Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

1939 Erzincan Depreminden bugüne…

Bölgesel çatışmalar yanında ülkede yaşanan her felaketin Mersin’ e göç olarak yansıması liman özelliğinin öne çıktığı son yüz yılın önemli gerçeği… Bunda şaşacak bir durum da yok… Ilıman iklimi, her türlü gıdaya erişimdeki avantajları ve istihdam olanaklarıyla Mersin dün de cazibe merkeziydi bugün de öyle… Son büyük depremlerden sonra kayıtlı ve kaydı tutulamayan toplamda en az bir milyon insanın başka yerleri değil Mersin’ i tercih etmesi boşuna değil… Tüm depremlerde bu büyüklükte olmasa da bir göç yaşanmış… Bunların arasında ülkeyi ve özelde Mersin’ i en çok etkileyeni ve o günkü iletişim olanaksızlıklarına rağmen ses getireni 1939 Erzincan depremi… Ülkenin nereden nereye geldiği, o dönem ile son Maraş-Antakya depremleri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar geleceğe de ışık tutması bakımından yararlı olur diye düşünüyorum… Bu amaçla 2011’ de meydana gelen Van-Erciş depremi ardından kaleme aldığım ve Erzincan felaketinin Mersin’ e etkilerini yansıtan makaleyi bir kez daha paylaşayım istedim… ** Anadolu’ da yaşananlar arasında yüzyılın en şiddetlisi olarak anılan Erzincan depremi 1939 yılının son günlerinde 26 Aralık Salı gününü 27 Aralık Çarşambaya bağlayan gece yarısından sonra (yaklaşık saat 1.55’ te) meydana geldi. Gerçi gerçek merkezinin belirlenmesi, yerle bir olan Erzincan’ ın başına gelenlerden haberdar olunması ancak bir gün sonra mümkün olabildi ama 400 KM UZUNLUK VE 200 KM GENİŞLİĞİNDEKİ tüm bölgeyi öylesine sarsmıştı ki, duyulması gecikse de, anında tüm Anadolu’ da hissedildi. Batıda Bursa ve İstanbul’ da, doğu ve Güneydoğuda Diyarbakır’ da, Karadeniz’ in tümünde ve tabii en şiddetli haliyle Erzincan çevresindeki illerde hissedilen 8 üstü şiddetindeki deprem tam 52 SANİYE sürdü. Başta Erzincan olmak üzere Amasya, Tokat, Sivas, Zile’ de on binlerce ev yerle bir olurken (resmi kayıtlara göre 117 bin bina yıkılmıştı) 33 bin insan hayatını kaybetti. (Bu konuda resmi verilerle yabancı kaynaklar arasında uçurum var. Örneğin başta BBC ve Independent gibi saygın İngiliz yayın kuruluşlarına göre 160 bin kişi ölmüştü o depremde… Gece yarısı, herkes uykudayken 117 bin konutun yıkıldığı depremde kaç kişinin öldüğünü tahmin etmek aslında zor değil… O günlerin sınırlı iletişim koşulları çerçevesinde ve devletin resmi ağzıyla duyulması gerekeni haberleştiren Anadolu Ajansı dışında bölgeden günlerce haber alınamadı. Öyle ki, aradan iki gün geçmesine rağmen Erzincan, Tokat, Zile hatta Sivas zan edildi depremin merkezi. Dönemin Başbakanı Refik Saydam’ ın İç İşleri Bakanlığına giderek bilgi aldığı ve yardım konusunda