Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Kent merkezinin canlandırılması .. -3- (Müftü Deresi' nin önemi)

Mersin kent merkezinin canlandırılması bugünlerde yeniden gündeme gelse de, çok eskilere dayanan bir mevzu.. Son yirmi yılda yerleşimin batıya doğru kayması ve cazibe merkezi konumunu  eski önemini yitirmesiyle  birlikte yeniden ayağa kaldırılması, çöküntüden kurtarılması kent gündeminin değişmez konularından biri.. Önceki makalelerde Uray Caddesi üzerinde yer alan mihenk taşı önemindeki mekanların yeniden kente kazandırılmasının önemine değinmiştim. İki kilise arası dediğimiz sınırlar içinde kalan bölge elbette canlandırma projesinin temelini oluşturacak ama bölgenin batı sınırında yer alan Müftü Deresi' ni içine almayan hiçbir çalışmanın başarı şansı olamaz.. Üstelik bugünlerde yapımı sürdürülen Millet Bahçesi gibi mevzi projeler de Müftü Deresi ıslahı gerçekleştirilebilirse çok daha cazip hale gelecek. Yeri gelmişken merkezi idareyi elinde tutan iktidarın, TOKİ eliyle başlattığı 'Millet Bahçesi' projesinin Mersin Büyükşehir Belediyesi dışarıda bırakılarak, bir başka ifadeyle bypass edilerek sürdürülmesini anlamakta güçlük çektiğimi de itiraf etmeliyim. Keşke bu tür projeler dışarıdan ısmarlama ve kente yabancı eller yerine BŞ Belediyesinin öncülüğünde kent dinamikleriyle ortaklaşa ele alınsaydı. Millet Bahçesi projesi kapsamında Müftü Deresi ıslahı diye başlatılan ve ağaç kıyımı görüntüleriyle gündeme oturan çalışma bile yerel katılımcılığının önemini yeterince ortaya koydu. Gelişmenin asıl üzücü yanı da şu; kentten ve kentliden kısaca yerel anlamda milletten kopuk ama adına Millet Bahçesi denilen acayip bir proje birileri eliyle dayatılmakta ve sanki lütfedilmiş gibi bunu minnetle kabul etmemiz beklenmekte.. ** Gelelim kent merkezini canlandırma amaçlı bütüncül planın en önemli ayaklarından biri olan Müftü Deresi konusuna.. Aslında Müftü Deresi gibi Mersinin ortasında yer alan bir akarsu hangi kentte olursa olsun yadsınamaz bir zenginliktir ve çevresiyle birlikte bir kente hayat verebilecek vazgeçilmez bir cazibe alanıdır. Müftü Deresi de 150 yıllık genç Mersin' in ilk günden beri tüm gelişme planların, planlar çerçevesindeki tüm projelerin temel taşı.. Dereyle ilgili en kapsamlı etüt 1935' te Mersin şehir planını yapan Jansen tarafından yapılmış ve plan notlarında hayli detaylı biçimde yer verilmiştir. Kent Merkezinin Canlandırılması konusunun yeniden gündeme gelmesini fırsat bilerek, dünden bugüne yapılan çalışmaları ele aldığım bu yazı dizisinde, Jansen planı ve o planda yer alan Müftü Deresi ile ilgili önerilerin ışığında nelerin yapılması gerektiğini ele aldığım Ocak 2013 tarihli makalenin geniş özetini bir kez daha paylaşma gereği duydum.. ** Müftü deresinden Gümrük meydanına hayal projesi ve Jansen... (…) Kentin doğusunu sanayi bölgesi olarak işaretleyen Jansen batı bölgesini (ki Müftü deresi yanındaki Fenerde sona ermekteydi) dinlence, eğlence, turizm bölgesi olarak tasarlamıştı. Bölgeyle ilgili düşüncelerini üç ayrı başlıkta toplamıştı: Promenat (Sahil gezinti alanı), plaj ve kışla sahasında kurulacak kurhaus parkı... Jansen' in sahil gezinti alanı ile ilgili düşünceleri şöyle özetlenebilirdi: Deniz kıyısında yer alan kentlerin en önemli yeşil alanları sahilde oluşturulacak gezi bantlarıydı ve Jansen Mersin için 30 metre genişlikte bir promenat tasarlamıştı. Ona göre yerleşim denize kadar ulaştığından bu gezi yolu ancak deniz doldurularak kazanılabilirdi ve sahil sığ olduğundan bu zor değildi. İleride liman yapılırken çıkacak hafriyatın dolgu malzemesi olarak kullanılması halinde para da gerekmeyecekti denizden kazanılacak alan için. (Jansen' in 1935'te hayal ettiği alana Mersin, tıpkı onun tarif ettiği biçim ve yöntemle 1970'lerin başında kavuşacaktır) Planın bu bölümünü anlatırken; "Düzenlenecek sahil bölgesinde kürek ve su sporlarına mahsus küçük iskeleler projelendirdim" diyor ve ekliyordu: "Gümrük iskelesi (şimdi ki Mersin otelinin hemen batısında) de bu amaca hizmet etmelidir. Köprü başındaki Gümrük evi bu amaçla bir pavyona çevrilecektir. Yeni Cami (günümüzdeki Ulu camii) taraçalarla kuşatılacaktır. Promenat liman civarında 20 metre genişlikteki ağaçlık kuşakla