Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Trump Doktrini dünyayı nasıl etkileyecek?

Donald Trump, 5 Aralık 2025’te yayınladığı 33 sayfalık Ulusal Güvenlik Stratejisi (NSS) belgesiyle, sessiz sedasız biçimde “Trump Doktrini” adını verdiği manifestoyu ilan etti.  Resmi adı “Esnek Gerçekçilik” (Flexible Realism) olan doktrin, geçmişten beri gelen, Biden’ ın de 2022 stratejik belgesiyle sürdürülen ABD politikalarının tamamıyla tersi hedef ve tespitlerle şimdiden küresel kırılmalara yol açma potansiyeli taşıyor… Yıllarca ABD’ nin “insan hakları, demokrasi ihracı ve “değer temelli dış politika” gerekçeleriyle savunduğu ve Irak, Libya rejimlerini devirerek yüzüne gözüne bulaştırdığı geçmiş Doktrinler tümüyle silinip ters yüz edilerek yerini çıplak bir “ticaret ve güç” hesabı almış durumda. Belge, önümüzdeki on yılı değil, yüzyılı şekillendirecek kadar radikal unsurlar içeriyor… Bugüne kadar ABD’ nin hedefindeki Çin ve Rusya gibi iki dev artık “Düşman” Değil, “Ticaret Ortağı” konumuna terfi ediyor…  NSS belgesine göre bundan böyle iki büyük rakip,  Rusya’ nın doğalgazına bağımlı, Çin’ in teknolojik sıçramasıyla geriye düşen “Avrupa’nın Sorunu”… 20 yıldır “sistemik tehdit” ve “en büyük rakip” diye şeytanlaştırılan Çin, Trump Doktrininde yepyeni bir hüviyetle tanımlanıyor… Artık Çin “tehdit” değil; sadece “ticaret dengesizliği” ve stratejik alanlarda (çip, nadir toprak elementleri) gibi alanlarda frenlenmesi gereken bir aktör.  Rusya ise “tehdit” kategorisinden çıkarılmış. O kadar ki, Trump doktrin belgesinde Ukrayna savaşı “Avrupa’nın kendi meselesi” havasında geçiştiriliyor. Putin Rusya’ sının yayılmacı politikaları Trump’ ın umurunda değil… O, Moskova ile enerji ve tahıl ticaretinin sürdürülebilirliğine odaklanıyor… Doktrin belgesinin (NSS) en sert bölümü zaten Avrupa’ya ayrılmış. Kıta, açıkça “medeniyet erozyonu” ve “demografik intihar” ile suçlanıyor ve “Göç politikaları nedeniyle 20-30 yıl içinde Avrupa tanınmaz hale gelecek ve çökecek.”  İddiasıyla aşağılanıyor… NATO’da 75 yıldır %2 hedefini bile zor tutan müttefiklerden bundan böyle GSYH’ larının %5’ini savunma amaçlı olarak aktarmaları talep ediliyor.  Bu kadar da değil.. Aynı belgede, ırkçılığa varan söylemleri nedeniyle başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa’ nın çoğu ülkesinde durdurulmaya çalışılan, liderleri tutuklanıp temsilcileri terör örgütü muamelesi gören aşırı sağ ve göçmen karşıtı partiler “Avrupa’da direnişin teşvik edilmesi gereken yapılar” olarak selamlanıyor. Belgedeki ifadelere bakılırsa AB’ nin dağılmasını savunan yeni bir ABD var karşımızda.. Trump’ ın başkan yardımcısı JD Vance’in sızan mesajlarında “Avrupalılar fırsatçı ve acınası halleri” ya da Savunma Bakanı Pete Hegseth’in “Avrupa’nın varlığından nefret ediyorum” yazışmaları, Trump döneminin ruhunu ortaya koyması bakımından çarpıcı… Ortadoğu’ da ise Trump’ ın yazdığı senaryo ‘Demokrasi ihraç dönemi kapandı, artık dolar hâkimiyeti geçerli olacak’ olarak özetlenmiş… “Arap Baharı”ndan bu yana sürdürülen “demokrasi götürme” misyonunun çöpü boyladığı görülüyor… Bundan böyle diktatörlüklerin, Ülkeleri kimin yönettiğinin hiçbir önemi yok; tek hedef “barışçıl ticaret bölgesi” yaratmak.  Enerjide net ihracatçı konumuna geçen ABD için Ortadoğu artık “petrol güvenliği” değil, “petrol ticaretinde doların tek rezerv para olarak kalması” anlamına geliyor. Batı Yarımküre (tüm Amerika kıtası): 1823 koşullarında bile uygulanamamış Monroe Doktrinini 21. Yüzyıla adapte edip adını da “Trump Ekuri Trump Corollary) olarak yenileyerek yeniden diriltiliyor: Doktrinle tüm Amerika kıtası ABD'nin doğal etki alanı olarak görülürken, Trump Corollary bu ilkeyi güncelleyip güçlendiriyor… Tüm Amerika kıtası ABD’nin mutlak nüfuz alanı ilan ediliyor, bir başka ifadeyle koca kıta Trump’ ın yeni oyun alanı… Brezilya’ da 2026’ da