Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Virüs Üzerinden Güç Mücadelesi

“ Kötü karar, değiştirilemez olandır” Rustica     Bugünkü corona salgını ile doğrudan alakalı altıncı yazım. Türkiye’de salgın tedbirlerinin alınmaya başlamasının üzerinden 73 gün geçti. Daha önceleri bilim kurgu romanlarında, filmlerinde gördüğümüz birçok konu, hayatlarımıza girdi ve çoğu insan da söylenenin aksine bu yeni duruma alıştı.     Bana göre, alışılan yeni durumların başında yalnız kalmak geliyor. Yalnızlığın bağımlılık yapma gibi kötü(!) bir huyu vardır. Sonra, kitap okuma, kendine, aileye zaman ayırma, alış veriş yapma dürtüsünü törpüleme gibi yeni alışkanlıklar edindik . Temizlik kuralları, sık sık el yıkama, etrafa öylesine hapşırmamak gibi birçok şey insanların daha evvel pek dikkate almadıkları durumlardı. Örneğin belli aralıklarla kuaföre gidilmeden de yaşanabilineceğini öğrendik. ‘Seyahat etmek de çok gerekli değilmiş’ veya ‘dışarıda yemek yemeden de olabiliyormuş’ söylemleri geliştirdik.     Birçoğumuz eskiden farkına varamadığı, bilmeye, öğrenmeye zaman ayıramadığı işleri, farklı edinimleri keşfetti… Ben mesela mobil bankacılık uygulamalarının sağlamış olduğu kolaylıkları öğrendim. En önemlisi de daha önceleri hiç olmadığı kadar internete bağımlı hale geldik. İnternet, neredeyse beslenme ve dinlenme ihtiyacının ardından en önemli ihtiyaç kalemleri arasına girdi. İnsan ‘yeniliklere’ çok çabuk adapte olabilen bir yapıdadır. İşte o yüzdendir ki tüm coğrafyalarda ve koşullarda yaşayabilen tek canlı türüdür.     Aylardır hemen herkes salgınla yatıp, salgınla kalkıyor… Salgın, iyi ve kötü etkilere sahip potansiyeller barındırıyor. Ya mevcut düzeni, yaşananlardan ders alıp olumlu anlamda değiştireceğiz ya da onu komaya sokup, öngörülemez bir kaos ve belirsizlik ortamına sürükleneceğiz. Tüm insanlığın virüs üzerinde tartışmasız hem fikir olduğu tek bir görüş var o da ‘Hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağı’ fikri. İster olumlu ister olumsuz yönde seyretsin, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin.     Salgının gerçekte var olup olmadığı konusunda da dünya kamuoyları farklı düşünmeye başladı. Virüse karşı sıkı önlem yanlıları ile önlemleri gevşetmek isteyenler gergin bir kutuplaşma içinde. Alman hekimlerden oluşan 110 kişilik bir ekip, yayınladıkları bildiriyle virüs salgınının uluslar arası bir komplo olduğunu anlatmaya çalıştı. Azımsanmayacak sayıda hekim, bilim insanı salgının bir aldatmaca olduğu görüşünde birleşiyor ama bunlar, yaygın medyada yer bulamıyor. Devlet başkanları dahi bu ‘görünmez virüs lobisine’ karşı yeterince etkili değil.     Anlaşılan o ki yeni bir dünya düzeni kurmak isteyen ve her ülkede taraftarları olan uluslar arası bir güç var. Bunlar hayatın tüm alanlarında, sosyal yaşamdan, ekonomiye tüm sektörlerde kurumlaşmış, ciddi taraftar toplamışlar.     Mevcut kurulu düzen yanlıları ki bunlar ağırlıkla ulus devlet taraftarları, şimdiki sistemde belli bir siyasi ve ekonomik gücü elinde tutanlar, orta sınıfta kendilerine uygun bir hayat tarzı kurduklarını düşünenler ve teknoloji karşıtlarıdır (daha çok elli yaş üzeri kesim). Dijital dünyayı isteyenler ise bugünkü haliyle bu sistemin tıkandığı ve daha fazla gidemeyeceğini savunan, insanın kusurlu bir varlık olduğunu ve onu kendi halinde, başıboş bırakmamak gerektiğini düşünenlerdir. Bilimi din olarak algılayan bu kesime göre insanlık ancak teknoloji aracılığıyla dizginlenebilir.     Salgının ikinci ve üçüncü dalgasının geleceği varsayımı, yeni dünya düzeni planlayıcılarının ve onların taraftarlarının, düzen değişikliğini zorlamaktan vazgeçmeyeceklerini gösteriyor. Yeni süreç, bugüne değin tanımadığımız bir kutuplaşmayı da beraberinde getiriyor. Klasik sağ- sol düşünce kalıplarını aşan bir kutuplaşma bu. Yerleşik düzenin savunucuları ile tek dünya devletine doğru evirilen, dijital çağın savunucuları arasında geçecek bu mücadelenin ipuçları şimdiden belirmeye başladı. Başta ABD olmak üzere kapitalizmin zirve yaptığı ülkelerde sokaklar hareketleneceğe benziyor.     Sosyal hareketlerin seyri yanında uluslar arası güçlerin kriz sürecinde takınacağı tavır ve devreye sokacağı stratejiler çok etkili olacak. Dünyanın hangi yöne evirileceğiniyse, hangi tarafın daha istekli, daha güçlü ve hazırlıklı olduğu belirleyecek.  
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2020 - Cumartesi

Virüs Üzerinden Güç Mücadelesi

“ Kötü karar, değiştirilemez olandır” Rustica

 

  Bugünkü corona salgını ile doğrudan alakalı altıncı yazım. Türkiye’de salgın tedbirlerinin alınmaya başlamasının üzerinden 73 gün geçti. Daha önceleri bilim kurgu romanlarında, filmlerinde gördüğümüz birçok konu, hayatlarımıza girdi ve çoğu insan da söylenenin aksine bu yeni duruma alıştı.