gerekli talimatları verdiği gibisinden gönül serinleten resmi açıklamalar, Erzurum ve Sivas’ tan kalkan iki trenle ulaştırılmaya çalışılan 1300 çadır, battaniye ve çoğunlukla bakliyat ürünlerinden oluşan 3 vagon yiyecek… ** Aradan geçen zaman, felaketin büyüklüğünü ortaya koyunca, yurdun dört köşesi harekete geçti ama iş işten geçtikten çok sonra… Erzincan kışının o şiddetli soğuğunda donan, hastalıktan kırılan çocukların feryadı Anadolu göklerini inletince, dönemin tek parti hükümeti parmağını kıpırdatma ihtiyacını duydu. İşte o çığlıkların duyulmasıyla tüm şehirlerde hemen yardım komiteleri kuruldu ve insanlar ellerinde avuçlarında ne varsa Erzincan’ a ulaştırmak için çırpınmaya başladılar. (Tabii istifçiler, fırsatçılar, karaborsacılar da ellerini ovuşturmaya) Depremin ardından Mersin’ in ruh halini Fuat Akbaş’ ın 9 Ocak günü sahibi gazetede yayınladığı “Hakikatten Tablolar” çarpıcı biçimde özetliyordu: “ŞIK VE ZARİF BİR ODA… SOBA YANIYOR. 200 MUMLUK BİR AMPUL, İPEK PERDELERLE KAPALI ODAYI NURLANDIRIYOR.. VAZOLARDAKİ NERGİSLERİN BAYILTICI KOKUSU ILIK ODADA İNSANA REHAVET VERİYOR, UYUŞTURUYOR. DIŞARIDA YAĞMUR VAR. ŞİDDETLİ Mİ HAFİF Mİ ANLAŞILMIYOR AMA MÜTEMADİYEN YAĞIYOR. OHH NE SAADET!. HER ŞEY YOLUNDA. HİZMETÇİ KIZ BOŞALAN MEZE TABAKLARINI DEĞİŞTİRİYOR, KULÜP ŞİŞELERİNİN BOŞU GİDİYOR, DOLUSU GELİYOR. MERAK EDECEK NE VAR? AĞAM, TÜCCARI. YALNIZ FİYAT YÜKSELİŞİNDEN ON BİNLERCE KÂRI VAR. NEREDE MÜZİK VARSA, RADYONUN ORASINI VEREN YER AÇILIYOR.RADYO SUSARSA GRAMOFON EN GÜZEL PLAKLARI ÇALMAKTA. ANADOLU’ NUN ORTASINDA ZELZELELER OLDU. BİNLERCE YURTTAŞ YUVASINDAN, HAYATINDAN, YAVRUSUNDAN, VARLIĞINDAN AYRILDI. ÖLENLERİN ADEDİ HENÜZ MALUM DEĞİL. KALANLARIN GÖZ YAŞINI İFADE EDECEK ÖLÇÜ YOK.HASTANELER YARALILARLA DOLU. .. YAĞMUR YAĞIYOR, HER TARAFTA SOĞUK RÜZGAR VAR. SICAK ODADA SOBA HARIL HARIL YANIYOR. NERGİS KOKULARINA RAKI KOKUSU KARIŞIYOR. AĞAM EĞLENİYOR… NEYİN FİYATI FIRLAMADI Kİ? YÜZDE YÜZ ELLİ ZAM… HAMİYETE MİZAN OLMAZ DİYORLAR. AZ VEREN CANDAN ÇOK VEREN MALDAN VERİR DİYORLAR. DİYORLAR: KADIN FAKİRDİ. BİR ŞEYİ YOKTU. ÜZERİNDEKİ ENTARİSİNİ ÇIKARDI, FELAKETZEDELERE VERDİ. DİĞER BİR ADAM, KIŞ İÇİN HAZIRLADIĞI UNUNU, BULGURUNU, BİR ÇÖMLEK YAĞINI GETİRDİ VERDİ VE BUNLARIN MUHTAÇ KARDEŞLERİNE GÖNDERİLMESİNİ DİLEDİ. DİYORLAR: PAKETİNİ 290’ A SATIYORDU. MAĞAZASINDA BİNLERCE PAKET MEVCUDU VARDI. ŞİMDİ TANESİNİ 600’ A BİLE VERMİYOR. “ Ve bu minval üzere sürüyordu Akbaş’ ın iki sayfada yer alan yazısı…” Karaborsa hortlarken, yaraları sarmaya çabalayanlar da yok değildi… Erzincan depreminden etkilenenlere zengininden yoksuluna Mersin halkının yaptığı yardımlar araştırmanın sonraki bölümünde…
Ekleme Tarihi: 09 Mart 2023 - Perşembe

