Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Çamlıbel’ e alternatif, Çamlıbel’ e komşu Deniz Sporları Merkezi…

Çamlıbel’ e Su Sporları Merkezi kisvesi altında AVM kondurma girişiminin bu kente vefayla bağlanmış çoğu insanın mazide kalan hayalleri yanında kent siluetini nasıl katledeceğini askıya çıkarılan plan değişikliğiyle ilgili veriler ışığında anlatmaya çalıştım… Yoğun gemi trafiğiyle zaten baş edemeyen limanın içinde neden optimist tekne yarışı yapılamayacağını aklını yitirmemiş herkes bilir de, o projeyi kamuoyuna pazarlamaya çalışanlar bilmez mi? Mevcut marinanın Mersin’ e verdiklerinden çok yaşattığı sorunlar, gelecekte Çamlıbel’ de ortaya çıkacak kaosun öncü habercisi… Su Sporları demişken akla sadece yelkenin gelmeyeceğine göre, kirliliğin had safhada olduğu o liman sularında hangi sporun yapılacağı, hangi cesur yüzücünün kulaç atacağı sorularına aklı başında herkesin vereceği yanıt belli… Önceki makaleyi, Çamlıbel katledilmemeli tespitine bakıp sakın kimse Mersin’ e Su Sporları Merkezi yapılmasına karşı olduğumuzu çıkarmasın uyarısıyla noktalamıştım.. Deniz sporları için uzaklara gitmeye de gerek yok… Düşünülen bölgeye komşu Müftü Deresini eksen alan bölgenin bugün Tenis Kulübü olarak değerlendirilen ‘Vakıf Tesisleri’ ni de içine alarak Dünya çapında bir Su Sporları Kompleksi’ ne dönüştürülmesinin önünde yerel siyasi hesaplar dışında engel de bulunmuyor.. Yatırımcı aramaya, merkezi idare kaynaklarına da ihtiyaç duymadan Büyükşehir Belediyesinin Hilton Oteli önüne inşa edeceği mendirek söz konusu alanı hem korunaklı hale getirir hem de Spor etkinlikleri dışında oluşacak kumsal sayesinde kent merkezi kısa zamanda doğal plaja kavuşur… Çamlıbel projesiyle ilgili kaygılarımı, düşüncelerimi dile getirdiğim makaleleri noktalarken 2013 Ocak ayında gündemi bir süre işgal eden ‘Müftü Deresi’ni ıslah edip Mersin’ i Petersburg yapalım’ önerisi üzerine o günlerde kaleme aldığım ‘Hadi Mersin’i Petersburg Yapalım’ makalem geldi aklıma… Üzerinden neredeyse on yıl geçse de, en azından okurken gülümsetecek, şu karamsar havamızı bir nebze dağıtacak o makaleyi paylaşayım istedim… “HADİ MERSİN’ İ PETERSBURG YAPALIM… Dubai’ yi duymuştuk ta, Petersburg nereden çıktı demeyin.. Tanım bana ait değil, MESİAD dönem Başkanı Akkurt’ un… Müftü deresinin denize döküldüğü yerde poz veren başkanın fotoğrafı ve ekinde demecini gazeteler farklı başlıklarla vermiş: “DERELER TURİZME KAZANDIRILACAK” gibisinden sanki öneri kabul görmüş hatta projelendirilmiş te, kısa zamanda hayata geçirilecek gibisinden umut vaat edeni de ya da “MÜFTÜ DERESİ VENEDİK OLSUN”, “MÜFTÜ DERESİNE PETERSBURG MODELİ” gibi hayli iddialı manşetler de… Hatta hızını alamayıp “MERSİN İKİ DEREYİ ISLAH EDECEK, AMSTERDAM OLACAK” başlığını atanı bile gördüm. (Hani kimi gazetelerin çabası desem o da değil, Akkurt memnun ki spotlardan, MESİAD e-mail zinciri üzerinden ulaşabildiği herkese duyuruyor dereleri ıslah ederek Mersin’in yakında Amsterdam, Venedik, Petersburg gibi olacağı müjdesini) Aslında iki tarafı elli yıldır işgal edilmiş, her sel felaketinde çevresini düzenleyelim de bir daha benzer sorunlar yaşamayalım düşüncesinin şöyle bir aklımıza estiği, sonrasında o sellerin de, ıslahın da unutulduğu hayli sığ bir dereden söz ediyoruz. Yılın belli aylarında biraz seviyesi yükselen, yaz döneminde ise kurumaya yüz tutan bir dereden Venedik