yapılacak seçimlere şimdiden müdahale hazırlıkları yapıyor.. Mevcut başkan Lula de Silva’ nın temsil ettiği çevreci ve dünya barışını savunan sol iktidara alternatif olarak, darbe planlama suçlamasıyla yargılanan cezaevindeki Jair Bolsonaro’ nun yerine 2026 seçimlerinde aday olacağını açıklayan Flávio Bolsonaro' yu destekleyeceğini Trump o her zamanki hazır cevaplılığıyla açıklamaktan çekinmiyor… Arjantin’de mevcut başkan Milei ’yi ayakta tutmak için milyarlarca dolarlık fonun aktarılmasını sağlıyor, Honduras seçimlerine açıkça müdahale ediyor ve desteklediği Nasry Asfura’ nın kazandığı ilan edilmezse seçimleri gayrimeşru ilan edip askeri yaptırım sopasını sallıyor. (makalenin kaleme alındığı 9 Aralık 2025 itibariyle Salvador’daki yarış Nasry Asfura ile rakibi Salvador Nasralla arasında şaibeli sayım oyunlarına karşın bin civarında oy farkıyla henüz sonuçlanmamıştı… Kolombiya da nasibini aldı Trump uygulamalarından… ABD’ deki Kolombiyalıların ülkelerine zorla hatta yasadışı biçimde iade edilmeleri sadece bir örnek… Venezuela’ yı söylemeye bile gerek yok… Abluka altına almayı amaçlayan askeri yığınak tüm dünyanın gözleri önünde yaşanıyor… Kitle göçü ve uyuşturucu kartellerine karşı sınırda kalıcı askeri konuşlandırma.  Kartellere karşı “ölümcül kuvvet” kullanma yetkisi açıkça veriliyor.  Trump belgesindeki ifadelere göre; örneğin Çin’in Peru’ da liman, Şili ve benzeri ülkelerdeki telekom ve maden yatırımları “ulusal güvenlik tehdidi” sayılarak engellenecek. Kanada ve Meksika gibi yutulması zor lokmaları ise gümrük duvarlarıyla terbiye etmeye çalışıyor… Trump Doktrini sadece askeri ve ticari bir belge değil; aynı zamanda ideolojik bir manifesto.  Project 2025’in dış politika bölümü neredeyse birebir kopyalanmış. Project 2025, ABD'deki muhafazakâr düşünce kuruluşu The Heritage Foundation tarafından Nisan 2023'te yayınlanan projeyle Trump'ın bu yeni başkanlık döneminde  federal hükümeti yeniden yapılandırması, yürütme gücünü artırması ve sağcı politikaları uygulaması amacıyla 100'den fazla örgütün katkı verdiği 22 milyon dolarlık bütçeye sahip kurumsal bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Projeyle Avrupa’daki sağ partilere akıtılacak kaynağı gizli karanlık fonlar aracılığıyla “küresel ulusal muhafazakârlık” dalgası yaratılması 2023’ te hedef olarak belirlenmiş… Trump ile ete kemiğe bürünen göç karşıtlığı, iklim değişikliğine şüpheyle yaklaşan ideolojik anlayış artık Amerikan iç politikasıyla sınırlı değil; resmen dış politika aracına dönüşmüş durumda… Trump Doktrini, ABD’yi “küresel polis” olmaktan çıkarıp “Amerika kıtasının tümüne hâkim imparator” haline getirmeyi hedefliyor… Avrupa yalnız bırakılıyor, Çin ve Rusya ile “iş tutma” kapısı aralanıyor, Latin Amerika ise ya itaat edecek ya da “cehennemden beter bedel” ödeyecek. Bu doktrin, Soğuk Savaş sonrası liberal dünya düzeninin fiilen bittiğini ilan ediyor. Yerine gelen şey ise ne liberal ne de klasik realist; tamamen Trump’a özgü, kişiselleştirilmiş, öngörülemez ama bir o kadar da kendi içinde tutarlı bir “güç ve kâr” hesabına dayanıyor. Bu evdeki hesabın çarşıya nasıl yansıyacağı; Avrupa’nın, Latin Amerika’nın ve hatta Çin’in vereceği cevapla ortaya çıkacak ve 21. yüzyılın geri kalanını belirleyecek. Avrupa adına AB’ nin tek cümlelik yeterince anlamlı cevabı gecikmedi; “Müttefiksek, müttefik gibi davran…” Trump’ın sessiz sedasız ilan ettiği 33 sayfalık belgesi, aslında çok gürültülü bir mesaj içeriyor: “Önce Amerika, geriye kalan tüm ülkeler ya bizimle olacak ya da karşımızda.” Ve ister benimseyin, ister isyan edin, Dünya daha bir süre ne yapacağını kendisinin bile tam olarak kestiremediği Trump gibi birisinin gölgesine mahkûm yaşayacak… Asıl trajik gerçeğe gelince; Trump gitse de ruhu dünyayı etkilemeyi sürdürecek… Abdullah Ayan 9.12.2025
Ekleme Tarihi: 11 Aralık 2025 -Perşembe

