Ahmet Akın
Köşe Yazarı
Ahmet Akın
 

Enflasyonla Samimi Mücadeleyi Destekleyecek Kurumsal Yapı Gerekiyor

Prof. Dr. Daron Acemoğlu Türkiye’nin ekonomik durumunu çok güzel özetlemiş: “Türkiye her şeyi doğru yapsa bile Merkez Bankası rezervlerinin aynı seviyeye gelmesi çok zor. Türkiye ekonomisi son 15 yıldır kalitesiz büyüyor. Ekonominin geleceği parlak değil. Çok daha zor zamanlar bizi bekliyor.”   Güçlü ABD ekonomisi ve güçlü dolar Türkiye’deki kurlar üzerinde yukarı doğru baskı yapacaktır. ABD’deki büyüme ivmesi ve işsizlik oranındaki düşüş, enflasyona rağmen doların diğer para birimlerine karşı değer kazanmasını sağlıyor. FED’in faiz artırım beklentisini öne çekmesi dış finansman gereksinimi içindeki Türkiye için daha zor bir döneme girildiği anlamına geliyor.   Ekonomide en temel hedeflerden biri ters dolarizasyonu gerçekleştirebilmektir. Ancak, yabancı yatırımcılar TL. varlıklarını azaltırken, yerli yatırımcılar ise dolarizasyondan dönüş için en küçük bir işaret vermiyor. Veriler gösteriyor ki enflasyonla mücadelenin geri plana atıldığı dönemlerde vatandaş satın alma gücünü korumak için hep dövizi tercih etmiş. Bu nedenle, dövizden TL’ye geçiş için öncelikle enflasyonla samimi mücadeleyi destekleyecek bir kurumsal yapı gerekiyor.    Türkiye’nin ilk çeyrekte Merkez Bankası politikalarına açılan yeni kredi, geçmiş yıldan devreden kredi hacmi ve AB pazarındaki canlanmayla büyüdüğü bir gerçek. Büyümede tüketim harcamalarındaki artış ve imalat sanayi yatırımlarındaki gelişmeler etkili oldu. Büyümenin sokağa yansımadığı, yüksek işsizlik ve yoksulluğun alarm verdiğini söylemek mümkün. Büyüyoruz ama Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun söylediği gibi verimsiz bir şekilde büyüyoruz. Baz etkisiyle ikinci çeyrekte de çift haneli rakamlarda büyüyeceğiz. Büyümede baz etkisi, iki dönem arasındaki değişim hesaplanırken, değişime referans alınan dönemde normalden önemli ölçüde düşük veya yüksek bir gerçekleşme olması durumunda değişim hesaplandığı döneme yansıyan etkiyi ifade etmektedir.   Türkiye, tarihinin en kötü ekonomik döneminden geçiyor. Adeta büyük bir ekonomik buhran yaşanıyor. Pandemi dönemi yaşanmasaydı da kriz kaçınılmazdı. Nereye harcandığı bir türlü açıklanmayan Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar rezervinin çarçur edilmesi güven unsurunu sıfırladı. Beştepe’nin bir türlü anlamak istemediği gerçek Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü olmadan güven unsurunun da olmayacağı.   Emanetçi Merkez Bankası Başkanı ve talimatla karar alan bir yargı düzeni devam ettikçe Hazine tefeci faizi ile borçlanmaya devam
Ekleme Tarihi: 05 Temmuz 2021 - Pazartesi

Enflasyonla Samimi Mücadeleyi Destekleyecek Kurumsal Yapı Gerekiyor

Prof. Dr. Daron Acemoğlu Türkiye’nin ekonomik durumunu çok güzel özetlemiş: “Türkiye her şeyi doğru yapsa bile Merkez Bankası rezervlerinin aynı seviyeye gelmesi çok zor. Türkiye ekonomisi son 15 yıldır kalitesiz büyüyor. Ekonominin geleceği parlak değil. Çok daha zor zamanlar bizi bekliyor.”

 

Güçlü ABD ekonomisi ve güçlü dolar Türkiye’deki kurlar üzerinde yukarı doğru baskı yapacaktır. ABD’deki büyüme ivmesi ve işsizlik oranındaki düşüş, enflasyona rağmen doların diğer para birimlerine karşı değer kazanmasını sağlıyor. FED’in faiz artırım beklentisini öne çekmesi dış finansman gereksinimi içindeki Türkiye için daha zor bir döneme girildiği anlamına geliyor.

 

Ekonomide en temel hedeflerden biri ters dolarizasyonu gerçekleştirebilmektir. Ancak, yabancı yatırımcılar TL. varlıklarını azaltırken, yerli yatırımcılar ise dolarizasyondan dönüş için en küçük bir işaret vermiyor. Veriler gösteriyor ki enflasyonla mücadelenin geri plana atıldığı dönemlerde vatandaş satın alma gücünü korumak için hep dövizi tercih etmiş. Bu nedenle, dövizden TL’ye geçiş için öncelikle enflasyonla samimi mücadeleyi destekleyecek bir kurumsal yapı gerekiyor. 

 

Türkiye’nin ilk çeyrekte Merkez Bankası politikalarına açılan yeni kredi, geçmiş yıldan devreden kredi hacmi ve AB pazarındaki canlanmayla büyüdüğü bir gerçek. Büyümede tüketim harcamalarındaki artış ve imalat sanayi yatırımlarındaki gelişmeler etkili oldu. Büyümenin sokağa yansımadığı, yüksek işsizlik ve yoksulluğun alarm verdiğini söylemek mümkün. Büyüyoruz ama Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun söylediği gibi verimsiz bir şekilde büyüyoruz. Baz etkisiyle ikinci çeyrekte de çift haneli rakamlarda büyüyeceğiz. Büyümede baz etkisi, iki dönem arasındaki değişim hesaplanırken, değişime referans alınan dönemde normalden önemli ölçüde düşük veya yüksek bir gerçekleşme olması durumunda değişim hesaplandığı döneme yansıyan etkiyi ifade etmektedir.

 

Türkiye, tarihinin en kötü ekonomik döneminden geçiyor. Adeta büyük bir ekonomik buhran yaşanıyor. Pandemi dönemi yaşanmasaydı da kriz kaçınılmazdı. Nereye harcandığı bir türlü açıklanmayan Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar rezervinin çarçur edilmesi güven unsurunu sıfırladı. Beştepe’nin bir türlü anlamak istemediği gerçek Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü olmadan güven unsurunun da olmayacağı.

 

Emanetçi Merkez Bankası Başkanı ve talimatla karar alan bir yargı düzeni devam ettikçe Hazine tefeci faizi ile borçlanmaya devam

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.