1939 Erzincan Depreminden bugüne…

Bölgesel çatışmalar yanında ülkede yaşanan her felaketin Mersin’ e göç olarak yansıması liman özelliğinin öne çıktığı son yüz yılın önemli gerçeği…

Bunda şaşacak bir durum da yok…

Ilıman iklimi, her türlü gıdaya erişimdeki avantajları ve istihdam olanaklarıyla Mersin dün de cazibe merkeziydi bugün de öyle…

Son büyük depremlerden sonra kayıtlı ve kaydı tutulamayan toplamda en az bir milyon insanın başka yerleri değil Mersin’ i tercih etmesi boşuna değil…

Tüm depremlerde bu büyüklükte olmasa da bir göç yaşanmış…

Bunların arasında ülkeyi ve özelde Mersin’ i en çok etkileyeni ve o günkü iletişim olanaksızlıklarına rağmen ses getireni 1939 Erzincan depremi…

Ülkenin nereden nereye geldiği, o dönem ile son Maraş-Antakya depremleri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar geleceğe de ışık tutması bakımından yararlı olur diye düşünüyorum…

Bu amaçla 2011’ de meydana gelen Van-Erciş depremi ardından kaleme aldığım ve Erzincan felaketinin Mersin’ e etkilerini yansıtan makaleyi bir kez daha paylaşayım istedim…

**

Anadolu’ da yaşananlar arasında yüzyılın en şiddetlisi olarak anılan Erzincan depremi 1939 yılının son günlerinde 26 Aralık Salı gününü 27 Aralık Çarşambaya bağlayan gece yarısından sonra (yaklaşık saat 1.55’ te) meydana geldi. Gerçi gerçek merkezinin belirlenmesi, yerle bir olan Erzincan’ ın başına gelenlerden haberdar olunması ancak bir gün sonra mümkün olabildi ama 400 KM UZUNLUK VE 200 KM GENİŞLİĞİNDEKİ tüm bölgeyi öylesine sarsmıştı ki, duyulması gecikse de, anında tüm Anadolu’ da hissedildi.

Batıda Bursa ve İstanbul’ da, doğu ve Güneydoğuda Diyarbakır’ da, Karadeniz’ in tümünde ve tabii en şiddetli haliyle Erzincan çevresindeki illerde hissedilen 8 üstü şiddetindeki deprem tam 52 SANİYE sürdü.

Başta Erzincan olmak üzere Amasya, Tokat, Sivas, Zile’ de on binlerce ev yerle bir olurken (resmi kayıtlara göre 117 bin bina yıkılmıştı) 33 bin insan hayatını kaybetti. (Bu konuda resmi verilerle yabancı kaynaklar arasında uçurum var. Örneğin başta BBC ve Independent gibi saygın İngiliz yayın kuruluşlarına göre 160 bin kişi ölmüştü o depremde…

Gece yarısı, herkes uykudayken 117 bin konutun yıkıldığı depremde kaç kişinin öldüğünü tahmin etmek aslında zor değil…

O günlerin sınırlı iletişim koşulları çerçevesinde ve devletin resmi ağzıyla duyulması gerekeni haberleştiren Anadolu Ajansı dışında bölgeden günlerce haber alınamadı. Öyle ki, aradan iki gün geçmesine rağmen Erzincan, Tokat, Zile hatta Sivas zan edildi depremin merkezi.

Dönemin Başbakanı Refik Saydam’ ın İç İşleri Bakanlığına giderek bilgi aldığı ve yardım konusunda gerekli talimatları verdiği gibisinden gönül serinleten resmi açıklamalar, Erzurum ve Sivas’ tan kalkan iki trenle ulaştırılmaya çalışılan 1300 çadır, battaniye ve çoğunlukla bakliyat ürünlerinden oluşan 3 vagon yiyecek…

**

Aradan geçen zaman, felaketin büyüklüğünü ortaya koyunca, yurdun dört köşesi harekete geçti ama iş işten geçtikten çok sonra…

Erzincan kışının o şiddetli soğuğunda donan, hastalıktan kırılan çocukların feryadı Anadolu göklerini inletince, dönemin tek parti hükümeti parmağını kıpırdatma ihtiyacını duydu.

