Sandıkta sanal kedi halleri; bilişimin demokrasi ile sınavı... Abdullah Ayan yazdı

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 02.04.2018 - 11:51, Güncelleme: 02.04.2023 - 15:05
 

Sandıkta sanal kedi halleri; bilişimin demokrasi ile sınavı... Abdullah Ayan yazdı

2016 seçimlerinde televizyonun eski ağırlığı olsa etkileyici imajıyla Hillaryʹin kadın olmanın da avantajını kullanarak, kavgacı ve itici Trumpʹı ezmesi, sandıkları silip süpürmesi beklenirdi. Öyle olmadı.

Ocak ayında kaleme aldığım makalede ˮSosyal medyanın seçimlere etkisi ve Facebookʹ un yalan haberlere karşı almaya çalıştığı önlemleriˮ ele almaya çalışmıştım. * Makalede 2016ʹ da yapılan ABD başkanlık seçimlerine katılan Hillary Clinton ve Donald Trump arasında ağırlıklı olarak medya üzerinden yürüyen savaşa değindim ve o savaşta ilk kez Trump cephesinin yazılı ve görsel medyaya yönelik değişen stratejisiyle ilgili bazı rakamlar verdim. Tüm seçim harcamalarının ve bu harcamaların kaynağının iyi kötü denetlendiği ABDʹ de, bu son seçimde bir ilk yaşanıyor ve Hillary Clintonʹ ın 200 milyon, Trumpʹ ın 250 milyon dolar ayırdığı kampanyaların harcama platformlarında ciddi ayrışma gözleniyordu. Clinton paranın 170 milyon dolarını TV reklamlarına 30 milyon dolarını sosyal medya mecralarına ayırırken, Trump pastanın 90 milyon dolarını online platformlara aktaracaktı. Bütçelerin aktarıldığı platformlar bile Clintonʹ ın artık statükoyu temsil anlamına gelen televizyondan medet umarken, Trumpʹ ın yeni mecra olarak sosyal medyaya yönelişini göstermekte. Bu ciddi bir kırılmayı gösterse de ilk değil. Bu alanda ilk çarpıcı değişim 1960 ABD Başkanlık seçimlerinde gözlenir. 1960 seçimlerinde çoğu anket Cumhuriyetçilerin adayı Nixonʹ a şans tanırken Demokratların adayı Kennedy, kampanyasını yürüten ekibin o günlerde evlere giren televizyonun önemini kavrayarak ve yakışıklı, genç Kennedyʹ in gergin, somurtkan rakibine karşı ʹimajʹ üstünlüğünü ekranlara taşımasıyla tüm araştırma şirketlerini ters yatırır. Ağırlıklı olarak tüm orta ve batıda yer alan 26 eyalette %49,5 oy alan Nixonʹ a karşı, televizyon ekranlarındaki rahat davranışları, güler yüzü ve sempatik tavırlarıyla 22 eyalette önde olmasına karşın %49,7 oy oranıyla (79 milyon seçmenin oy kullandığı o seçimde Kennedy 34 milyon 221 bin, Nixon 34 milyon 108 bin oy alır. Aradaki fark sadece 113 bindir. Ve bu 113 bin oyda televizyonun etkisini dost düşman herkes kabul edecektir) Aslında 2016 seçimlerinde televizyonun eski ağırlığı olsa etkileyici imajıyla Hillaryʹin kadın olmanın da avantajını kullanarak, kavgacı ve itici Trumpʹı ezmesi, sandıkları silip süpürmesi beklenirdi. Öyle olmadı. İkilinin yaptığı ve seçim sonuçlarını bugüne kadar doğrudan etkilediği varsayılan televizyon tartışmalarında rakibine tartışılmaz üstünlük sağlayan Hillary, sandıktan çıkamadı. Tüm araştırma şirketleri, dünyanın önde gelen analizcileri, yatırım stratejistleri tıpkı 2016 yılının Haziran ayında yapılan ve İngiltereʹ nin ABʹ den çıkıp çıkmayacağını belirleyecek Brexit referandumunda olduğu gibi eşine az rastlanır büyük yanılgının nedenlerini sorgulamaya, nerede hata yapıldığını anlamaya çalıştılar. Evet, Trump ve kampanyayı yürüten ekip, Hillary Clintonʹ un tvʹlerdeki üstünlüğünü, gittikçe daha büyük kitlelere ulaşan Facebook ve Twitter gibi sosyal mecralara ağırlık vererek telafi etmeye çalışmış ve bunda da hayli başarılı olmuştu. Bununla da yetinmeyip ʹölümcül kavgada kural olmazʹ misali, sosyal medyaya her türlü yalan haberi servis eden trol ekiplerini devreye sokmuştu. Ama tüm bunlar bir seçimi kazanmak için yeterli miydi? Derken ortaya Rusyaʹ nın organize ettiği hacker ekibinin yine sosyal medya üzerinden kampanyayı maniple ettiği iddiaları, ortaya çıkan ifadeler, belge ve bilgilerle ciddiyet kazandı. O kadar ki, federal savcılar aylardır bu alanda iz sürmekte ve dosya her gün biraz daha kabarmakta. Ancak soruşturmalar nereye varırsa varsın, sonuçta Trump amacına ulaştığına ve koltuğa oturduğuna göre işler normal mecrasında yürür, zamanla konu bir biçimde unutulur sanılırken, asıl bomba yine Facebook üzerinden ama bambaşka yer ve şiddette patladı. Hem de ne patlama! Cambridge Analytica isimli şirketin eski çalışanı Christopher Wylie; kuruluşun Trump ve Brexit kampanyasını yürüten siyasilere danışmanlık hizmeti verdiğini ifşa etmekle kalmadı. Eski yetkiliye göre; danışmanlık çerçevesinde Facebookʹ tan 50 milyon kullanıcının profillerine ait veriler tartışmalı biçimde ele geçirilmiş, veriler üzerinden iki tarihi seçimini üstelik deyim yerindeyse sadece ABD ve İngiltereʹ yi değil, tüm dünyanın kaderini etkileyecek biçimde ʹözel yöntemlerʹ devreye sokularak seçmenler istenilen kıvama getirilmişti. İyi de, gün boyu facebook ve twitter üzerinden; gittiği restoranın, katıldığı törenin veya tanık olduğu etkinliğin paylaşımlarını, yer yer fotoğraflarını paylaşan, arkadaşlarının doğum gününü kutlayan, dünyanın dört yanındaki milyarlarca insanın ʹözgür iradesiʹ nasıl oluyordu da etki altına alınıyordu? Sorunun cevaplarını, halen sürmekte olan gelişmeler ışığında bir sonraki makalede sürdüreceğim. Abdullah Ayan  
2016 seçimlerinde televizyonun eski ağırlığı olsa etkileyici imajıyla Hillaryʹin kadın olmanın da avantajını kullanarak, kavgacı ve itici Trumpʹı ezmesi, sandıkları silip süpürmesi beklenirdi. Öyle olmadı.

