Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Nihai Hedef Çin Tipi Sosyalizm

“ Normal; var olandır”     Bir şeylerin düzelmesi, durulması için iyice bozulması bulanıklaşması gerekir. İşte dünyanın bugünkü hali böyledir. Yaşadığımız kaos dönemi bir geçiş dönemidir. Hep bu şekilde isteseniz de yürümez. Zamanla suların durulması beklenmelidir. Tabii çekişme, mücadele hep kalacaktır.      Dünya kurulduğundan beri sürekli bir iktidar mücadelesi yaşanmıştır. Dünya tarihi aslında bir mücadele ve savaşlar tarihidir. Nasıl ki evrenin varoluşunu ve işleyişini ‘her şeyin teorisi’ dediğimiz tek bir formülle anlatmak isteği var ise;  ona benzer biçimde bugünkü dünya olaylarını da sade ve doyurucu kıvamda kavramak, anlamak gerekiyor. Bu tabii ki söylendiği kadar kolay değildir. Çünkü sosyal hadiselerde genel reçeteler, tutarlılık yoktur.     Ben okuduklarımdan, gördüklerimden ve anladıklarımdan meseleyi kendimce şöyle değerlendiriyorum: Dünyada paraya hakim ultra zenginlerden oluşan sayıları az ama güçleri büyük küresel elit tabaka var. Bunlar belirli aralıklarla toplanıyor ve dünyanın gidişatıyla ilgili planlar, projeler yapıyorlar. Bu sayıca küçük fakat etkili grup kendilerini ayrıcalıklı ve  muhtemelen ‘seçilmiş’ bir topluluk olarak da görüyor.     Aynı zamanda ultra zengin kesim dünyanın tüm hükümetlerine, karar mekanizmalarına, uluslar arası kurumlara, medyaya, finans sektörüne ve üretim hatlarına sızmış ve hatta büyük oranda oraları etkileyen ve yöneten durumdadır. Para kazanma diye bir dertleri olmayan ve ellerindeki para gücü nerdeyse dünyadaki devletlerin yüzde 90’nından daha çok olan bir gruptur.     Bu küreselci zihniyet paradan daha fazlasını istiyor. Çünkü para zaten ellerinde. Oysa onlar ‘Tanrılaşmaya’ varan oranda dünyaya ve insanların geleceklerine hükmetmek istiyorlar. Bunlar için ideolojiler, düşünce akımları, dinler, mezhepler, gelenekler, kültür birikimleri falan birer araçtır. Kendileri tüm bunlara sadece kullanmak için ihtiyaç duyarlar. İstedikleri düzenin işlemesi ve oturması için gerekirse ‘şeytanla’ bile iş tutarlar. Çünkü güç, sonsuz güç kışkırtıcı ve karşı konulamaz cazipliktedir ve belli bir aşamadan sonra, bitmeyen bir iştahla hep daha fazlası talep edilir.     Hakim küreselci zihniyete göre, insan kusurlu bir varlıktır. Dünyayı, doğayı her şeyi bozan sürekli çoğalan, huzursuzluk yapan, savaşlar çıkartan düzelmesi mümkün olmayan bir yaratıktır. İnsana teknoloji vasıtasıyla kolay müdahale edilir ve onun belli bir düzeyde, istenilen şekilde kalması sağlanırsa, buradan kendilerince ideal bir insan örneği çıkmış demektir. Ancak bunu gerçekleştirmek ve tüm ipleri ele almak zordur. Başta ulus devletler, kamuoyları, çıkar grupları vb. türlü engeller vardır. İşte öncelikle bu engeller ortadan kaldırılmalıdır. Köklü değişimler büyük yıkımlar ardından gelir. Ancak küresel zihniyet ucu, kendi çarkına da dokunacağından topyekün bir yıkım istememektedir.     Küresel dünya devletine giden yoldaki engeller, küçük çaplı savaşlar, virüsler, terör, kıtlık, göçler, iklim felaketleri aracılığıyla ulus devletler ve direnen kesimler her bakımdan zayıf düşürülerek gerçekleştirilmek istenmektedir. Bugünkü kargaşa ortamının ardında yatan budur. Bu konuda, ellerinde bulunan parasal, teknolojik üstünlükle ve her yerdeki işbirlikçileri onlara yardımcı olmaktadır.      Kurmak istedikleri sistemin adı ve hangi ulusun denetiminde kalacağı onlar için tali konudur. Dijital devrimi tamamlamaya ve üretim ilişkilerini canlı tutmaya çalışan, hızlı ve otoriter davranan, rekabetçi Çin bu yeni düzenin en güçlü hatta tek adayıdır. Çünkü Çin’deki üretim ve teknoloji yine aynı küreselcilerin kontrolündedir. Bu denklemde ABD’ye ve AB’ye pek ihtiyaç duyulmuyor. Paranın ve gücün vatanı yoktur.     Denenmiş ve kusurlu bulunan kapitalizm ve sosyalizm yerine bu kez, kendilerine göre biraz rehabilite edilmiş ve halen değişim süreci devam eden, otoriter devlet kapitalizmi ki buna Çin modeli sosyalizm de deniyor, küresel dijital dünya merkezinin en güçlü adayıdır. Oradan tüm dünya egemenliğine giden adımlar atılmaktadır.     Kameralar ile sürekli takip edilen, gerektiğinde çip takılan, teknolojiyle denetim altında tutulan insanlara istediklerini kolayca yaptırabileceklerdir. Sistemle uyumlu insanlara sosyal kredi, temel maaş, eğitim ve sağlık erişiminin de sağlandığı fakat karşılığında biat etmiş, bildiğimiz anlamdaki özgürlükleri ellerinden alınmış dünya halklarına, bir tür Çin tipi sosyalizm; öngörülen ve dayatılan bir hedef olarak önümüzde durmaktadır.      
Ekleme Tarihi: 16 Eylül 2021 - Perşembe

