Özdemir ‘Narenciyede rekabetçi gücümüzü arttırmamız gerekmektedir’

Ekonomi 29.12.2022 - 13:14, Güncelleme: 29.12.2022 - 13:21
 

Özdemir ‘Narenciyede rekabetçi gücümüzü arttırmamız gerekmektedir’

Bloomberg TV'deki programda konuşan Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö.Abdullah Özdemir ‘Narenciyede rekabetçi gücümüzü arttırmamız gerekmektedir’ dedi

Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, İrfan Donat’ın sunduğu Bloomberg TV’deki ‘Tarım Analiz’ programına katılarak Türkiye’de ve Dünyadaki Narenciye ekonomisi üzerine değerlendirmelerde bulundu. “Ülkemiz ise 5,4 milyon ton ile yedinci sırada yer almaktadır” Narenciye üretiminde ülkemizin 7. sırada olduğunu belirten Özdemir, “Ülkelere göre dünya narenciye üretiminde Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı verilere göre 2021 yılı dünya narenciye üretimi 162 milyon ton düzeyindedir.Burada  46 Milyon ton ile Çin en önemli üreticidir.Çin'i 19 milyon ton ile Brezilya ve 14 milyon ton ile Hindistan izlemektedir.Bu üç ülke dünya üretiminin yarısını gerçekleştirmektedir. Ülkemiz ise 5,4 milyon ton ile yedinci sırada yer almaktadır. Ürün bazında dünya narenciye üretimine bakıldığında dünyada en fazla üretilen narenciye türünün portakal olduğunu belirten Özdemir, “162 milyon tonluk toplam üretimin hemen hemen yarısı portakaldır. 42 milyon ton ile mandalina ve 21 milyon ton ile limon yaygın olarak üretilen diğer türlerdir. Son 30 yılda dünya narenciye üretimi 2 kat artarken, ülkemizde 3,2 kat artarak 1,7 milyon tondan 5,4 milyon tona çıktığını ifade eden Özdemir, “Ülkemizde narenciye üretimi mandalina, portakal ve limon olarak sıralanmaktadır.Üretim açısından en rekabetçi olduğumuz ürün mandalinadır.Dünya mandalina üretiminde Çin ve İspanya'nın ardından 3. sırada bulunuyoruz. Ayrıca, limonda 4üncü iken,greyfurtta 8inci, portakalda ise 11inci sıradayız”dedi. “Üretimimizin yüzde 37'si ihracata gitmektedir” Dünya genelinde 18,7 milyon ton narenciyenin ticarete konu olduğunu belirten Özdemir, “Dünya narenciye üretiminde 5. sırada olan İspanya 18,7 milyon tonluk bu pazarın yüzde 20'sine hakimdir. Ülkemizin ise 5,4 milyon tonluk üretiminin yüzde 37'si ihracata gitmektedir. Dünya üretiminde yedinci sırada bulunan ülkemiz, 2 milyon ton ile Güney Afrika'nın ardından miktar olarak üçüncü sırada yer almaktadır. İhracat olarak bakıldığında ülkemiz narenciye ihracatının neredeyse yarısı mandalinadır. Mandalina ve limon Türkiye narenciye ihracatının yüzde 80’ini oluşturmaktadır.Dünyada Ticarete konu olan 18,7 milyon tonluk narenciyenin piyasa değeri 16,3 milyar dolardır.”dedi “Hem ucuza ihraç ediyoruz. Hem de rekabetçi gücümüzü kaybediyoruz” Narenciyede ton başına birim ihraç fiyatının azaldığını belirten Özdemir, “10 yıl öncesine kıyasla narenciye ihracatımız miktar olarak yüzde 43 artmasına karşın, gelirimiz ise yüzde 1 gerileme oldu. Bunun yüzde 30-35 artması hatta yüzde 50 artması lazımdı. Türkiye’nin narenciye ihracatındaki esas sorun burada kaynaklanıyor.On yıl öncesine göre narenciyede ton başına ortalama satış fiyatımızda yüzde 33 gerileme olmasıdır.Her şeyin fiyatı artarken bizim narenciyenin satış fiyatında düşüş oldu. Mandalinadan ton başına 490 dolar gelir sağlıyoruz.Bu rakam Çin için 1.505 ve İspanya için 1.211 dolar. Portakalı Mısır 1.123, İspanya 921 dolara ihraç ediyor. Ülkemiz yurtdışına 410 dolara gönderiyor.   Limondan ton başına 469 dolar kazanıyoruz. İspanya 1.295, Meksika 911, Arjantin 657 dolar gelir sağlıyorlar. Yani hem daha ucuza ihraç ediyoruz hem de rekabetçi gücümüzü kaybediyoruz.”dedi “İç piyasada narenciye üretimini arttıracak girişimler lazım” Narenciye ihracatının yüzde 75’ini Rusya, Irak, Ukrayna ve Romanya'ya gerçekleştirildiğini belirten Özdemir, “Narenciyede az sayıda pazara bağımlı durumdayız. Oysa dünyada narenciye talebinin yüzde 40'ını Avrupa Birliği üyesi ülkeler gerçekleştiriyor. Narenciyede Avrupa'da yaklaşık 7 milyon ton hacminde ve 8 milyar dolar değerindeki bu pazardan neredeyse pay alamıyoruz. En önemli ithalatçılar olan Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelere narenciye gönderemiyoruz. Bu pazarın hakimi Avrupa Birliği ülkesi İspanya ile rekabet edemiyoruz.