2019 Yerel seçimleri ve ʹgönül ittifakıʹ meselesi... Abdullah Ayan yazdı

11.10.2018 - 08:03, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

2019 Yerel seçimleri ve ʹgönül ittifakıʹ meselesi... Abdullah Ayan yazdı

Yaklaşmakta olan yerel seçimler öncesi partiler aday belirleme süreçlerinin önemli bir kısmını bu kez ittifak ile ilgili çalışmalara, kimi gizli kimi açık görüşmelere ayırmış durumdalar.

Yaklaşmakta olan yerel seçimler öncesi partiler aday belirleme süreçlerinin önemli bir kısmını bu kez ittifak ile ilgili çalışmalara, kimi gizli kimi açık görüşmelere ayırmış durumdalar. Kendisini en rahat hisseden AK Partiden tutun da, 24 Haziran sonuçlarının önüne koyduğu tablo nedeniyle en tedirgin MHPʹ ye, muhalefet cephesinde yer alan CHPʹ den HDPʹ ye ve bu seçimlerin yeni aktörü İYİ Partiye kadar siyasi yelpazede yer alan tüm oluşumlar tedirgin… Örneğin AK Parti: Hem Mecliste ele geçirdiği çoğunluk hakimiyetini kaybetmemek, hem de İstanbul Ankara gibi mihenk taşlarını kaybetmemek için MHP desteğine ihtiyaç duyduğu malumun ilanı türünden gerçek… Ancak ittifakın nasıl gerçekleştirileceği meçhul… MHP cenahında da ittifakın ne kadar hayati önemde olduğu biliniyor. Tarafsız araştırmalar gösteriyor ki, 2014 seçimlerinde 8 il ve 113 ilçe belediyesini alan MHP, AK Parti desteği olmadan gireceği bir seçimde 24 Haziran benzeri bir sonuçla karşılaşırsa ancak 3 ilçe belediyesini kazanabiliyor. AK Parti MHP arasında durmadan yapılan görüşmeler, birbirine mahkum iki siyasi hareketin yerelde ittifak gibi hayli güç bir işi hayata geçirmeleri konusunda ortaya çıkan bilinmezlere, sorunlara çözüm olabilecek yöntemi bulmakta ne kadar zorlandıklarını da gösteriyor. Bu nedenle Erdoğan yerelde ˮgönüllülük esasına dayalı ittifakˮ gibisinden yuvarlak ve süreci zamana yayarak, yaşanması olası gerginlikleri azaltma yolunu seçmeyi yeğliyor. AK Parti lideri bu nedenle partisinin son danışma toplantısında 24 Haziran seçimlerindeki ˮCumhur İttifakıˮ yerel seçimlerde liste ittifakına dönüşmeyeceğini, o çatının yerine ʹgönül ittifakıʹ kurulacağını söylemekte… Bunu ifade etse de, aynı Erdoğan kapıları tümüyle kapatmıyor. Bir yandan iki parti yetkililerinin bir araya gelmesini, o görüşmelerin sonunda da kendisiyle MHP lideri Bahçeliʹ nin görüşüp son noktayı koyacağını belirtmekten geri durmuyor. Erdoğan nasıl ve ne biçimde gerçekleşeceği meçhul ʹgönül ittifakınıʹ öneriyor ama partisinin yetkili konumdaki isimleri kapalı kapılar ardında, Bahçeliʹ nin özellikle de Adana ve Mersinʹ de ittifak görüşmelerini beklemeden apar topar aday açıklamasını ʹemrivakiʹ olarak nitelendiriyor. Gerçekten de çoğu AK Partili, bir yandan yerel seçim ittifakını ortaya çıkan kader birliğinin vazgeçilmezi olarak ortaya koyan Bahçeliʹ nin, bu konuda samimiyse ikili görüşmelerle ortaya çıkacak sonucu beklemesi gerektiğini, oysa MHPʹ nin Adana ve Mersin adaylarını belirleyerek AK Partinin hareket alanını daralttığını, örneğin AK Parti kurmayları tavanda ortaklığa ʹevetʹ dese de, Mersin gibi MHPʹ nin son seçimde beşinci sıraya düştüğü bir ilde tabana ʹgidin MHP Büyükşehir adayına oy verinʹ mesajının seçmende karşılık bulmayacağını çok iyi biliyor. MHP lideri Bahçeli, İstanbulʹ da aday göstermeyeceğini, AK Parti adayını destekleyeceğini deklare ediyor da, İstanbul özelindeki ittifakın karşılığı Mersin birlikteliği olabilir mi? Hadi