Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Fındıkpınarı yolunda bulunan petrolün öyküsü…

Mersin’ in geçmişte ilgi gören Fındıkpınarı ve Gözne gibi yazın yoğun ilgi çeken iki yaylası var ve iki yaylanın da bitmeyen yol çilesi… Öylesine bir çiledir ki, 90 yıldır sürekli ıslah edilir, genişletilir, hatta zaman zaman ana güzergah bile değiştirilir ama insanlar dün olduğu gibi bugün de yaylalara gönül rahatlığıyla ulaşamazlar.. İki ana yayla yolundaki sıkıntılar, İl Özel İdare bütçesinden ayrılan kaynakla her yıl giderilmeye çalışılırken 1948 yılı ekim ayında, Fındıkpınarı yolunun geçişe engel olan yerlerini düzeltme işini üstlenen işçiler kayaları temizlemek için mayın patlatırken tesadüfen petrole rastlarlar. Haberlerin kamuoyunda hızla yayılması nedeniyle görüşü sorulan dönemin Mersin Valisi Şefik Bicioğlu Yeni Mersin gazetesinin önemli kalemi Yusuf Ayhan’ a petrol bulunma hikayesini şöyle anlatacaktır: “Bir müddet önce Mersin- Fındıkpınarı arasındaki yol yapılırken bazı sarp yerlerde dinamit kullanılması icap etti. Lüzumlu tertibat alınarak yolu kapayan kayalıklar dinamitle atıldı. Bu sırada gayet kesif miktarda petrol kokusu yayıldı. Dikkat edilince kaya parçalarından pek çoğunun petrol kokusu yaydığının farkına varıldı. Bu kaya parçalarından bir kısmında petrolün pas yaptığı bariz şekilde görülmekte idi." Bicioğlu’ nun açıklamaları bununla da kalmaz. Aşağıda yer verdiğim sözleri olayı daha da ilginç kılar. Valiye göre;  “Zaten halk bu yörede yıllardır sulara petrol karıştığını müşahede etmekte ve bu nedenle buradaki sulara gazlı su adını vermiştir." (o dönemde elektrikle aydınlatma imkanı gayet sınırlı idi. Halkın neredeyse tamamı petrol türevi gazyağı ile aydınlanır, yemeklerini gazocağı denilen cihazlarda pişirirdi. A.A.)  Petrole rastlanınca ne mi yapılır? Petrollü kaya parçalarından numune alınır, bir miktar Ekonomi Bakanlığına, bir miktar da Maden Tetkik ve Arama Enstitüsüne gönderilir. Dönemin uluslararası saygınlığı olan petrol mütehassıslarından Macar prof. Louis Lechzigy * numunelerle bizzat ilgilenir. Lechzigy’ in incelemeleri sonucu elde ettiği bulguları Vali Bicioğlu heyecan içinde anlatır: “Macar petrol mütehassısının kati lisanla verdiği malumata göre burada parafini bol, asfaltı az, çok yüksek evsafta ve mebzul petrol vardır. Profesör bu müşahede ve intibaını tekrar tekrar teyit etmiştir. Tabahhuratın (sıcaklık sonucu çıkan buhar) ve kokunun pek fazla olması petrolün mevcudiyetine muhakkak bir işaret sayılmakla beraber miktarının da o nispette yüksek olduğu hükmünü uyandırmış ve profesörden aldığımız müjde ile şüphesiz hepimiz sevinmişizdir. Fındıkpınarı bölgesinin Raman (1940 yılından beri süren sondaj çalışmaları sonucu mart 1948' de ekonomik anlamda işletilmeye değer verimlilikteki  petrol kuyusu Batman bölgesindeki Raman dağında  açılması ülke genelinde büyük heyecan dalgası yaratmıştı. A.A.) derecesinde hatta onun da fevkinde bir petrol havzası olduğu böylece anlaşılmış ve tespit edilmiş bulunuyor. Yakında yapılmasına intizar ettiğimiz tetkikatı sabırsızlıkla bekliyoruz.” Dönemin Valisi Bicioğlu’ nun ifadesiyle kesin inceleme sonuçları sabırsızlıkla beklenir ama şu kadarını söyleyeyim: Makaleyi kaleme aldığım 2017 yılında petrol müjdesinin gazetelerde yer aldığı tarihten sonraki binlerce sayfadan oluşan gazete arşivlerini taramama rağmen Fındıkpınarı petrol yataklarıyla ilgili en küçük bir ek bilgiye, habere rastlamadım. Ancak Karadeniz' de bulunduğu söylenen doğalgaz rezervi ardından o 2017 tarihli makaleyi anımsayıp bugünün heyecanlı ortamına uygun biçimde revize edip yayınlamayı düşünürken, tam da petrolün bulunduğu 1948' de Fındıkpınarı bölgesini de kapsayan Toroslar Bölgesindeki arazinin jeolojik yapısını, olası petrol rezervlerini inceleyen Dr. Zati Ternek' in bulgularına yer verdiği raporuna ulaştım. Bu alanda en kapsamlı saha çalışmasını yapan ve bulgularını yayınlayarak ölümsüzleştiren Dr. Zati Ternek' e ve onunla birlikte emek sarf eden pek çok bilim insanına ülke olarak ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu da görmüş oldum.. Dr. Zati Ternek ve kendisiyle birlikte araştırmaya katılan arkadaşlarının Adana-Mersin bölgesinin Toroslar kesiminde yaptığı jeolojik inceleme sonuçlarını Fındıkpınarı özelinde paylaşma gereğini duyuyorum.. 1953 yılında yayınlanan araştırmanın, 1948 yılındaki yol çalışması sırasında bulunduğu söylenen petrol ile olan bağlantısına da bir sonraki makalede değineyim.. *Macar prof. un adını Yenimersin gazetesinden olduğu gibi aldım. İsim telaffuz edildiği şekliyle yazılmış olabilir.
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2020 - Pazartesi