Trump Doktrini dünyayı nasıl etkileyecek?

Donald Trump, 5 Aralık 2025’te yayınladığı 33 sayfalık Ulusal Güvenlik Stratejisi (NSS) belgesiyle, sessiz sedasız biçimde “Trump Doktrini” adını verdiği manifestoyu ilan etti.

 Resmi adı “Esnek Gerçekçilik” (Flexible Realism) olan doktrin, geçmişten beri gelen, Biden’ ın de 2022 stratejik belgesiyle sürdürülen ABD politikalarının tamamıyla tersi hedef ve tespitlerle şimdiden küresel kırılmalara yol açma potansiyeli taşıyor…

Yıllarca ABD’ nin “insan hakları, demokrasi ihracı ve “değer temelli dış politika” gerekçeleriyle savunduğu ve Irak, Libya rejimlerini devirerek yüzüne gözüne bulaştırdığı geçmiş Doktrinler tümüyle silinip ters yüz edilerek yerini çıplak bir “ticaret ve güç” hesabı almış durumda.

Belge, önümüzdeki on yılı değil, yüzyılı şekillendirecek kadar radikal unsurlar içeriyor…

Bugüne kadar ABD’ nin hedefindeki Çin ve Rusya gibi iki dev artık “Düşman” Değil, “Ticaret Ortağı” konumuna terfi ediyor…

 NSS belgesine göre bundan böyle iki büyük rakip,  Rusya’ nın doğalgazına bağımlı, Çin’ in teknolojik sıçramasıyla geriye düşen “Avrupa’nın Sorunu”…

20 yıldır “sistemik tehdit” ve “en büyük rakip” diye şeytanlaştırılan Çin, Trump Doktrininde yepyeni bir hüviyetle tanımlanıyor…

Artık Çin “tehdit” değil; sadece “ticaret dengesizliği” ve stratejik alanlarda (çip, nadir toprak elementleri) gibi alanlarda frenlenmesi gereken bir aktör. 

Rusya ise “tehdit” kategorisinden çıkarılmış. O kadar ki, Trump doktrin belgesinde Ukrayna savaşı “Avrupa’nın kendi meselesi” havasında geçiştiriliyor.