veya Petersburg yaratma düşüncesi gerçekten çok geniş bir hayal dünyasının eseri ama pratikte ancak gülünesi değeri var. Venedik’ i zaten bilen biliyor, o konuda söz söylemeye bile gerek yok. Amsterdam nereden çıktı diye sormayın, cevabı yok çünkü. Ama şu “Petersburg modelini” ve Mersin’ e uygulama şansını bir konuşalım: Petersburg aşkın şairi Puşkin’ e, Suç ve Ceza’ nın yazarı Dostoyevski’ ye ilham veren kent… Rusya’ nın Finlandiya körfezine açılan kapısı olarak yaklaşık 200 yıl önce Çar Petro (hani bizim deli, Rusların ise dahi dediği Büyük Petro) tarafından kurulmuş bir şehir. (zorlarsak Mersin’ e benzeyen tek yanı da bu) Ama Mersin’ in aksine planlandığı günden beri kokusunu, dokusunu koruyan, geleceği o plan çerçevesinde bugüne kadar değerli tablo titizliğiyle koruyan bir kent. Gelelim Akkurt’ a Müftü deresinden yola çıkıp Mersin’ i Petersburg yapma ilhamını veren periye… PETERSBURG’ U VAR EDEN, BULUNDUĞU YERE KURULMASINI DA SAĞLAYAN EN ÖNEMLİ ZENGİNLİK NEVA NEHRİ… MÜFTÜ DERESİNDEN BİR NEVA NEHRİ YARATABİLİRSEK PETERSBURG OLACAĞIZ HAYALİNE TURP SIKACAK GERÇEĞE GELİNCE, RAKAMLARLA ANLATAYIM: NEVA 30 KİLOMETRESİ PETERSBURG İÇİNDEN AKIP DENİZE ULAŞAN 75 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA DERİN VE GENİŞ YATAKLI BİR AKARSU. SADECE İÇİNDEN GEÇEREK HAYAT VERMİYOR KENTE… NEHİR ÜZERİNDE TAM 42 ADA YER ALIYOR VE KENT İÇİNDE OLUŞTURULAN 95 KANAL, KURULAN 500 KÖPRÜ SÜSLÜYOR PETERSBURG’ U… Nehrin derinliği ve genişliği her türlü taşımacılığa uygun. Petersburg’ a yanaşan büyük gemilerin boşalttığı yüklerin önemlice kısmı Moskova başta olmak üzere Rusya içlerine Neva ile başlayan rota üzerinden naklediliyor. Turizmde de önemli payı var nehrin. Petersburg’ a gelen turistlerin nehir üzerindeki çeşitli kentlere de uğrayarak Moskova’ ya kadar aldıkları tur programının en önemli bölümünü Neva oluşturuyor. Güzergah üzerinde farklı nehirler, göller var. Yolcu gemileri farklı nehirlerin birinden öbürüne elliye yakın havuzdan geçiriliyor ama kesintisiz ve nehir üzerinde on gün süren dünyanın en muhteşem yolculuklarından birini yapanlar, yaşadıkları doyumsuz anları ömür boyu hafızalarından silemiyorlar. Diyeceğim o ki, NE MERSİN’ DEN PETERSBURG OLUR, NE DE MÜFTÜ DERESİNDEN NEVA NEHRİ… Ama anlattıklarıma bakıp, Müftü deresinden bir şey olmaz dediğim sonucu çıkarılmasın. Aksine kenti ikiye ayıran bu dere, kavuştuğu denizden de yararlanarak, yeni bir rekreasyon alanının yaratılmasında elbette bir cazibe merkezi olabilir. Bu aslında yeni bir şey de değil. 1935′ te Mersin’ in bugüne kadar gelmiş, geçmiş en iddialı ve kapsamlı planını yapan Jansen’ in çalışmasında özel yeri var Müftü veya o günlerdeki adıyla Efrenk deresinin. Günümüzde nelerin yapılacağına gelince; bir sonraki yazıda Kruvaze turizmiyle entegre edilmesi başta olmak üzere, Orduevi ve arkasındaki askeri lojmanların kaldırıldığı, Müftü Deresiyle liman arasında kalan alandan başlayarak ardındaki bölgenin düzenlendiği, Mersin’ in çehresini değiştirecek proje üzerindeki düşüncelerimi, Jansen’ in planından günümüze kadar yaşananların ışığında anlatmaya çalışacağım. Bakarsınız birilerinin ilgisini çeker de, Amsterdam, Venedik, Petersburg’a özenme yerine kendimize özgü varlıklarımızla, 21.yüzyılın imrenilen Mersin’ini kuracak olanlara karınca kararınca bir ilham kaynağı sağlamış oluruz.    
Ekleme Tarihi: 28 Temmuz 2022 - Perşembe

