Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Çin İşkencesi

“ Gösterirseniz hatırlarım; yaparsanız anlarım” Çin Atasözü     Yazı başlığı ‘Çin İşkencesi’ Anadolu’da zorluk çekilen işlerde çok söylenir. ‘Çin işkencesi kadar zor ve eziyet verici oldu’ anlamında. Dünya bu aralar Çin ile yatıp, Çin ile kalkıyor. Malum, para ve üretimin olduğu her yer çok konuşulur. Ha bir de corona virüsü unutmayalım, Çin’de çıkmıştı. Ama ne tesadüftür ki corona salgını Çin’den çok rakiplerine zarar verdi. En büyük zararı ekonomik ve sosyal açıdan ABD ve Avrupa gördü. Trump’ı corana salgını götürdü. Eğer salgın yaşanmasaydı büyük ihtimalle o yine başkan seçilirdi.   Trump; Çin’e karşı her cepheden savaş açmıştı. Oranın bir üretim üssü olmasını istemiyordu. Çin’deki ABD’li firmaları geri çağırıyordu. Çin mallarının ABD’ye girişini engellemek, yüksek vergiler koymak istiyordu. Başkan seçilen Biden, Çin’e Trump kadar karşı çıkmıyor. Yeni dönemde küresel ticaretin, Trump öncesi seviyesine gelmesine çaba gösterecek Biden. ABD seçimlerinde Rusya Trump yanlısı olarak bilinirken, Çin, Biden yanlısı olarak bilindi.   Biden, küreselci sermayenin adamı. Küresel sermaye ise Çin’e yatırım yapıyor. Orayı ucuz işgücünden ve yenilikçi teknolojilerin daha kolay ve hızlı uygulanmaya konması bakımından tercih ediyor. Çin’deki sistem; Batı’da olduğu kadar bürokrasi, yargı, sivil toplum kuruluşları engeline takılmıyor. Otoriter rejimi, insan hakları gibi birçok unsuru dolanarak, Batı dünyasında hızlı kabul görmeyen yenilikçi ve rekabetçi uygulamalara daha çabuk onay veriyor, kullanıma sokuyor. Çünkü sermaye gittiği her yerde en az sorunla karşılaşmak ve ucuz işgücü ve düşük üretim maliyetlerinden sonuna değin yararlanmak ister.   Biden’ın seçilmiş olması, Çin’in yürüyüşünü Trump yönetimi kadar engellemeyecektir. Çin 2019 rakamlarıyla 14.4 trilyon dolar GSMH ile ABD ardından (21.4) dünya ikincisidir. Tüm öngörüler en geç 2030 senesinde Çin’in dünya sıralamasında birinci sıraya oturacağı yönünde. Şimdi bazı okurlar ‘bize ne Çin’den veya ABD’den’ diyebilir. Ancak bilinmeli ki dünyaya bu iki ülke ayar vermektedir. Türkiye’nin izlediği politikalar da bunlardan bağımsız değildir.   2013 yılında devlet başkanı olan Şi Cinping ayrıca ÇKP genel sekreteridir ve partisi tarafından ‘ana lider’ unvanıyla taçlandırılmıştır. Bir Çin milliyetçisi olan kimya mühendisi Şi Cinping ülkesinde ‘ikinci Mao’ olarak da adlandırılır. Çin; çok enteresan, kuvvet merkezi ve küresel bir güçtür. Politikasının temelini “Olgular gerçekleri belirler” sözü belirler. Bu sözün temelinde gerçekçilik yatar. Uyguladığı siyaset hiçbir devlete benzemez. Ülkenin bir diğer şiarı da “Demiri döven demirden sert olmalıdır” sözüdür. Bu, hamle yapacağı rakiplerinden güçlü olmadığı müddetçe, hamle yapmamak anlamı taşır.   Şi Cinping önderliğinde Çin, kültür ve değerlerini, ekonomik gücünü dünyaya yaymaya çalışıyor. Çin, ABD ve Rusya’dan başka bir yöntem izliyor. Ülkelerin siyasi durumlarıyla, hangi rejimle yönetildiklerine, hangi safta olduklarına bakmıyor. Ülkelere ticaret usulüyle yaklaşıyor. Çin, antlaşma yaptığı ülkelere kendi şirketleri ile giriyor. Kendi ülkesinden insanları getiriyor. Güttüğü politikaya bakmadan her ülke ile ticaret yapıyor. Yeter ki anlaşma sağlansın. Firmalarını, teçhizatını, insan gücünü o ülkelere taşıyor. Hatta yurttaşları bir de gittikleri ülkenin vatandaşlığına geçiyorlar.   Dış politikada çıkarlar söz konusu ise işbirliği kaçınılmazdır. Şu an Çin hemen tüm dünya devletleri ile ticaret yapıyor. Buna İsrail de İran da dahil, Mısır, ABD, Rusya, AB-Afrika ülkeleri hepsi…ABD’nin tüm engellemelerine karşın Çin; 1995’te İsrail ile ticari ilişkilere başladı. Gelinen noktada 15 milyar dolar ticaret hacmi yakalandı. ABD ambargosu altında inleyen İran; Çin ile bu yıl anlaştı. Çin yılda 16 milyar dolar yatırım yapacak İran’a. Tüm doğalgaz ve petrolünü alacak. Ayrıca orada 5 bin askeriyle bir üs kuracak. Iran hava savunma sisteminin tamamını yenileyecek. Bu, İran üzerinden ABD’ye Çin’in meydan okumasıdır.   Çin; yılda 300 milyar dolarlık petrol alıyor. Rusya’nın petrolünün ana alıcısı da Çin. Mısır ile ticaret hacimleri yıllık 15 milyar dolar. Suudi Arabistan’da 88 Çinli şirket yılda 60 milyar dolarlık iş yapıyor. Çin, Yunanistan ile 16 büyük antlaşmaya imza attı. Pire limanını aldı. Pire limanını üzerinden Avrupa’ya mal satacak. Pakistan’ın, Kuba’nın, Venezuela’nın adeta hamisidir Çin.   Türkiye henüz kapsamlı bir antlaşma yapmadı Çin ile. Ancak büyük bir swap antlaşması, Çandarlı limanının birlikte işletilmesi ve 5G teknolojisinde Turkcell ile ortaklık gibi konular görüşülse de henüz bir sonuca varılmadı. Görüldüğü gibi ülkeler birbirleri ile ticarete açık. Fakat en tepede bir rahatsızlık var. ABD müttefiklerini ve iş yaptığı ülkeleri Çin’e kaptırmak istemiyor ve bu sorun, savaşsız aşılmayı bekleyen en önemli sorunudur yerkürenin.      
Ekleme Tarihi: 14 Aralık 2020 - Pazartesi