Fındıkpınarı yolunda bulunan petrolün öyküsü…

Mersin’ in geçmişte ilgi gören Fındıkpınarı ve Gözne gibi yazın yoğun ilgi çeken iki yaylası var ve iki yaylanın da bitmeyen yol çilesi…

Öylesine bir çiledir ki, 90 yıldır sürekli ıslah edilir, genişletilir, hatta zaman zaman ana güzergah bile değiştirilir ama insanlar dün olduğu gibi bugün de yaylalara gönül rahatlığıyla ulaşamazlar..

İki ana yayla yolundaki sıkıntılar, İl Özel İdare bütçesinden ayrılan kaynakla her yıl giderilmeye çalışılırken 1948 yılı ekim ayında, Fındıkpınarı yolunun geçişe engel olan yerlerini düzeltme işini üstlenen işçiler kayaları temizlemek için mayın patlatırken tesadüfen petrole rastlarlar.

Haberlerin kamuoyunda hızla yayılması nedeniyle görüşü sorulan dönemin Mersin Valisi Şefik Bicioğlu Yeni Mersin gazetesinin önemli kalemi Yusuf Ayhan’ a petrol bulunma hikayesini şöyle anlatacaktır:

“Bir müddet önce Mersin- Fındıkpınarı arasındaki yol yapılırken bazı sarp yerlerde dinamit kullanılması icap etti. Lüzumlu tertibat alınarak yolu kapayan kayalıklar dinamitle atıldı. Bu sırada gayet kesif miktarda petrol kokusu yayıldı. Dikkat edilince kaya parçalarından pek çoğunun petrol kokusu yaydığının farkına varıldı. Bu kaya parçalarından bir kısmında petrolün pas yaptığı bariz şekilde görülmekte idi."

