Gündeş ʹMersin sanayi kenti olabilme şansına sahip ve lojistik kent olma yolunda önü açıktırʹ

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 01.03.2018 - 11:48, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Gündeş ʹMersin sanayi kenti olabilme şansına sahip ve lojistik kent olma yolunda önü açıktırʹ

Röportaj: Sedat Yılmaz Uzun yıllar yerel yönetimlerde üst düzey yöneticilik yapmış,başarılı isimlerden ve Şu an MESİADʹda STKʹdan sorumlu konsey başkanı Bedretin Gündeş ile Mersinʹi, sorunlarını, ekonomide geldiği noktayı, belediyecilikte geldiği noktayı, STKʹları konuştuk.     Son olarak Akdeniz Belediyesiʹnde görev yaptıktan sonra emekli oldunuz. Şu anda hangi iş sektöründesiniz ve neler yapmaktasınız?Uzun bir aradan sonra emekli olmak bazen insanları korkutur. Emekli psikolojisine sokar insanı. Bundan sonra ne yapacağım diye sorgular başlar. Ben isteyerek emekli olmadım. Heyecanımın, enerjimin en doruk noktasındaydım. Edindiğim deneyimlerle daha fazla faydalı olabileceğim bir dönemdi. Görevdeyken elbette istediğim hizmetleri kendi irademle yaşama geçirme şansım tam değildi. Ancak, seçilmiş bir yönetimin demokratik olmayan bir yöntemle bir kenara itilmesi ilkesel olarak benim tercih yapmama neden oldu. Emekli olma tercihini kullandım. Çok doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. Daha çok başkanı ya da üyesi olduğum 15’e yakın Sivil toplum Kuruluşlarındaki görevlerimi zaman ayırarak sürdürmeye devam ediyorum. Emekli olduktan sonra yıllarca iç içe olduğum halkımızla buluşmak, onların sorunlarıyla ilgilenmek, taziyelerinde bulunmak, mutlu günlerinde beraber olmak bana huzur veriyor. İş olarak önce zaman ayırıp bir türlü yoğunlaşamadığım öykü, deneme, roman türü kitaplarımın yazımını sürdürüyorum. Ayrıca, temiz enerji olarak yaşamı doğru yönde etkileyecek Güneş enerji sistemleriyle ilgileniyorum. Birçok ilden çağrı yapılıyor, yerel yönetimlerle, kentsel dönüşümle ilgili sunum ve bilgi aktarımını yapıyorum. Bazı STK’lar kendi toplantılarına davet edip, yerel yönetimlerle ilgili sunum yapmamı, bilgi paylaşımını istiyorlar. Bu da bana huzur ve mutluluk veriyor. Emekli olduktan sonra zamanın bana yetmediğini söyleyebilirim. Yıllarca Belediyelerde üst düzey yöneticilik ve STK yönetimlerinde görev yaptınız?Belediyecilikte Mersinʹin geldiği nokta itibarıyla nasıl görüyorsunuz?Mersin yılların ihmaliyle bugünlere geldi. Mersin’in en büyük problemi planlamadan yoksun, vizyoner olmayan yönetim anlayışlarının çözüm üretemeyen yaklaşımlarıdır. Mersin’de belediyecilik kaldırım yapma, yol yapma, etrafı yeşillendirme, çöp toplama olarak görüldüğü için, şu anki içler acısı durumla karşı karşıyayız. Kentin 4/3’ü kentsel dönüşüme ihtiyaç duyuyor. Bu konuda elle tutulur bir çaba yok. Her şey lafta kalıyor. Kentlerin değişim ve dönüşümünün vizyoner bir bakış açısıyla sağlanabileceği düşüncesi yok. Bu anlayış sadece bu dönem için değil, geçmişten bugüne tüm yönetenlerin bakış açısının çok dar ve günübirlik olmasındandır. Üstlendikleri misyonun altından kalkabilecek geniş ufuklu, vizyoner bakış açısı olmayınca sonuçta böyle oluyor. Mersin, şehirleşme açısından Türkiye’nin en problemli kentlerinden biri konumundadır. Kentleşmeye çok müsait olmasına rağmen, her alanda geri kalması herkesi üzüyor tabi. Yeni 1/5000’lik planlar 10 yıldan sonra nihayet tamamlandı ve askıya çıktı. Bu planlar kentin ilgili bileşenleriyle yeterli oranda tartışılmadığı, kentin gelişim aksları ve nüfus yoğunlukları iyi tespit edilemediği ve maddi hataların yanında, birçok mevcut çok katlı konutların yeşil alan olarak işaretlenmesi problemleri de beraberinde getirecektir. Şimdiden 10.000’i aşan