Özdemir, 'Mersin Hollanda modeline çok uygun bir kent'

Ekonomi 09.12.2023 - 16:02, Güncelleme: 09.12.2023 - 17:27
 

Özdemir, 'Mersin Hollanda modeline çok uygun bir kent'

Mersin’in bir tarım ve gıda şehri olduğunu vurgulayan Özdemir, “ Hollanda’daki örneği Mersin neden yapmasın? " dedi

Mersin Ticaret Borsası Başkanı ve Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Kent Radyo’da Bergüzar Şenay’ın sunduğu “Bergüzar ile tarafsız sorular” programına konuk oldu. Özdemir, Mersin Ticaret Borsası’nın çalışmaları,Tohumculuk şirketinin ve Arge Çalışma Merkezinin çalışmaları ile  Narenciyede yaşanan sorunlar ve Mersin’in projelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. “Narenciyedeki sorunun çözümü için devletin şefkatli eli uzanmalı” Narenciyede yaşanan sorunun aşılabileceğini söyleyen Mersin Ticaret Borsası Başkanı ve Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Ö.Abdullah Özdemir,”Türkiye’de üretilen narenciyenin yüzde 33 ‘ü Mersin’den yapılıyor. Her yıl 4.5- 5 milyon ton üretim oluşurken bu yıl 7 milyon ton üretim beklenmekte. Türkiye yıllardır 3 milyon ton iç tüketim ve 2 milyon ton ihracatla bu işi yürütüyordu. Bu yıl 2 milyon ton fazla ürün oluştu. Üstelik bu ürünü dünya fiyatlarının altında ihracat gerçekleşmeye çalışılıyor. Bu da üreticinin eline geçen parayı azaltıyor. Buradaki konu ürünlerin toplama ve yol masraflarını anormal derede artması. Bu durumda üreticiden 1-2 liraya aldığınız ürünün marketlerde 15-20 liraya çıkmasına neden olmakta. Sorunun aşılması için bir çok öneriler geliştirdik. Bunlardan biri fazla ürünün absorbe ,edilmesi için devletin belli aralıklarla bu fazla ürünü alıp depremzedelere yada okullara dağıtımının sağlamasıdır.Böylece hem üreticiye bir güven gelecek hem de ihracatçı ve tüccar bu ürünü satın almaya gelecektir. Bu Türkiye’nin iyiliğine yarayacak bir uygulama olacak. Çünkü bize gelecek yıllarda üretici de lazım, ihracatçı da lazım. Dolayısıyla ortada kangren olmuş bir problem var.Devletin şefkatli eli uzanmalı.”şeklinde konuştu. “Ana konteyner limanı Mersin’in kurtuluşu olacak” Liman Mersin’in kalbidir. 1.8 milyon teu elleçleme yapılıyor. Bu rakam 2.3 milyona çıktı. Mersin’de lojistik sektörü bu kadar ileri gittiyse bu liman sayesinde olmuştur. Limanı sadece Mersin hinterlandına değil, Konya, Kayseri, Adana, Kahramanmaraş hatta Gaziantep’i kapsayan bir hinterlantın ihtiyaçlarına cevap veriyor. O yüzden bu limana sahip çıkılması gerekiyor.Şu an Mersin Limanı genişleme projesi üzerinde çalışılıyor. Bu gerçekleştiğinde elleçleme 3.6 milyon teu’ya çıkacak. Duyarlı grupların limanın görüntüsünün kaybolacağı endişesine karşılık liman idaresinin bu kaygıları bertaraf edecek, insanların kafasındaki soru işaretlerini yok edecek ve onları rahatlatacak bir açıklama yapması lazım. Bu açıklamayı izin veren kurum olan Çevre Bakanlığı da yapabilir. Deprem süreci Mersin’in liman açısından bölgemiz için önemini gösterdi.