Çamlıbel’ e alternatif, Çamlıbel’ e komşu Deniz Sporları Merkezi…

Çamlıbel’ e Su Sporları Merkezi kisvesi altında AVM kondurma girişiminin bu kente vefayla bağlanmış çoğu insanın mazide kalan hayalleri yanında kent siluetini nasıl katledeceğini askıya çıkarılan plan değişikliğiyle ilgili veriler ışığında anlatmaya çalıştım…

Yoğun gemi trafiğiyle zaten baş edemeyen limanın içinde neden optimist tekne yarışı yapılamayacağını aklını yitirmemiş herkes bilir de, o projeyi kamuoyuna pazarlamaya çalışanlar bilmez mi?

Mevcut marinanın Mersin’ e verdiklerinden çok yaşattığı sorunlar, gelecekte Çamlıbel’ de ortaya çıkacak kaosun öncü habercisi…

Su Sporları demişken akla sadece yelkenin gelmeyeceğine göre, kirliliğin had safhada olduğu o liman sularında hangi sporun yapılacağı, hangi cesur yüzücünün kulaç atacağı sorularına aklı başında herkesin vereceği yanıt belli…

Önceki makaleyi, Çamlıbel katledilmemeli tespitine bakıp sakın kimse Mersin’ e Su Sporları Merkezi yapılmasına karşı olduğumuzu çıkarmasın uyarısıyla noktalamıştım..

Deniz sporları için uzaklara gitmeye de gerek yok…

Düşünülen bölgeye komşu Müftü Deresini eksen alan bölgenin bugün Tenis Kulübü olarak değerlendirilen ‘Vakıf Tesisleri’ ni de içine alarak Dünya çapında bir Su Sporları Kompleksi’ ne dönüştürülmesinin önünde yerel siyasi hesaplar dışında engel de bulunmuyor..

Yatırımcı aramaya, merkezi idare kaynaklarına da ihtiyaç duymadan Büyükşehir Belediyesinin Hilton Oteli önüne inşa edeceği mendirek söz konusu alanı hem korunaklı hale getirir hem de Spor etkinlikleri dışında oluşacak kumsal sayesinde kent merkezi kısa zamanda doğal plaja kavuşur…

Çamlıbel projesiyle ilgili kaygılarımı, düşüncelerimi dile getirdiğim makaleleri noktalarken 2013 Ocak ayında gündemi bir süre işgal eden ‘Müftü Deresi’ni ıslah edip Mersin’ i Petersburg yapalım’ önerisi üzerine o günlerde kaleme aldığım ‘Hadi Mersin’i Petersburg Yapalım’ makalem geldi aklıma…

Üzerinden neredeyse on yıl geçse de, en azından okurken gülümsetecek, şu karamsar havamızı bir nebze dağıtacak o makaleyi paylaşayım istedim…

HADİ MERSİN’ İ PETERSBURG YAPALIM…

Dubai’ yi duymuştuk ta, Petersburg nereden çıktı demeyin..

Tanım bana ait değil, MESİAD dönem Başkanı Akkurt’ un…

Müftü deresinin denize döküldüğü yerde poz veren başkanın fotoğrafı ve ekinde demecini gazeteler farklı başlıklarla vermiş:

“DERELER TURİZME KAZANDIRILACAK” gibisinden sanki öneri kabul görmüş hatta projelendirilmiş te, kısa zamanda hayata geçirilecek gibisinden umut vaat edeni de ya da “MÜFTÜ DERESİ VENEDİK OLSUN”, “MÜFTÜ DERESİNE PETERSBURG MODELİ” gibi hayli iddialı manşetler de…

Hatta hızını alamayıp “MERSİN İKİ DEREYİ ISLAH EDECEK, AMSTERDAM OLACAK” başlığını atanı bile gördüm. (Hani kimi gazetelerin çabası desem o da değil, Akkurt memnun ki spotlardan, MESİAD e-mail zinciri üzerinden ulaşabildiği herkese duyuruyor dereleri ıslah ederek Mersin’in yakında Amsterdam, Venedik, Petersburg gibi olacağı müjdesini)

Aslında iki tarafı elli yıldır işgal edilmiş, her sel felaketinde çevresini düzenleyelim de bir daha benzer sorunlar yaşamayalım düşüncesinin şöyle bir aklımıza estiği, sonrasında o sellerin de, ıslahın da unutulduğu hayli sığ bir dereden söz ediyoruz.

Yılın belli aylarında biraz seviyesi yükselen, yaz döneminde ise kurumaya yüz tutan bir dereden Venedik veya Petersburg yaratma düşüncesi gerçekten çok geniş bir hayal dünyasının eseri ama pratikte ancak gülünesi değeri var.