itiraz dilekçelerinin verileceği bekleniyor. Yangından mal kaçırırcasına planlar saklanırsa, merkezden fotoğraflar üstünde plan kurguları yapılırsa sonuç ta bu olur. Bu planla kısmi rahatlamanın olabileceğini düşünüyorum. Ancak, bu planlamayla 20 yıl sonra bile Mersin’de çarpık kentleşme açısından çok şeyin değişmeyeceğini de üzülerek söyleyebilirim. Mersinʹde yıllardır yaşanan sorunların temelinde kentin bir lobisinin oluşamamasının yattığı söylenir. Sizce sorun nerede? Lobi mi, vizyoner yönetici eksikliğimi ya da kent dinamiklerinin ortak payda da buluşmalarını sağlayacak ortam yaratılamaması mı?Sorunuzun içinde cevabı var zaten. Bir kentin lobisi istediğiniz kadar güçlü olsun, yönetim erkini elinde tutanlar iyi niyetli değillerse, istişareden, birlikte hareket etmekten, bilgi paylaşımından yana değillerse bir sonuç ortaya çıkmıyor. Antep, Kayseri, Konya, Eskişehir, Denizli gibi kentlerin Yerel yönetimleri hep öncü oldular. Gaziantep’te Celal doğan, Asım Güzelbey gibi Başkanların yaptıklarını gidip bir incelemek lazım. Vizyonerlik nasıl olur, Kent’e öncülük etmek nasıl sağlanır bir görmek lazım. Asım Güzelbey kendi makam arabasıyla Mersin’e gelip Mersin üniversitesi mimarlık fakültesi eski dekanı Tamer Gök hocayı Gaziantep’e götürüyor ve tarihi dokuların nasıl kurtarılabileceği ve restorasyonu konusunda bilgisine başvuruyorsa bir düşünmek lazım. Bu kentin yerel yöneticileri bunu görmüyorlarsa söylenecek ne olabilir ki. 40’a yakın tarihi dokuyu kamulaştırıp restore edemiyoruz. Her şeye para var, tarihi dokuların onarımına yok.  Bizim yerel yöneticiler bilgili, ilgili, vizyoner STK ve uzmanlardan çekinirler. Yönetme erkini paylaşmak istemezler. Hesap kitapları, bakış açıları farklıdır. Mersin’de STK’ ların birçoğu ise etiket peşinde. Evet, herkes kendi mecrasında başkanlık, makam, kariyer, peşinde. Merkezi hükümetin ya da yerel yönetimlerin eksikliklerini gündeme getirmek, uyarmak, kent için, bölge için, ülke için doğruları alenen söylemek çok zordur. Bu tür STK’ların yerel yönetimler ve merkezi hükümet nezdinde çok fazla itibarları da olmaz. Sadece başları okşanır, aferin der geçerler. STK kendi içinde hiç kimsenin arka bahçesi olmadan insan için, toplum için, değerlerimiz için, kalkınmamız için doğru olanı desteklemek, irade göstermek, bu konularda tutarlı olmak durumundadır. STK’lar ancak o zaman itibar görebilirler. Mersin’de bu konuda maalesef iyi durumda olduğumuzu söyleyemem. Bu dönem Mersin ekonomi Platformu’nda Kemal Kaçmaz’ın şahsi çabalarıyla birçok etkinlik arka arkaya gelmeye başladı. Uluslararası Turunçgil Bisiklet Turnuvası, Akdeniz Ekonomi Forumu gibi etkinlikler az da olsa tanıtım açısından Mersin’e güç katabilir. Fuarlarda yeme içmeyle, eğlenmeyle bu işler olmuyor. Sizce Mersin proje fakiri bir kent mi? Var olan projeler yavaş ilerliyor. Diğer büyük şehirlere baktığımızda Mersin oldukça geri kalmış bir durumda. Temel sorunları nasıl görüyorsunuz?Mersin proje fakiri bir kent değil. Mersin projelerin zamanında uygulamaya geçmediği, projelerin ötelendiği, planlamanın iyi yapılmadığı bir kent. Mersin iyi kurgulandığında Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun en önemli kentlerinden biri olabilir. Ancak bu projelerin zamanında hayata geçmemesi istenilen gelişmeyi, kalkınmayı, dönüşümü sağlayamıyor. 1980’ler ile 2000’ler arası Mersin her alanda adeta kaderine terkedilmiş bir konumdaydı. Kentleşme berbat, projeler yok, hedef belli değildi. Serbest bölge kurulumu ve ikliminden dolayı aldığı göç karşısında hazırlıksız olunca, yerel yönetimlerin de basiretsizliği de buna eklenince bugünkü çarpık yapılaşmanın fotoğrafı ortaya çıktı. 