Çok çabuk pazarlara mal satabiliyor.Avrupa’nın damak tadına göre mal üretiyor. Oysa dünyada narenciye talebinin yüzde 40'ını Avrupa Birliği üyesi ülkeler gerçekleştiriyor.Biz de yeni ürünlere adapte oluyoruz ama bu biraz zaman alacak. Ama İspanya çok daha iyi şartlarla Avrupa’ya mal satıyor. Bizim 5.4 milyon ton üretimi İçerde 3 milyon ton tüketemezsek iki milyon ton da ihracat yapamazsak narenciye dalında kalıyor.Üretici zarar ediyor. İç piyasada narenciye üretimini arttıracak girişimler, daha fazla narenciye tüketmek için de imkanlar sunmak lazım. Narenciyenin birçok faydası var. Örneğin çocuklarımıza narenciyeyi sevdirmeliyiz.Biz Narenciye Festivalinde pilot okullarda 20 bin öğrenciye narenciye dağıttık ama bu yeterli değil. Tüm ülkede yaygınlaştırılmalı. Belki de Doğuda ve Güneydoğuda narenciyeyi görmeyen tanımayan çocuklar da vardır. Bu konuyu Sağlık Bakanlığı yada Tarım Bakanlığının ele alması lazım. Çok kolay uygulanabilecek bir proje.”dedi “Narenciye işlemede dünya ile rekabet edemiyoruz” Türkiye’nin narenciye işleme sanayisinde emekleme safhasında olduğunu belirten Özdemir, “Dünyada sofralık narenciye ticaretinde 16,3 milyar dolarlık bir hacim söz konusu. Bu pazarın 5,9 milyar dolarlık bölümünü narenciyeden elde edilen meyve suları oluşturuyor. Yüzde 27’lik pay ile Brezilya piyasanın hâkimi durumunda.Brezilya’yı hiç narenciye üretimi olmayan Hollanda ve Belçika izliyor.Ülkemizin yalnızca 7,5 milyon dolarlık ihracatı, buna karşılık 4,1 milyon dolar ithalatı var.Örneğin narenciyeden elde edilen uçucu yağlarda dünya talebi 1,4 miyar dolar.Amerika, Brezilya, Arjantin başlıca ülkeler.Ülkemizin ise bu alanda sadece 304 bin dolar ihracatı var.Buna karşın 8 milyon dolar ithalatımız var. Konserve narenciyelere ise dünyada 725 milyon dolarlık bir talep var. Ülkemizin ihracatı 39 milyon dolar. İthalatı 3 milyon dolar.Bu pazarda başta Çin olmak üzere İspanya, Meksika ve Kore ile rekabet edemiyoruz”dedi. “Katma değer yaratan işleme sanayisine dönüştürebilecek yeni politikalar geliştirmeliyiz” 8,4 milyar dolarlık bu endüstriyel ve katma değeri yüksek pazardan alınan payın sadece binde 6 (50 milyon dolar) olduğunu üstelik buna karşılık 15 milyon dolar da ithalatımızın gerçekleştiğini ifade eden Özdemir, “Ülkemiz sofralık narenciyenin tonunu 480 dolara satarken, hacimleri küçük olsa da: Narenciyeden elde edilen uçucu yağların tonunu 9.206, Marmelat, reçel, jölenin 1.728,Konservenin 1.620, Meyve suyunun 1.055, dolardan satıyor. Dolayısıyla, sofralık narenciye ürünlerinin üretimi ve ihracatında sahip olduğumuz pozisyonu katma değer yaratan işleme sanayisine dönüştürebilecek yeni politikalar geliştirmeliyiz.”dedi Özdemir, narenciye pazarlarının talep ettiği türde ve kalitede ürün yetiştirilmesi gerektiğini, aynı şekilde ürün çeşitliliğine önem verilerek hem sofralık hem endüstriyel açıdan dünya pazarlarında talep gören yeni tür ve çeşitleri belirleyerek, bu çeşitlerin istenilen kalite ve dayanıklılıkta üretiminin yaygınlaştırılmasının hedef olarak görülmesi gerektiğini belirtti. “Hasat süresinin de 9 aya çıkarılmasının rekabet gücümüzü artıracaktır” Özdemir, ayrıca narenciyede hasat süresini ürün ve kalite kaybı olmadan uzatılması gerektiğini, mevcut ürünlerin hem de yeni tür ve çeşitlerin hasat süresini: erken, orta ve geçici çeşitler ile ürün ve kalite kaybı olmadan, tüm sezona yayılacak şekilde  genişletmenin yollarının aranması gerektiğini ve bu kısa hasat süresinin de 9 aya çıkarılmasının rekabet gücümüzü artıracağını söyledi. Bu dönüşümün gerçekleşmesi için de yeni bir narenciye üretim planlamasına ve bu planlamayı teşvik edecek yeni bir destekleme politikasına ihtiyacımız bulunduğunu sözlerine ekledi.      
Bloomberg TV'deki programda konuşan Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö.Abdullah Özdemir ‘Narenciyede rekabetçi gücümüzü arttırmamız gerekmektedir’ dedi

Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö.Abdullah Özdemir, İrfan Donat’ın sunduğu Bloomberg TV’deki ‘Tarım Analiz’ programına katılarak Türkiye’de ve Dünyadaki Narenciye ekonomisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

“Ülkemiz ise 5,4 milyon ton ile yedinci sırada yer almaktadır”

Narenciye üretiminde ülkemizin 7. sırada olduğunu belirten Özdemir, “Ülkelere göre dünya narenciye üretiminde Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı verilere göre 2021 yılı dünya narenciye üretimi 162 milyon ton düzeyindedir.Burada  46 Milyon ton ile Çin en önemli üreticidir.Çin'i 19 milyon ton ile Brezilya ve 14 milyon ton ile Hindistan izlemektedir.Bu üç ülke dünya üretiminin yarısını gerçekleştirmektedir. Ülkemiz ise 5,4 milyon ton ile yedinci sırada yer almaktadır.

Ürün bazında dünya narenciye üretimine bakıldığında dünyada en fazla üretilen narenciye türünün portakal olduğunu belirten Özdemir, “162 milyon tonluk toplam üretimin hemen hemen yarısı portakaldır. 42 milyon ton ile mandalina ve 21 milyon ton ile limon yaygın olarak üretilen diğer türlerdir.

Son 30 yılda dünya narenciye üretimi 2 kat artarken, ülkemizde 3,2 kat artarak 1,7 milyon tondan 5,4 milyon tona çıktığını ifade eden Özdemir, “Ülkemizde narenciye üretimi mandalina, portakal ve limon olarak sıralanmaktadır.Üretim açısından en rekabetçi olduğumuz ürün mandalinadır.Dünya mandalina üretiminde Çin ve İspanya'nın ardından 3. sırada bulunuyoruz. Ayrıca, limonda 4üncü iken,greyfurtta 8inci, portakalda ise 11inci sıradayız”dedi.