liman caddesinin deniz tarafından geçecektir. Limanın batı köşesinde liman promenatı ile bağlantılı bir bahçe ve içinde lokantanın da yer aldığı otel projelendirilmiştir. Promenat plajdan (Müftü deresinin doğu yakası) başlar, kentin doğusundaki sanayi mıntıkasına kadar devam eder. Yeşil saha bilhassa sanayi bölgesi önünde geniş tutulmalı ve fabrikaların denize açılan taraftaki görüntüleri böylece yeşillikle kamufle edilecektir. Az parayla yapılacak bu sahil düzenlemesi şehrin değerini son derece yükseltecek, şehirle deniz arasında kuvvetli bir ilişki kurarak, Mersinin halis bir kurort (sayfiye, tatil) şehri kıymetini bahşedecektir." Planın plaj bölümü de çok iddialı ifadeler içermekteydi. Jansen' e göre "fenerin güney batısında (günümüzdeki T.S.Gür stadyumunun deniz tarafı) yer alan plaj muhteşem kumsalıyla Akdeniz sahillerinde mevcut Türkiye plajlarının en mükemmeli olabilirdi." Bunun için yapılması gerekenleri de sıralamıştı; "Deniz seviyesinden 2,5 metre yukarıda bulunan beton ve pergoladan oluşan bir gezinti alanı ve arkasında soyunma kabinlerinin yer aldığı bir bölüm. Buradan plaja inen taraçalar yapılacaktır, bölgede denize nazır kahvehane ile otomobil ve arabalar için bekleme yerleri düşünülmüştür. Sahil boyunca uzanan büyük bir saha oyun ve istirahat çimeni olarak projelendirilmiştir, burası ağaç gruplarıyla çerçevelenmelidir. Burada yaz evleri de yapılıp sezon boyunca kiraya verilebilir." Jansen' in dinlence, eğlence için düşündüğü bölgeyle ilgili en iddialı bölüm kendi ifadesiyle "kışla sahasındaki kurhaus parkına" ayrılmıştı. 1935' te kışlanın oradan kaldırılması ve kent dışında bir bölgeye taşınması gerektiğini söyleyecek kadar ileri görüşlüydü üstelik. Şunları söylüyordu kışla ile ilgili olarak: "Mersin nehrinin (Müftü deresi) yanındaki kışla buradan göçürülerek şehrin dışında uygun yere yerleştirilmelidir. Düşmanın taarruz hedefi en yüksek olan böylesi askeri müessesinin iskân mıntıkası yanında bulunuşu caiz değildir." Kışlanın oradan taşınmasıyla ortaya çıkacak alanı ise nehir, deniz kenarı ve plaja yakınlığı nedeniyle içinde otellerin yer aldığı kurhaus (tedavi merkezi) için düşünmüştü. Merkezin etrafında gül bahçesi, müzik salonu, tenis kortları ve seyir taraçaları yer alacaktı. ** Şimdi gözlerinizi kapatıp hayal edin. 1935' lerde Jansen' in tasarladığı plan (ben bu yazıda sadece Müftü deresi ile Gümrük Meydanı arasında kalan bölgeyle ilgili düşüncelerini paylaştım) hayata geçirilseydi nasıl bir Mersinde yaşayacaktık bugün? Ve bir başka soru; 85-90 yıllık gecikmeyle bugün o planı hayata geçirme konusunda ne kadar şansımız var? Bana kalırsa tüm işgallere, tahribata rağmen, Mersin' de özellikle bu bölge hayalleri gerçeğe dönüştürmek için halen büyük potansiyele sahip. Müftü deresinden başlayarak Mersin oteline kadar uzanan bölgede trafik yer altına alınarak ve kimi ekonomik ömrünü tamamlamış, 1970'lerin cinayet anlamına gelen ucube yapıları yıkılarak sahil yeniden düzenlenebilir. Orduevi ve arkasındaki askeri lojmanlar kaldırılır ve söz konusu alan arkası oteller önü kumsal olarak turizme ayrılır. Balıkçı barınağının önündeki rıhtım kruvaze gemilerinin yanaşacağı hale getirilir. Rıhtımın batısı Hilton otelinin önüne kadar plaj olarak düzenlenir. Müftü deresinin iki yanında yer alan çoğu sonradan kondurulmuş tüm yapılar kaldırılır, dere ıslah edilerek ve derinlik kazandırılarak etrafı kreasyon alanı olarak halka açılır. Projeyi Jansen planından da esinlenerek günümüze uyarlama konusunda çok daha detaylı ve zengin hale getirmek mümkün. Eminim herkesin bu konuda ekleyeceği düşünceleri, zenginleştirecek önerileri vardır. Toplanacak öneriler ışığında gelin projeyi ete kemiğe büründürelim. Çamlıbel ve arkasındaki eski Kiremithane evlerinden Balıkçı pazarına kadar art bölgenin de eklenmesiyle hayali bile cihan eden bir Mersini yeniden yaratmak elimizde. Un, şeker, yağ, her şey dağarcığımızda. Tek eksiğimiz helvayı pişirecek usta... Onu da er veya geç buluruz nasılsa..."* * 14 Ocak 2013 tarihli makalenin tamamına linkten erişmek mümkün.. (https://abdullahayan.wordpress.com/2013/01/14/muftu-deresinden-gumruk-meydanina-hayal-projesi-ve-jansen/)
Ekleme Tarihi: 20 Ağustos 2020 - Perşembe

