Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

Mersin’in “Acınası Turizimi”…

Bayramda, Ege ve Akdeniz sahillerinin turistlerle dolup taştığı haberlerini okuduk. “Akdeniz sahilleri” derken; tabii Mersin hariç! Mersin’de maalesef yabancı turist göremedik. Bayram boyunca ağırlıklı olarak Irak ve Güneydoğu Anadolu plakalı araçları gördük.   Peki dünyada en fazla tarihi eser ve doğal zenginliğe sahip Mersin nasıl bu hâle geldi? Mersin adeta  deniz, hava ve kara yolu ile bağlantısı olmayan, ulaşılması güç bir yer haline getirildi. Bunun nesnel ve fiziki şartlarını, Mersin tarafından ihmal edilen bir takım hesaplarla sahiplenilmeyen hatta bazen baltalanan projeleri hatırlayalım mı?   * 10 yıldan fazladır bitirilemeyen bir Havalimanı; * Bir türlü tamamlanamayan Akdeniz Sahil Yolu; * Mersin’e gelemeyen hızlı tren; * Özellikle Kıbrıs ve Ortadoğu ile sağlanamayan deniz ulaşımı; * Başlanamayan 15 bin yatak kapasiteli Kazanlı Turizm Projesi…   Bunları bir arada hatırlarken de, acaba hepsi tesadüf olabilir mi? diye düşünmeden edemiyoruz. Adeta bir karanlık ve gizli el, Mersin’in geleceğini kökten değiştirecek büyük yatırımları engelliyor, geciktiriyor; en azından sahiplenmiyor. *                     *                     * Turizm konusunda yıllardır yazıyorum. Bunu Üniversite lisans tezini turizm üzerine yapmış, yıllardır turizm konusunu inceleyen, dünyadaki neredeyse tüm turizm merkezlerini görmüş bir kişi olarak yazıyorum. Maalesef görüşlerim Mersin turizm dinamikleri tarafında dikkate alınmadı. Üstelik eleştirilerimden dolayı saldırılara, karalama kampanyalarına, iftiralara maruz kaldım. Bunun arkasındaki korkuları, hesapları, beklentileri akıl ve vicdan ölçüleri içinde, Mersin’i seven bir hemşeri olarak hâlâ kabullenebilmiş değilim! Sonuç: İşte bölgemizin geldiği acıklı durum ortada…   Yıllarca her türlü eleştirimize rağmen hız kesmeden yüzlerce yurtdışı turizm fuarına katıldılar. Bunu tanıtım yerine bir turistik gezi furyası haline getirdiler. Yıllarca Mersinlileri kurvaziyer turizmi ile kandırdılar. Bitmeyen Miami Kurvaziyer Fuarı gezilerinin hiç bir yararı olmadı. Yıllarca alakasız ülkelerin alakasız kentleri ile kardeş- şehir anlaşmaları yaptılar, karşılıklı turistik geziler düzenlediler. Tüm bunların sonunda Mersin’e tek bir turist gelmesini sağlayamadılar! Kent bütçesinden milyonlarca liraya mal olan lüks geziler, yapanların yanına kâr, halkın bütçesine zarar olarak  kaldı. Belediye Başkanlarını ve halkı yanlış turist sayıları ile kandırdılar. Gerçekte 30 bin olan turist sayısını deniz otobüsü ile Kıbrıs’tan gelen Türk yolcuları da sayarak 500 bin olarak gösterdiler. Bir Belediye Başkanı buna inanarak, hızını alamayıp  iki yıl içerisinde 2 milyona çıkaracakları vaadinde bulundu. Daha ileri giderek aynı Belediye Başkanına Dünya Kardeş Şehirler Başkanı gibi suni bir mevki verdirerek bu gezilere ve faydasız turizm çalışmalarına maddi destek verilmesini sağladılar. Belediyeye bir turizm şirketi(?) kurdurarak büyük zarara uğrattılar. *                                 *                     * Keşke bunun yerine