Üstelik her yıl dış ticaret hacmimiz artıyor.Bu süreç her platformda dile getirdiğimiz ama maalesef yıllardır rafta bekleyen Ana Konteyner Limanı talebimizin ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor. Bu liman Mersin’in kurtuluşu olacak.Mersin çok büyüyecek. Lojistikte mesafe alacak.Ancak bu limanın yeri 12. Kalkınma Planı’nda ve Cumhurbaşkanlığı yıllık programında Mersin değil, Doğu Akdeniz olarak geçiyor.Bu konuda lobi faaliyetlerimizi güçlendirmeliyiz. Mersin’in 13 milletvekilinin birleşmesi, birlikte hareket etmesi lazım. “Çukurova Havaalanında başlatılacak Charter seferleri ile turizme ivme kazandırılabilir.” Adana havaalanında geçmiş yıllara oranla uçuş sayısında düşüş var. Adana Mersin’de büyük bir potansiyel var. Charter seferleri yapılmalı. Adana havaalanında bu yapılamıyordu. Bu seferler ile bölgenin  özellikle turizm alanında kalkınması ve ivme kazandırılması sağlanabilir. Çünkü UNESCO’nun geçici miras listesinde Mersin’den bir çok yer var. Alahan Manastırı, Korikos bölgesi, Mahmure Kalesi ve Tarsus’taki St. Paul bölgesi. Maalesef buraların tanıtımı yeterince yapılmıyor. Mersin bu tur destinasyonuna giremedi. Bunun dışında Kazanlı Seyhan Turizm Projesinde de 10 yılı aşkın bir süredir bir çivi çakılmadı. 2008 yılında turizm bölgesi olarak işaretlendi, yer tahsisleri yapıldı. 2013 yılında tamamlanması hedefleniyordu. Hiçbir adım atılmadı.Turizm Bakanlığının bu konuya da el atması, milletvekillerin de bunu bakan beye sorması lazım. Bu bölgenin yolları da yapılmıştı. Buraları Turizm Bakanlığı alıp ihaleye çıkabilir ve küçük butik otellerle turizme kazandırabilir. Aynı şekilde 50 km mesafe için 3-4 saat süren araç kuyruklarının oluştuğu Çeşmeli Taşucu otobanın bir an önce bitirilmesi gerekmektedir. Bunun Mersin'liler için elzem bir ihtiyaç halindedir"dedi Özdemir, tüm bu sorunların çözümü için kentin lobisinin daha etkin bir biçimde bir araya gelinerek, özellikle  milletvekillerin de yoğun destekleriyle dile getirilmesi gerektiğini ifade etti. “MTB Tohumculuk Şirketinde sertifikalı tohum üretimi, dağıtımı ve yetiştiriciliğinde çok başarılı” MTB Tohumculuk Şirketi’nin çok önemli projelere imza attığını ifade eden Özdemir, “Ülkemiz bakliyat ticaretinin merkezi Mersin’dir.Üretim merkezi olmamasına rağmen Mersin Bakliyat dış ticaretinin yüzde 80’i Mersin üzerinden, Bakliyat ihracatının yüzde 88’i de yine Mersin’li firmalar tarafından yapılmaktadır. Şirketimiz hiçbir kâr amacı gütmüyor.Hedefimiz üyelerimize, üreticilerimize ve sektörümüze hizmet etmektir. Türkiye’nin farklı lokasyonlarında bu şirketler mevcut. Konya, Karaman, Niğde, Diyarbakır, Şanlıurfa, Yozgat illerinde faaliyet verilmektedir. Biz MTB tohumculuk şirketinde Kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek ve barbunyada faaliyetlerimiz var. Tohum ıslahı, Araştırma Enstitüleri ile koordinasyon içerisinde yeni çeşit geliştirme, Sertifikalı tohum üretimi ve dağıtımı,Sözleşmeli üretim ve üreticilerimize ücretsiz danışmanlık hizmeti vermekteyiz. “MTB Bakliyat Ar-Ge Merkezi değişen tüketim alışkanlıklarına uygun ürünler geliştiriyor” Bakliyatta tüketim alışkanlıkları değiştiğine işaret eden Özdemir, tüm dünyada bitkisel protein akımı başladığını ve vegan, vejetaryen beslenme alışkanlığının geliştiğini ifade etti. Bakliyat Ar-Ge Merkezlerinde amaçlarının büyüyen türev ürün pazarından pay almak, inovatif, katma değeri yüksek nihai tüketici tercihlerine cevap verecek, tüketime hazır, lezzetli, sağlıklı, ekonomik ürünler geliştirmek, ticarileştirilmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak olduğunu belirten Özdemir, “ Gelişmiş ülkelerde bakliyat tüketimi daha çok konserve, çeşitli baharatlarla zenginleştirilmiş hazır humus, ayrı soslar kullanılarak hazırlanan cips ve kraker, bakliyat unundan fırıncılık ürünleri (ekmek, kek, pasta, kurabiye) ve bakliyat ile hazırlanan et, burger, köfte, salam, sosis, nugget ürünlerine yönelmiştir. Bizler de bakliyatın yeni türevleri ile bu ürün çeşitliliğini arttırmak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu anlamda ödüllerimiz var. Mercimek krakeri ile ödül aldık. Güvenilir Ürün Platformu Feed The Future yarışması diyet ürün kategorisinde 2’ncilik. Gıda Perakendecileri Derneği İnovasyon yarışmasında 3’üncülük. Ödülünü aldık. “Mersin Hollanda modeline çok uygun bir kent” Mersin’in bir tarım ve gıda şehri olduğunu vurgulayan Özdemir, “ Hollanda’daki örneği Mersin neden yapmasın? Hollanda da hiçbir tarım ürünü yetişmemesine rağmen 122 milyar dolarlık ihracat yapan bir ülke. Süt üretimi ülkemize kıyasla daha düşük; Hollanda peynir ihracatı 6 milyar dolar.Türkiye peynir ihracatı 200 milyon dolar. Tütün üretmeyen, arpa üretimi yok denecek kadar az olan bu ülkenin;Tütün ve tütün ürünleri ihracatı yaklaşık 1 milyar dolar. Bira ihracatı 2 milyar dolar.Narenciye üretimi olmayan Hollanda 850 milyon dolarlık sofralık narenciye üretiyor. Ülkemiz ile yaklaşık aynı.Narenciye suyu ihracatı 700 milyon dolar. (Türkiye 10 milyon dolar).Süs bitkileri ve çiçekçilik ürünleri ihracatından Hollanda 12 milyar dolar kazanıyor. Ülkemiz ise 138 milyon dolar. Hollanda modeli Mersin’e çok uygun düşmektedir. Türkiye’de bitkisel üretimde 3., tarımsal hasılada ihracatta 4.’yüz.Bu bakımdan Mersin çok önemli bir kent.”dedi “Narenciye Festivali kentimize yaraşır bir festivaldir” Kentin tanıtımı ve turizm potansiyelinin harekete geçirilmesi, kent ekonomisine katkı sağlanması,  festival bilincinin ve kültürünün geliştirilmesi amacıyla düzenlenen Narenciye Festivalinin kente büyük kazanımlar sağladığını ifade eden Özdemir, “Yaklaşık 100 dönümlük festival alanında, yerel gösteri grupları, Festival yürüyüşü ve 30’u aşkın figürle ve 100 tonu aşan narenciye kullanılarak  gerçekleştiriyoruz. Festivalimiz  ürünlerinin bizzat kendisinin süsleme aracı olarak kullanıldığı ilk festival olma özelliğini taşıyor. Bunun dışında meyve suyu ikramları, 300’ü aşkın stanttan oluşan açık hava fuarının yanında 5 yıldızlı otellerin ödüllü aşçılarının yer aldığı Gastro Show, Narenciye temalı özel tasarım kıyafetlerden oluşan defile, Flyboard gösterileri gibi daha bir çok etkinliğe ev sahipliği yapan bir festivali bu güne kadar başarı ile sürdürdük. Çünkü bu festivalde emek var, ekip çalışması var. Hayal gücü var ve sanat var. Tüm bunların birleştiği kente yaraşır bir festival gerçekleştirdik.2010 yılından bu yana her festival sonrası festival bütçesini ve yapılan tüm harcamaları kamuoyu ile paylaştık.Festivalimizi bu yıl gerçekleştiremedik. Takvimin uygun olmaması, Büyükşehirin düzenlediği festivalle çakışması, hava şartları, Ortadoğu’daki savaş gibi bir çok etmenden dolayı gerçekleştiremedik”dedi          
Mersin’in bir tarım ve gıda şehri olduğunu vurgulayan Özdemir, “ Hollanda’daki örneği Mersin neden yapmasın? " dedi