2000’lerden sonra Mersin – Antalya karayolu, Çukurova hava limanı, limanın büyütülmesi, Lojistik üs gibi projeler Mersin için umut oldu. Hava limanı hem turizm açısından hem de tarıma dayalı sanayinin gelişmesi açısından son derece önemli bir proje. MESİAD olarak Adana’nın çekincelerini giderene kadar olağanüstü bir lobi çalışması yapıldı. Çünkü Adana karşı çıkıyordu bu projeye. İhalelerdeki aksaklık, yapımcı firmanın batışı, yeniden ihale süreci projenin tamamlanmasını hayli geciktirdi. En son 2019’un sonunda tamamlanması düşünülüyor. Bu tarih bile Mersin’in geleceği açısından çok önemli. Yine Mersin Antalya Devlet karayolu hem tarım hem de turizm açısından çok önemli. Bu yolun tamamlanması da gecikmesine rağmen 2019’un ortalarında tamamlanması bekleniyor. Lojistik işi ise bir muamma. Lojistik merkezin oluşmasını istemeyen bir lobi oluştuğu dillendiriliyordu. Lojistik üssün kurulmasının istenilmediği, engel çıkarıldığı ileri sürülüyor. Küçük olsun benim olsun mantığıyla hareket ediliyordu. Bu süreçte umarım aşılır ve Mersin’in en önemli kimliğini oluşturacak Lojistik sektörü gelişir. Lojistik kimliğinin ön plana çıkmasında, Mersin için en büyük proje olarak Liman sahasının genişletilmesi olarak görülüyor. Geçenlerde değerli abim Abdullah Ayan’ın da özellikle vurguladığı “Limanın büyütülmesini bırakmışlar, araba fabrikası hayaliyle uğraşıyorlar” sözü, işin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Mersin diğer kentlere nazaran istenilen performansı gösteremiyor. Çok geri kaldı. Onun içindir ki, her defasında kimliksiz kent diye adlandırılmaya çalışılıyor. Mersin’in temel sorunu, bu projeler gecikmeli de olsa hayata geçtiğinde kentin bu projelere göre kurgulanmasıdır. Bu kentin sanayiye ayrılan alanları, ulaşımın çözüme kavuşturulması, kentsel gelişimin büyümeyle birlikte nasıl şekilleneceği, kentsel dönüşüm, sosyal problemler, yoksulluk, işsizlik, madde bağımlılığı gibi temel sorunların da giderilmesi için, tüm kent bileşenlerinin bilgi paylaşımında birlikte hareket etmelerini zorunlu kılmaktadır. Mersin neden yatırımcıyı çekemiyor? Kentin bu kadar potansiyeli yüksekken yatırımcının bu kente gelmesindeki zorlukları neye bağlıyorsunuz?Mersin nasıl yatırımcı çeksin. 50-100 dönümlük arsa bulmak mümkün değil, liman istenilen kapasitede değil, bürokrasi ayrı bir bela, belediyeler bir tuzak makinesi gibi. Hangi yerel yönetimimiz sağlık turizmi için teşvik niteliğinde öneriler sundu. Sağlık turizmin gelişmemesi için her türlü zorluk çıkarılıyor. Elini veren kolunu koparamıyor. Başka kentlerde OSB’ler yatırımcı çekmek için her türlü kolaylığı sağlarken, bizde yüksek arsa fiyatları, yüksek bürokrasi, planlara işlenmeyen OSB alanları, lojistikte ki belirsizlik ortada. Mersin tanıtım günlerinde, limanı, bitecek olan hava limanını, Ortadoğu’ya açılan kapıyı, inanç turizmini, doğal güzelliklerini, demokrasi kültürünü anlatacağımız yerde, Silifke’nin oyun havaları, tantuni, cezeryesini anlatmaya çalışıyoruz. Kendin pişir kendin ye misali.Mersinʹin en büyük sorunu ulaşım. Artan nüfus yapısına rağmen git gide önünde dağ gibi büyüyen bu ulaşım sorununa nasıl bir çözüm önerebilirsiniz?Mersin’in sanayisi doğu tarafında, ticareti merkezde, konut yerleşim alanları batı kısmında. Her gün insanlarımız sabahları batıdan doğuya, akşam ise doğudan batıya gitmeye çalışıyorlar. Bir yeni yol açılmazsa, yeni güzergahlar düşünülmezse, yıllardır düşünülen ama hayata geçirilemeyen 2. Çevre yolunun Tarsus’a bağlanması gerçekleşmezse, OSB otoban bağlantısı yapılmazsa trafikte olacağı da budur. OSB otoban bağlantılarıyla birlikte otoban gişelerinin Tarsus’ta son bulması, Adana gibi otobanın rahatlıkla kullanılabilir