Mersinʹ in Sellerle İmtihanı -3- (1930 selinde yaşananlar)... Abdullah Ayan yazdı

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 02.02.2017 - 09:46, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Mersinʹ in Sellerle İmtihanı -3- (1930 selinde yaşananlar)... Abdullah Ayan yazdı

Çukurova bölgesinde kayıtlara geçmiş en büyük sel felaketinin 1845ʹ te yaşandığı yazılıp çizilir ama o sel ile ilgili elimizde dişe dokunur belge olmadığı gibi yerleşim yeri olarak Mersin de henüz ayağa kalkmış değil. O nedenle 150 yıllık tarihine baktığımızda Liman kenti olarak önem kazandığı ilk yıllardan itibaren Mersinin maruz kaldığı ilk sel felaketi olarak 14 Aralık 1930 pazar gününü not etmek gerekiyor. O gün Antalyaʹ dan başlayıp Mersin-Adana üzerinden Ceyhanʹa kadar tüm bölgeyi etkisi altına alan şiddetli yağmurlar tüm akarsularda taşmalara ve köy, kasaba, kent merkezleri gibi tüm yerleşimlerin sular altında kalmasına yol açar. Başta Mersin, Adana olmak üzere Çukurova bölgesini Alanya-Antalyaʹ ya bağlayan yol üzerindeki Kelendiris (Gilindire, Celendiris olarak anılan bugünkü Aydıncık ilçesi sınırlarında kalan) köprüsü olmak üzere sular; ovada ne kadar canlı,cansız, köprü, değirmen ne varsa önüne katıp denize sürükler. 17 Aralık 1930 günü yayınlanan Yeni Mersin gazetesinin birinci sayfası tümüyle yaşanan büyük felakete ayrılmıştır ve ortaya çıkan felaketi yansıtan resim gibidir. Kazanlı köyünde 35 yaşlarında erkek cesedi sahile vurur. Yapılan incelemede Hasan oğlu Aliʹ ye ait olduğu ve seller tarafından sürüklendiği ortaya çıkınca Savcılık gömülmesine izin verir. Kelendiris köprüsüyle ilgili haber de ˮKilindiris Köprüsü harap olduˮ başlığı altında şöyle yer alır: ˮSeller Kilindiris köprüsünün Mersin tarafındaki başını tamamen yıkmış ve on beş metre genişliğinde bir dere açmıştır. Dere yatağını buraya nakletmiştir. Şose ise (yol) on beş metre arzında (eninde) kaybolmuştur. Buranın tamiri için dün sekiz usta tedarik edilmiş, ustalar bugün Kilindirisʹe hareket etmiştir. Tamirat için lazım olan kirişler mubayaa edilmişse de, buranın yapılmasının epeyce zamana mütevakkıf olduğu (zaman alacağı) söylenmektedirˮ O dönem Silifkeʹ ye bağlı olan Erdemli nahiyesi ve çevresindeki köylerle, Alataʹ da sellerden payına düşeni alır. Gazetedeki habere göre; yüzlerce portakal ve limon ağacının sökülmesi sonucu ʹo güzel bahçelerin tarlalardan farkı kalmamışʹ , yine Alataʹ dan iki ev ile bir değirmeni sular alıp götürmüştür. Mersin merkeze bağlı Seydi Şehir köyünde muhtar Ali Efendi ile Hamzabeyli köyündeki değirmenleri sular önüne katıp götürürken, il dahilindeki tüm telefon ve telgraf hatları harap olur, kentin dünyayla olan irtibatı kesilir. Aynı gün yağan yağmur ve meydana gelen sel sonucu çeşitli noktalarda bozulan Mersin-Tarsus demir yolu iki günlük yoğun çalışmalar sonucu yeniden hizmete açılır. 