Mersin’in gerçek bir tanıtımını yapsalardı. Keşke Havalimanı’nı yapan müteahhitleri eleştireceklerine, onların hızını keseceklerine bir Mersin Lobisi kurup projenin bitirilmesine uğraşsalardı. Akdeniz Sahil Yolu’nun güzergahını eleştireceklerine, tamamlanması için katkı verselerdi. Başlamış olan deniz otobüsü seferlerini destekleyip devamını sağlasalardı. Şimdi ortada yoklar. Arkalarında bıraktıkları turizm enkazını uzaktan seyrediyorlar. Yıllarca yaptıkları gezi anıları ile mutlu yaşamlarını sürdürüyorlar. Ama Mersin halkının hafızalarında ve vicdanlarında unutulmayacaklar.   Peki bundan sonra ne yapılabilir? Öncelikle, ilgili dinamikler geçmişte yapılan saçmalıklarla, kirli hesaplara dayalı engellemelerle, büyük yatırımlar karşısındaki kayıtsız tavırlarla yüzleşmelidir. Bu saatten sonra kimseye özel bir hesap sormak, onları kamu vicdanında olsa da yargılamak kime ne fayda sağlayacak ki?   Ama ders çıkarmak, hayatın akışı içinde doğru yön tutturmak üzere, konuyla ilgili kurumlar, kuruluşlar, Üniversiteler ve Belediyeler bir ” MERSİN - TURİZM SEMPOZYUMU” yapabilirler. Görüşler önceden yazılı olarak toplanıp kitap haline getirilir; oturumlarda  Mersin’de turizmin imkânları, şartları ve öngörülen yatırımlar konuşulur. Bakanlık düzeyinde katılım mutlaka sağlanarak, saçma sapan politik ve menfaat hesaplarına sapılmadan Merkezî- İrade / Yerel- İrade Koordinasyonu sağlanır; bunun için hemen bir girişimci çekirdek grup oluşturulur. Sahip olduğumuz doğal, tarihsel ve stratejik konum yanında, İnanç Turizmi temelinde büyük potansiyele sahip Mersin, turizme bu ölçüde sırtını dönemez. Diğer sektörel imkânlar yanında, Turizm sektörünün ekonomik, sosyal ve kültürel gelişim bakımından kentimize katacağı büyük değerler vardır. Mersin’in son yıllardaki obez şişkinliğini, fiziksel gelişimiyle uyumsuz  sosyo-kültürel geriliğini aşmak zorundayız. Bunun için öngörülen en pratik sektörel kalkınma Turizmdir; ihmal edilen, engellenen, sahiplenilmeyen turizm! Mersin’in bir kültür-sanat kenti olduğu tezi gerçekçi değildir; en azında geçmişe duyulan özleme dayalı bir abartıdır… Bir avuç insanın büyük ve saygın çabaları kente yayılamamıştır; 2 Milyonluk bir kentte kültür-sanat müşterilerinin sayısını cesaretle açıklayalım; her biri kendi çeperine sıkışıp kalmış sanat kurumlarının çalışmalarını abartısız gözden geçirelim. Bütün bu dinamikleri de turizm için bir çekim alanı yapabiliriz. Bakın bu kentte birkaç yıl önce Avrupa Jimnastik Yarışmaları yapıldı; ama kentte kaç insanın ilgilendiğini, bu müthiş olayın turizm açısından nasıl sıfır değer olarak gözden kaçırıldığını konuşmak zorundayız!   Özetle; Mersin ve Turizm meselesi akıl/vicdan gözetmeyen bir ihmale uğramıştır. Konunun kapsamı içinde sayısız dinamik konuşulmalıdır; her birinin özel katkısı ve gelişim imkânları vardır. Geçmiş açısından herkesi kendi günahıyla ve kirli hafızasıyla baş başa bırakalım; ama ders çıkaralım ve yol yürüyelim. Mersin için; Mersin halkı ve geleceğimiz için…    HARUN ARSLAN.....11 Ağustos 2021  
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2021 - Çarşamba