duruma getirilmesi, Okan Merzeci bulvarının yeni hal önünde biten kısmının Tarsus hali kavşağına bağlanması, yine Okan Merzeci bulvarının Tece ye kadar olan kısmının tamamlanması, şehir merkezindeki bulvar ve kavşaklardaki düzenlemelerin diğer büyükşehirlerde ki gibi kolaylaştırılması trafik keşmekeşliğini büyük ölçüde çözer. Ayrıca bu kentte yıllardır bir tek otopark yapılmadı. Caddeler, sokaklar araçların düzensiz parklarıyla işgal altında. Ekonomik büyüme hedefinde olan Mersin’in yerel yönetimler-sanayici ve üniversitelerin yeterince koordineli çalıştıklarını düşünüyor musunuz? Yeterli değilse daha neler yapılabilir?Ne belediyeler ne de Üniversitelerin böyle bir derdi yok. Herkes kendi mecrasında kendi mantığıyla, kendi hedeflerini tutturma derdinde. Üniversiteler bir türlü bu konuda istenilen düzeyde kentin sorunlarına yakın olma tercihini kullanmadılar. Ayrı bir cumhuriyet gibi kendi kabuklarına çekildiler. Özel Üniversiteler zaten nasıl çok para kazanırım derdine düştüler, devlet üniversiteleri ise, YÖK’ün kısıtlayıcı kurallarına nasıl daha iyi uyum sağlarımın kaygısını taşıdılar. Belediyeler ise kendi başına ben bilirim anlayışıyla hareket ettiler. Belediyelerin planlamasında üniversiteler yok, üniversitelerin gelişiminden belediyeler bi haber. Bu yıllardır böyle devam eder. Yani herkes kendi mecrasında kendi derdinde. Kentin ortak paydası, sosyal, kültürel, kentsel sorunlar kimsenin derdi değil. Uyuşturucunun 8 yaşlara indiği, rehabilitasyonun yapılamadığı bir kentte, Üniversiteler kendi kampüslerine hapsoldular. İlgisiz kaldılar, çözüme ortak olamadılar. OSB kendi bünyesinde meslek liseleri modeli oluşturup vasıflı eleman yetiştirmeye çalışırken, üniversiteler içi boş meslek yüksek okullarıyla çağın gerisinde kalmış bir anlayışla yollarına devam ediyorlar. Uyuşturucu tezgâhı, çağımızın gençliğe kurduğu en büyük tuzak. Üniversiteler ise bu konuda sessiz. Uygulamalı eğitim rehabilitasyonu, dernek binasının kirasını ödemede zorluk çeken STK’lara bırakılmış durumda. Sonunda valiliğin el attığı madde bağımlılığı sorunu yeni kurulan dernekler üzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Bu çok temel insan hakkı sorununa kayıtsız kalan bir bilim ve sağlık kurumu olarak üniversiteler, bu topluma ne verebilir. Madde bağımlısı olmuş bir gençliğe hangi eğitimi verecekler merak ediyorum. OSB’lerdeki Meslek okullarını örnek alabilseler daha doğru iş yapmış olurlar. Koordine yok, iş birliği yok, ortaklaşma yok. Yani Kent biliminden uzak bir dünyanın, az gelişmiş versiyonuyla oyalanma mantığı devam ediyor.Var olan potansiyellerinden tarım, turizm ve ticareti kalkındırmak için STKʹların nasıl bir pozisyon içinde olması gerekmektedir? Üzerlerine düşen görevler nelerdir?Tarım, turizm, ticaret bir kalkınma programının kente yansımasıdır. Mersin’de hedeflenen sektörler tarım, turizm, lojistik olarak ele alınmıştır. Bunun yanında sanayi ve Ticaret’te önemli bir sektörel kol olarak gelişmektedir. Ancak bu sektörlerin hiçbirinde istenilen konuma gelinememiştir. Ancak, Mersin tüm bu sektörlerde gelişmeye açık bir kenttir. Mersin sanayide çok gerilerde olmasına rağmen sanayi kenti olabilme şansına sahiptir. Lojistikte bir üs kuramamasına rağmen lojistik kent olma yolunda önü açıktır. Tarımda istenilen kalitede üretim yapamamasına rağmen havalimanı ve liman genişleme sahasının bitmesi durumunda tarım kenti olma şansı vardır. İnanç turizmine ağırlık verilmesi durumunda, diğer büyük yatırımlarla birlikte turizm kenti olmayabilir ancak, turizm alanında iyi mesafeler kat edebilir. STK’lar ise bu konuda sürecin hızlı işlemesi, aksayan yönleri ileri sürerek gündem oluşturması, ilgililer nezdinde girişimlerde bulunması ve bunu yaparken tüm kent bileşenleriyle ortak hareket etmesi en doğru olanıdır.inovatifhaber