Kent merkezinin canlandırılması .. -3- (Müftü Deresi' nin önemi)

Mersin kent merkezinin canlandırılması bugünlerde yeniden gündeme gelse de, çok eskilere dayanan bir mevzu..

Son yirmi yılda yerleşimin batıya doğru kayması ve cazibe merkezi konumunu  eski önemini yitirmesiyle  birlikte yeniden ayağa kaldırılması, çöküntüden kurtarılması kent gündeminin değişmez konularından biri..

Önceki makalelerde Uray Caddesi üzerinde yer alan mihenk taşı önemindeki mekanların yeniden kente kazandırılmasının önemine değinmiştim.

İki kilise arası dediğimiz sınırlar içinde kalan bölge elbette canlandırma projesinin temelini oluşturacak ama bölgenin batı sınırında yer alan Müftü Deresi' ni içine almayan hiçbir çalışmanın başarı şansı olamaz..

Üstelik bugünlerde yapımı sürdürülen Millet Bahçesi gibi mevzi projeler de Müftü Deresi ıslahı gerçekleştirilebilirse çok daha cazip hale gelecek.

Yeri gelmişken merkezi idareyi elinde tutan iktidarın, TOKİ eliyle başlattığı 'Millet Bahçesi' projesinin Mersin Büyükşehir Belediyesi dışarıda bırakılarak, bir başka ifadeyle bypass edilerek sürdürülmesini anlamakta güçlük çektiğimi de itiraf etmeliyim.

Keşke bu tür projeler dışarıdan ısmarlama ve kente yabancı eller yerine BŞ Belediyesinin öncülüğünde kent dinamikleriyle ortaklaşa ele alınsaydı.

Millet Bahçesi projesi kapsamında Müftü Deresi ıslahı diye başlatılan ve ağaç kıyımı görüntüleriyle gündeme oturan çalışma bile yerel katılımcılığının önemini yeterince ortaya koydu.

Gelişmenin asıl üzücü yanı da şu; kentten ve kentliden kısaca yerel anlamda milletten kopuk ama adına Millet Bahçesi denilen acayip bir proje birileri eliyle dayatılmakta ve sanki lütfedilmiş gibi bunu minnetle kabul etmemiz beklenmekte..