Mersin’in “Acınası Turizimi”…

Bayramda, Ege ve Akdeniz sahillerinin turistlerle dolup taştığı haberlerini okuduk.

Akdeniz sahilleri” derken; tabii Mersin hariç!

Mersin’de maalesef yabancı turist göremedik.

Bayram boyunca ağırlıklı olarak Irak ve Güneydoğu Anadolu plakalı araçları gördük.

 

Peki dünyada en fazla tarihi eser ve doğal zenginliğe sahip Mersin nasıl bu hâle geldi?

Mersin adeta  deniz, hava ve kara yolu ile bağlantısı olmayan, ulaşılması güç bir yer haline getirildi.

Bunun nesnel ve fiziki şartlarını, Mersin tarafından ihmal edilen bir takım hesaplarla sahiplenilmeyen hatta bazen baltalanan projeleri hatırlayalım mı?

 

* 10 yıldan fazladır bitirilemeyen bir Havalimanı;

* Bir türlü tamamlanamayan Akdeniz Sahil Yolu;

* Mersin’e gelemeyen hızlı tren;

* Özellikle Kıbrıs ve Ortadoğu ile sağlanamayan deniz ulaşımı;

* Başlanamayan 15 bin yatak kapasiteli Kazanlı Turizm Projesi…

 

Bunları bir arada hatırlarken de, acaba hepsi tesadüf olabilir mi? diye düşünmeden edemiyoruz.

Adeta bir karanlık ve gizli el, Mersin’in geleceğini kökten değiştirecek büyük yatırımları engelliyor, geciktiriyor; en azından sahiplenmiyor.

*                     *                     *

Turizm konusunda yıllardır yazıyorum.

Bunu Üniversite lisans tezini turizm üzerine yapmış, yıllardır turizm konusunu inceleyen, dünyadaki neredeyse tüm turizm merkezlerini görmüş bir kişi olarak yazıyorum.

Maalesef görüşlerim Mersin turizm dinamikleri tarafında dikkate alınmadı.

Üstelik eleştirilerimden dolayı saldırılara, karalama kampanyalarına, iftiralara maruz kaldım.

Bunun arkasındaki korkuları, hesapları, beklentileri akıl ve vicdan ölçüleri içinde, Mersin’i seven bir hemşeri olarak hâlâ kabullenebilmiş değilim!

Sonuç: İşte bölgemizin geldiği acıklı durum ortada…

 

Yıllarca her türlü eleştirimize rağmen hız kesmeden yüzlerce yurtdışı turizm fuarına katıldılar.

Bunu tanıtım yerine bir turistik gezi furyası haline getirdiler.

Yıllarca Mersinlileri kurvaziyer turizmi ile kandırdılar.

Bitmeyen Miami Kurvaziyer Fuarı gezilerinin hiç bir yararı olmadı.

Yıllarca alakasız ülkelerin alakasız kentleri ile kardeş- şehir anlaşmaları yaptılar, karşılıklı turistik geziler düzenlediler.

Tüm bunların sonunda Mersin’e tek bir turist gelmesini sağlayamadılar!

Kent bütçesinden milyonlarca liraya mal olan lüks geziler, yapanların yanına kâr, halkın bütçesine zarar olarak  kaldı.

Belediye Başkanlarını ve halkı yanlış turist sayıları ile kandırdılar.

Gerçekte 30 bin olan turist sayısını deniz otobüsü ile Kıbrıs’tan gelen Türk yolcuları da sayarak 500 bin olarak gösterdiler.

Bir Belediye Başkanı buna inanarak, hızını alamayıp  iki yıl içerisinde 2 milyona çıkaracakları vaadinde bulundu.

Daha ileri giderek aynı Belediye Başkanına Dünya Kardeş Şehirler Başkanı gibi suni bir mevki verdirerek bu gezilere ve faydasız turizm çalışmalarına maddi destek verilmesini sağladılar.

Belediyeye bir turizm şirketi(?) kurdurarak büyük zarara uğrattılar.

*                                 *                     *

Keşke bunun yerine Mersin’in gerçek bir tanıtımını yapsalardı.

