Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Vaatler ve Gerçekler: Bir Çukurova Havalimanı hikâyesi…

Bir önceki makalede Çeşmeli-Taşucu otoyolu ile ilgili gelişmeleri, her seçim döneminde "ihalesi hazır, hemen başlanıyor" vaadinin havalarda uçuştuğu Mersin adına yaşamsal önemi olan projenin bugünkü koşullarda en azından 2023' e kadar hayata geçirilmesinin imkansızlığını ortaya koymaya çalıştım.. Bu makalede başka bir hikayeye, Çeşmeli-Taşucu otoyolu kadar önemli, hatta prestij bakımından ondan da önemli Çukurova Uluslar arası Havalimanının başına gelenleri anlatmaya çalışayım. Kürşat Tüzmen ile başlayıp Zafer Çağlayan ile süren hikâyenin son önemli ismi ise 1 Kasım 2015 seçimleri öncesi partisinin getirip Mersin' de 1. sıra adayı yaptığı bir zamanların Ulaştırma ve Kalkınma Bakanlıkları görevlerinde de bulunmuş Lütfi Elvan… Aslında Elvan' dan önce de AK Parti' nin ve birinci sıralara koyduğu lokomotif isimlerin vaatlerine karşı şerbetliyiz. Örnek mi? Çukurova Uluslar arası Havalimanı… İktidarın Mersin lokomotifleri, projelerin çok kısa sürede hayata geçirileceğinden o kadar emindiler ki,örneğin 15 Aralık 2011 günü ihale edilen ve 36 ay içinde tamamlanması öngörülen ülkenin 2. en büyük havalimanı olarak ta lanse edilen Çukurova Uluslararası Havalimanının süresinden de önce tamamlanacağı müjdesini veriyorlardı. O kadar ki, 20 Haziran 2013 günü başlayacak Akdeniz Oyunlarına gelecek kafilelerin bu havalimanında karşılanacağını iddia edenler bile çıktı. O tahmin tutmadı ama oyunların başlamasına beş kala, 28 Mayıs 2013 günü dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan' ın katıldığı törenle havalimanının temeli atıldı. Değişen fazla şey yoktu. Yine 36 ay içinde bitirileceği sözü verilirken törende konuşan Çağlayan şunları söyleyecekti: "Akdeniz Oyunları tesislerini yaparız dedik, yaptık. Tarsus-Kazanlı turizm tesislerini yaparız dedik, ilerleyen günlerde orada temel atmaya başlayacağız. Yaptığımız çalışmalarla Adana ve Mersin' i en büyük lojistik üs haline getireceğiz. (..) Çiftçimizin üreteceği ürünler bu havalimanından kanatlanıp buradan dünyanın her yerine gidecek. Bugün temelini attığımız havalimanının Allahın izniyle Mart 2014'te bitmesi planlanıyor. Tarsus Kazanlı' da temel atmaya önümüzdeki günlerde başlayacağız. Buradaki yatak sayısını da 7 bin 600'den 15 bine çıkardık." Çukurova Havalimanı temel atma töreni AKP' nin o günlerde gelenek hale getirdiği üstlenici firma yetkilisi ile iktidar etkililerinin pazarlığıyla sona eriyor ve o pazarlık sonunda üstlenici 36 ay olarak öngörülen yapım süresini bir yıl öne çekip 24 ay içinde havalimanının hizmete açılacağı sözünü veriyordu. Anlattıklarım filmin fragman bölümüydü. Gittikçe hüzünlü hal alan filmin kendisine gelince…  İhalenin tamamlanmasından, sözleşme imzalanmasına, yer teslimine kadar mizahi yanları kadar dramatik gelişmeleri de olan hüzünlü bir hikayeyi hep birlikte izleyecektik… Yine de bugün artık gülümseteceğine inandığım birkaç anekdotu paylaşmakta yarar var: Sözleşmeyi Ocak 2012' de imzalayıp, 22 ay içinde havalimanını tamamlayacağını planlayan YİD modelli projenin üstlenicisi ilk şoku daha temel atılmadan Ağustos 2012' de yaşayacak ve sözleşme gereği bulması gereken kredi konusunda tüm bankaların kapıları kapattığını açıklamak zorunda kalacaktı. Yine de umutlar yitirilmemişti. Sözleşmeye göre üstlenici 9 ay içinde kredi bulduğunu belgeleyemezse sözleşmenin feshi gerekiyordu ama 'kendi kaynaklarımızla başlarız' diyerek hemen işe koyulacaklarını söylüyor, üstelik Haziran 2014 olan projenin hayata geçirilme tarihini Mayıs ayına çektiklerini de ifade etmekten geri durmuyordu. 'bankalar 9 yıl 10 ay olan işletme süresini rantbal bulmadıkları için kredi vermiyorlar, tek başımıza ihaleye girdiğimizi görsek daha uzun işletme süresi teklif ederdik' diyen de aynı üstlenici idi. Kafa karışıklığı tüm demeçlere yansıyor, Mersinliler ise 'en geç 2014 Haziranında buradan uçulacak', 'bankalar kredi vermese de kendi imkanlarımızla bu işi tamamlayacağız' sözlerini ciddiye alıp, uçuş hayalleri kuruyordu. Benim gibi muzır birkaç kişi dışında hiç kimse ' 9 ay içinde projeyi tamamlayacağını garanti edecek kredi temin ettiğini belgelemediği takdirde sözleşmesi fesh edilir' hükmünü sorgulamayı aklının ucundan geçirmiyordu o günlerde. Öyle ya, adam şantiyeye beton santrali kurup daha resmi temel atma gerçekleşmeden işe koyulmuştu bile, pişmekte olan aşa su katmanın alemi miydi? (zaman o günlerde bu hükme dikkat çeken ve sözleşmenin feshinin sadece projeyi değil, üstleniciyi de kurtaracağını, kredi bulmadan işe dalmanın sonu iflasla sonuçlanacak kötü finali engelleyeceğini yazıp duran beni (yıllardır keşke ben yanılsaydım der dururum) haklı çıkardı. 13 Kasım 2013 tarihinde yayınlanan makalemde şöyle sormuştum: "sözleşme gereği öz kaynak ve bankaların kredi mektuplarını masada görmeden asla işe başlatmaması gereken DHMİ nasıl oldu da yer teslimini yapıp projeye yeşil ışık yaktı?" (https://abdullahayan.wordpress.com/2013/11/13/cukurova-havalimani-surecin-perde-onu-arkasi/) Sonrasını hep birlikte izledik. O nedenle iflas edip havlu atan üstlenici firmanın başına gelenleri, bilinmez bir tarihe ertelenen 'uluslararası'  niteliğini haiz havalimanını, onun yerine hızlı biçimde geçiş yapıp lojistik özelliğini elinden alan yeni İstanbul havalimanıyla ilgili gelişmeleri burada yeniden ele almanın, hatırlatmanın en azından makus talihli Çukurova' ya yararı olur mu? Emin değilim ama bir kez daha ve yeniden denemeye çalışacağım…  
Ekleme Tarihi: 02 Eylül 2019 - Pazartesi