Ocak ayında kaleme aldığım makalede ˮSosyal medyanın seçimlere etkisi ve Facebookʹ un yalan haberlere karşı almaya çalıştığı önlemleriˮ ele almaya çalışmıştım.

* Makalede 2016ʹ da yapılan ABD başkanlık seçimlerine katılan Hillary Clinton ve Donald Trump arasında ağırlıklı olarak medya üzerinden yürüyen savaşa değindim ve o savaşta ilk kez Trump cephesinin yazılı ve görsel medyaya yönelik değişen stratejisiyle ilgili bazı rakamlar verdim.

Tüm seçim harcamalarının ve bu harcamaların kaynağının iyi kötü denetlendiği ABDʹ de, bu son seçimde bir ilk yaşanıyor ve Hillary Clintonʹ ın 200 milyon, Trumpʹ ın 250 milyon dolar ayırdığı kampanyaların harcama platformlarında ciddi ayrışma gözleniyordu. Clinton paranın 170 milyon dolarını TV reklamlarına 30 milyon dolarını sosyal medya mecralarına ayırırken, Trump pastanın 90 milyon dolarını online platformlara aktaracaktı.

Bütçelerin aktarıldığı platformlar bile Clintonʹ ın artık statükoyu temsil anlamına gelen televizyondan medet umarken, Trumpʹ ın yeni mecra olarak sosyal medyaya yönelişini göstermekte. Bu ciddi bir kırılmayı gösterse de ilk değil.

Bu alanda ilk çarpıcı değişim 1960 ABD Başkanlık seçimlerinde gözlenir. 1960 seçimlerinde çoğu anket Cumhuriyetçilerin adayı Nixonʹ a şans tanırken Demokratların adayı Kennedy, kampanyasını yürüten ekibin o günlerde evlere giren televizyonun önemini kavrayarak ve yakışıklı, genç Kennedyʹ in gergin, somurtkan rakibine karşı ʹimajʹ üstünlüğünü ekranlara taşımasıyla tüm araştırma şirketlerini ters yatırır.