Nihai Hedef Çin Tipi Sosyalizm

“ Normal; var olandır”

 

  Bir şeylerin düzelmesi, durulması için iyice bozulması bulanıklaşması gerekir. İşte dünyanın bugünkü hali böyledir. Yaşadığımız kaos dönemi bir geçiş dönemidir. Hep bu şekilde isteseniz de yürümez. Zamanla suların durulması beklenmelidir. Tabii çekişme, mücadele hep kalacaktır. 

 

  Dünya kurulduğundan beri sürekli bir iktidar mücadelesi yaşanmıştır. Dünya tarihi aslında bir mücadele ve savaşlar tarihidir. Nasıl ki evrenin varoluşunu ve işleyişini ‘her şeyin teorisi’ dediğimiz tek bir formülle anlatmak isteği var ise;  ona benzer biçimde bugünkü dünya olaylarını da sade ve doyurucu kıvamda kavramak, anlamak gerekiyor. Bu tabii ki söylendiği kadar kolay değildir. Çünkü sosyal hadiselerde genel reçeteler, tutarlılık yoktur.

 

  Ben okuduklarımdan, gördüklerimden ve anladıklarımdan meseleyi kendimce şöyle değerlendiriyorum: Dünyada paraya hakim ultra zenginlerden oluşan sayıları az ama güçleri büyük küresel elit tabaka var. Bunlar belirli aralıklarla toplanıyor ve dünyanın gidişatıyla ilgili planlar, projeler yapıyorlar. Bu sayıca küçük fakat etkili grup kendilerini ayrıcalıklı ve  muhtemelen ‘seçilmiş’ bir topluluk olarak da görüyor.

 

  Aynı zamanda ultra zengin kesim dünyanın tüm hükümetlerine, karar mekanizmalarına, uluslar arası kurumlara, medyaya, finans sektörüne ve üretim hatlarına sızmış ve hatta büyük oranda oraları etkileyen ve yöneten durumdadır. Para kazanma diye bir dertleri olmayan ve ellerindeki para gücü nerdeyse dünyadaki devletlerin yüzde 90’nından daha çok olan bir gruptur.