Vaatler ve Gerçekler: Bir Çukurova Havalimanı hikâyesi…

Bir önceki makalede Çeşmeli-Taşucu otoyolu ile ilgili gelişmeleri, her seçim döneminde "ihalesi hazır, hemen başlanıyor" vaadinin havalarda uçuştuğu Mersin adına yaşamsal önemi olan projenin bugünkü koşullarda en azından 2023' e kadar hayata geçirilmesinin imkansızlığını ortaya koymaya çalıştım..

Bu makalede başka bir hikayeye, Çeşmeli-Taşucu otoyolu kadar önemli, hatta prestij bakımından ondan da önemli Çukurova Uluslar arası Havalimanının başına gelenleri anlatmaya çalışayım.

Kürşat Tüzmen ile başlayıp Zafer Çağlayan ile süren hikâyenin son önemli ismi ise 1 Kasım 2015 seçimleri öncesi partisinin getirip Mersin' de 1. sıra adayı yaptığı bir zamanların Ulaştırma ve Kalkınma Bakanlıkları görevlerinde de bulunmuş Lütfi Elvan…

Aslında Elvan' dan önce de AK Parti' nin ve birinci sıralara koyduğu lokomotif isimlerin vaatlerine karşı şerbetliyiz.

Örnek mi?

Çukurova Uluslar arası Havalimanı…

İktidarın Mersin lokomotifleri, projelerin çok kısa sürede hayata geçirileceğinden o kadar emindiler ki,örneğin 15 Aralık 2011 günü ihale edilen ve 36 ay içinde tamamlanması öngörülen ülkenin 2. en büyük havalimanı olarak ta lanse edilen Çukurova Uluslararası Havalimanının süresinden de önce tamamlanacağı müjdesini veriyorlardı.

O kadar ki, 20 Haziran 2013 günü başlayacak Akdeniz Oyunlarına gelecek kafilelerin bu havalimanında karşılanacağını iddia edenler bile çıktı.

O tahmin tutmadı ama oyunların başlamasına beş kala, 28 Mayıs 2013 günü dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan' ın katıldığı törenle havalimanının temeli atıldı.

Değişen fazla şey yoktu. Yine 36 ay içinde bitirileceği sözü verilirken törende konuşan Çağlayan şunları söyleyecekti:

"Akdeniz Oyunları tesislerini yaparız dedik, yaptık. Tarsus-Kazanlı turizm tesislerini yaparız dedik, ilerleyen günlerde orada temel atmaya başlayacağız. Yaptığımız çalışmalarla Adana ve Mersin' i en büyük lojistik üs haline getireceğiz. (..)