Keşke Havalimanı’nı yapan müteahhitleri eleştireceklerine, onların hızını keseceklerine bir Mersin Lobisi kurup projenin bitirilmesine uğraşsalardı.

Akdeniz Sahil Yolu’nun güzergahını eleştireceklerine, tamamlanması için katkı verselerdi.

Başlamış olan deniz otobüsü seferlerini destekleyip devamını sağlasalardı.

Şimdi ortada yoklar.

Arkalarında bıraktıkları turizm enkazını uzaktan seyrediyorlar.

Yıllarca yaptıkları gezi anıları ile mutlu yaşamlarını sürdürüyorlar.

Ama Mersin halkının hafızalarında ve vicdanlarında unutulmayacaklar.

 

Peki bundan sonra ne yapılabilir?

Öncelikle, ilgili dinamikler geçmişte yapılan saçmalıklarla, kirli hesaplara dayalı engellemelerle, büyük yatırımlar karşısındaki kayıtsız tavırlarla yüzleşmelidir.

Bu saatten sonra kimseye özel bir hesap sormak, onları kamu vicdanında olsa da yargılamak kime ne fayda sağlayacak ki?

 

Ama ders çıkarmak, hayatın akışı içinde doğru yön tutturmak üzere, konuyla ilgili kurumlar, kuruluşlar, Üniversiteler ve Belediyeler bir ” MERSİN - TURİZM SEMPOZYUMU” yapabilirler.

Görüşler önceden yazılı olarak toplanıp kitap haline getirilir; oturumlarda  Mersin’de turizmin imkânları, şartları ve öngörülen yatırımlar konuşulur. Bakanlık düzeyinde katılım mutlaka sağlanarak, saçma sapan politik ve menfaat hesaplarına sapılmadan Merkezî- İrade / Yerel- İrade Koordinasyonu sağlanır; bunun için hemen bir girişimci çekirdek grup oluşturulur.

Sahip olduğumuz doğal, tarihsel ve stratejik konum yanında, İnanç Turizmi temelinde büyük potansiyele sahip Mersin, turizme bu ölçüde sırtını dönemez. Diğer sektörel imkânlar yanında, Turizm sektörünün ekonomik, sosyal ve kültürel gelişim bakımından kentimize katacağı büyük değerler vardır.

Mersin’in son yıllardaki obez şişkinliğini, fiziksel gelişimiyle uyumsuz  sosyo-kültürel geriliğini aşmak zorundayız.

Bunun için öngörülen en pratik sektörel kalkınma Turizmdir; ihmal edilen, engellenen, sahiplenilmeyen turizm!

Mersin’in bir kültür-sanat kenti olduğu tezi gerçekçi değildir; en azında geçmişe duyulan özleme dayalı bir abartıdır… Bir avuç insanın büyük ve saygın çabaları kente yayılamamıştır; 2 Milyonluk bir kentte kültür-sanat müşterilerinin sayısını cesaretle açıklayalım; her biri kendi çeperine sıkışıp kalmış sanat kurumlarının çalışmalarını abartısız gözden geçirelim.

Bütün bu dinamikleri de turizm için bir çekim alanı yapabiliriz.

Bakın bu kentte birkaç yıl önce Avrupa Jimnastik Yarışmaları yapıldı; ama kentte kaç insanın ilgilendiğini, bu müthiş olayın turizm açısından nasıl sıfır değer olarak gözden kaçırıldığını konuşmak zorundayız!

 

Özetle; Mersin ve Turizm meselesi akıl/vicdan gözetmeyen bir ihmale uğramıştır.

Konunun kapsamı içinde sayısız dinamik konuşulmalıdır; her birinin özel katkısı ve gelişim imkânları vardır.

Geçmiş açısından herkesi kendi günahıyla ve kirli hafızasıyla baş başa bırakalım; ama ders çıkaralım ve yol yürüyelim.

Mersin için; Mersin halkı ve geleceğimiz için… 

 

HARUN ARSLAN.....11 Ağustos 2021

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.