması yeterli olmayacaktır. Bunun yalnızca iyi niyet beyanı olmadığı, uygulamada da kararlı şekilde sahiplenildiği ortaya konmalı, kadınlar seçilebilecek yerlerden aday gösterilmeli ve listeler bir kadın bir erkek olarak eşitlikçi bir biçimde düzenlenmelidir.

Her şeye rağmen, kadın mücadelesi sayesinde umutluyuz.

Tüm bu bariyer ve zorluklara rağmen, kadınlar seslerinin ve sözlerinin duyulması için mücadeleden asla vazgeçmiyorlar, bu da hepimizin geleceğe dair umudunu yükseltiyor. Türkiye'de kadın hareketi, bugün hiç olmadığı kadar geniş kesimlere ulaşmayı, hiç olmadığı kadar kapsayıcı olmayı başarıyor. Her alanda var olma ve eşitlik mücadelemiz sürerken, hayatlarımızı belirleyen siyasetin kadınsız olması düşünülemez. O koltukların yarısı bizim!      

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.