23 Aralık 1930 günü Yeni Mersinʹ de yer alan ˮSu Bendiˮ başlıklı haber Mersinʹ in yaşadığı felaketi yansıtması bakımından ilginç bilgiler içerir. Habere göre; ˮBelediye encümeni son seylaplar dolayısıyla su bendinin harap olan yerlerinin tamir ettirilmesine karar vermiş ve inşaata derhal başlanmıştırˮ 14 Aralık günü Mersinʹ i esir alan şiddetli yağmur ve seller doğuya doğru ilerleyip Tarsusʹ u, ardından Adanaʹ yı yıkıp geçer. Özellikle Seyhan nehrinin taşması sonucu Adanaʹ daki tablo çok daha vahimdir. Adana kış aylarında aşırı yağmur, baharda da eriyen karlar sonucu deliren Seyhan nehrine 1956ʹ da kelepçe vuracak baraj yapılıncaya kadar hep aynı tehlikeyi yaşayacak, sular altında kalan bereketli toprakları izlemekle yetinecektir. 14 Aralık felaketine maruz kalan Tarsusʹ un durumu da içler acısıdır: O günlerde tümü su gücüyle çalışan değirmenlerin tamamı çalışamaz hale gelir. Örneğin Sadık Paşaʹ ya ait un fabrikası depolarındaki kepek ve buğday sel sularının altında kalırken, Mersin mebusu Hakkı bey ( 1935ʹte Ramazanoğlu soyadını alacaktır) ve ortaklarının işlettiği Cennet Hatun Vakfıʹ na ait değirmen tamamen, Mahmut Paşa Vakfı ile Su Üstü Medresesi ve Kubat Paşa Medreselerine ait değirmenler kısmen yıkılır. Tarsusʹ taki en büyük zarar ise Çukurova Çırçır Fabrikasında ortaya çıkar. Fabrikanın alt katı tamamen sular altında kalır. Burada depolanan pamuğun bir kısmı kurtarılır ancak 100 bin batman (bir batman yaklaşık 7,7 kg a.a.) çiğit kullanılamaz hale gelir. Derken sular çekilir. Belediye su bendinin, Nafia Müdürlüğü Gilindere köprüsünün tamiratını ihaleye çıkarırken, tren yolu kısa zamanda onarılır, yıkılan telgraf direkleri yeniden dikilir, yaralar sarılır. Mersin yeni bir sel felaketine kadar, olanları unutup olağan gündemine dönecek, dönemin en ünlü tiyatro sanatçılarından Raşit Rızaʹ nın Türk Ocağı sinemasında 28 Aralık günü sahneleyeceği oyunla, Tüccar Kulübündeki yılbaşı balosuna yoğunlaşacaktır.  Abdullah Ayan   Mersinin sellerle imtihanı -1 Mersinʹin sellerle imtianı -2
Çukurova bölgesinde kayıtlara geçmiş en büyük sel felaketinin 1845ʹ te yaşandığı yazılıp çizilir ama o sel ile ilgili elimizde dişe dokunur belge olmadığı gibi yerleşim yeri olarak Mersin de henüz ayağa kalkmış değil. O nedenle 150 yıllık tarihine baktığımızda Liman kenti olarak önem kazandığı ilk yıllardan itibaren Mersinin maruz kaldığı ilk sel felaketi olarak 14 Aralık 1930 pazar gününü not etmek gerekiyor. O gün Antalyaʹ dan başlayıp Mersin-Adana üzerinden Ceyhanʹa kadar tüm bölgeyi etkisi altına alan şiddetli yağmurlar tüm akarsularda taşmalara ve köy, kasaba, kent merkezleri gibi tüm yerleşimlerin sular altında kalmasına yol açar. Başta Mersin, Adana olmak üzere Çukurova bölgesini Alanya-Antalyaʹ ya bağlayan yol üzerindeki Kelendiris (Gilindire, Celendiris olarak anılan bugünkü Aydıncık ilçesi sınırlarında kalan) köprüsü olmak üzere sular; ovada ne kadar canlı,cansız, köprü, değirmen ne varsa önüne katıp denize sürükler. 17 Aralık 1930 günü yayınlanan Yeni Mersin gazetesinin birinci sayfası tümüyle yaşanan büyük felakete ayrılmıştır ve ortaya çıkan felaketi yansıtan resim gibidir. Kazanlı köyünde 35 yaşlarında erkek cesedi sahile vurur. Yapılan incelemede Hasan oğlu Aliʹ ye ait olduğu ve seller tarafından sürüklendiği ortaya çıkınca Savcılık gömülmesine izin verir. Kelendiris köprüsüyle ilgili haber de ˮKilindiris Köprüsü harap olduˮ başlığı altında şöyle yer alır: ˮSeller Kilindiris köprüsünün Mersin tarafındaki başını tamamen