Röportaj: Sedat Yılmaz Uzun yıllar yerel yönetimlerde üst düzey yöneticilik yapmış,başarılı isimlerden ve Şu an MESİADʹda STKʹdan sorumlu konsey başkanı Bedretin Gündeş ile Mersinʹi, sorunlarını, ekonomide geldiği noktayı, belediyecilikte geldiği noktayı, STKʹları konuştuk.     Son olarak Akdeniz Belediyesiʹnde görev yaptıktan sonra emekli oldunuz. Şu anda hangi iş sektöründesiniz ve neler yapmaktasınız?Uzun bir aradan sonra emekli olmak bazen insanları korkutur. Emekli psikolojisine sokar insanı. Bundan sonra ne yapacağım diye sorgular başlar. Ben isteyerek emekli olmadım. Heyecanımın, enerjimin en doruk noktasındaydım. Edindiğim deneyimlerle daha fazla faydalı olabileceğim bir dönemdi. Görevdeyken elbette istediğim hizmetleri kendi irademle yaşama geçirme şansım tam değildi. Ancak, seçilmiş bir yönetimin demokratik olmayan bir yöntemle bir kenara itilmesi ilkesel olarak benim tercih yapmama neden oldu. Emekli olma tercihini kullandım. Çok doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. Daha çok başkanı ya da üyesi olduğum 15’e yakın Sivil toplum Kuruluşlarındaki görevlerimi zaman ayırarak sürdürmeye devam ediyorum. Emekli olduktan sonra yıllarca iç içe olduğum halkımızla buluşmak, onların sorunlarıyla ilgilenmek, taziyelerinde bulunmak, mutlu günlerinde beraber olmak bana huzur veriyor. İş olarak önce zaman ayırıp bir türlü yoğunlaşamadığım öykü, deneme, roman türü kitaplarımın yazımını sürdürüyorum. Ayrıca, temiz enerji olarak yaşamı doğru yönde etkileyecek Güneş enerji sistemleriyle ilgileniyorum. Birçok ilden çağrı yapılıyor, yerel yönetimlerle, kentsel dönüşümle ilgili sunum ve bilgi aktarımını yapıyorum. Bazı STK’lar kendi toplantılarına davet edip, yerel yönetimlerle ilgili sunum yapmamı, bilgi paylaşımını istiyorlar. Bu da bana huzur ve mutluluk veriyor. Emekli olduktan sonra zamanın bana yetmediğini söyleyebilirim. Yıllarca Belediyelerde üst düzey yöneticilik ve STK yönetimlerinde görev yaptınız?Belediyecilikte Mersinʹin geldiği nokta itibarıyla nasıl görüyorsunuz?Mersin yılların ihmaliyle bugünlere geldi. Mersin’in en büyük problemi planlamadan yoksun, vizyoner olmayan yönetim anlayışlarının çözüm üretemeyen yaklaşımlarıdır. Mersin’de belediyecilik kaldırım yapma, yol yapma, etrafı yeşillendirme, çöp toplama olarak görüldüğü için, şu anki içler acısı durumla karşı karşıyayız. Kentin 4/3’ü kentsel dönüşüme ihtiyaç duyuyor. Bu konuda elle tutulur bir çaba yok. Her şey lafta kalıyor. Kentlerin değişim ve dönüşümünün vizyoner bir bakış açısıyla sağlanabileceği düşüncesi yok. Bu anlayış sadece bu dönem için değil, geçmişten bugüne tüm yönetenlerin bakış açısının çok dar ve günübirlik olmasındandır. Üstlendikleri misyonun altından kalkabilecek geniş ufuklu, vizyoner bakış açısı olmayınca sonuçta böyle oluyor. Mersin, şehirleşme açısından Türkiye’nin en problemli kentlerinden biri konumundadır. Kentleşmeye çok müsait olmasına rağmen, her alanda geri kalması herkesi üzüyor tabi. Yeni 1/5000’lik planlar 10 yıldan sonra nihayet tamamlandı ve askıya çıktı. Bu planlar kentin ilgili bileşenleriyle yeterli oranda tartışılmadığı, kentin gelişim aksları ve nüfus yoğunlukları iyi tespit edilemediği ve maddi hataların yanında, birçok mevcut çok katlı konutların yeşil alan olarak işaretlenmesi problemleri de beraberinde getirecektir. Şimdiden 10.000’i aşan itiraz dilekçelerinin verileceği bekleniyor. Yangından mal kaçırırcasına planlar saklanırsa, merkezden fotoğraflar üstünde plan kurguları yapılırsa sonuç ta bu olur. Bu planla kısmi