'Mersin ve Türkiye’de iç ve dış göç ve etkileri' masaya yatırıldı

Güncel 26.12.2022 - 11:55, Güncelleme: 26.12.2022 - 12:24
 

'Mersin ve Türkiye’de iç ve dış göç ve etkileri' masaya yatırıldı

Mersin İstişare Kulübü’nün 2022 yılının son toplantısında “Mersin ve Türkiye’de iç ve dış göç ve etkileri” konusunu masaya yatırdı.

Sedat Yılmaz/inovatifhaber Mersin İstişare Kulübü Başkanı Ferudun Gündüz’ün moderatörlüğünü yaptığı toplantıya Prof Dr Yaşar ERJEM. Engin Yıldırım( Büyükşehir Sosyal Hizmetler Daire Bşk.), Prof Dr Kemal BİRDİR,Prof Dr Yusuf ZEREN,Prof Dr Nurseren TOR,Hüseyin KIŞ ( Çukurova SİFED YK Başkanı), Hasan Özalp ÖNAL ( B.Şehir Meclis Üyesi),Süleyman BİLİM( MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Genel Sekreteri), Kemal KAÇMAZ( UTK, Ulusal Turunçgil Konseyi Bşk V.).Dr Özgür KARAASLAN, Mustafa GÜLER ( MESİAD Başkanlar Kurulu Bşk.).Fahri KUŞ ( TURAB Genel Bşk.), Özcan DEMİR ( MEPİAD Bşk.),Ahmet POLAT( İş İnsanı), Cengiz GÜNDÜZ( Sağlık İşletme  Yöneticisi). Rıdvan ARSLAN ( Maliye Müfettişi), Av Mehmet Arif ŞAHİN.  Saadettin CEVAHİR ( Marpessa Otel), Burak UÇAR( İş İnsanı), Mesut ÖZCÖMERT ( İş İnsanı), Adnan KOLUŞ( Finans Uzmanı), Arif ÖZDEMİR ( Eğitimci). Tekin İZGEZER ( İş İnsanı),Sedat YILMAZ ( inovatif haber Genel Yayın Yönetmeni).Ahmet YİĞİT ( Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi). MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan da toplantıya misafir olarak katıldı. Mersin Üniversitesi Sosyoloji bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr Yaşar ERJEM Türkiye'de ve Mersin'de göç konusunu nedenleri ve sonuçlarıyla, ana hatlarıyla ortaya koyduğu bir sunum gerçekleştirdi. “Göçlerde insan faktörü çok önemli… Artık zorunlu göçler yaşanıyor” Erjem, “Göç,  amacı bir yerleşme yerinden başka bir yerleşim yerine uzun süre kalmak yerleşmek ve yaşamak amacıyla yapılan bireysel ve grupsal hareketlere göç diyoruz. Göçlerin bir takım çeşitleri var.En yoğun olarak gördükleri iç göçler 1950'lerde başlayan ve hala devam eden iç göçler. Bunun yanı sıra dış göç olgusu var. 60'lı yıllarda Almanya'ya göçü verdik ama 2000li yıllardan itibaren ciddi anlamda başta Suriye olmak üzere Afganistan Irak İran Kafkaslardan ülkemize yoğun olarak bir göç geldi. Ülkemizin tarihi açısından çok önemli bir dönemi yaşıyoruz.Milyonlarca insan bugün Ülkemizde Bunun dış göçler açısından birtakım sonuçları olacak. Onun dışında bir de beyin göçü var. Dünya endüstrisi 4.0 tartışıyor Hatta uyguluyor Biz de dünyada bir rekabet şansımız olacaksa, ekonomimizi güçlendireceksek ve hak ettiğimiz yere ulaşacaksak burada insan faktörü son derece önemli. Çünkü Ortadoğu'da bugün parası çok olan ülke var Ama bu ülkeler teknolojide pek gelişemiyor ilerleyemiyorlar. Yani  inovasyon yapamıyorlar. İşte bu noktada beyin göçü önemli bir göç. Emek göç, beyin göçü vs.. Artık zorunlu göçler yaşanıyor İnsanlar bir takım savaşlar, çatışmalar nedeniyle göçler yaşıyorlar.Göçleri böyle sınıflandırabiliriz.” dedi “Göçün ana nedeni iktisadi faktörlerdir” Göçün nedenlerini iktisadi sebeplerden kaynaklandığını belirten Pof.Dr.Erjem, “Göçün nedenleri nedir diye bir soru sorduğumuz zaman öncelikle iktisadi nedenlerden kaynaklanıyor. Yani dün de bugün de göçlerin en önemli ana nedenlerinden bir tanesini de iktisadi faktörler. İnsanlar bulundukları yerlerde geçim şartları oluşmadığından dolayı bulunduğu köyünden kasabasından yada ülkesinden başka yerlere gitme ihtiyacı duyuyorlar. Tabii bunun dışında savaşlar önemli bir göç nedeni.Çatışmalar, eğitim ve kültürel nedenler yine önemli bir göç nedeni . İnsanlar daha iyi eğitim görmek için köyünden kasabasından büyük kentlere ya da başka bir ülkeye göç etme ihtiyacı duymuşlardır. Bunun dışında ulaşım iletişim gibi etkenler de önemli. Ülkemizde  ulaşım konusundaki gelişmeler 50'li yıllardan itibaren göçü tetikledi. İletişim faktör çok önemli. Göçlerin nedenlerini böyle sınıflandırabiliriz” dedi “Göçün niteliği siyasal yapıyı ve sosyal yapı değiştirebiliyor.” Olumsuz yoğun bir göçün beraberinde suç, şiddet ve birtakım çatışmalara yol açabileceğini belirten Prof.Dr.Erjem, “.Hatta göçün niteliği siyasal yapıyı ve sosyal yapı değiştirebiliyor.Yani yoğun bir Suriyeli nüfusun  ülkemize sığınmacı olarak gelmesi beraberinde siyaseti şekillendiriyor. Önümüzdeki seçimlerde bana göre göç sosyolojik bir değişken olarak siyaseti belli bir oranda etkileyecek Bu lehine de olabilir aleyhine de olabilir  ama bence daha çok aleyhine gibi olacak.”ifadesini kullandı.  “Göç dengesiz bir şekilde kentlere yığıldı.” Prof.Dr.Erjem “ Benim analizlerime göre bizdeki gerek iç göçler gerekse dış göçler örgütsüz. plansız stratejik olmayan, maruz kalınan, çoğunun da kısa vadeli bakınan bir planlamayla stratejiyle bakılmayan göç politikaları var. Bunun sonucunda da ki biz bunu iç göçlerde yaşadık Göç dengesiz bir şekilde kentlere yığıldı. Göç eden insanlara doğru düzgün konut bulamadık. Gecekondularda toplandı.  Gecekondulardaki yığılmalar kültürel çürümelere yol açtı.Siyasal çatışmanın alt yapısını oluşturdu ya da alt yapısını oluşturan nedenlerden birisiydi. Bir çok soruna yol açtı. Biz bunu belli ölçülerde Mersin’de de deneyimledik.”dedi “Türkiye'de stratejik örgütlü bir göç politikası yok.” Gelinen nokta itibariyle biz bu göçü nasıl çözeceğiz? sorusuna  Prof.Dr.Erjem” Türkiye'nin başta ekonomik sorunlar bir numaralı problemimiz. Göç meselesi de Türkiye'nin en ciddi sorunlarından ikincidir. Örgütlü bir göç politikamızın oluşmaması nedeniyle biz bunları yaşadık . Bunu iç göçlerde de bunu yapamadık. 50'lerde başlayan göçler daha sonra hızlandı ve 70 80 li yıllarda da durum böyleydi. Bu konuda yapılan çalışmaların ortak vurgusu Türkiye'de stratejik örgütlü bir göç politikası yok. Daha çok olayları izleyen ve tepkiler veren bir politika anlayışımız var. Politika oluştururken mutlaka göçün kaynağını, göç edenlerin niteliklerini, sayısını,  bunları toplumun ne kadar entegre edeceğini,  toplumun sosyal ekonomik ve kültürel açıdan nasıl etkileyeceği göz önüne alınması gereken bir şeydir “dedi “Şu anda dış göçler iç göçleri geçmiş durumda” Prof.Dr.Erjem  “Burada 4 tane dönemden bahsediyoruz.1923-1950 dönemi 1950-80 dönemi ve 80-2000 dönemi ve 2000 sonrası dönem. Özellikle ilk üç dönem Daha çok iç göçlerin yoğun olduğu bir dönem.İç göçler ağırlıkta.Nüfus hareketleri çok yüksek.İnsanlar başta iktisadi nedenler olmak üzere eğitim daha iyi yaşama amacı gibi bir takım nedenler ve daha sonra şiddetin çatışmaların ve terörün etkisi ile yoğun bir göçü yaşıyoruz. 2000 sonrası iç göçler hala devam ediyor ama ağırlıklı olarak şu anda dış göçler iç göçleri geçmiş durumda”dedi “Nüfusun artması kentler için önemli bir dinamik oldu” Türkiye'de göçün dinamiklerinin başında kırsal yapının dönüşümünün yattığını belirten Prof.Dr.Erjem  “Yani küçük üreticilerin büyük üreticiye geçmesi, mekanizasyonun artması nedeniyle, pazara yönelik üretim başlıyor.  Dolayısıyla kapitalistleşme de başlayınca fazla nüfus şehirlere akıyor. Hem teknolojik hem de uygulanan iktisadi  politikalarla yapının dönüşmesi gerçekleşiyor. Yani nüfus artışı o dönemde önemsenen bir yaklaşımdı. Artık şehirler büyüdü.Çeşitlendi.Yani özellikle ülkenin Marmara Batı Ege Akdeniz Ankara gibi bazı kentler büyüdü ve çeşitlendi.  Bu tabiî ki nüfusun artmasından dolayı kentler için önemli bir dinamik oldu.” Dedi “Yerel yönetimler kentsel hizmet üretmekte zorlanıyorlar” Genel görünüme bakıldığında  göçün yönü ve dağılımı ile ilgili hala sıkıntıların olduğunu belirten Prof.Dr.Erjem ,”Yani göç doğudan batıya küçük yerleşimlerden büyük yerleşim yerlerine ve daha çok metropollere yoğunlaşıyor Yani İstanbul gibi, İzmir gibi, Kocaeli gibi Adana, Mersin gibi metropollere yoğunlaşıyor Bu da beraberinde bir takım sonuçları getiriyor Yerel yönetimler kentsel hizmet üretmekte zorlanıyorlar Özellikle büyük kentlerin büyüklüğü düzeyinde bir ulaşım sorunu var.Halbuki  stratejik bir göç planı çerçevesinde bunları daha dengeli yerlere yönlendirsek,yatırımlarla desteklesek ne olacak?. Belli ölçülerde kıracağız. Yani göçün yönü ile ilgili sıkıntılar var.  2000'li yıllardan itibaren özellikle 2011'den itibaren de  göç ile ilgili en önemli tespit; artık dış göçler iç göçlerin önüne geçti .Biz