Mersin Ticaret Borsası Başkanı ve Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, Kent Radyo’da Bergüzar Şenay’ın sunduğu “Bergüzar ile tarafsız sorular” programına konuk oldu. Özdemir, Mersin Ticaret Borsası’nın çalışmaları,Tohumculuk şirketinin ve Arge Çalışma Merkezinin çalışmaları ile  Narenciyede yaşanan sorunlar ve Mersin’in projelerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Narenciyedeki sorunun çözümü için devletin şefkatli eli uzanmalı”

Narenciyede yaşanan sorunun aşılabileceğini söyleyen Mersin Ticaret Borsası Başkanı ve Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Ö.Abdullah Özdemir,”Türkiye’de üretilen narenciyenin yüzde 33 ‘ü Mersin’den yapılıyor. Her yıl 4.5- 5 milyon ton üretim oluşurken bu yıl 7 milyon ton üretim beklenmekte. Türkiye yıllardır 3 milyon ton iç tüketim ve 2 milyon ton ihracatla bu işi yürütüyordu. Bu yıl 2 milyon ton fazla ürün oluştu. Üstelik bu ürünü dünya fiyatlarının altında ihracat gerçekleşmeye çalışılıyor. Bu da üreticinin eline geçen parayı azaltıyor. Buradaki konu ürünlerin toplama ve yol masraflarını anormal derede artması. Bu durumda üreticiden 1-2 liraya aldığınız ürünün marketlerde 15-20 liraya çıkmasına neden olmakta. Sorunun aşılması için bir çok öneriler geliştirdik. Bunlardan biri fazla ürünün absorbe ,edilmesi için devletin belli aralıklarla bu fazla ürünü alıp depremzedelere yada okullara dağıtımının sağlamasıdır.Böylece hem üreticiye bir güven gelecek hem de ihracatçı ve tüccar bu ürünü satın almaya gelecektir. Bu Türkiye’nin iyiliğine yarayacak bir uygulama olacak. Çünkü bize gelecek yıllarda üretici de lazım, ihracatçı da lazım. Dolayısıyla ortada kangren olmuş bir problem var.Devletin şefkatli eli uzanmalı.”şeklinde konuştu.

“Ana konteyner limanı Mersin’in kurtuluşu olacak”

Liman Mersin’in kalbidir. 1.8 milyon teu elleçleme yapılıyor. Bu rakam 2.3 milyona çıktı. Mersin’de lojistik sektörü bu kadar ileri gittiyse bu liman sayesinde olmuştur. Limanı sadece Mersin hinterlandına değil, Konya, Kayseri, Adana, Kahramanmaraş hatta Gaziantep’i kapsayan bir hinterlantın ihtiyaçlarına cevap veriyor. O yüzden bu limana sahip çıkılması gerekiyor.Şu an Mersin Limanı genişleme projesi üzerinde çalışılıyor. Bu gerçekleştiğinde elleçleme 3.6 milyon teu’ya çıkacak. Duyarlı grupların limanın görüntüsünün kaybolacağı endişesine karşılık liman idaresinin bu kaygıları bertaraf edecek, insanların kafasındaki soru işaretlerini yok edecek ve onları rahatlatacak bir açıklama yapması lazım. Bu açıklamayı izin veren kurum olan Çevre Bakanlığı da yapabilir.

Deprem süreci Mersin’in liman açısından bölgemiz için önemini gösterdi.Üstelik her yıl dış ticaret hacmimiz artıyor.Bu süreç her platformda dile getirdiğimiz ama maalesef yıllardır rafta bekleyen Ana Konteyner Limanı talebimizin ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor. Bu liman Mersin’in kurtuluşu olacak. Mersin çok büyüyecek. Lojistikte mesafe alacak.Ancak bu limanın yeri 12. Kalkınma Planı’nda ve Cumhurbaşkanlığı yıllık programında Mersin değil, Doğu Akdeniz olarak geçiyor.Bu konuda lobi faaliyetlerimizi güçlendirmeliyiz. Mersin’in 13 milletvekilinin birleşmesi, birlikte hareket etmesi lazım.