Çin İşkencesi

“ Gösterirseniz hatırlarım; yaparsanız anlarım” Çin Atasözü

 

  Yazı başlığı ‘Çin İşkencesi’ Anadolu’da zorluk çekilen işlerde çok söylenir. ‘Çin işkencesi kadar zor ve eziyet verici oldu’ anlamında. Dünya bu aralar Çin ile yatıp, Çin ile kalkıyor. Malum, para ve üretimin olduğu her yer çok konuşulur. Ha bir de corona virüsü unutmayalım, Çin’de çıkmıştı. Ama ne tesadüftür ki corona salgını Çin’den çok rakiplerine zarar verdi. En büyük zararı ekonomik ve sosyal açıdan ABD ve Avrupa gördü. Trump’ı corana salgını götürdü. Eğer salgın yaşanmasaydı büyük ihtimalle o yine başkan seçilirdi.

  Trump; Çin’e karşı her cepheden savaş açmıştı. Oranın bir üretim üssü olmasını istemiyordu. Çin’deki ABD’li firmaları geri çağırıyordu. Çin mallarının ABD’ye girişini engellemek, yüksek vergiler koymak istiyordu. Başkan seçilen Biden, Çin’e Trump kadar karşı çıkmıyor. Yeni dönemde küresel ticaretin, Trump öncesi seviyesine gelmesine çaba gösterecek Biden. ABD seçimlerinde Rusya Trump yanlısı olarak bilinirken, Çin, Biden yanlısı olarak bilindi.

  Biden, küreselci sermayenin adamı. Küresel sermaye ise Çin’e yatırım yapıyor. Orayı ucuz işgücünden ve yenilikçi teknolojilerin daha kolay ve hızlı uygulanmaya konması bakımından tercih ediyor. Çin’deki sistem; Batı’da olduğu kadar bürokrasi, yargı, sivil toplum kuruluşları engeline takılmıyor. Otoriter rejimi, insan hakları gibi birçok unsuru dolanarak, Batı dünyasında hızlı kabul görmeyen yenilikçi ve rekabetçi uygulamalara daha çabuk onay veriyor, kullanıma sokuyor. Çünkü sermaye gittiği her yerde en az sorunla karşılaşmak ve ucuz işgücü ve düşük üretim maliyetlerinden sonuna değin yararlanmak ister.