 

  Bana göre, alışılan yeni durumların başında yalnız kalmak geliyor. Yalnızlığın bağımlılık yapma gibi kötü(!) bir huyu vardır. Sonra, kitap okuma, kendine, aileye zaman ayırma, alış veriş yapma dürtüsünü törpüleme gibi yeni alışkanlıklar edindik . Temizlik kuralları, sık sık el yıkama, etrafa öylesine hapşırmamak gibi birçok şey insanların daha evvel pek dikkate almadıkları durumlardı. Örneğin belli aralıklarla kuaföre gidilmeden de yaşanabilineceğini öğrendik. ‘Seyahat etmek de çok gerekli değilmiş’ veya ‘dışarıda yemek yemeden de olabiliyormuş’ söylemleri geliştirdik.

 

  Birçoğumuz eskiden farkına varamadığı, bilmeye, öğrenmeye zaman ayıramadığı işleri, farklı edinimleri keşfetti… Ben mesela mobil bankacılık uygulamalarının sağlamış olduğu kolaylıkları öğrendim. En önemlisi de daha önceleri hiç olmadığı kadar internete bağımlı hale geldik. İnternet, neredeyse beslenme ve dinlenme ihtiyacının ardından en önemli ihtiyaç kalemleri arasına girdi. İnsan ‘yeniliklere’ çok çabuk adapte olabilen bir yapıdadır. İşte o yüzdendir ki tüm coğrafyalarda ve koşullarda yaşayabilen tek canlı türüdür.

 

  Aylardır hemen herkes salgınla yatıp, salgınla kalkıyor… Salgın, iyi ve kötü etkilere sahip potansiyeller barındırıyor. Ya mevcut düzeni, yaşananlardan ders alıp olumlu anlamda değiştireceğiz ya da onu komaya sokup, öngörülemez bir kaos ve belirsizlik ortamına sürükleneceğiz. Tüm insanlığın virüs üzerinde tartışmasız hem fikir olduğu tek bir görüş var o da ‘Hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağı’ fikri. İster olumlu ister olumsuz yönde seyretsin, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin.

 

  Salgının gerçekte var olup olmadığı konusunda da dünya kamuoyları farklı düşünmeye başladı. Virüse karşı sıkı önlem yanlıları ile önlemleri gevşetmek isteyenler gergin bir kutuplaşma içinde. Alman hekimlerden oluşan 110 kişilik bir ekip, yayınladıkları bildiriyle virüs salgınının uluslar arası bir komplo olduğunu anlatmaya çalıştı. Azımsanmayacak sayıda hekim, bilim insanı salgının bir aldatmaca olduğu görüşünde birleşiyor ama bunlar, yaygın medyada yer bulamıyor. Devlet başkanları dahi bu ‘görünmez virüs lobisine’ karşı yeterince etkili değil.

 

  Anlaşılan o ki yeni bir dünya düzeni kurmak isteyen ve her ülkede taraftarları olan uluslar arası bir güç var. Bunlar hayatın tüm alanlarında, sosyal yaşamdan, ekonomiye tüm sektörlerde kurumlaşmış, ciddi taraftar toplamışlar.

 

  Mevcut kurulu düzen yanlıları ki bunlar ağırlıkla ulus devlet taraftarları, şimdiki sistemde belli bir siyasi ve ekonomik gücü elinde tutanlar, orta sınıfta kendilerine uygun bir hayat tarzı kurduklarını düşünenler ve teknoloji karşıtlarıdır (daha çok elli yaş üzeri kesim). Dijital dünyayı isteyenler ise bugünkü haliyle bu sistemin tıkandığı ve daha fazla gidemeyeceğini savunan, insanın kusurlu bir varlık olduğunu ve onu kendi halinde, başıboş bırakmamak gerektiğini düşünenlerdir. Bilimi din olarak algılayan bu kesime göre insanlık ancak teknoloji aracılığıyla dizginlenebilir.

 

  Salgının ikinci ve üçüncü dalgasının geleceği varsayımı, yeni dünya düzeni planlayıcılarının ve onların taraftarlarının, düzen değişikliğini zorlamaktan vazgeçmeyeceklerini gösteriyor. Yeni süreç, bugüne değin tanımadığımız bir kutuplaşmayı da beraberinde getiriyor. Klasik sağ- sol düşünce kalıplarını aşan bir kutuplaşma bu. Yerleşik düzenin savunucuları ile tek dünya devletine doğru evirilen, dijital çağın savunucuları arasında geçecek bu mücadelenin ipuçları şimdiden belirmeye başladı. Başta ABD olmak üzere kapitalizmin zirve yaptığı ülkelerde sokaklar hareketleneceğe benziyor.

 

  Sosyal hareketlerin seyri yanında uluslar arası güçlerin kriz sürecinde takınacağı tavır ve devreye sokacağı stratejiler çok etkili olacak. Dünyanın hangi yöne evirileceğiniyse, hangi tarafın daha istekli, daha güçlü ve hazırlıklı olduğu belirleyecek.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.