rahatlamanın olabileceğini düşünüyorum. Ancak, bu planlamayla 20 yıl sonra bile Mersin’de çarpık kentleşme açısından çok şeyin değişmeyeceğini de üzülerek söyleyebilirim. Mersinʹde yıllardır yaşanan sorunların temelinde kentin bir lobisinin oluşamamasının yattığı söylenir. Sizce sorun nerede? Lobi mi, vizyoner yönetici eksikliğimi ya da kent dinamiklerinin ortak payda da buluşmalarını sağlayacak ortam yaratılamaması mı?Sorunuzun içinde cevabı var zaten. Bir kentin lobisi istediğiniz kadar güçlü olsun, yönetim erkini elinde tutanlar iyi niyetli değillerse, istişareden, birlikte hareket etmekten, bilgi paylaşımından yana değillerse bir sonuç ortaya çıkmıyor. Antep, Kayseri, Konya, Eskişehir, Denizli gibi kentlerin Yerel yönetimleri hep öncü oldular. Gaziantep’te Celal doğan, Asım Güzelbey gibi Başkanların yaptıklarını gidip bir incelemek lazım. Vizyonerlik nasıl olur, Kent’e öncülük etmek nasıl sağlanır bir görmek lazım. Asım Güzelbey kendi makam arabasıyla Mersin’e gelip Mersin üniversitesi mimarlık fakültesi eski dekanı Tamer Gök hocayı Gaziantep’e götürüyor ve tarihi dokuların nasıl kurtarılabileceği ve restorasyonu konusunda bilgisine başvuruyorsa bir düşünmek lazım. Bu kentin yerel yöneticileri bunu görmüyorlarsa söylenecek ne olabilir ki. 40’a yakın tarihi dokuyu kamulaştırıp restore edemiyoruz. Her şeye para var, tarihi dokuların onarımına yok.  Bizim yerel yöneticiler bilgili, ilgili, vizyoner STK ve uzmanlardan çekinirler. Yönetme erkini paylaşmak istemezler. Hesap kitapları, bakış açıları farklıdır. Mersin’de STK’ ların birçoğu ise etiket peşinde. Evet, herkes kendi mecrasında başkanlık, makam, kariyer, peşinde. Merkezi hükümetin ya da yerel yönetimlerin eksikliklerini gündeme getirmek, uyarmak, kent için, bölge için, ülke için doğruları alenen söylemek çok zordur. Bu tür STK’ların yerel yönetimler ve merkezi hükümet nezdinde çok fazla itibarları da olmaz. Sadece başları okşanır, aferin der geçerler. STK kendi içinde hiç kimsenin arka bahçesi olmadan insan için, toplum için, değerlerimiz için, kalkınmamız için doğru olanı desteklemek, irade göstermek, bu konularda tutarlı olmak durumundadır. STK’lar ancak o zaman itibar görebilirler. Mersin’de bu konuda maalesef iyi durumda olduğumuzu söyleyemem. Bu dönem Mersin ekonomi Platformu’nda Kemal Kaçmaz’ın şahsi çabalarıyla birçok etkinlik arka arkaya gelmeye başladı. Uluslararası Turunçgil Bisiklet Turnuvası, Akdeniz Ekonomi Forumu gibi etkinlikler az da olsa tanıtım açısından Mersin’e güç katabilir. Fuarlarda yeme içmeyle, eğlenmeyle bu işler olmuyor. Sizce Mersin proje fakiri bir kent mi? Var olan projeler yavaş ilerliyor. Diğer büyük şehirlere baktığımızda Mersin oldukça geri kalmış bir durumda. Temel sorunları nasıl görüyorsunuz?Mersin proje fakiri bir kent değil. Mersin projelerin zamanında uygulamaya geçmediği, projelerin ötelendiği, planlamanın iyi yapılmadığı bir kent. Mersin iyi kurgulandığında Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun en önemli kentlerinden biri olabilir. Ancak bu projelerin zamanında hayata geçmemesi istenilen gelişmeyi, kalkınmayı, dönüşümü sağlayamıyor. 1980’ler ile 2000’ler arası Mersin her alanda adeta kaderine terkedilmiş bir konumdaydı. Kentleşme berbat, projeler yok, hedef belli değildi. Serbest bölge kurulumu ve ikliminden dolayı aldığı göç karşısında hazırlıksız olunca, yerel yönetimlerin de basiretsizliği de buna eklenince bugünkü çarpık yapılaşmanın fotoğrafı ortaya çıktı. 