 

  Bu küreselci zihniyet paradan daha fazlasını istiyor. Çünkü para zaten ellerinde. Oysa onlar ‘Tanrılaşmaya’ varan oranda dünyaya ve insanların geleceklerine hükmetmek istiyorlar. Bunlar için ideolojiler, düşünce akımları, dinler, mezhepler, gelenekler, kültür birikimleri falan birer araçtır. Kendileri tüm bunlara sadece kullanmak için ihtiyaç duyarlar. İstedikleri düzenin işlemesi ve oturması için gerekirse ‘şeytanla’ bile iş tutarlar. Çünkü güç, sonsuz güç kışkırtıcı ve karşı konulamaz cazipliktedir ve belli bir aşamadan sonra, bitmeyen bir iştahla hep daha fazlası talep edilir.

 

  Hakim küreselci zihniyete göre, insan kusurlu bir varlıktır. Dünyayı, doğayı her şeyi bozan sürekli çoğalan, huzursuzluk yapan, savaşlar çıkartan düzelmesi mümkün olmayan bir yaratıktır. İnsana teknoloji vasıtasıyla kolay müdahale edilir ve onun belli bir düzeyde, istenilen şekilde kalması sağlanırsa, buradan kendilerince ideal bir insan örneği çıkmış demektir. Ancak bunu gerçekleştirmek ve tüm ipleri ele almak zordur. Başta ulus devletler, kamuoyları, çıkar grupları vb. türlü engeller vardır. İşte öncelikle bu engeller ortadan kaldırılmalıdır. Köklü değişimler büyük yıkımlar ardından gelir. Ancak küresel zihniyet ucu, kendi çarkına da dokunacağından topyekün bir yıkım istememektedir.

 

  Küresel dünya devletine giden yoldaki engeller, küçük çaplı savaşlar, virüsler, terör, kıtlık, göçler, iklim felaketleri aracılığıyla ulus devletler ve direnen kesimler her bakımdan zayıf düşürülerek gerçekleştirilmek istenmektedir. Bugünkü kargaşa ortamının ardında yatan budur. Bu konuda, ellerinde bulunan parasal, teknolojik üstünlükle ve her yerdeki işbirlikçileri onlara yardımcı olmaktadır.

 

   Kurmak istedikleri sistemin adı ve hangi ulusun denetiminde kalacağı onlar için tali konudur. Dijital devrimi tamamlamaya ve üretim ilişkilerini canlı tutmaya çalışan, hızlı ve otoriter davranan, rekabetçi Çin bu yeni düzenin en güçlü hatta tek adayıdır. Çünkü Çin’deki üretim ve teknoloji yine aynı küreselcilerin kontrolündedir. Bu denklemde ABD’ye ve AB’ye pek ihtiyaç duyulmuyor. Paranın ve gücün vatanı yoktur.

 

  Denenmiş ve kusurlu bulunan kapitalizm ve sosyalizm yerine bu kez, kendilerine göre biraz rehabilite edilmiş ve halen değişim süreci devam eden, otoriter devlet kapitalizmi ki buna Çin modeli sosyalizm de deniyor, küresel dijital dünya merkezinin en güçlü adayıdır. Oradan tüm dünya egemenliğine giden adımlar atılmaktadır.

 

  Kameralar ile sürekli takip edilen, gerektiğinde çip takılan, teknolojiyle denetim altında tutulan insanlara istediklerini kolayca yaptırabileceklerdir. Sistemle uyumlu insanlara sosyal kredi, temel maaş, eğitim ve sağlık erişiminin de sağlandığı fakat karşılığında biat etmiş, bildiğimiz anlamdaki özgürlükleri ellerinden alınmış dünya halklarına, bir tür Çin tipi sosyalizm; öngörülen ve dayatılan bir hedef olarak önümüzde durmaktadır.  

   

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.