Tuz deposundan Taş Binaʹ ya -57- (Çikolata renkli Miryam)... Abdullah Ayan yazdı

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.03.2018 - 16:40, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Tuz deposundan Taş Binaʹ ya -57- (Çikolata renkli Miryam)... Abdullah Ayan yazdı

Gün gelir Halil, çocuklukta izini kaybettiği sevdalarla ergenlikte yeniden buluşmasını anlatır şiirsel diliyle.. ˮ (…) Miryam, Dese teyzenin kızıydı. Annesiyle bize haftada bir çamaşıra gelirdi. Dese teyze iyi huylu ve güzelce bir kadındı. Adis Ababa adlı çok uzak bir kentten geldiği söylenirdi. Miryamʹ ı gördüğüm gün şaşırmıştım. Eli yüzü çikolata idi. Neresine baksam çikolata görüyordum. Onunla oynarsam elimin çikolataya bulaşacağına seviniyordum. Miryamʹ a çok baktığımı annemin görmesinden çekiniyordum. Çünkü çikolata seven aç gözlü bir çocuk gibi görünmek istemiyordum. Miryam, Noel sabahı içtiğim kakao kokuluydu. Küçücük burnu vardı.. Gözlerinin içi pırıl pırıldı. (…) ** Evimiz Lazkiye Mahallesiʹ ne yakın olduğu kadar, çevresinde de sıra sıra dut ağaçları vardı. Okul öncesi o sevinçli günlerden bu yana yüz yıl geçmiştir herhalde. O günleri anımsadığım zaman, neden beceriksiz olduğumu, daha sonra da neden tılsımlı günlerimi bırakıp çocuk olmaktan vazgeçtiğimi bir türlü çözemiyordum. Miryamʹ ın yüzünden o yıllarımın tadını yeterince çıkaramamıştım. Daha sonra da ergenlik çağımın yürek çarpıntısının tadını… Miryam ve ben, iki salak, gözlerimizi kapatacak, iki kör sırt sırta duracaktık. Babam genç sayılabilir biriydi. Biraz göbekli. Sabah evden erken çıkar, eczaneden akşam geç vakit gelirdi. Üstü başı ilaç kokardı. Bana oyun öğretecek kadar fazla zamanı yoktu. Bütün gün hastaların ilacını hazırlardı. Boş olduğu günler, portakal suyundan şarap yapmanın yolunu arardı. Annem uzun boylu esmer bir kadındı. Ev işleri bitince bana kitap okur, öykü anlatırdı. Boş zamanlarında çizgili defterine kısa cümleli yazılar karalardı. Şimdi o genç kadının söylediklerini çocuk kulağımda arıyorum. (…) **        ˮGelˮ dedi. Gül fidanının önünde durdu. Gülü burnuma tuttu. ˮNeredesin?ˮ dedi. ˮSenin yanındayım. Gülün kokusundayımˮ dedim. ˮBu kokuyu bir daha duyduğun günˮ dedi, ˮsırtında gül yaprağından kanatlarla tılsımlı bir ülkeye uçacaksın.ˮ ** (…) 1947 yılında bir haziran günü. Bizim bahçede yılın en güzel sabahı doğdu. Lisede öğrenciydim. O gün Dese teyzenin yerine kızı Miryam, bizim evde çamaşır yıkıyordu. Şalvarında, mintanında gül kokusu, güneş ışığı olmuş bahçeye yayılıyordu. Miryam gömleğimi ve atletimi yıkıyordu. Annemin, burnuma gülü sürdüğü gündeydim.. Miryamʹ ın saçında, annemin kokla dediği koku. Miryamʹ ın şalvarında, yaşamından hoşnut domatesler, mutlu çiçekler. Her yerinden doğa fışkırıyordu. Arıların neden bal yaptığı sorusunun karşılığını Miryamʹ ın ak bacağında buldum. Miryamʹ ın yüzüne bakınca içimde duygular uçuşuyordu. Su yüzünde bir yaz sabahı uçuşan sivrisineklerden çoktu. Yıllar önce çikolata sandığım yüzünü bu kez tatmak istiyordum. Mintandaki iki gül yaşımı hatırlattı bana. O gün Miryam Mersinʹ de gök yüzü.. Ben kanatlı bir kuş. Miryamʹ ın mavisinde yüz yıl uçmayı becerecektim. Miryam çölde su, beni dolduruyordu.ˮ* *İlyas Halilʹ in Baharı Bekleyen Bahçe (2015) kitabı, Yeşil Soğanımdı Miryam (2 Aralık 2005) öyküsü        Abdullah Ayan