dış göçlerle düşünmek zorundayız.” ifadelerini kullandı. “Ama iyi planlanmış bir göç politikası oluşturulmalı” Dış göçlerin yanında beyin göçünün de üzerinde önemle durulması gereken bir konu olduğunu belirten Prof.Dr.Erjem “Türkiye'nin geleceğine göç açısından bakarsak 1. Sırada dış göçler 2. sırasında iç göç olacak ya da ikisi birbirlerini etkileyecek. Bu konuda eğer stratejik bir şeyler yapamazsak ülkemizde  şehirleşme altyapılarında, iktisadi gelişmede istihdamda, yatırımlarda ne yaparsak yapalım gerçekten kalıcı başarılar elde edemeyiz. Ama iyi planlanmış bir göç politikası oluşturulursa bu konuda mutlaka kayda değer ilerlemeler elde edilebilir” dedi. Ülkemizde kabataslak yaklaşık olarak 4 milyon Suriyeli olduğunu ifade eden Prof.Dr.Erjem  . “Bunlar da 10 ilde çok yoğun ve Mersin 6 sırada.  Rakamlara yönelik bazı tartışmalar var. Ülkemizde son yıllarda istatistiklere karşı bir güvensizlik oluştu. Halbuki istatistik bir devletin en önemli göstergesidir.Bir ülkenin istatistikleri sağlamsa o ülkede yatırım da yaparsınız, planlama  da yaparsınız. Bu konuda sıkıntılarımız var. Yapılan bir araştırmaya göre en çok konuşulan konu şu: Suriyeliler topluluğu entegre olabilir mi? İnsanların Suriyelilere yönelik yaklaşım nasıl?Komşulukları olabilir mi? Aynı işyerlerinde çalışabilecekler mi. Aynı okulda eğitim görebilecek miyiz gibi. Yapılan araştırma bir kentte Suriyeli oranı arttıkça o kentte oturan sakinlerin Suriyelilere bakış açısı daha negatif oluyor. Mersin'de 250 binlerden bahsediliyor ama bu herhalde bir 400.000 vardır. Mersin'in toplam nüfusu 1 milyon 900 bin civarında.Onun içinde hatırı sayılır bir orana denk geliyor ”dedi. “Mersin göçlerle şekillendirilmiş bir kent” Mersin tipik bir 19. yüzyıl kenti olduğunu ve göçlerle şekillenmiş bir kent olduğunu belirten Prof.Dr.Erjem  “Mersin bir göç kentidir.  Göçün bütün izlerini olumlu yada olumsuz izlerini görüyoruz. Göçün kültürel çeşitliliğini, demokratik ortamını, yoğunluğunu, istihdam sorunlarını, ulaşım sorunlarını görüyoruz. Bu kent bir takım özellikleriyle göçü daha çok alıyor. Aklımıza liman geliyor, iklimi geliyor. Coğrafyası, tarım potansiyeli geliyor. Lojistik Merkezi, ulaşım avantajları, stratejik konumu,  Ortadoğu'nun başındayız limanımızla dünyaya açabiliyoruz. Başta turizm ve tarım olmak üzere bazı potansiyelimiz var.  Böyle bir kültürel çeşitlilik de olduğundan dolayı insanlar Mersin’i biraz daha tercih ediyor. Mersin’i daha yaşanabilir bir kent olarak görüyor Bu kentin geleceğinde  bu göç meselesi çok belirleyici olacak. Ama olumlu ama olumsuz. Bana göre göçün yarattığı fırsat ve riskleri iyi tahlil edersek fırsatları değerlendirip riskleri de giderebilirsek yani göçü kentimiz açısından artı bir hale getirme şansımız olabilir. Bu göçü yönetmeye bağlı.  Göç yönetmede hükümetin çok sağlam güçlü bir stratejik göç politikası oluşturması. Bunu da tabi ki yerel yönetimlerle, üniversitelerle iş dünyası ile uyumlu bir şekilde yürütmesi gerekiyor. Burada siyasetçilere büyük görev düşüyor. Bu mesele iyi anlaşılmalı.  İyi değerlendirmeli.İyi tahlil edilmeli” dedi Toplantıya katılan katılımcılar da konu ile ilgili görüşlerini dile getirdiler. MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin’in siyaset dışında yönlendirecek hakim bir gruba ihtiyacı olduğunu belirterek, “Ortalığı çekip çevirecek, akıl verecek, yönlendirecek bir akiller topluluğuna ihtiyacı var. Mersin istişare kulübünün bu işleri görebileceğini düşünüyorum.Aklı selim olan, kente sağduyuyu yansıtacak akiller grubu olması gerekiyor. Yaşadığımız seçimlerde bunun eksikliğini gördüm. Bunun mutlaka olması gerekiyor. “dedi. Prof.Dr. Yusuf Zeren “Her yıl binlerce insan düzensiz göç nedeniyle hayatın kaybediyor. Gelişmiş lkeler küresel iklimi de değiştirdiler. Afrikada  kuraklık, açlık, enerji sıkıntısı başladı. Bu sorunlar çözülmeden düzensiz göçün önlenmesi mümkün görülmüyor. Gelişmiş lkelerde bu ülkelere yardım etmekte son derece isteksiz. COP toplantılarında bir takım kararlar alındı ama uygulanmadı. Bu durum demokrasileri de tehdit etmeye başladı.Düzensiz göçe küresel bir .