Çiftçimizin üreteceği ürünler bu havalimanından kanatlanıp buradan dünyanın her yerine gidecek. Bugün temelini attığımız havalimanının Allahın izniyle Mart 2014'te bitmesi planlanıyor. Tarsus Kazanlı' da temel atmaya önümüzdeki günlerde başlayacağız. Buradaki yatak sayısını da 7 bin 600'den 15 bine çıkardık."

Çukurova Havalimanı temel atma töreni AKP' nin o günlerde gelenek hale getirdiği üstlenici firma yetkilisi ile iktidar etkililerinin pazarlığıyla sona eriyor ve o pazarlık sonunda üstlenici 36 ay olarak öngörülen yapım süresini bir yıl öne çekip 24 ay içinde havalimanının hizmete açılacağı sözünü veriyordu.

Anlattıklarım filmin fragman bölümüydü.

Gittikçe hüzünlü hal alan filmin kendisine gelince…

 İhalenin tamamlanmasından, sözleşme imzalanmasına, yer teslimine kadar mizahi yanları kadar dramatik gelişmeleri de olan hüzünlü bir hikayeyi hep birlikte izleyecektik…

Yine de bugün artık gülümseteceğine inandığım birkaç anekdotu paylaşmakta yarar var:

Sözleşmeyi Ocak 2012' de imzalayıp, 22 ay içinde havalimanını tamamlayacağını planlayan YİD modelli projenin üstlenicisi ilk şoku daha temel atılmadan Ağustos 2012' de yaşayacak ve sözleşme gereği bulması gereken kredi konusunda tüm bankaların kapıları kapattığını açıklamak zorunda kalacaktı. Yine de umutlar yitirilmemişti. Sözleşmeye göre üstlenici 9 ay içinde kredi bulduğunu belgeleyemezse sözleşmenin feshi gerekiyordu ama 'kendi kaynaklarımızla başlarız' diyerek hemen işe koyulacaklarını söylüyor, üstelik Haziran 2014 olan projenin hayata geçirilme tarihini Mayıs ayına çektiklerini de ifade etmekten geri durmuyordu.
'bankalar 9 yıl 10 ay olan işletme süresini rantbal bulmadıkları için kredi vermiyorlar, tek başımıza ihaleye girdiğimizi görsek daha uzun işletme süresi teklif ederdik' diyen de aynı üstlenici idi.

Kafa karışıklığı tüm demeçlere yansıyor, Mersinliler ise 'en geç 2014 Haziranında buradan uçulacak', 'bankalar kredi vermese de kendi imkanlarımızla bu işi tamamlayacağız' sözlerini ciddiye alıp, uçuş hayalleri kuruyordu.

Benim gibi muzır birkaç kişi dışında hiç kimse ' 9 ay içinde projeyi tamamlayacağını garanti edecek kredi temin ettiğini belgelemediği takdirde sözleşmesi fesh edilir' hükmünü sorgulamayı aklının ucundan geçirmiyordu o günlerde. Öyle ya, adam şantiyeye beton santrali kurup daha resmi temel atma gerçekleşmeden işe koyulmuştu bile, pişmekte olan aşa su katmanın alemi miydi? (zaman o günlerde bu hükme dikkat çeken ve sözleşmenin feshinin sadece projeyi değil, üstleniciyi de kurtaracağını, kredi bulmadan işe dalmanın sonu iflasla sonuçlanacak kötü finali engelleyeceğini yazıp duran beni (yıllardır keşke ben yanılsaydım der dururum) haklı çıkardı.

13 Kasım 2013 tarihinde yayınlanan makalemde şöyle sormuştum:

"sözleşme gereği öz kaynak ve bankaların kredi mektuplarını masada görmeden asla işe başlatmaması gereken DHMİ nasıl oldu da yer teslimini yapıp projeye yeşil ışık yaktı?"

(https://abdullahayan.wordpress.com/2013/11/13/cukurova-havalimani-surecin-perde-onu-arkasi/)

Sonrasını hep birlikte izledik. O nedenle iflas edip havlu atan üstlenici firmanın başına gelenleri, bilinmez bir tarihe ertelenen 'uluslararası'  niteliğini haiz havalimanını, onun yerine hızlı biçimde geçiş yapıp lojistik özelliğini elinden alan yeni İstanbul havalimanıyla ilgili gelişmeleri burada yeniden ele almanın, hatırlatmanın en azından makus talihli Çukurova' ya yararı olur mu?

Emin değilim ama bir kez daha ve yeniden denemeye çalışacağım…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.