“Çukurova Havaalanında başlatılacak Charter seferleri ile turizme ivme kazandırılabilir.”

Adana havaalanında geçmiş yıllara oranla uçuş sayısında düşüş var. Adana Mersin’de büyük bir potansiyel var. Charter seferleri yapılmalı. Adana havaalanında bu yapılamıyordu. Bu seferler ile bölgenin  özellikle turizm alanında kalkınması ve ivme kazandırılması sağlanabilir. Çünkü UNESCO’nun geçici miras listesinde Mersin’den bir çok yer var. Alahan Manastırı, Korikos bölgesi, Mahmure Kalesi ve Tarsus’taki St. Paul bölgesi. Maalesef buraların tanıtımı yeterince yapılmıyor. Mersin bu tur destinasyonuna giremedi.

Bunun dışında Kazanlı Seyhan Turizm Projesinde de 10 yılı aşkın bir süredir bir çivi çakılmadı. 2008 yılında turizm bölgesi olarak işaretlendi, yer tahsisleri yapıldı. 2013 yılında tamamlanması hedefleniyordu. Hiçbir adım atılmadı. Turizm Bakanlığının bu konuya da el atması, milletvekillerin de bunu bakan beye sorması lazım. Bu bölgenin yolları da yapılmıştı. Buraları Turizm Bakanlığı alıp ihaleye çıkabilir ve küçük butik otellerle turizme kazandırabilir. Aynı şekilde 50 km mesafe için 3-4 saat süren araç kuyruklarının oluştuğu Çeşmeli Taşucu otobanın bir an önce bitirilmesi gerekmektedir. Bunun Mersin'liler için elzem bir ihtiyaç halindedir"dedi

Özdemir, tüm bu sorunların çözümü için kentin lobisinin daha etkin bir biçimde bir araya gelinerek, özellikle  milletvekillerin de yoğun destekleriyle dile getirilmesi gerektiğini ifade etti.

“MTB Tohumculuk Şirketinde sertifikalı tohum üretimi, dağıtımı ve yetiştiriciliğinde çok başarılı”

MTB Tohumculuk Şirketi’nin çok önemli projelere imza attığını ifade eden Özdemir, “Ülkemiz bakliyat ticaretinin merkezi Mersin’dir.Üretim merkezi olmamasına rağmen Mersin Bakliyat dış ticaretinin yüzde 80’i Mersin üzerinden, Bakliyat ihracatının yüzde 88’i de yine Mersin’li firmalar tarafından yapılmaktadır.

Şirketimiz hiçbir kâr amacı gütmüyor.Hedefimiz üyelerimize, üreticilerimize ve sektörümüze hizmet etmektir. Türkiye’nin farklı lokasyonlarında bu şirketler mevcut. Konya, Karaman, Niğde, Diyarbakır, Şanlıurfa, Yozgat illerinde faaliyet verilmektedir. Biz MTB tohumculuk şirketinde Kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek ve barbunyada faaliyetlerimiz var. Tohum ıslahı, Araştırma Enstitüleri ile koordinasyon içerisinde yeni çeşit geliştirme, Sertifikalı tohum üretimi ve dağıtımı,Sözleşmeli üretim ve üreticilerimize ücretsiz danışmanlık hizmeti vermekteyiz.

“MTB Bakliyat Ar-Ge Merkezi değişen tüketim alışkanlıklarına uygun ürünler geliştiriyor”

Bakliyatta tüketim alışkanlıkları değiştiğine işaret eden Özdemir, tüm dünyada bitkisel protein akımı başladığını ve vegan, vejetaryen beslenme alışkanlığının geliştiğini ifade etti.