“Üretimimizin yüzde 37'si ihracata gitmektedir”

Dünya genelinde 18,7 milyon ton narenciyenin ticarete konu olduğunu belirten Özdemir, “Dünya narenciye üretiminde 5. sırada olan İspanya 18,7 milyon tonluk bu pazarın yüzde 20'sine hakimdir. Ülkemizin ise 5,4 milyon tonluk üretiminin yüzde 37'si ihracata gitmektedir.

Dünya üretiminde yedinci sırada bulunan ülkemiz, 2 milyon ton ile Güney Afrika'nın ardından miktar olarak üçüncü sırada yer almaktadır. İhracat olarak bakıldığında ülkemiz narenciye ihracatının neredeyse yarısı mandalinadır. Mandalina ve limon Türkiye narenciye ihracatının yüzde 80’ini oluşturmaktadır.Dünyada Ticarete konu olan 18,7 milyon tonluk narenciyenin piyasa değeri 16,3 milyar dolardır.”dedi

“Hem ucuza ihraç ediyoruz. Hem de rekabetçi gücümüzü kaybediyoruz”

Narenciyede ton başına birim ihraç fiyatının azaldığını belirten Özdemir, “10 yıl öncesine kıyasla narenciye ihracatımız miktar olarak yüzde 43 artmasına karşın, gelirimiz ise yüzde 1 gerileme oldu. Bunun yüzde 30-35 artması hatta yüzde 50 artması lazımdı. Türkiye’nin narenciye ihracatındaki esas sorun burada kaynaklanıyor.On yıl öncesine göre narenciyede ton başına ortalama satış fiyatımızda yüzde 33 gerileme olmasıdır.Her şeyin fiyatı artarken bizim narenciyenin satış fiyatında düşüş oldu. Mandalinadan ton başına 490 dolar gelir sağlıyoruz.Bu rakam Çin i çin 1.505 ve İspanya i çin 1.211 dolar. Portakalı Mısır 1.123, İspanya 921 dolara ihraç ediyor. Ülkemiz yurtdışına 410 dolara gönderiyor.   Limondan ton başına 469 dolar kazanıyoruz. İspanya 1.295, Meksika 911, Arjantin 657 dolar gelir sağlıyorlar. Yani hem daha ucuza ihraç ediyoruz hem de rekabetçi gücümüzü kaybediyoruz.”dedi

“İç piyasada narenciye üretimini arttıracak girişimler lazım”

Narenciye ihracatının yüzde 75’ini Rusya, Irak, Ukrayna ve Romanya'ya gerçekleştirildiğini belirten Özdemir, “Narenciyede az sayıda pazara bağımlı durumdayız. Oysa dünyada narenciye talebinin yüzde 40'ını Avrupa Birliği üyesi ülkeler gerçekleştiriyor. Narenciyede Avrupa'da yaklaşık 7 milyon ton hacminde ve 8 milyar dolar değerindeki bu pazardan neredeyse pay alamıyoruz. En önemli ithalatçılar olan Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelere narenciye gönderemiyoruz. Bu pazarın hakimi Avrupa Birliği ülkesi İspanya ile rekabet edemiyoruz.Çok çabuk pazarlara mal satabiliyor.Avrupa’nın damak tadına göre mal üretiyor. Oysa dünyada narenciye talebinin yüzde 40'ını Avrupa Birliği üyesi ülkeler gerçekleştiriyor.Biz de yeni ürünlere adapte oluyoruz ama bu biraz zaman alacak. Ama İspanya çok daha iyi şartlarla Avrupa’ya mal satıyor. Bizim 5.4 milyon ton üretimi İçerde 3 milyon ton tüketemezsek iki milyon ton da ihracat yapamazsak narenciye dalında kalıyor.Üretici zarar ediyor. İç piyasada narenciye üretimini arttıracak girişimler, daha fazla narenciye tüketmek i çin de imkanlar sunmak lazım. Narenciyenin birçok faydası var. Örneğin çocuklarımıza narenciyeyi sevdirmeliyiz.Biz Narenciye Festivalinde pilot okullarda 20 bin öğrenciye narenciye dağıttık ama bu yeterli değil. Tüm ülkede yaygınlaştırılmalı. Belki de Doğuda ve Güneydoğuda narenciyeyi görmeyen tanımayan çocuklar da vardır. Bu konuyu Sağlık Bakanlığı yada Tarım Bakanlığının ele alması lazım. Çok kolay uygulanabilecek bir proje.”dedi