iki parti lideri sonunda el sıkışıp seçime Mersinʹ de gizli veya açık biçimde MHP adayını destekleyerek gitti diyelim. Bu durumda 24 Haziran günü AK Partiye oy vermiş 325 bin seçmen kurşun asker mi ki, emir komutaya uygun sandığa gidip oy versin? Bu makaleyi kaleme aldığım saatlerde MHP- AK Partiʹ den üst düzey yetkililerin olası bir ittifaka ilişkin resmi görüşmelerinin ilki sonrasındaki değerlendirmeleri medyaya yansıdı. AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, görüşmenin ardından MHP ile Cumhur ittifakıyla başlayan birlikteliğin önemini vurgularken, o ittifakın yerel seçimlerde uygulanmasıyla ilgili güçlükleri sıralamaktan da geri durmadı… ˮ (…) Genel seçimlerde olduğu kadar rahat bir yerel seçim ittifakından söz etmiyoruz. Çünkü genel seçimlerde ittifakların yasal alt yapısı vardı. Herkes kendi partisine oy verdi ve nihayetinde ittifak içerisinde olan partilerin müşterek oyları toplanarak müşterek bir sonuç elde edilmiş oldu. Şimdi burada böyle bir yasal alt yapı olmadığı için zorluklar var. Bunları da iki parti heyetleri görüşerek bazı konularda teknik çalışmalarımızı sürdürerek tekrar bir araya geleceğiz.(…)ˮ Kurtulmuş gerçek tabloyu ortaya koyuyor ancak teknik çalışma derken neyi kast ettiği konusunda sır vermiyor. Teknik çalışma derken örneğin Cumhur ittifakına benzer ittifaklarla gidilecek yerel seçim sonucu ortaya çıkacak Büyükşehir Belediye Meclis üyeliklerinin dağılımında da 24 Haziran seçimlerine benzer bir hesaplama yöntemini kast ediyor olabilir mi? Örneğin, illerin Büyükşehir ve hatta İlçe Belediye Meclislerinin oluşacak ittifaklar çerçevesinde şekillenmesi ve Belediye Başkanlarını bugün olduğu gibi seçmenin doğrudan seçmesi yerine Belediye Meclislerince belirlenmesi… Günümüz koşullarında akılları zorlasa da yukarıda özetlediğim yönteme aslında Türkiye yabancı değil. Cumhuriyetin kurulmasından başlayarak 1961ʹ e kadar Belediye Başkanlarını Belediye Meclisleri kendi içinden seçiyor. O yöntem raflardan indirilip yeniden hayata geçirilebilir mi? Anayasanın 127. maddesi; mahalli idareleri ˮseçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilikleriˮ olarak tanımlıyor. Anayasada belediye başkanları değil de mahalli idarelerden söz edilmesi, belediye başkanlarını doğrudan seçmenin değil de meclis üyelerinin seçmesine yönelik bir hamleye yol açar mı? Sorunun kendisi günümüz koşullarında zorlama bir mantık içerse de, asıl sorun bunun hayata geçirilmesinden çok, anayasanın seçimlerle ilgili kuralları kesin dille belirleyen 67. maddesi ve bu maddede tanımlanan ˮseçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmazˮ hükmü… AK Parti ve MHPʹ nin o maddeyi bir kereliğine de olsa değiştirme düşüncesini hayata geçirmesi için en azından CHP desteğine ihtiyacı var. CHP böylesi bir değişikliğe neden omuz versin? Şeytanın avukatlığına soyunduğumun farkındayım. Ve yukarıda dillendirdiğim planların AK Parti-MHP görüşme masasına getirildiği de zor ihtimal… Ama son yıllarda o kadar çok ˮyok canım o kadarı da olmazˮ dediğimiz şeyin gerçekleştiğine tanık olduk ki, akılları zorlayayım istedim… Umarım hukuku zorlayan yollar denenmez. Umarım seçmenin dediği olur… Abdullah Ayan  
Yaklaşmakta olan yerel seçimler öncesi partiler aday belirleme süreçlerinin önemli bir kısmını bu kez ittifak ile ilgili çalışmalara, kimi gizli kimi açık görüşmelere ayırmış durumdalar.