çözüm bulmadıkça ve bu insanların yerlerinde kalmalarını sağlayacak bir takım iyileştirmeler yapılmadıktan sonra dünyamız bu göçle uğraşmaya devam edecektir. Türkiye düzensiz göçü Suriyelilerle maalesef yaşamak zorunda kaldı”şeklinde konuştu. Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Kemal Birdir, “Mersin için Turizm çok önemli. Turizm istihdamın en önemli ilacıdır.Turizm konusunu Mersin’in her zaman öncelikli düşünmesi gerekmekte. Havaalanının biteceğine dair  inancımız artıyor. Bu turizme çok büyük bir ivme kazandıracaktır.Bu konudaki desteğimizi her zaman vermeye hazırız.” MESİAD Başkanlar Kurulu Başkanı  Mustafa Güler “Mersin göç kentidir. Göçü en iyi hazmetmiş ve yaşamış örnek bir kenttir.Bir yaklaşıma göre bu kent ekonomisinin yüzde 60-70’ini son 30 yılda göç edenlerin oluşturduğu ortaya çıkmıştır.Ülkemiz kuruluşunda bu yana göle tanışık bir durum sergilemiştir. Cumhuriyet kurulmadan önce savaşlar sonrasında balkanlardan, Kafkaslardan, Afrika ülkelerinde yoğun biçimde Anadolu’ya toplanma dediğimiz göçü oluşturdu. Muadiller de var. Sonraki yıllarda tarımın makinalaşması ile yoğun bir iç göç yaşadık. 90’lı yıllarda da iç göç devam etti. İç işleyişi düzgün yapıldığı ve duyarlı olunduğu zaman göçün bereketli bir yön vardır” şeklinde konuştu Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Engin Yıldırım konuşmasında “Yerel yönetimler olarak bu göç gerçeğini kabul ederek bunun üzerinden gitmek zorundayız. Kentin huzurunu sağlamak ve kente hizmeti doğru vermek adına.göçle gelen ve gelmeyen vatandaşlar için biz bunu sağlamak zorundayız. Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sosyal uyumu için “Uyum Merkezi”ni kurduk.Uluslararası örgütlerle çalışıyoruz. Bununla ilgili ülke çapında toplantılara katılıyoruz. Yaptığımız çalışmalar sonucu hibeler alınıyor. Ortak projeler değerlendiriliyor. Sosyal uyum çerçevesinde dil öğretimine önem veriyoruz. Dil, sağlık ve istihdam açısından nasıl yönlendireceğimiz konusunda çocuklara, gençlere ve kadınlara yönelik çalışmalar yapıyoruz. Sağlık taraması da yapılmaktadır. Bunu hem merkezimizde hem de yerleşim bölgelerine giderek yapıyoruz.”dedi TURAB Genel Başkanı Fahri Kuş da, göçle gelenler için Emniyet müdürlüğü, valilik gibi kurumlarla görüşüp göle gelenlerin entegrasyonunda belirli cd’lerin kitapların dağıtılması önerisini de dile getirdiklerini belirtti. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Nurseren Tor, Üniversite olarak bir çok etkinlik gerçekleştirdiklerini belirterek” Bu etkinliklerle halkı kucakladık. Bu etkinlikler içerisinde çok fazla Suriyeli öğrenci vardı.Bunlar gerçekten iyi eğitim almışlar. Bunun dışında Ortaöğretimde ingilizcesi olan çocuklarla karşılaşıyoruz.Bunlardan bazıları Erasmus burslarını kazanıyor. Çünkü yabancı dili var. Ama bizim çocuklarımızın yabancı dili yok.Örneği geçen yıl uluslar arası bir sergi yapıldı.50 tane sanatçı vardı. Bunların 30 tanesi Iraklı, Suriyeli ve Ortadoğulu sanatçılardı ve muhteşem resimler çıktı.Mersinde çok sayıda Suriyeli şair, edebiyatçı, ressam yaşıyor.Ama onlarla diyalog kurmuyoruz Kendimizi kapatmışız. Empati kurmamız lazım.Bunların kültürel kalkınmamıza katkı sağlayabileceklerini düşünüyorum.”dedi Toplantının kapanışında Mersin İstişare Kulübü olarak Başkanı Ferudun Gündüz, “Mersin İstişare Kulübü olarak bu güne kadar, Demokratik Yönetim, Lojistiğin önemi, Turizmde Mersin ve Türkiye’deki fırsatlar , Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye ve Mersin ekonomisine etkisi, Türkiye ve Mersin Tarımının Yapısal Sorunları, konusunu masaya yatırdıklarını belirterek, “Bugün de “iç ve dış göçün Mersin ve Türkiye’deki etkileri” konularını işledik. 2023 de organizasyonumuzu daha kurumsal hale getirerek ; nitelikli yeni üyelerle de daha da yoğun çalışarak üreteceğimiz raporları yerel ve ulusal karar vericilere sunarak ; kent ve ülkemiz sorunlarının çözümüne katkı sunmaya devam edeceğiz. “dedi. Toplantı toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.  
Mersin İstişare Kulübü’nün 2022 yılının son toplantısında “Mersin ve Türkiye’de iç ve dış göç ve etkileri” konusunu masaya yatırdı.