**

Gelelim kent merkezini canlandırma amaçlı bütüncül planın en önemli ayaklarından biri olan Müftü Deresi konusuna..

Aslında Müftü Deresi gibi Mersinin ortasında yer alan bir akarsu hangi kentte olursa olsun yadsınamaz bir zenginliktir ve çevresiyle birlikte bir kente hayat verebilecek vazgeçilmez bir cazibe alanıdır.

Müftü Deresi de 150 yıllık genç Mersin' in ilk günden beri tüm gelişme planların, planlar çerçevesindeki tüm projelerin temel taşı..

Dereyle ilgili en kapsamlı etüt 1935' te Mersin şehir planını yapan Jansen tarafından yapılmış ve plan notlarında hayli detaylı biçimde yer verilmiştir.

Kent Merkezinin Canlandırılması konusunun yeniden gündeme gelmesini fırsat bilerek, dünden bugüne yapılan çalışmaları ele aldığım bu yazı dizisinde, Jansen planı ve o planda yer alan Müftü Deresi ile ilgili önerilerin ışığında nelerin yapılması gerektiğini ele aldığım Ocak 2013 tarihli makalenin geniş özetini bir kez daha paylaşma gereği duydum..

**

Müftü deresinden Gümrük meydanına hayal projesi ve Jansen...

(…)

Kentin doğusunu sanayi bölgesi olarak işaretleyen Jansen batı bölgesini (ki Müftü deresi yanındaki Fenerde sona ermekteydi) dinlence, eğlence, turizm bölgesi olarak tasarlamıştı.

Bölgeyle ilgili düşüncelerini üç ayrı başlıkta toplamıştı:

Promenat (Sahil gezinti alanı), plaj ve kışla sahasında kurulacak kurhaus parkı...

Jansen' in sahil gezinti alanı ile ilgili düşünceleri şöyle özetlenebilirdi:

Deniz kıyısında yer alan kentlerin en önemli yeşil alanları sahilde oluşturulacak gezi bantlarıydı ve Jansen Mersin için 30 metre genişlikte bir promenat tasarlamıştı. Ona göre yerleşim denize kadar ulaştığından bu gezi yolu ancak deniz doldurularak kazanılabilirdi ve sahil sığ olduğundan bu zor değildi. İleride liman yapılırken çıkacak hafriyatın dolgu malzemesi olarak kullanılması halinde para da gerekmeyecekti denizden kazanılacak alan için. (Jansen' in 1935'te hayal ettiği alana Mersin, tıpkı onun tarif ettiği biçim ve yöntemle 1970'lerin başında kavuşacaktır)

Planın bu bölümünü anlatırken; "Düzenlenecek sahil bölgesinde kürek ve su sporlarına mahsus küçük iskeleler projelendirdim" diyor ve ekliyordu: "Gümrük iskelesi (şimdi ki Mersin otelinin hemen batısında) de bu amaca hizmet etmelidir. Köprü başındaki Gümrük evi bu amaçla bir pavyona çevrilecektir. Yeni Cami (günümüzdeki Ulu camii) taraçalarla kuşatılacaktır. Promenat liman civarında 20 metre genişlikteki ağaçlık kuşakla liman caddesinin deniz tarafından geçecektir. Limanın batı köşesinde liman promenatı ile bağlantılı bir bahçe ve içinde lokantanın da yer aldığı otel projelendirilmiştir. Promenat plajdan (Müftü deresinin doğu yakası) başlar, kentin doğusundaki sanayi mıntıkasına kadar devam eder. Yeşil saha bilhassa sanayi bölgesi önünde geniş tutulmalı ve fabrikaların denize açılan taraftaki görüntüleri böylece yeşillikle kamufle edilecektir.

Az parayla yapılacak bu sahil düzenlemesi şehrin değerini son derece yükseltecek, şehirle deniz arasında kuvvetli bir ilişki kurarak, Mersinin halis bir kurort (sayfiye, tatil) şehri kıymetini bahşedecektir."

Planın plaj bölümü de çok iddialı ifadeler içermekteydi. Jansen' e göre "fenerin güney batısında (günümüzdeki T.S.Gür stadyumunun deniz tarafı) yer alan plaj muhteşem kumsalıyla Akdeniz sahillerinde mevcut Türkiye plajlarının en mükemmeli olabilirdi."