İşte o çığlıkların duyulmasıyla tüm şehirlerde hemen yardım komiteleri kuruldu ve insanlar ellerinde avuçlarında ne varsa Erzincan’ a ulaştırmak için çırpınmaya başladılar. (Tabii istifçiler, fırsatçılar, karaborsacılar da ellerini ovuşturmaya)

Depremin ardından Mersin’ in ruh halini Fuat Akbaş’ ın 9 Ocak günü sahibi gazetede yayınladığı “Hakikatten Tablolar” çarpıcı biçimde özetliyordu:

“ŞIK VE ZARİF BİR ODA… SOBA YANIYOR. 200 MUMLUK BİR AMPUL, İPEK PERDELERLE KAPALI ODAYI NURLANDIRIYOR.. VAZOLARDAKİ NERGİSLERİN BAYILTICI KOKUSU ILIK ODADA İNSANA REHAVET VERİYOR, UYUŞTURUYOR.

DIŞARIDA YAĞMUR VAR. ŞİDDETLİ Mİ HAFİF Mİ ANLAŞILMIYOR AMA MÜTEMADİYEN YAĞIYOR. OHH NE SAADET!. HER ŞEY YOLUNDA. HİZMETÇİ KIZ BOŞALAN MEZE TABAKLARINI DEĞİŞTİRİYOR, KULÜP ŞİŞELERİNİN BOŞU GİDİYOR, DOLUSU GELİYOR.

MERAK EDECEK NE VAR? AĞAM, TÜCCARI. YALNIZ FİYAT YÜKSELİŞİNDEN ON BİNLERCE KÂRI VAR. NEREDE MÜZİK VARSA, RADYONUN ORASINI VEREN YER AÇILIYOR.RADYO SUSARSA GRAMOFON EN GÜZEL PLAKLARI ÇALMAKTA.

ANADOLU’ NUN ORTASINDA ZELZELELER OLDU. BİNLERCE YURTTAŞ YUVASINDAN, HAYATINDAN, YAVRUSUNDAN, VARLIĞINDAN AYRILDI.

ÖLENLERİN ADEDİ HENÜZ MALUM DEĞİL. KALANLARIN GÖZ YAŞINI İFADE EDECEK ÖLÇÜ YOK.HASTANELER YARALILARLA DOLU.

..

YAĞMUR YAĞIYOR, HER TARAFTA SOĞUK RÜZGAR VAR. SICAK ODADA SOBA HARIL HARIL YANIYOR. NERGİS KOKULARINA RAKI KOKUSU KARIŞIYOR.

AĞAM EĞLENİYOR…

NEYİN FİYATI FIRLAMADI Kİ? YÜZDE YÜZ ELLİ ZAM…

HAMİYETE MİZAN OLMAZ DİYORLAR. AZ VEREN CANDAN ÇOK VEREN MALDAN VERİR DİYORLAR.

DİYORLAR: KADIN FAKİRDİ. BİR ŞEYİ YOKTU. ÜZERİNDEKİ ENTARİSİNİ ÇIKARDI, FELAKETZEDELERE VERDİ.

DİĞER BİR ADAM, KIŞ İÇİN HAZIRLADIĞI UNUNU, BULGURUNU, BİR ÇÖMLEK YAĞINI GETİRDİ VERDİ VE BUNLARIN MUHTAÇ KARDEŞLERİNE GÖNDERİLMESİNİ DİLEDİ.

DİYORLAR: PAKETİNİ 290’ A SATIYORDU. MAĞAZASINDA BİNLERCE PAKET MEVCUDU VARDI. ŞİMDİ TANESİNİ 600’ A BİLE VERMİYOR. “

Ve bu minval üzere sürüyordu Akbaş’ ın iki sayfada yer alan yazısı…”

Karaborsa hortlarken, yaraları sarmaya çabalayanlar da yok değildi…

Erzincan depreminden etkilenenlere zengininden yoksuluna Mersin halkının yaptığı yardımlar araştırmanın sonraki bölümünde…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.