Venedik’ i zaten bilen biliyor, o konuda söz söylemeye bile gerek yok. Amsterdam nereden çıktı diye sormayın, cevabı yok çünkü. Ama şu “Petersburg modelini” ve Mersin’ e uygulama şansını bir konuşalım:

Petersburg aşkın şairi Puşkin’ e, Suç ve Ceza’ nın yazarı Dostoyevski’ ye ilham veren kent…

Rusya’ nın Finlandiya körfezine açılan kapısı olarak yaklaşık 200 yıl önce Çar Petro (hani bizim deli, Rusların ise dahi dediği Büyük Petro) tarafından kurulmuş bir şehir. (zorlarsak Mersin’ e benzeyen tek yanı da bu)

Ama Mersin’ in aksine planlandığı günden beri kokusunu, dokusunu koruyan, geleceği o plan çerçevesinde bugüne kadar değerli tablo titizliğiyle koruyan bir kent.

Gelelim Akkurt’ a Müftü deresinden yola çıkıp Mersin’ i Petersburg yapma ilhamını veren periye…

PETERSBURG’ U VAR EDEN, BULUNDUĞU YERE KURULMASINI DA SAĞLAYAN EN ÖNEMLİ ZENGİNLİK NEVA NEHRİ…

MÜFTÜ DERESİNDEN BİR NEVA NEHRİ YARATABİLİRSEK PETERSBURG OLACAĞIZ HAYALİNE TURP SIKACAK GERÇEĞE GELİNCE, RAKAMLARLA ANLATAYIM:

NEVA 30 KİLOMETRESİ PETERSBURG İÇİNDEN AKIP DENİZE ULAŞAN 75 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA DERİN VE GENİŞ YATAKLI BİR AKARSU.

SADECE İÇİNDEN GEÇEREK HAYAT VERMİYOR KENTE… NEHİR ÜZERİNDE TAM 42 ADA YER ALIYOR VE KENT İÇİNDE OLUŞTURULAN 95 KANAL, KURULAN 500 KÖPRÜ SÜSLÜYOR PETERSBURG’ U…

Nehrin derinliği ve genişliği her türlü taşımacılığa uygun. Petersburg’ a yanaşan büyük gemilerin boşalttığı yüklerin önemlice kısmı Moskova başta olmak üzere Rusya içlerine Neva ile başlayan rota üzerinden naklediliyor.

Turizmde de önemli payı var nehrin. Petersburg’ a gelen turistlerin nehir üzerindeki çeşitli kentlere de uğrayarak Moskova’ ya kadar aldıkları tur programının en önemli bölümünü Neva oluşturuyor. Güzergah üzerinde farklı nehirler, göller var. Yolcu gemileri farklı nehirlerin birinden öbürüne elliye yakın havuzdan geçiriliyor ama kesintisiz ve nehir üzerinde on gün süren dünyanın en muhteşem yolculuklarından birini yapanlar, yaşadıkları doyumsuz anları ömür boyu hafızalarından silemiyorlar.

Diyeceğim o ki, NE MERSİN’ DEN PETERSBURG OLUR, NE DE MÜFTÜ DERESİNDEN NEVA NEHRİ…

Ama anlattıklarıma bakıp, Müftü deresinden bir şey olmaz dediğim sonucu çıkarılmasın.

Aksine kenti ikiye ayıran bu dere, kavuştuğu denizden de yararlanarak, yeni bir rekreasyon alanının yaratılmasında elbette bir cazibe merkezi olabilir.

Bu aslında yeni bir şey de değil.

1935′ te Mersin’ in bugüne kadar gelmiş, geçmiş en iddialı ve kapsamlı planını yapan Jansen’ in çalışmasında özel yeri var Müftü veya o günlerdeki adıyla Efrenk deresinin.

Günümüzde nelerin yapılacağına gelince; bir sonraki yazıda Kruvaze turizmiyle entegre edilmesi başta olmak üzere, Orduevi ve arkasındaki askeri lojmanların kaldırıldığı, Müftü Deresiyle liman arasında kalan alandan başlayarak ardındaki bölgenin düzenlendiği, Mersin’ in çehresini değiştirecek proje üzerindeki düşüncelerimi, Jansen’ in planından günümüze kadar yaşananların ışığında anlatmaya çalışacağım.

Bakarsınız birilerinin ilgisini çeker de, Amsterdam, Venedik, Petersburg’a özenme yerine kendimize özgü varlıklarımızla, 21.yüzyılın imrenilen Mersin’ini kuracak olanlara karınca kararınca bir ilham kaynağı sağlamış oluruz.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.