Bunun için yapılması gerekenleri de sıralamıştı;

"Deniz seviyesinden 2,5 metre yukarıda bulunan beton ve pergoladan oluşan bir gezinti alanı ve arkasında soyunma kabinlerinin yer aldığı bir bölüm. Buradan plaja inen taraçalar yapılacaktır, bölgede denize nazır kahvehane ile otomobil ve arabalar için bekleme yerleri düşünülmüştür. Sahil boyunca uzanan büyük bir saha oyun ve istirahat çimeni olarak projelendirilmiştir, burası ağaç gruplarıyla çerçevelenmelidir. Burada yaz evleri de yapılıp sezon boyunca kiraya verilebilir."

Jansen' in dinlence, eğlence için düşündüğü bölgeyle ilgili en iddialı bölüm kendi ifadesiyle "kışla sahasındaki kurhaus parkına" ayrılmıştı. 1935' te kışlanın oradan kaldırılması ve kent dışında bir bölgeye taşınması gerektiğini söyleyecek kadar ileri görüşlüydü üstelik. Şunları söylüyordu kışla ile ilgili olarak:

"Mersin nehrinin (Müftü deresi) yanındaki kışla buradan göçürülerek şehrin dışında uygun yere yerleştirilmelidir. Düşmanın taarruz hedefi en yüksek olan böylesi askeri müessesinin iskân mıntıkası yanında bulunuşu caiz değildir."

Kışlanın oradan taşınmasıyla ortaya çıkacak alanı ise nehir, deniz kenarı ve plaja yakınlığı nedeniyle içinde otellerin yer aldığı kurhaus (tedavi merkezi) için düşünmüştü. Merkezin etrafında gül bahçesi, müzik salonu, tenis kortları ve seyir taraçaları yer alacaktı.

**

Şimdi gözlerinizi kapatıp hayal edin.

1935' lerde Jansen' in tasarladığı plan (ben bu yazıda sadece Müftü deresi ile Gümrük Meydanı arasında kalan bölgeyle ilgili düşüncelerini paylaştım) hayata geçirilseydi nasıl bir Mersinde yaşayacaktık bugün?

Ve bir başka soru; 85-90 yıllık gecikmeyle bugün o planı hayata geçirme konusunda ne kadar şansımız var?

Bana kalırsa tüm işgallere, tahribata rağmen, Mersin' de özellikle bu bölge hayalleri gerçeğe dönüştürmek için halen büyük potansiyele sahip.

Müftü deresinden başlayarak Mersin oteline kadar uzanan bölgede trafik yer altına alınarak ve kimi ekonomik ömrünü tamamlamış, 1970'lerin cinayet anlamına gelen ucube yapıları yıkılarak sahil yeniden düzenlenebilir.

Orduevi ve arkasındaki askeri lojmanlar kaldırılır ve söz konusu alan arkası oteller önü kumsal olarak turizme ayrılır. Balıkçı barınağının önündeki rıhtım kruvaze gemilerinin yanaşacağı hale getirilir. Rıhtımın batısı Hilton otelinin önüne kadar plaj olarak düzenlenir.

Müftü deresinin iki yanında yer alan çoğu sonradan kondurulmuş tüm yapılar kaldırılır, dere ıslah edilerek ve derinlik kazandırılarak etrafı kreasyon alanı olarak halka açılır.

Projeyi Jansen planından da esinlenerek günümüze uyarlama konusunda çok daha detaylı ve zengin hale getirmek mümkün.

Eminim herkesin bu konuda ekleyeceği düşünceleri, zenginleştirecek önerileri vardır.

Toplanacak öneriler ışığında gelin projeyi ete kemiğe büründürelim. Çamlıbel ve arkasındaki eski Kiremithane evlerinden Balıkçı pazarına kadar art bölgenin de eklenmesiyle hayali bile cihan eden bir Mersini yeniden yaratmak elimizde.

Un, şeker, yağ, her şey dağarcığımızda.

Tek eksiğimiz helvayı pişirecek usta...

Onu da er veya geç buluruz nasılsa..."*

* 14 Ocak 2013 tarihli makalenin tamamına linkten erişmek mümkün.. (https://abdullahayan.wordpress.com/2013/01/14/muftu-deresinden-gumruk-meydanina-hayal-projesi-ve-jansen/)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.