22 Mart Dünya Su Günü'nde Başkan Necmi Birim, uyardı 'Su fakiri bir ülkeyiz'

22.03.2020 - 15:34, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

22 Mart Dünya Su Günü'nde Başkan Necmi Birim, uyardı 'Su fakiri bir ülkeyiz'

1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 22 Mart tarihini DÜNYA SU GÜNÜ olarak ilan etti. Dünya Su Günü, artan su krizini, sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden bir olgu olarak vurgulanır. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Birim, "Küresel iklim değişikliği felaketi göz önüne alınarak, su ile ilgili ciddi tedbirlerin yetkililerce acilen hayata geçirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir.Zira biz, SU FAKİRİ BİR ÜLKEYİZ…." dedi.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Birim, 22 Mart tarihini DÜNYA SU GÜNÜ olması dolayısıyla yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verdi:   Su, bildiğimiz gibi canlı yaşamını sürdürmek için mutlak gerekli olan bir varlıktır. Korunması ve her damlasının boşa harcanmaması başta devlet olmak üzere tüm kesimlerin en önemli görevidir. Küresel iklim değişikliği felaketi  göz önüne alınarak, su ile ilgili ciddi tedbirlerin  yetkililerce acilen hayata geçirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir.Zira biz, SU FAKİRİ BİR ÜLKEYİZ….    Birleşmiş Milletler 2030 yılında dünya nüfusunun artacağını, suların 80’inin çoğunlukla sulama alanlarına gideceğini belirtti. Suyun korunmasını önemseyen gelişmiş batı ülkeleri, su kaynaklarının korunmasına ilişkin hukuki düzenlemeler yapmaktadırlar. Başta canlı yaşamının sürdürülebilirliği olmak üzere, tarımsal üretim açısından da yaşamsal bir önemi olan su kaynaklarının korunması ile ilgili olarak batı toplumlarının bütün kesimleri bilinçlenmiş durumdadır. Batılı ülkeler su kaynaklarına zarar verecek her türlü yapılaşmayı önlemekte, planlı ve bilimsel bir bakış açısıyla suyun korunması için tüm kesimlerin ortak fedakârlık yapmasını sağlamaktadırlar.   Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre ülkemiz su azlığı yaşayan ülkeler sınıfındadır. Kuraklığa karşı tedbir almak, su tasarrufu yapmak zorundayız. Tarımda sürdürülebilirlik açısından tarımsal üretim sulaması, ürünün kalite ve veriminin artırılmasında önemli rol oynamaktadır. Son yıllarda yer altı sularının aşırı tüketilmesi nedeniyle ülkemizin birçok bölgesinde su sorunu görülmeye başlanmıştır. İşlenebilen 19 milyon hektar tarım arazisinin 3 milyon hektarı yağışların azlığı nedeniyle her yıl nadasa bırakılmaktadır. Ülkemizde sulamaya açılan alanların büyük bir kısmında da hala geleneksel yüzey sulama yöntemleri uygulanmaktadır. Salma, tava ve karık sulama yöntemleriyle sulanan alanlarda su kaynakları etkin kullanılmamaktadır. Yüzde 70’e varan su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerini kurmak, su kayıplarını azaltmak, aşırı ve yanlış sulamanın topraklarımıza ve çevreye verdiği zararlı etkileri en aza indirmek zorundayız. Vahşi sulama dediğimiz yüzey sulama metodlarına son vermemiz şarttır. Tarım alanlarında su kullanımını azaltmak için bitki ve toprak su istekleri göz önüne alınarak uygun sulama teknolojisi kullanımı zorunlu hale getirilmelidir.    Kısaca söylemek gerekirse, çiftçimiz, başta girdi maliyetlerinin yüksekliği olmak üzere, tarımsal riskler ve uygulanan yanlış politikalar karşısında, mucizevi bir şekilde üretim yapmaya devam etmektedir. Su sorunu da buna eklenince tarım faaliyetine ara verecektir. Bunun böyle sürmemesi için ekonomik tarımsal kalkınma modeli olan kooperatifçiliğin acilen her bölgede hayata geçirilmesi gerekmektedir.  
1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 22 Mart tarihini DÜNYA SU GÜNÜ olarak ilan etti. Dünya Su Günü, artan su krizini, sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden bir olgu olarak vurgulanır. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Birim, "Küresel iklim değişikliği felaketi göz önüne alınarak, su ile ilgili ciddi tedbirlerin yetkililerce acilen hayata geçirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir.Zira biz, SU FAKİRİ BİR ÜLKEYİZ…." dedi.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Birim, 22 Mart tarihini DÜNYA SU GÜNÜ olması dolayısıyla yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verdi:

 

Su, bildiğimiz gibi canlı yaşamını sürdürmek için mutlak gerekli olan bir varlıktır. Korunması ve her damlasının boşa harcanmaması başta devlet olmak üzere tüm kesimlerin en önemli görevidir. Küresel iklim değişikliği felaketi  göz önüne alınarak, su ile ilgili ciddi tedbirlerin  yetkililerce acilen hayata geçirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir.Zira biz, SU FAKİRİ BİR ÜLKEYİZ….

 

 Birleşmiş Milletler 2030 yılında dünya nüfusunun artacağını, suların 80’inin çoğunlukla sulama alanlarına gideceğini belirtti. Suyun korunmasını önemseyen gelişmiş batı ülkeleri, su kaynaklarının korunmasına ilişkin hukuki düzenlemeler yapmaktadırlar. Başta canlı yaşamının sürdürülebilirliği olmak üzere, tarımsal üretim açısından da yaşamsal bir önemi olan su kaynaklarının korunması ile ilgili olarak batı toplumlarının bütün kesimleri bilinçlenmiş durumdadır. Batılı ülkeler su kaynaklarına zarar verecek her türlü yapılaşmayı önlemekte, planlı ve bilimsel bir bakış açısıyla suyun korunması için tüm kesimlerin ortak fedakârlık yapmasını sağlamaktadırlar.

 

Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre ülkemiz su azlığı yaşayan ülkeler sınıfındadır. Kuraklığa karşı tedbir almak, su tasarrufu yapmak zorundayız. Tarımda sürdürülebilirlik açısından tarımsal üretim sulaması, ürünün kalite ve veriminin artırılmasında önemli rol oynamaktadır. Son yıllarda yer altı sularının aşırı tüketilmesi nedeniyle ülkemizin birçok bölgesinde su sorunu görülmeye başlanmıştır. İşlenebilen 19 milyon hektar tarım arazisinin 3 milyon hektarı yağışların azlığı nedeniyle her yıl nadasa bırakılmaktadır. Ülkemizde sulamaya açılan alanların büyük bir kısmında da hala geleneksel yüzey sulama yöntemleri uygulanmaktadır. Salma, tava ve karık sulama yöntemleriyle sulanan alanlarda su kaynakları etkin kullanılmamaktadır. Yüzde 70’e varan su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerini kurmak, su kayıplarını azaltmak, aşırı ve yanlış sulamanın topraklarımıza ve çevreye verdiği zararlı etkileri en aza indirmek zorundayız. Vahşi sulama dediğimiz yüzey sulama metodlarına son vermemiz şarttır. Tarım alanlarında su kullanımını azaltmak için bitki ve toprak su istekleri göz önüne alınarak uygun sulama teknolojisi kullanımı zorunlu hale getirilmelidir. 

 

Kısaca söylemek gerekirse, çiftçimiz, başta girdi maliyetlerinin yüksekliği olmak üzere, tarımsal riskler ve uygulanan yanlış politikalar karşısında, mucizevi bir şekilde üretim yapmaya devam etmektedir. Su sorunu da buna eklenince tarım faaliyetine ara verecektir. Bunun böyle sürmemesi için ekonomik tarımsal kalkınma modeli olan kooperatifçiliğin acilen her bölgede hayata geçirilmesi gerekmektedir.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.