Putin Rusya’ sının yayılmacı politikaları Trump’ ın umurunda değil…

O, Moskova ile enerji ve tahıl ticaretinin sürdürülebilirliğine odaklanıyor…

Doktrin belgesinin (NSS) en sert bölümü zaten Avrupa’ya ayrılmış.

Kıta, açıkça “medeniyet erozyonu” ve “demografik intihar” ile suçlanıyor ve “Göç politikaları nedeniyle 20-30 yıl içinde Avrupa tanınmaz hale gelecek ve çökecek.”  İddiasıyla aşağılanıyor…

NATO’da 75 yıldır %2 hedefini bile zor tutan müttefiklerden bundan böyle GSYH’ larının %5’ini savunma amaçlı olarak aktarmaları talep ediliyor. 

Bu kadar da değil.. Aynı belgede, ırkçılığa varan söylemleri nedeniyle başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa’ nın çoğu ülkesinde durdurulmaya çalışılan, liderleri tutuklanıp temsilcileri terör örgütü muamelesi gören aşırı sağ ve göçmen karşıtı partiler “Avrupa’da direnişin teşvik edilmesi gereken yapılar” olarak selamlanıyor.

Belgedeki ifadelere bakılırsa AB’ nin dağılmasını savunan yeni bir ABD var karşımızda..

Trump’ ın başkan yardımcısı JD Vance’in sızan mesajlarında “Avrupalılar fırsatçı ve acınası halleri” ya da Savunma Bakanı Pete Hegseth’in “Avrupa’nın varlığından nefret ediyorum” yazışmaları, Trump döneminin ruhunu ortaya koyması bakımından çarpıcı…

Ortadoğu’ da ise Trump’ ın yazdığı senaryo ‘Demokrasi ihraç dönemi kapandı, artık dolar hâkimiyeti geçerli olacak’ olarak özetlenmiş…

“Arap Baharı”ndan bu yana sürdürülen “demokrasi götürme” misyonunun çöpü boyladığı görülüyor…

Bundan böyle diktatörlüklerin, Ülkeleri kimin yönettiğinin hiçbir önemi yok; tek hedef “barışçıl ticaret bölgesi” yaratmak. 

Enerjide net ihracatçı konumuna geçen ABD için Ortadoğu artık “petrol güvenliği” değil, “petrol ticaretinde doların tek rezerv para olarak kalması” anlamına geliyor.

Batı Yarımküre (tüm Amerika kıtası): 1823 koşullarında bile uygulanamamış Monroe Doktrinini 21. Yüzyıla adapte edip adını da “Trump Ekuri Trump Corollary) olarak yenileyerek yeniden diriltiliyor:

Doktrinle tüm Amerika kıtası ABD'nin doğal etki alanı olarak görülürken, Trump Corollary bu ilkeyi güncelleyip güçlendiriyor…

Tüm Amerika kıtası ABD’nin mutlak nüfuz alanı ilan ediliyor, bir başka ifadeyle koca kıta Trump’ ın yeni oyun alanı…

Brezilya’ da 2026’ da yapılacak seçimlere şimdiden müdahale hazırlıkları yapıyor..

Mevcut başkan Lula de Silva’ nın temsil ettiği çevreci ve dünya barışını savunan sol iktidara alternatif olarak, darbe planlama suçlamasıyla yargılanan cezaevindeki Jair Bolsonaro’ nun yerine 2026 seçimlerinde aday olacağını açıklayan Flávio Bolsonaro' yu destekleyeceğini Trump o her zamanki hazır cevaplılığıyla açıklamaktan çekinmiyor…

Arjantin’de mevcut başkan Milei ’yi ayakta tutmak için milyarlarca dolarlık fonun aktarılmasını sağlıyor, Honduras seçimlerine açıkça müdahale ediyor ve desteklediği Nasry Asfura’ nın kazandığı ilan edilmezse seçimleri gayrimeşru ilan edip askeri yaptırım sopasını sallıyor. (makalenin kaleme alındığı 9 Aralık 2025 itibariyle Salvador’daki yarış Nasry Asfura ile rakibi Salvador Nasralla arasında şaibeli sayım oyunlarına karşın bin civarında oy farkıyla henüz sonuçlanmamıştı…