Sedat Yılmaz/inovatifhaber

Mersin İstişare Kulübü Başkanı Ferudun Gündüz’ün moderatörlüğünü yaptığı toplantıya Prof Dr Yaşar ERJEM. Engin Yıldırım( Büyükşehir Sosyal Hizmetler Daire Bşk.), Prof Dr Kemal BİRDİR,Prof Dr Yusuf ZEREN,Prof Dr Nurseren TOR,Hüseyin KIŞ ( Çukurova SİFED YK Başkanı), Hasan Özalp ÖNAL ( B.Şehir Meclis Üyesi),Süleyman BİLİM( MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Genel Sekreteri), Kemal KAÇMAZ( UTK, Ulusal Turunçgil Konseyi Bşk V.).Dr Özgür KARAASLAN, Mustafa GÜLER ( MESİAD Başkanlar Kurulu Bşk.).Fahri KUŞ ( TURAB Genel Bşk.), Özcan DEMİR ( MEPİAD Bşk.),Ahmet POLAT( İş İnsanı), Cengiz GÜNDÜZ( Sağlık İşletme  Yöneticisi). Rıdvan ARSLAN ( Maliye Müfettişi), Av Mehmet Arif ŞAHİN.  Saadettin CEVAHİR ( Marpessa Otel), Burak UÇAR( İş İnsanı), Mesut ÖZCÖMERT ( İş İnsanı), Adnan KOLUŞ( Finans Uzmanı), Arif ÖZDEMİR ( Eğitimci). Tekin İZGEZER ( İş İnsanı),Sedat YILMAZ ( inovatif haber Genel Yayın Yönetmeni).Ahmet YİĞİT ( Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi).

MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan da toplantıya misafir olarak katıldı.

Mersin Üniversitesi Sosyoloji bölümü Öğretim Üyesi Prof Dr Yaşar ERJEM Türkiye'de ve Mersin'de göç konusunu nedenleri ve sonuçlarıyla, ana hatlarıyla ortaya koyduğu bir sunum gerçekleştirdi.

“Göçlerde insan faktörü çok önemli… Artık zorunlu göçler yaşanıyor”

Erjem, “Göç,  amacı bir yerleşme yerinden başka bir yerleşim yerine uzun süre kalmak yerleşmek ve yaşamak amacıyla yapılan bireysel ve grupsal hareketlere göç diyoruz.

Göçlerin bir takım çeşitleri var.En yoğun olarak gördükleri iç göçler 1950'lerde başlayan ve hala devam eden iç göçler. Bunun yanı sıra dış göç olgusu var. 60'lı yıllarda Almanya'ya göçü verdik ama 2000li yıllardan itibaren ciddi anlamda başta Suriye olmak üzere Afganistan Irak İran Kafkaslardan ülkemize yoğun olarak bir göç geldi. Ülkemizin tarihi açısından çok önemli bir dönemi yaşıyoruz.Milyonlarca insan bugün Ülkemizde Bunun dış göçler açısından birtakım sonuçları olacak. Onun dışında bir de beyin göçü var. Dünya endüstrisi 4.0 tartışıyor Hatta uyguluyor Biz de dünyada bir rekabet şansımız olacaksa, ekonomimizi güçlendireceksek ve hak ettiğimiz yere ulaşacaksak burada insan faktörü son derece önemli. Çünkü Ortadoğu'da bugün parası çok olan ülke var Ama bu ülkeler teknolojide pek gelişemiyor ilerleyemiyorlar. Yani  inovasyon yapamıyorlar. İşte bu noktada beyin göçü önemli bir göç. Emek göç, beyin göçü vs.. Artık zorunlu göçler yaşanıyor İnsanlar bir takım savaşlar, çatışmalar nedeniyle göçler yaşıyorlar.Göçleri böyle sınıflandırabiliriz.” dedi

“Göçün ana nedeni iktisadi faktörlerdir”

Göçün nedenlerini iktisadi sebeplerden kaynaklandığını belirten Pof.Dr.Erjem, “Göçün nedenleri nedir diye bir soru sorduğumuz zaman öncelikle iktisadi nedenlerden kaynaklanıyor. Yani dün de bugün de göçlerin en önemli ana nedenlerinden bir tanesini de iktisadi faktörler. İnsanlar bulundukları yerlerde geçim şartları oluşmadığından dolayı bulunduğu köyünden kasabasından yada ülkesinden başka yerlere gitme ihtiyacı duyuyorlar. Tabii bunun dışında savaşlar önemli bir göç nedeni.Çatışmalar, eğitim ve kültürel nedenler yine önemli bir göç nedeni . İnsanlar daha iyi eğitim görmek için köyünden kasabasından büyük kentlere ya da başka bir ülkeye göç etme ihtiyacı duymuşlardır. Bunun dışında ulaşım iletişim gibi etkenler de önemli. Ülkemizde  ulaşım konusundaki gelişmeler 50'li yıllardan itibaren göçü tetikledi. İletişim faktör çok önemli. Göçlerin nedenlerini böyle sınıflandırabiliriz” dedi

“Göçün niteliği siyasal yapıyı ve sosyal yapı değiştirebiliyor.”