2000’lerden sonra Mersin – Antalya karayolu, Çukurova hava limanı, limanın büyütülmesi, Lojistik üs gibi projeler Mersin için umut oldu. Hava limanı hem turizm açısından hem de tarıma dayalı sanayinin gelişmesi açısından son derece önemli bir proje. MESİAD olarak Adana’nın çekincelerini giderene kadar olağanüstü bir lobi çalışması yapıldı. Çünkü Adana karşı çıkıyordu bu projeye. İhalelerdeki aksaklık, yapımcı firmanın batışı, yeniden ihale süreci projenin tamamlanmasını hayli geciktirdi. En son 2019’un sonunda tamamlanması düşünülüyor. Bu tarih bile Mersin’in geleceği açısından çok önemli. Yine Mersin Antalya Devlet karayolu hem tarım hem de turizm açısından çok önemli. Bu yolun tamamlanması da gecikmesine rağmen 2019’un ortalarında tamamlanması bekleniyor. Lojistik işi ise bir muamma. Lojistik merkezin oluşmasını istemeyen bir lobi oluştuğu dillendiriliyordu. Lojistik üssün kurulmasının istenilmediği, engel çıkarıldığı ileri sürülüyor. Küçük olsun benim olsun mantığıyla hareket ediliyordu. Bu süreçte umarım aşılır ve Mersin’in en önemli kimliğini oluşturacak Lojistik sektörü gelişir. Lojistik kimliğinin ön plana çıkmasında, Mersin için en büyük proje olarak Liman sahasının genişletilmesi olarak görülüyor. Geçenlerde değerli abim Abdullah Ayan’ın da özellikle vurguladığı “Limanın büyütülmesini bırakmışlar, araba fabrikası hayaliyle uğraşıyorlar” sözü, işin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Mersin diğer kentlere nazaran istenilen performansı gösteremiyor. Çok geri kaldı. Onun içindir ki, her defasında kimliksiz kent diye adlandırılmaya çalışılıyor. Mersin’in temel sorunu, bu projeler gecikmeli de olsa hayata geçtiğinde kentin bu projelere göre kurgulanmasıdır. Bu kentin sanayiye ayrılan alanları, ulaşımın çözüme kavuşturulması, kentsel gelişimin büyümeyle birlikte nasıl şekilleneceği, kentsel dönüşüm, sosyal problemler, yoksulluk, işsizlik, madde bağımlılığı gibi temel sorunların da giderilmesi için, tüm kent bileşenlerinin bilgi paylaşımında birlikte hareket etmelerini zorunlu kılmaktadır. Mersin neden yatırımcıyı çekemiyor? Kentin bu kadar potansiyeli yüksekken yatırımcının bu kente gelmesindeki zorlukları neye bağlıyorsunuz?Mersin nasıl yatırımcı çeksin. 50-100 dönümlük arsa bulmak mümkün değil, liman istenilen kapasitede değil, bürokrasi ayrı bir bela, belediyeler bir tuzak makinesi gibi. Hangi yerel yönetimimiz sağlık turizmi için teşvik niteliğinde öneriler sundu. Sağlık turizmin gelişmemesi için her türlü zorluk çıkarılıyor. Elini veren kolunu koparamıyor. Başka kentlerde OSB’ler yatırımcı çekmek için her türlü kolaylığı sağlarken, bizde yüksek arsa fiyatları, yüksek bürokrasi, planlara işlenmeyen OSB alanları, lojistikte ki belirsizlik ortada. Mersin tanıtım günlerinde, limanı, bitecek olan hava limanını, Ortadoğu’ya açılan kapıyı, inanç turizmini, doğal güzelliklerini, demokrasi kültürünü anlatacağımız yerde, Silifke’nin oyun havaları, tantuni, cezeryesini anlatmaya çalışıyoruz. Kendin pişir kendin ye misali.Mersinʹin en büyük sorunu ulaşım. Artan nüfus yapısına rağmen git gide önünde dağ gibi büyüyen bu ulaşım sorununa nasıl bir çözüm önerebilirsiniz?Mersin’in sanayisi doğu tarafında, ticareti merkezde, konut yerleşim alanları batı kısmında. Her gün insanlarımız sabahları batıdan doğuya, akşam ise doğudan batıya gitmeye çalışıyorlar. Bir yeni yol açılmazsa, yeni güzergahlar düşünülmezse, yıllardır düşünülen ama hayata geçirilemeyen 2. Çevre yolunun Tarsus’a bağlanması gerçekleşmezse, OSB otoban bağlantısı yapılmazsa trafikte olacağı da budur. OSB otoban bağlantılarıyla birlikte otoban gişelerinin Tarsus’ta son bulması, Adana gibi otobanın rahatlıkla kullanılabilir duruma getirilmesi, Okan Merzeci bulvarının yeni hal önünde biten kısmının Tarsus hali kavşağına bağlanması, yine Okan Merzeci bulvarının Tece ye kadar olan kısmının tamamlanması, şehir