Yaklaşmakta olan yerel seçimler öncesi partiler aday belirleme süreçlerinin önemli bir kısmını bu kez ittifak ile ilgili çalışmalara, kimi gizli kimi açık görüşmelere ayırmış durumdalar. Kendisini en rahat hisseden AK Partiden tutun da, 24 Haziran sonuçlarının önüne koyduğu tablo nedeniyle en tedirgin MHPʹ ye, muhalefet cephesinde yer alan CHPʹ den HDPʹ ye ve bu seçimlerin yeni aktörü İYİ Partiye kadar siyasi yelpazede yer alan tüm oluşumlar tedirgin… Örneğin AK Parti: Hem Mecliste ele geçirdiği çoğunluk hakimiyetini kaybetmemek, hem de İstanbul Ankara gibi mihenk taşlarını kaybetmemek için MHP desteğine ihtiyaç duyduğu malumun ilanı türünden gerçek… Ancak ittifakın nasıl gerçekleştirileceği meçhul… MHP cenahında da ittifakın ne kadar hayati önemde olduğu biliniyor. Tarafsız araştırmalar gösteriyor ki, 2014 seçimlerinde 8 il ve 113 ilçe belediyesini alan MHP, AK Parti desteği olmadan gireceği bir seçimde 24 Haziran benzeri bir sonuçla karşılaşırsa ancak 3 ilçe belediyesini kazanabiliyor. AK Parti MHP arasında durmadan yapılan görüşmeler, birbirine mahkum iki siyasi hareketin yerelde ittifak gibi hayli güç bir işi hayata geçirmeleri konusunda ortaya çıkan bilinmezlere, sorunlara çözüm olabilecek yöntemi bulmakta ne kadar zorlandıklarını da gösteriyor. Bu nedenle Erdoğan yerelde ˮgönüllülük esasına dayalı ittifakˮ gibisinden yuvarlak ve süreci zamana yayarak, yaşanması olası gerginlikleri azaltma yolunu seçmeyi yeğliyor. AK Parti lideri bu nedenle partisinin son danışma toplantısında 24 Haziran seçimlerindeki ˮCumhur İttifakıˮ yerel seçimlerde liste ittifakına dönüşmeyeceğini, o çatının yerine ʹgönül ittifakıʹ kurulacağını söylemekte… Bunu ifade etse de, aynı Erdoğan kapıları tümüyle kapatmıyor. Bir yandan iki parti yetkililerinin bir araya gelmesini, o görüşmelerin sonunda da kendisiyle MHP lideri Bahçeliʹ nin görüşüp son noktayı koyacağını belirtmekten geri durmuyor. Erdoğan nasıl ve ne biçimde gerçekleşeceği meçhul ʹgönül ittifakınıʹ öneriyor ama partisinin yetkili konumdaki isimleri kapalı kapılar ardında, Bahçeliʹ nin özellikle de Adana ve Mersinʹ de ittifak görüşmelerini beklemeden apar topar aday açıklamasını ʹemrivakiʹ olarak nitelendiriyor. Gerçekten de çoğu AK Partili, bir yandan yerel seçim ittifakını ortaya çıkan kader birliğinin vazgeçilmezi olarak ortaya koyan Bahçeliʹ nin, bu konuda samimiyse ikili görüşmelerle ortaya çıkacak sonucu beklemesi gerektiğini, oysa MHPʹ nin Adana ve Mersin adaylarını belirleyerek AK Partinin hareket alanını daralttığını, örneğin AK Parti kurmayları tavanda ortaklığa ʹevetʹ dese de, Mersin gibi MHPʹ nin son seçimde beşinci sıraya düştüğü bir ilde tabana ʹgidin MHP Büyükşehir adayına oy verinʹ mesajının seçmende karşılık bulmayacağını çok iyi biliyor. MHP lideri Bahçeli, İstanbulʹ da aday göstermeyeceğini, AK Parti adayını destekleyeceğini deklare ediyor da, İstanbul özelindeki ittifakın karşılığı Mersin birlikteliği olabilir mi? Hadi iki parti lideri sonunda el sıkışıp seçime Mersinʹ de gizli veya açık biçimde MHP adayını destekleyerek gitti diyelim. Bu durumda 24 