  Biden’ın seçilmiş olması, Çin’in yürüyüşünü Trump yönetimi kadar engellemeyecektir. Çin 2019 rakamlarıyla 14.4 trilyon dolar GSMH ile ABD ardından (21.4) dünya ikincisidir. Tüm öngörüler en geç 2030 senesinde Çin’in dünya sıralamasında birinci sıraya oturacağı yönünde. Şimdi bazı okurlar ‘bize ne Çin’den veya ABD’den’ diyebilir. Ancak bilinmeli ki dünyaya bu iki ülke ayar vermektedir. Türkiye’nin izlediği politikalar da bunlardan bağımsız değildir.

  2013 yılında devlet başkanı olan Şi Cinping ayrıca ÇKP genel sekreteridir ve partisi tarafından ‘ana lider’ unvanıyla taçlandırılmıştır. Bir Çin milliyetçisi olan kimya mühendisi Şi Cinping ülkesinde ‘ikinci Mao’ olarak da adlandırılır. Çin; çok enteresan, kuvvet merkezi ve küresel bir güçtür. Politikasının temelini “Olgular gerçekleri belirler” sözü belirler. Bu sözün temelinde gerçekçilik yatar. Uyguladığı siyaset hiçbir devlete benzemez. Ülkenin bir diğer şiarı da “Demiri döven demirden sert olmalıdır” sözüdür. Bu, hamle yapacağı rakiplerinden güçlü olmadığı müddetçe, hamle yapmamak anlamı taşır.

  Şi Cinping önderliğinde Çin, kültür ve değerlerini, ekonomik gücünü dünyaya yaymaya çalışıyor. Çin, ABD ve Rusya’dan başka bir yöntem izliyor. Ülkelerin siyasi durumlarıyla, hangi rejimle yönetildiklerine, hangi safta olduklarına bakmıyor. Ülkelere ticaret usulüyle yaklaşıyor. Çin, antlaşma yaptığı ülkelere kendi şirketleri ile giriyor. Kendi ülkesinden insanları getiriyor. Güttüğü politikaya bakmadan her ülke ile ticaret yapıyor. Yeter ki anlaşma sağlansın. Firmalarını, teçhizatını, insan gücünü o ülkelere taşıyor. Hatta yurttaşları bir de gittikleri ülkenin vatandaşlığına geçiyorlar.

  Dış politikada çıkarlar söz konusu ise işbirliği kaçınılmazdır. Şu an Çin hemen tüm dünya devletleri ile ticaret yapıyor. Buna İsrail de İran da dahil, Mısır, ABD, Rusya, AB-Afrika ülkeleri hepsi…ABD’nin tüm engellemelerine karşın Çin; 1995’te İsrail ile ticari ilişkilere başladı. Gelinen noktada 15 milyar dolar ticaret hacmi yakalandı. ABD ambargosu altında inleyen İran; Çin ile bu yıl anlaştı. Çin yılda 16 milyar dolar yatırım yapacak İran’a. Tüm doğalgaz ve petrolünü alacak. Ayrıca orada 5 bin askeriyle bir üs kuracak. Iran hava savunma sisteminin tamamını yenileyecek. Bu, İran üzerinden ABD’ye Çin’in meydan okumasıdır.

  Çin; yılda 300 milyar dolarlık petrol alıyor. Rusya’nın petrolünün ana alıcısı da Çin. Mısır ile ticaret hacimleri yıllık 15 milyar dolar. Suudi Arabistan’da 88 Çinli şirket yılda 60 milyar dolarlık iş yapıyor. Çin, Yunanistan ile 16 büyük antlaşmaya imza attı. Pire limanını aldı. Pire limanını üzerinden Avrupa’ya mal satacak. Pakistan’ın, Kuba’nın, Venezuela’nın adeta hamisidir Çin.

  Türkiye henüz kapsamlı bir antlaşma yapmadı Çin ile. Ancak büyük bir swap antlaşması, Çandarlı limanının birlikte işletilmesi ve 5G teknolojisinde Turkcell ile ortaklık gibi konular görüşülse de henüz bir sonuca varılmadı. Görüldüğü gibi ülkeler birbirleri ile ticarete açık. Fakat en tepede bir rahatsızlık var. ABD müttefiklerini ve iş yaptığı ülkeleri Çin’e kaptırmak istemiyor ve bu sorun, savaşsız aşılmayı bekleyen en önemli sorunudur yerkürenin. 

    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.