merkezindeki bulvar ve kavşaklardaki düzenlemelerin diğer büyükşehirlerde ki gibi kolaylaştırılması trafik keşmekeşliğini büyük ölçüde çözer. Ayrıca bu kentte yıllardır bir tek otopark yapılmadı. Caddeler, sokaklar araçların düzensiz parklarıyla işgal altında. Ekonomik büyüme hedefinde olan Mersin’in yerel yönetimler-sanayici ve üniversitelerin yeterince koordineli çalıştıklarını düşünüyor musunuz? Yeterli değilse daha neler yapılabilir?Ne belediyeler ne de Üniversitelerin böyle bir derdi yok. Herkes kendi mecrasında kendi mantığıyla, kendi hedeflerini tutturma derdinde. Üniversiteler bir türlü bu konuda istenilen düzeyde kentin sorunlarına yakın olma tercihini kullanmadılar. Ayrı bir cumhuriyet gibi kendi kabuklarına çekildiler. Özel Üniversiteler zaten nasıl çok para kazanırım derdine düştüler, devlet üniversiteleri ise, YÖK’ün kısıtlayıcı kurallarına nasıl daha iyi uyum sağlarımın kaygısını taşıdılar. Belediyeler ise kendi başına ben bilirim anlayışıyla hareket ettiler. Belediyelerin planlamasında üniversiteler yok, üniversitelerin gelişiminden belediyeler bi haber. Bu yıllardır böyle devam eder. Yani herkes kendi mecrasında kendi derdinde. Kentin ortak paydası, sosyal, kültürel, kentsel sorunlar kimsenin derdi değil. Uyuşturucunun 8 yaşlara indiği, rehabilitasyonun yapılamadığı bir kentte, Üniversiteler kendi kampüslerine hapsoldular. İlgisiz kaldılar, çözüme ortak olamadılar. OSB kendi bünyesinde meslek liseleri modeli oluşturup vasıflı eleman yetiştirmeye çalışırken, üniversiteler içi boş meslek yüksek okullarıyla çağın gerisinde kalmış bir anlayışla yollarına devam ediyorlar. Uyuşturucu tezgâhı, çağımızın gençliğe kurduğu en büyük tuzak. Üniversiteler ise bu konuda sessiz. Uygulamalı eğitim rehabilitasyonu, dernek binasının kirasını ödemede zorluk çeken STK’lara bırakılmış durumda. Sonunda valiliğin el attığı madde bağımlılığı sorunu yeni kurulan dernekler üzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Bu çok temel insan hakkı sorununa kayıtsız kalan bir bilim ve sağlık kurumu olarak üniversiteler, bu topluma ne verebilir. Madde bağımlısı olmuş bir gençliğe hangi eğitimi verecekler merak ediyorum. OSB’lerdeki Meslek okullarını örnek alabilseler daha doğru iş yapmış olurlar. Koordine yok, iş birliği yok, ortaklaşma yok. Yani Kent biliminden uzak bir dünyanın, az gelişmiş versiyonuyla oyalanma mantığı devam ediyor.Var olan potansiyellerinden tarım, turizm ve ticareti kalkındırmak için STKʹların nasıl bir pozisyon içinde olması gerekmektedir? Üzerlerine düşen görevler nelerdir?Tarım, turizm, ticaret bir kalkınma programının kente yansımasıdır. Mersin’de hedeflenen sektörler tarım, turizm, lojistik olarak ele alınmıştır. Bunun yanında sanayi ve Ticaret’te önemli bir sektörel kol olarak gelişmektedir. Ancak bu sektörlerin hiçbirinde istenilen konuma gelinememiştir. Ancak, Mersin tüm bu sektörlerde gelişmeye açık bir kenttir. Mersin sanayide çok gerilerde olmasına rağmen sanayi kenti olabilme şansına sahiptir. Lojistikte bir üs kuramamasına rağmen lojistik kent olma yolunda önü açıktır. Tarımda istenilen kalitede üretim yapamamasına rağmen havalimanı ve liman genişleme sahasının bitmesi durumunda tarım kenti olma şansı vardır. İnanç turizmine ağırlık verilmesi durumunda, diğer büyük yatırımlarla birlikte turizm kenti olmayabilir ancak, turizm alanında iyi mesafeler kat edebilir. STK’lar ise bu konuda sürecin hızlı işlemesi, aksayan yönleri ileri sürerek gündem oluşturması, ilgililer nezdinde girişimlerde bulunması ve bunu yaparken tüm kent bileşenleriyle ortak hareket etmesi en doğru olanıdır.inovatifhaber
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.