Olumsuz yoğun bir göçün beraberinde suç, şiddet ve birtakım çatışmalara yol açabileceğini belirten Prof.Dr.Erjem, “.Hatta göçün niteliği siyasal yapıyı ve sosyal yapı değiştirebiliyor.Yani yoğun bir Suriyeli nüfusun  ülkemize sığınmacı olarak gelmesi beraberinde siyaseti şekillendiriyor. Önümüzdeki seçimlerde bana göre göç sosyolojik bir değişken olarak siyaseti belli bir oranda etkileyecek Bu lehine de olabilir aleyhine de olabilir  ama bence daha çok aleyhine gibi olacak.”ifadesini kullandı.

 “ Göç dengesiz bir şekilde kentlere yığıldı.”

Prof.Dr.Erjem “ Benim analizlerime göre bizdeki gerek iç göçler gerekse dış göçler örgütsüz. plansız stratejik olmayan, maruz kalınan, çoğunun da kısa vadeli bakınan bir planlamayla stratejiyle bakılmayan göç politikaları var. Bunun sonucunda da ki biz bunu iç göçlerde yaşadık Göç dengesiz bir şekilde kentlere yığıldı. Göç eden insanlara doğru düzgün konut bulamadık. Gecekondularda toplandı.  Gecekondulardaki yığılmalar kültürel çürümelere yol açtı.Siyasal çatışmanın alt yapısını oluşturdu ya da alt yapısını oluşturan nedenlerden birisiydi. Bir çok soruna yol açtı. Biz bunu belli ölçülerde Mersin’de de deneyimledik.”dedi

“Türkiye'de stratejik örgütlü bir göç politikası yok.”

Gelinen nokta itibariyle biz bu göçü nasıl çözeceğiz? sorusuna  Prof.Dr.Erjem” Türkiye'nin başta ekonomik sorunlar bir numaralı problemimiz. Göç meselesi de Türkiye'nin en ciddi sorunlarından ikincidir. Örgütlü bir göç politikamızın oluşmaması nedeniyle biz bunları yaşadık . Bunu iç göçlerde de bunu yapamadık. 50'lerde başlayan göçler daha sonra hızlandı ve 70 80 li yıllarda da durum böyleydi. Bu konuda yapılan çalışmaların ortak vurgusu Türkiye'de stratejik örgütlü bir göç politikası yok. Daha çok olayları izleyen ve tepkiler veren bir politika anlayışımız var. Politika oluştururken mutlaka göçün kaynağını, göç edenlerin niteliklerini, sayısını,  bunları toplumun ne kadar entegre edeceğini,  toplumun sosyal ekonomik ve kültürel açıdan nasıl etkileyeceği göz önüne alınması gereken bir şeydir “dedi

“Şu anda dış göçler iç göçleri geçmiş durumda”

Prof.Dr.Erjem  “Burada 4 tane dönemden bahsediyoruz.1923-1950 dönemi 1950-80 dönemi ve 80-2000 dönemi ve 2000 sonrası dönem. Özellikle ilk üç dönem Daha çok iç göçlerin yoğun olduğu bir dönem.İç göçler ağırlıkta.Nüfus hareketleri çok yüksek.İnsanlar başta iktisadi nedenler olmak üzere eğitim daha iyi yaşama amacı gibi bir takım nedenler ve daha sonra şiddetin çatışmaların ve terörün etkisi ile yoğun bir göçü yaşıyoruz. 2000 sonrası iç göçler hala devam ediyor ama ağırlıklı olarak şu anda dış göçler iç göçleri geçmiş durumda”dedi

“Nüfusun artması kentler için önemli bir dinamik oldu”

Türkiye'de göçün dinamiklerinin başında kırsal yapının dönüşümünün yattığını belirten Prof.Dr.Erjem  “Yani küçük üreticilerin büyük üreticiye geçmesi, mekanizasyonun artması nedeniyle, pazara yönelik üretim başlıyor.  Dolayısıyla kapitalistleşme de başlayınca fazla nüfus şehirlere akıyor. Hem teknolojik hem de uygulanan iktisadi  politikalarla yapının dönüşmesi gerçekleşiyor. Yani nüfus artışı o dönemde önemsenen bir yaklaşımdı. Artık şehirler büyüdü.Çeşitlendi.Yani özellikle ülkenin Marmara Batı Ege Akdeniz Ankara gibi bazı kentler büyüdü ve çeşitlendi.  Bu tabiî ki nüfusun artmasından dolayı kentler için önemli bir dinamik oldu.” Dedi

“Yerel yönetimler kentsel hizmet üretmekte zorlanıyorlar”

Genel görünüme bakıldığında  göçün yönü ve dağılımı ile ilgili hala sıkıntıların olduğunu belirten Prof.Dr.Erjem ,”Yani göç doğudan batıya küçük yerleşimlerden büyük yerleşim yerlerine ve daha çok metropollere yoğunlaşıyor Yani İstanbul gibi, İzmir gibi, Kocaeli gibi Adana, Mersin gibi metropollere yoğunlaşıyor Bu da beraberinde bir takım sonuçları getiriyor Yerel yönetimler kentsel hizmet üretmekte zorlanıyorlar Özellikle büyük kentlerin büyüklüğü düzeyinde bir ulaşım sorunu var.Halbuki  stratejik bir göç planı çerçevesinde bunları daha dengeli yerlere yönlendirsek,yatırımlarla desteklesek ne olacak?. Belli ölçülerde kıracağız. Yani göçün yönü ile ilgili sıkıntılar var.  2000'li yıllardan itibaren özellikle 2011'den itibaren de   göç ile ilgili en önemli tespit; artık dış göçler iç göçlerin önüne geçti .Biz dış göçlerle düşünmek zorundayız.” ifadelerini kullandı.