Bicioğlu’ nun açıklamaları bununla da kalmaz. Aşağıda yer verdiğim sözleri olayı daha da ilginç kılar. Valiye göre;

 “Zaten halk bu yörede yıllardır sulara petrol karıştığını müşahede etmekte ve bu nedenle buradaki sulara gazlı su adını vermiştir." (o dönemde elektrikle aydınlatma imkanı gayet sınırlı idi. Halkın neredeyse tamamı petrol türevi gazyağı ile aydınlanır, yemeklerini gazocağı denilen cihazlarda pişirirdi. A.A.)

 Petrole rastlanınca ne mi yapılır?

Petrollü kaya parçalarından numune alınır, bir miktar Ekonomi Bakanlığına, bir miktar da Maden Tetkik ve Arama Enstitüsüne gönderilir.

Dönemin uluslararası saygınlığı olan petrol mütehassıslarından Macar prof. Louis Lechzigy * numunelerle bizzat ilgilenir. Lechzigy’ in incelemeleri sonucu elde ettiği bulguları Vali Bicioğlu heyecan içinde anlatır:

“Macar petrol mütehassısının kati lisanla verdiği malumata göre burada parafini bol, asfaltı az, çok yüksek evsafta ve mebzul petrol vardır. Profesör bu müşahede ve intibaını tekrar tekrar teyit etmiştir.

Tabahhuratın (sıcaklık sonucu çıkan buhar) ve kokunun pek fazla olması petrolün mevcudiyetine muhakkak bir işaret sayılmakla beraber miktarının da o nispette yüksek olduğu hükmünü uyandırmış ve profesörden aldığımız müjde ile şüphesiz hepimiz sevinmişizdir.

Fındıkpınarı bölgesinin Raman (1940 yılından beri süren sondaj çalışmaları sonucu mart 1948' de ekonomik anlamda işletilmeye değer verimlilikteki  petrol kuyusu Batman bölgesindeki Raman dağında  açılması ülke genelinde büyük heyecan dalgası yaratmıştı. A.A.) derecesinde hatta onun da fevkinde bir petrol havzası olduğu böylece anlaşılmış ve tespit edilmiş bulunuyor.

Yakında yapılmasına intizar ettiğimiz tetkikatı sabırsızlıkla bekliyoruz.”

Dönemin Valisi Bicioğlu’ nun ifadesiyle kesin inceleme sonuçları sabırsızlıkla beklenir ama şu kadarını söyleyeyim: Makaleyi kaleme aldığım 2017 yılında petrol müjdesinin gazetelerde yer aldığı tarihten sonraki binlerce sayfadan oluşan gazete arşivlerini taramama rağmen Fındıkpınarı petrol yataklarıyla ilgili en küçük bir ek bilgiye, habere rastlamadım.

Ancak Karadeniz' de bulunduğu söylenen doğalgaz rezervi ardından o 2017 tarihli makaleyi anımsayıp bugünün heyecanlı ortamına uygun biçimde revize edip yayınlamayı düşünürken, tam da petrolün bulunduğu 1948' de Fındıkpınarı bölgesini de kapsayan Toroslar Bölgesindeki arazinin jeolojik yapısını, olası petrol rezervlerini inceleyen Dr. Zati Ternek' in bulgularına yer verdiği raporuna ulaştım.

Bu alanda en kapsamlı saha çalışmasını yapan ve bulgularını yayınlayarak ölümsüzleştiren Dr. Zati Ternek' e ve onunla birlikte emek sarf eden pek çok bilim insanına ülke olarak ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu da görmüş oldum..

Dr. Zati Ternek ve kendisiyle birlikte araştırmaya katılan arkadaşlarının Adana-Mersin bölgesinin Toroslar kesiminde yaptığı jeolojik inceleme sonuçlarını Fındıkpınarı özelinde paylaşma gereğini duyuyorum..

1953 yılında yayınlanan araştırmanın, 1948 yılındaki yol çalışması sırasında bulunduğu söylenen petrol ile olan bağlantısına da bir sonraki makalede değineyim..

*Macar prof. un adını Yenimersin gazetesinden olduğu gibi aldım. İsim telaffuz edildiği şekliyle yazılmış olabilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.