yıkmış ve on beş metre genişliğinde bir dere açmıştır. Dere yatağını buraya nakletmiştir. Şose ise (yol) on beş metre arzında (eninde) kaybolmuştur. Buranın tamiri için dün sekiz usta tedarik edilmiş, ustalar bugün Kilindirisʹe hareket etmiştir. Tamirat için lazım olan kirişler mubayaa edilmişse de, buranın yapılmasının epeyce zamana mütevakkıf olduğu (zaman alacağı) söylenmektedirˮ O dönem Silifkeʹ ye bağlı olan Erdemli nahiyesi ve çevresindeki köylerle, Alataʹ da sellerden payına düşeni alır. Gazetedeki habere göre; yüzlerce portakal ve limon ağacının sökülmesi sonucu ʹo güzel bahçelerin tarlalardan farkı kalmamışʹ , yine Alataʹ dan iki ev ile bir değirmeni sular alıp götürmüştür. Mersin merkeze bağlı Seydi Şehir köyünde muhtar Ali Efendi ile Hamzabeyli köyündeki değirmenleri sular önüne katıp götürürken, il dahilindeki tüm telefon ve telgraf hatları harap olur, kentin dünyayla olan irtibatı kesilir. Aynı gün yağan yağmur ve meydana gelen sel sonucu çeşitli noktalarda bozulan Mersin-Tarsus demir yolu iki günlük yoğun çalışmalar sonucu yeniden hizmete açılır. 23 Aralık 1930 günü Yeni Mersinʹ de yer alan ˮSu Bendiˮ başlıklı haber Mersinʹ in yaşadığı felaketi yansıtması bakımından ilginç bilgiler içerir. Habere göre; ˮBelediye encümeni son seylaplar dolayısıyla su bendinin harap olan yerlerinin tamir ettirilmesine karar vermiş ve inşaata derhal başlanmıştırˮ 14 Aralık günü Mersinʹ i esir alan şiddetli yağmur ve seller doğuya doğru ilerleyip Tarsusʹ u, ardından Adanaʹ yı yıkıp geçer. Özellikle Seyhan nehrinin taşması sonucu Adanaʹ daki tablo çok daha vahimdir. Adana kış aylarında aşırı yağmur, baharda da eriyen karlar sonucu deliren Seyhan nehrine 1956ʹ da kelepçe vuracak baraj yapılıncaya kadar hep aynı tehlikeyi yaşayacak, sular altında kalan bereketli toprakları izlemekle yetinecektir. 14 Aralık felaketine maruz kalan Tarsusʹ un durumu da içler acısıdır: O günlerde tümü su gücüyle çalışan değirmenlerin tamamı çalışamaz hale gelir. Örneğin Sadık Paşaʹ ya ait un fabrikası depolarındaki kepek ve buğday sel sularının altında kalırken, Mersin mebusu Hakkı bey ( 1935ʹte Ramazanoğlu soyadını alacaktır) ve ortaklarının işlettiği Cennet Hatun Vakfıʹ na ait değirmen tamamen, Mahmut Paşa Vakfı ile Su Üstü Medresesi ve Kubat Paşa Medreselerine ait değirmenler kısmen yıkılır. Tarsusʹ taki en büyük zarar ise Çukurova Çırçır Fabrikasında ortaya çıkar. Fabrikanın alt katı tamamen sular altında kalır. Burada depolanan pamuğun bir kısmı kurtarılır ancak 100 bin batman (bir batman yaklaşık 7,7 kg a.a.) çiğit kullanılamaz hale gelir. Derken sular çekilir. Belediye su bendinin, Nafia Müdürlüğü Gilindere köprüsünün tamiratını ihaleye çıkarırken, tren yolu kısa zamanda onarılır, yıkılan telgraf direkleri yeniden dikilir, yaralar sarılır. Mersin yeni bir sel felaketine kadar, olanları unutup olağan gündemine dönecek, dönemin en ünlü tiyatro sanatçılarından Raşit Rızaʹ nın Türk Ocağı sinemasında 28 Aralık günü sahneleyeceği oyunla, Tüccar Kulübündeki yılbaşı balosuna yoğunlaşacaktır.  Abdullah Ayan   Mersinin sellerle imtihanı -1 Mersinʹin sellerle imtianı -2
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.