Kolombiya da nasibini aldı Trump uygulamalarından…

ABD’ deki Kolombiyalıların ülkelerine zorla hatta yasadışı biçimde iade edilmeleri sadece bir örnek…

Venezuela’ yı söylemeye bile gerek yok…

Abluka altına almayı amaçlayan askeri yığınak tüm dünyanın gözleri önünde yaşanıyor…

Kitle göçü ve uyuşturucu kartellerine karşı sınırda kalıcı askeri konuşlandırma. 

Kartellere karşı “ölümcül kuvvet” kullanma yetkisi açıkça veriliyor. 

Trump belgesindeki ifadelere göre; örneğin Çin’in Peru’ da liman, Şili ve benzeri ülkelerdeki telekom ve maden yatırımları “ulusal güvenlik tehdidi” sayılarak engellenecek.

Kanada ve Meksika gibi yutulması zor lokmaları ise gümrük duvarlarıyla terbiye etmeye çalışıyor…

Trump Doktrini sadece askeri ve ticari bir belge değil; aynı zamanda ideolojik bir manifesto.  Project 2025’in dış politika bölümü neredeyse birebir kopyalanmış.

Project 2025, ABD'deki muhafazakâr düşünce kuruluşu The Heritage Foundation tarafından Nisan 2023'te yayınlanan projeyle Trump'ın bu yeni başkanlık döneminde  federal hükümeti yeniden yapılandırması, yürütme gücünü artırması ve sağcı politikaları uygulaması amacıyla 100'den fazla örgütün katkı verdiği 22 milyon dolarlık bütçeye sahip kurumsal bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.

Projeyle Avrupa’daki sağ partilere akıtılacak kaynağı gizli karanlık fonlar aracılığıyla “küresel ulusal muhafazakârlık” dalgası yaratılması 2023’ te hedef olarak belirlenmiş…

Trump ile ete kemiğe bürünen göç karşıtlığı, iklim değişikliğine şüpheyle yaklaşan ideolojik anlayış artık Amerikan iç politikasıyla sınırlı değil; resmen dış politika aracına dönüşmüş durumda…

Trump Doktrini, ABD’yi “küresel polis” olmaktan çıkarıp “Amerika kıtasının tümüne hâkim imparator” haline getirmeyi hedefliyor…

Avrupa yalnız bırakılıyor, Çin ve Rusya ile “iş tutma” kapısı aralanıyor, Latin Amerika ise ya itaat edecek ya da “cehennemden beter bedel” ödeyecek.

Bu doktrin, Soğuk Savaş sonrası liberal dünya düzeninin fiilen bittiğini ilan ediyor. Yerine gelen şey ise ne liberal ne de klasik realist; tamamen Trump’a özgü, kişiselleştirilmiş, öngörülemez ama bir o kadar da kendi içinde tutarlı bir “güç ve kâr” hesabına dayanıyor.

Bu evdeki hesabın çarşıya nasıl yansıyacağı; Avrupa’nın, Latin Amerika’nın ve hatta Çin’in vereceği cevapla ortaya çıkacak ve 21. yüzyılın geri kalanını belirleyecek.

Avrupa adına AB’ nin tek cümlelik yeterince anlamlı cevabı gecikmedi; “Müttefiksek, müttefik gibi davran…”

Trump’ın sessiz sedasız ilan ettiği 33 sayfalık belgesi, aslında çok gürültülü bir mesaj içeriyor:

“Önce Amerika, geriye kalan tüm ülkeler ya bizimle olacak ya da karşımızda.”

Ve ister benimseyin, ister isyan edin, Dünya daha bir süre ne yapacağını kendisinin bile tam olarak kestiremediği Trump gibi birisinin gölgesine mahkûm yaşayacak…

Asıl trajik gerçeğe gelince; Trump gitse de ruhu dünyayı etkilemeyi sürdürecek…

Abdullah Ayan 9.12.2025

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.