Haziran günü AK Partiye oy vermiş 325 bin seçmen kurşun asker mi ki, emir komutaya uygun sandığa gidip oy versin? Bu makaleyi kaleme aldığım saatlerde MHP- AK Partiʹ den üst düzey yetkililerin olası bir ittifaka ilişkin resmi görüşmelerinin ilki sonrasındaki değerlendirmeleri medyaya yansıdı. AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, görüşmenin ardından MHP ile Cumhur ittifakıyla başlayan birlikteliğin önemini vurgularken, o ittifakın yerel seçimlerde uygulanmasıyla ilgili güçlükleri sıralamaktan da geri durmadı… ˮ (…) Genel seçimlerde olduğu kadar rahat bir yerel seçim ittifakından söz etmiyoruz. Çünkü genel seçimlerde ittifakların yasal alt yapısı vardı. Herkes kendi partisine oy verdi ve nihayetinde ittifak içerisinde olan partilerin müşterek oyları toplanarak müşterek bir sonuç elde edilmiş oldu. Şimdi burada böyle bir yasal alt yapı olmadığı için zorluklar var. Bunları da iki parti heyetleri görüşerek bazı konularda teknik çalışmalarımızı sürdürerek tekrar bir araya geleceğiz.(…)ˮ Kurtulmuş gerçek tabloyu ortaya koyuyor ancak teknik çalışma derken neyi kast ettiği konusunda sır vermiyor. Teknik çalışma derken örneğin Cumhur ittifakına benzer ittifaklarla gidilecek yerel seçim sonucu ortaya çıkacak Büyükşehir Belediye Meclis üyeliklerinin dağılımında da 24 Haziran seçimlerine benzer bir hesaplama yöntemini kast ediyor olabilir mi? Örneğin, illerin Büyükşehir ve hatta İlçe Belediye Meclislerinin oluşacak ittifaklar çerçevesinde şekillenmesi ve Belediye Başkanlarını bugün olduğu gibi seçmenin doğrudan seçmesi yerine Belediye Meclislerince belirlenmesi… Günümüz koşullarında akılları zorlasa da yukarıda özetlediğim yönteme aslında Türkiye yabancı değil. Cumhuriyetin kurulmasından başlayarak 1961ʹ e kadar Belediye Başkanlarını Belediye Meclisleri kendi içinden seçiyor. O yöntem raflardan indirilip yeniden hayata geçirilebilir mi? Anayasanın 127. maddesi; mahalli idareleri ˮseçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilikleriˮ olarak tanımlıyor. Anayasada belediye başkanları değil de mahalli idarelerden söz edilmesi, belediye başkanlarını doğrudan seçmenin değil de meclis üyelerinin seçmesine yönelik bir hamleye yol açar mı? Sorunun kendisi günümüz koşullarında zorlama bir mantık içerse de, asıl sorun bunun hayata geçirilmesinden çok, anayasanın seçimlerle ilgili kuralları kesin dille belirleyen 67. maddesi ve bu maddede tanımlanan ˮseçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmazˮ hükmü… AK Parti ve MHPʹ nin o maddeyi bir kereliğine de olsa değiştirme düşüncesini hayata geçirmesi için en azından CHP desteğine ihtiyacı var. CHP böylesi bir değişikliğe neden omuz versin? Şeytanın avukatlığına soyunduğumun farkındayım. Ve yukarıda dillendirdiğim planların AK Parti-MHP görüşme masasına getirildiği de zor ihtimal… Ama son yıllarda o kadar çok ˮyok canım o kadarı da olmazˮ dediğimiz şeyin gerçekleştiğine tanık olduk ki, akılları zorlayayım istedim… Umarım hukuku zorlayan yollar denenmez. Umarım seçmenin dediği olur… Abdullah Ayan  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.