Bakliyat Ar-Ge Merkezlerinde amaçlarının büyüyen türev ürün pazarından pay almak, inovatif, katma değeri yüksek nihai tüketici tercihlerine cevap verecek, tüketime hazır, lezzetli, sağlıklı, ekonomik ürünler geliştirmek, ticarileştirilmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak olduğunu belirten

Özdemir, “ Gelişmiş ülkelerde bakliyat tüketimi daha çok konserve, çeşitli baharatlarla zenginleştirilmiş hazır humus, ayrı soslar kullanılarak hazırlanan cips ve kraker, bakliyat unundan fırıncılık ürünleri (ekmek, kek, pasta, kurabiye) ve bakliyat ile hazırlanan et, burger, köfte, salam, sosis, nugget ürünlerine yönelmiştir. Bizler de bakliyatın yeni türevleri ile bu ürün çeşitliliğini arttırmak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu anlamda ödüllerimiz var. Mercimek krakeri ile ödül aldık. Güvenilir Ürün Platformu Feed The Future yarışması diyet ürün kategorisinde 2’ncilik. Gıda Perakendecileri Derneği İnovasyon yarışmasında 3’üncülük. Ödülünü aldık.

Mersin Hollanda modeline çok uygun bir kent”

Mersin’in bir tarım ve gıda şehri olduğunu vurgulayan Özdemir, “ Hollanda’daki örneği Mersin neden yapmasın? Hollanda da hiçbir tarım ürünü yetişmemesine rağmen 122 milyar dolarlık ihracat yapan bir ülke. Süt üretimi ülkemize kıyasla daha düşük; Hollanda peynir ihracatı 6 milyar dolar.Türkiye peynir ihracatı 200 milyon dolar. Tütün üretmeyen, arpa üretimi yok denecek kadar az olan bu ülkenin;Tütün ve tütün ürünleri ihracatı yaklaşık 1 milyar dolar. Bira ihracatı 2 milyar dolar.Narenciye üretimi olmayan Hollanda 850 milyon dolarlık sofralık narenciye üretiyor. Ülkemiz ile yaklaşık aynı.Narenciye suyu ihracatı 700 milyon dolar. (Türkiye 10 milyon dolar).Süs bitkileri ve çiçekçilik ürünleri ihracatından Hollanda 12 milyar dolar kazanıyor. Ülkemiz ise 138 milyon dolar. Hollanda modeli Mersin’e çok uygun düşmektedir. Türkiye’de bitkisel üretimde 3., tarımsal hasılada ihracatta 4.’yüz.Bu bakımdan Mersin çok önemli bir kent.”dedi

“Narenciye Festivali kentimize yaraşır bir festivaldir”

Kentin tanıtımı ve turizm potansiyelinin harekete geçirilmesi, kent ekonomisine katkı sağlanması,  festival bilincinin ve kültürünün geliştirilmesi amacıyla düzenlenen Narenciye Festivalinin kente büyük kazanımlar sağladığını ifade eden Özdemir, “Yaklaşık 100 dönümlük festival alanında, yerel gösteri grupları, Festival yürüyüşü ve 30’u aşkın figürle ve 100 tonu aşan narenciye kullanılarak  gerçekleştiriyoruz. Festivalimiz  ürünlerinin bizzat kendisinin süsleme aracı olarak kullanıldığı ilk festival olma özelliğini taşıyor. Bunun dışında meyve suyu ikramları, 300’ü aşkın stanttan oluşan açık hava fuarının yanında 5 yıldızlı otellerin ödüllü aşçılarının yer aldığı Gastro Show, Narenciye temalı özel tasarım kıyafetlerden oluşan defile, Flyboard gösterileri gibi daha bir çok etkinliğe ev sahipliği yapan bir festivali bu güne kadar başarı ile sürdürdük. Çünkü bu festivalde emek var, ekip çalışması var. Hayal gücü var ve sanat var. Tüm bunların birleştiği kente yaraşır bir festival gerçekleştirdik.2010 yılından bu yana her festival sonrası festival bütçesini ve yapılan tüm harcamaları kamuoyu ile paylaştık.Festivalimizi bu yıl gerçekleştiremedik. Takvimin uygun olmaması, Büyükşehirin düzenlediği festivalle çakışması, hava şartları, Ortadoğu’daki savaş gibi bir çok etmenden dolayı gerçekleştiremedik”dedi

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.