“Ama iyi planlanmış bir göç politikası oluşturulmalı”

Dış göçlerin yanında beyin göçünün de üzerinde önemle durulması gereken bir konu olduğunu belirten Prof.Dr.Erjem “Türkiye'nin geleceğine göç açısından bakarsak 1. Sırada dış göçler 2. sırasında iç göç olacak ya da ikisi birbirlerini etkileyecek. Bu konuda eğer stratejik bir şeyler yapamazsak ülkemizde  şehirleşme altyapılarında, iktisadi gelişmede istihdamda, yatırımlarda ne yaparsak yapalım gerçekten kalıcı başarılar elde edemeyiz. Ama iyi planlanmış bir göç politikası oluşturulursa bu konuda mutlaka kayda değer ilerlemeler elde edilebilir” dedi.

Ülkemizde kabataslak yaklaşık olarak 4 milyon Suriyeli olduğunu ifade eden Prof.Dr.Erjem  . “Bunlar da 10 ilde çok yoğun ve Mersin 6 sırada.  Rakamlara yönelik bazı tartışmalar var. Ülkemizde son yıllarda istatistiklere karşı bir güvensizlik oluştu. Halbuki istatistik bir devletin en önemli göstergesidir.Bir ülkenin istatistikleri sağlamsa o ülkede yatırım da yaparsınız, planlama  da yaparsınız. Bu konuda sıkıntılarımız var. Yapılan bir araştırmaya göre en çok konuşulan konu şu: Suriyeliler topluluğu entegre olabilir mi? İnsanların Suriyelilere yönelik yaklaşım nasıl?Komşulukları olabilir mi? Aynı işyerlerinde çalışabilecekler mi. Aynı okulda eğitim görebilecek miyiz gibi. Yapılan araştırma bir kentte Suriyeli oranı arttıkça o kentte oturan sakinlerin Suriyelilere bakış açısı daha negatif oluyor. Mersin'de 250 binlerden bahsediliyor ama bu herhalde bir 400.000 vardır. Mersin'in toplam nüfusu 1 milyon 900 bin civarında.Onun içinde hatırı sayılır bir orana denk geliyor ”dedi.

Mersin göçlerle şekillendirilmiş bir kent”

Mersin tipik bir 19. yüzyıl kenti olduğunu ve göçlerle şekillenmiş bir kent olduğunu belirten Prof.Dr.Erjem  “ Mersin bir göç kentidir.  Göçün bütün izlerini olumlu yada olumsuz izlerini görüyoruz. Göçün kültürel çeşitliliğini, demokratik ortamını, yoğunluğunu, istihdam sorunlarını, ulaşım sorunlarını görüyoruz. Bu kent bir takım özellikleriyle göçü daha çok alıyor. Aklımıza liman geliyor, iklimi geliyor. Coğrafyası, tarım potansiyeli geliyor. Lojistik Merkezi, ulaşım avantajları, stratejik konumu,  Ortadoğu'nun başındayız limanımızla dünyaya açabiliyoruz. Başta turizm ve tarım olmak üzere bazı potansiyelimiz var.  Böyle bir kültürel çeşitlilik de olduğundan dolayı insanlar Mersin’i biraz daha tercih ediyor. Mersin’i daha yaşanabilir bir kent olarak görüyor Bu kentin geleceğinde  bu göç meselesi çok belirleyici olacak.

Ama olumlu ama olumsuz. Bana göre göçün yarattığı fırsat ve riskleri iyi tahlil edersek fırsatları değerlendirip riskleri de giderebilirsek yani göçü kentimiz açısından artı bir hale getirme şansımız olabilir. Bu göçü yönetmeye bağlı.  Göç yönetmede hükümetin çok sağlam güçlü bir stratejik göç politikası oluşturması. Bunu da tabi ki yerel yönetimlerle, üniversitelerle iş dünyası ile uyumlu bir şekilde yürütmesi gerekiyor. Burada siyasetçilere büyük görev düşüyor. Bu mesele iyi anlaşılmalı.  İyi değerlendirmeli.İyi tahlil edilmeli” dedi

Toplantıya katılan katılımcılar da konu ile ilgili görüşlerini dile getirdiler.

MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin’in siyaset dışında yönlendirecek hakim bir gruba ihtiyacı olduğunu belirterek, “Ortalığı çekip çevirecek, akıl verecek, yönlendirecek bir akiller topluluğuna ihtiyacı var. Mersin istişare kulübünün bu işleri görebileceğini düşünüyorum.Aklı selim olan, kente sağduyuyu yansıtacak akiller grubu olması gerekiyor. Yaşadığımız seçimlerde bunun eksikliğini gördüm. Bunun mutlaka olması gerekiyor. “dedi.