Gün gelir Halil, çocuklukta izini kaybettiği sevdalarla ergenlikte yeniden buluşmasını anlatır şiirsel diliyle.. ˮ (…) Miryam, Dese teyzenin kızıydı. Annesiyle bize haftada bir çamaşıra gelirdi. Dese teyze iyi huylu ve güzelce bir kadındı. Adis Ababa adlı çok uzak bir kentten geldiği söylenirdi. Miryamʹ ı gördüğüm gün şaşırmıştım. Eli yüzü çikolata idi. Neresine baksam çikolata görüyordum. Onunla oynarsam elimin çikolataya bulaşacağına seviniyordum. Miryamʹ a çok baktığımı annemin görmesinden çekiniyordum. Çünkü çikolata seven aç gözlü bir çocuk gibi görünmek istemiyordum. Miryam, Noel sabahı içtiğim kakao kokuluydu. Küçücük burnu vardı.. Gözlerinin içi pırıl pırıldı. (…) ** Evimiz Lazkiye Mahallesiʹ ne yakın olduğu kadar, çevresinde de sıra sıra dut ağaçları vardı. Okul öncesi o sevinçli günlerden bu yana yüz yıl geçmiştir herhalde. O günleri anımsadığım zaman, neden beceriksiz olduğumu, daha sonra da neden tılsımlı günlerimi bırakıp çocuk olmaktan vazgeçtiğimi bir türlü çözemiyordum. Miryamʹ ın yüzünden o yıllarımın tadını yeterince çıkaramamıştım. Daha sonra da ergenlik çağımın yürek çarpıntısının tadını… Miryam ve ben, iki salak, gözlerimizi kapatacak, iki kör sırt sırta duracaktık. Babam genç sayılabilir biriydi. Biraz göbekli. Sabah evden erken çıkar, eczaneden akşam geç vakit gelirdi. Üstü başı ilaç kokardı. Bana oyun öğretecek kadar fazla zamanı yoktu. Bütün gün hastaların ilacını hazırlardı. Boş olduğu günler, portakal suyundan şarap yapmanın yolunu arardı. Annem uzun boylu esmer bir kadındı. Ev işleri bitince bana kitap okur, öykü anlatırdı. Boş zamanlarında çizgili defterine kısa cümleli yazılar karalardı. Şimdi o genç kadının söylediklerini çocuk kulağımda arıyorum. (…) **        ˮGelˮ dedi. Gül fidanının önünde durdu. Gülü burnuma tuttu. ˮNeredesin?ˮ dedi. ˮSenin yanındayım. Gülün kokusundayımˮ dedim. ˮBu kokuyu bir daha duyduğun günˮ dedi, ˮsırtında gül yaprağından kanatlarla tılsımlı bir ülkeye uçacaksın.ˮ ** (…) 1947 yılında bir haziran günü. Bizim bahçede yılın en güzel sabahı doğdu. Lisede öğrenciydim. O gün Dese teyzenin yerine kızı Miryam, bizim evde çamaşır yıkıyordu. Şalvarında, mintanında gül kokusu, güneş ışığı olmuş bahçeye yayılıyordu. Miryam gömleğimi ve atletimi yıkıyordu. Annemin, burnuma gülü sürdüğü gündeydim.. Miryamʹ ın saçında, annemin kokla dediği koku. Miryamʹ ın şalvarında, yaşamından hoşnut domatesler, mutlu çiçekler. Her yerinden doğa fışkırıyordu. Arıların neden bal yaptığı sorusunun karşılığını Miryamʹ ın ak bacağında buldum. Miryamʹ ın yüzüne bakınca içimde duygular uçuşuyordu. Su yüzünde bir yaz sabahı uçuşan sivrisineklerden çoktu. Yıllar önce çikolata sandığım yüzünü bu kez tatmak istiyordum. Mintandaki iki gül yaşımı hatırlattı bana. O gün Miryam Mersinʹ de gök yüzü.. Ben kanatlı bir kuş. Miryamʹ ın mavisinde yüz yıl uçmayı becerecektim. Miryam çölde su, beni dolduruyordu.ˮ* *İlyas Halilʹ in Baharı Bekleyen Bahçe (2015) kitabı, Yeşil Soğanımdı Miryam (2 Aralık 2005) öyküsü        Abdullah Ayan
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.