Ağırlıklı olarak tüm orta ve batıda yer alan 26 eyalette %49,5 oy alan Nixonʹ a karşı, televizyon ekranlarındaki rahat davranışları, güler yüzü ve sempatik tavırlarıyla 22 eyalette önde olmasına karşın %49,7 oy oranıyla (79 milyon seçmenin oy kullandığı o seçimde Kennedy 34 milyon 221 bin, Nixon 34 milyon 108 bin oy alır. Aradaki fark sadece 113 bindir. Ve bu 113 bin oyda televizyonun etkisini dost düşman herkes kabul edecektir)

Aslında 2016 seçimlerinde televizyonun eski ağırlığı olsa etkileyici imajıyla Hillaryʹin kadın olmanın da avantajını kullanarak, kavgacı ve itici Trumpʹı ezmesi, sandıkları silip süpürmesi beklenirdi. Öyle olmadı.

İkilinin yaptığı ve seçim sonuçlarını bugüne kadar doğrudan etkilediği varsayılan televizyon tartışmalarında rakibine tartışılmaz üstünlük sağlayan Hillary, sandıktan çıkamadı. Tüm araştırma şirketleri, dünyanın önde gelen analizcileri, yatırım stratejistleri tıpkı 2016 yılının Haziran ayında yapılan ve İngiltereʹ nin ABʹ den çıkıp çıkmayacağını belirleyecek Brexit referandumunda olduğu gibi eşine az rastlanır büyük yanılgının nedenlerini sorgulamaya, nerede hata yapıldığını anlamaya çalıştılar.

Evet, Trump ve kampanyayı yürüten ekip, Hillary Clintonʹ un tvʹlerdeki üstünlüğünü, gittikçe daha büyük kitlelere ulaşan Facebook ve Twitter gibi sosyal mecralara ağırlık vererek telafi etmeye çalışmış ve bunda da hayli başarılı olmuştu. Bununla da yetinmeyip ʹölümcül kavgada kural olmazʹ misali, sosyal medyaya her türlü yalan haberi servis eden trol ekiplerini devreye sokmuştu. Ama tüm bunlar bir seçimi kazanmak için yeterli miydi?

Derken ortaya Rusyaʹ nın organize ettiği hacker ekibinin yine sosyal medya üzerinden kampanyayı maniple ettiği iddiaları, ortaya çıkan ifadeler, belge ve bilgilerle ciddiyet kazandı. O kadar ki, federal savcılar aylardır bu alanda iz sürmekte ve dosya her gün biraz daha kabarmakta.

Ancak soruşturmalar nereye varırsa varsın, sonuçta Trump amacına ulaştığına ve koltuğa oturduğuna göre işler normal mecrasında yürür, zamanla konu bir biçimde unutulur sanılırken, asıl bomba yine Facebook üzerinden ama bambaşka yer ve şiddette patladı. Hem de ne patlama! Cambridge Analytica isimli şirketin eski çalışanı Christopher Wylie; kuruluşun Trump ve Brexit kampanyasını yürüten siyasilere danışmanlık hizmeti verdiğini ifşa etmekle kalmadı.

Eski yetkiliye göre; danışmanlık çerçevesinde Facebookʹ tan 50 milyon kullanıcının profillerine ait veriler tartışmalı biçimde ele geçirilmiş, veriler üzerinden iki tarihi seçimini üstelik deyim yerindeyse sadece ABD ve İngiltereʹ yi değil, tüm dünyanın kaderini etkileyecek biçimde ʹözel yöntemlerʹ devreye sokularak seçmenler istenilen kıvama getirilmişti. İyi de, gün boyu facebook ve twitter üzerinden; gittiği restoranın, katıldığı törenin veya tanık olduğu etkinliğin paylaşımlarını, yer yer fotoğraflarını paylaşan, arkadaşlarının doğum gününü kutlayan, dünyanın dört yanındaki milyarlarca insanın ʹözgür iradesiʹ nasıl oluyordu da etki altına alınıyordu? Sorunun cevaplarını, halen sürmekte olan gelişmeler ışığında bir sonraki makalede sürdüreceğim.

Abdullah Ayan  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.