Narenciye işlemede dünya ile rekabet edemiyoruz”

Türkiye’nin narenciye işleme sanayisinde emekleme safhasında olduğunu belirten Özdemir, “Dünyada sofralık narenciye ticaretinde 16,3 milyar dolarlık bir hacim söz konusu. Bu pazarın 5,9 milyar dolarlık bölümünü narenciyeden elde edilen meyve suları oluşturuyor. Yüzde 27’lik pay ile Brezilya piyasanın hâkimi durumunda.Brezilya’yı hiç narenciye üretimi olmayan Hollanda ve Belçika izliyor.Ülkemizin yalnızca 7,5 milyon dolarlık ihracatı, buna karşılık 4,1 milyon dolar ithalatı var.Örneğin narenciyeden elde edilen uçucu yağlarda dünya talebi 1,4 miyar dolar.Amerika, Brezilya, Arjantin başlıca ülkeler.Ülkemizin ise bu alanda sadece 304 bin dolar ihracatı var.Buna karşın 8 milyon dolar ithalatımız var. Konserve narenciyelere ise dünyada 725 milyon dolarlık bir talep var. Ülkemizin ihracatı 39 milyon dolar. İthalatı 3 milyon dolar.Bu pazarda başta Çin olmak üzere İspanya, Meksika ve Kore ile rekabet edemiyoruz”dedi.

“Katma değer yaratan işleme sanayisine dönüştürebilecek yeni politikalar geliştirmeliyiz”

8,4 milyar dolarlık bu endüstriyel ve katma değeri yüksek pazardan alınan payın sadece binde 6 (50 milyon dolar) olduğunu üstelik buna karşılık 15 milyon dolar da ithalatımızın gerçekleştiğini ifade eden Özdemir, “Ülkemiz sofralık narenciyenin tonunu 480 dolara satarken, hacimleri küçük olsa da: Narenciyeden elde edilen uçucu yağların tonunu 9.206,

Marmelat, reçel, jölenin 1.728,Konservenin 1.620, Meyve suyunun 1.055, dolardan satıyor. Dolayısıyla, sofralık narenciye ürünlerinin üretimi ve ihracatında sahip olduğumuz pozisyonu katma değer yaratan işleme sanayisine dönüştürebilecek yeni politikalar geliştirmeliyiz.”dedi

Özdemir, narenciye pazarlarının talep ettiği türde ve kalitede ürün yetiştirilmesi gerektiğini, aynı şekilde ürün çeşitliliğine önem verilerek hem sofralık hem endüstriyel açıdan dünya pazarlarında talep gören yeni tür ve çeşitleri belirleyerek, bu çeşitlerin istenilen kalite ve dayanıklılıkta üretiminin yaygınlaştırılmasının hedef olarak görülmesi gerektiğini belirtti.

“Hasat süresinin de 9 aya çıkarılmasının rekabet gücümüzü artıracaktır”

Özdemir, ayrıca narenciyede hasat süresini ürün ve kalite kaybı olmadan uzatılması gerektiğini, mevcut ürünlerin hem de yeni tür ve çeşitlerin hasat süresini: erken, orta ve geçici çeşitler ile ürün ve kalite kaybı olmadan, tüm sezona yayılacak şekilde  genişletmenin yollarının aranması gerektiğini ve bu kısa hasat süresinin de 9 aya çıkarılmasının rekabet gücümüzü artıracağını söyledi. Bu dönüşümün gerçekleşmesi i çin de yeni bir narenciye üretim planlamasına ve bu planlamayı teşvik edecek yeni bir destekleme politikasına ihtiyacımız bulunduğunu sözlerine ekledi.

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.