Prof.Dr. Yusuf Zeren “Her yıl binlerce insan düzensiz göç nedeniyle hayatın kaybediyor. Gelişmiş lkeler küresel iklimi de değiştirdiler. Afrikada  kuraklık, açlık, enerji sıkıntısı başladı. Bu sorunlar çözülmeden düzensiz göçün önlenmesi mümkün görülmüyor. Gelişmiş lkelerde bu ülkelere yardım etmekte son derece isteksiz. COP toplantılarında bir takım kararlar alındı ama uygulanmadı. Bu durum demokrasileri de tehdit etmeye başladı.Düzensiz göçe küresel bir .çözüm bulmadıkça ve bu insanların yerlerinde kalmalarını sağlayacak bir takım iyileştirmeler yapılmadıktan sonra dünyamız bu göçle uğraşmaya devam edecektir. Türkiye düzensiz göçü Suriyelilerle maalesef yaşamak zorunda kaldı”şeklinde konuştu.

Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Kemal Birdir, Mersin için Turizm çok önemli. Turizm istihdamın en önemli ilacıdır.Turizm konusunu Mersin’in her zaman öncelikli düşünmesi gerekmekte. Havaalanının biteceğine dair  inancımız artıyor. Bu turizme çok büyük bir ivme kazandıracaktır.Bu konudaki desteğimizi her zaman vermeye hazırız.”

MESİAD Başkanlar Kurulu Başkanı  Mustafa GülerMersin göç kentidir. Göçü en iyi hazmetmiş ve yaşamış örnek bir kenttir.Bir yaklaşıma göre bu kent ekonomisinin yüzde 60-70’ini son 30 yılda göç edenlerin oluşturduğu ortaya çıkmıştır.Ülkemiz kuruluşunda bu yana göle tanışık bir durum sergilemiştir. Cumhuriyet kurulmadan önce savaşlar sonrasında balkanlardan, Kafkaslardan, Afrika ülkelerinde yoğun biçimde Anadolu’ya toplanma dediğimiz göçü oluşturdu. Muadiller de var. Sonraki yıllarda tarımın makinalaşması ile yoğun bir iç göç yaşadık. 90’lı yıllarda da iç göç devam etti. İç işleyişi düzgün yapıldığı ve duyarlı olunduğu zaman göçün bereketli bir yön vardır” şeklinde konuştu

Mersin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Engin Yıldırım konuşmasında “Yerel yönetimler olarak bu göç gerçeğini kabul ederek bunun üzerinden gitmek zorundayız. Kentin huzurunu sağlamak ve kente hizmeti doğru vermek adına.göçle gelen ve gelmeyen vatandaşlar için biz bunu sağlamak zorundayız. Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sosyal uyumu için “Uyum Merkezi”ni kurduk.Uluslararası örgütlerle çalışıyoruz. Bununla ilgili ülke çapında toplantılara katılıyoruz. Yaptığımız çalışmalar sonucu hibeler alınıyor. Ortak projeler değerlendiriliyor. Sosyal uyum çerçevesinde dil öğretimine önem veriyoruz. Dil, sağlık ve istihdam açısından nasıl yönlendireceğimiz konusunda çocuklara, gençlere ve kadınlara yönelik çalışmalar yapıyoruz. Sağlık taraması da yapılmaktadır. Bunu hem merkezimizde hem de yerleşim bölgelerine giderek yapıyoruz.”dedi

TURAB Genel Başkanı Fahri Kuş da, göçle gelenler için Emniyet müdürlüğü, valilik gibi kurumlarla görüşüp göle gelenlerin entegrasyonunda belirli cd’lerin kitapların dağıtılması önerisini de dile getirdiklerini belirtti.

Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Nurseren Tor, Üniversite olarak bir çok etkinlik gerçekleştirdiklerini belirterek” Bu etkinliklerle halkı kucakladık. Bu etkinlikler içerisinde çok fazla Suriyeli öğrenci vardı.Bunlar gerçekten iyi eğitim almışlar. Bunun dışında Ortaöğretimde ingilizcesi olan çocuklarla karşılaşıyoruz.Bunlardan bazıları Erasmus burslarını kazanıyor. Çünkü yabancı dili var. Ama bizim çocuklarımızın yabancı dili yok.Örneği geçen yıl uluslar arası bir sergi yapıldı.50 tane sanatçı vardı. Bunların 30 tanesi Iraklı, Suriyeli ve Ortadoğulu sanatçılardı ve muhteşem resimler çıktı.Mersinde çok sayıda Suriyeli şair, edebiyatçı, ressam yaşıyor.Ama onlarla diyalog kurmuyoruz Kendimizi kapatmışız. Empati kurmamız lazım.Bunların kültürel kalkınmamıza katkı sağlayabileceklerini düşünüyorum.”dedi

Toplantının kapanışında Mersin İstişare Kulübü olarak Başkanı Ferudun Gündüz, “ Mersin İstişare Kulübü olarak bu güne kadar, Demokratik Yönetim, Lojistiğin önemi, Turizmde Mersin ve Türkiye’deki fırsatlar , Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye ve Mersin ekonomisine etkisi, Türkiye ve Mersin Tarımının Yapısal Sorunları, konusunu masaya yatırdıklarını belirterek, “Bugün de “iç ve dış göçün Mersin ve Türkiye’deki etkileri” konularını işledik. 2023 de organizasyonumuzu daha kurumsal hale getirerek ; nitelikli yeni üyelerle de daha da yoğun çalışarak üreteceğimiz raporları yerel ve ulusal karar vericilere sunarak ; kent ve ülkemiz sorunlarının çözümüne katkı sunmaya devam edeceğiz. “dedi.

Toplantı toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.