Tuz deposundan Taş Binaʹ ya -48- (Halilʹin gözüyle Doğan Akçaʹ lı Akkahve)... Abdullah Ayan yazdı

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 15.01.2018 - 11:50, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Tuz deposundan Taş Binaʹ ya -48- (Halilʹin gözüyle Doğan Akçaʹ lı Akkahve)... Abdullah Ayan yazdı

Nuri Abaç gibi ölümsüz dostluğunun simgesi birini yitirmek nasıl bir kor gibi yaktıysa içini Doğan Akçaʹ nın apansız gidişi de benzer duygular yaratır İlyas Halilʹ de… Ve oturur ˮdostuˮ ile birlikte anılarının Mersininde elimizden tutar, bir kez daha dolaştırır bizleri… ˮDüne kadar Doğan Akçaʹ yı* anınca içimde bir çocuk bahçesi, gençlik yılları uyanır. Doğanʹ ın naif desenlerinde Mersinʹ in bayram havasını hissederdimˮ diye başlar ve devam eder aşıklar şehrini anlatmaya: ˮMersinʹ in güzel bir yanı belirirdi içimde. Yazılarını okuyunca. Doğanʹ da bulduğum Mersin değil bir çocuk parkı idi. Doğanʹ ın fırçasından çıkmış. Hani o günlerde Mersin az insanın farkına vardığı âşk meşk dolu bir âşıklar parkıydı. Aşık değilsen belediye zabıta memurları kolundan tutar seni kapı dışarı eder, Karaduvar köyüne sürerdi. Sevecektin: Sabahları, sabah koparılmış çıkrız incirlerini. Öğleleri dut ağacının serin gölgesini. Akşam üstü, kadın göğüs akı ak yasemin kokularını. Gecelerini şiir dinler gibi kadınlarını. **                                  Bugün Sevgili Doğanʹ ın göç haberini alınca içimde yine aynı aydınlık. Aynı gençlik yaşantısı. Gençliğimin doyumsuz hafifliği. Mersinʹ i küçük kahve fincanında yudum yudum içtiğim kokusu, içime sindirdiğim gençlik yılları. Celal Çumralı, Haşmet Akal ve Osman Özerenʹ le Nuri Abaçʹ ın mimar yazıhanesinde buluşur, çoğu kez Akkahveʹ ye giderdik. Doğanʹ ın bir yere gidemeyeceğini biliyordum. Haber saldım. Doğan aranızda, dedim. (…) (…) ** Mersindeyiz. Yıl 1954 ile 1957 arası bir yıl. O günler gün değildi, sanki mangalda yakılan portakal kabuğu kokusu idi, duman yükseliyor, sonra yok olmuyor, anılara yerleşiyordu. Doğan Akça, o yıllar, dostum Cahit Öztelliʹ nin öğrencisi idi. Arkadaşım olduğunu ne o biliyordu, ne de ben farkındaydım. Aynı sokaklarda dolaşa dolaşa,aynı kızları Mersin renklerine, Mersin rüyasına geçiriyor, sonunda bilmeden Mersinin sihrini paylaşıyorduk. Ama dost ve arkadaş olduğumuzu ancak yıllar sonra bildik. Dünyadan haberimiz olmadığı o günlerde sanki Ali Kokuluʹ nun dükkânının önünde parkta geçen kızlara bakmıştık. Akkahveʹ de oturup kahve içmiş, Doğanʹ ın ilk aşk bunalımlarını dinlemiştim sanki. Ankaraʹ yı bırakıp Mersinʹ e dönmüştüm. Mersinin güzel mevsimindeyiz. Günler her gün yeni bayram. Üstümüz her sabah bir başka mavi. Kuzey hep Toroslar. Burnunu dayarsan zeytin kokulu. Gözünde bir dost yeşil. Uzaktan dağlar öyle mavi ki… Ne adı var. Ne de tadına doyum olur. Ne de o gün bu olaydan haberimiz vardı. Doğanʹ ın bulunduğu yerde sevgi vardı. Çocuksu naif bir hava. Doğan sanki hep bir çocuk bahçesinde yaşıyordu. Bugün bayram, sizi andık. Bu oruç süresinin sonunda, dilerim ki hepimiz yaşamayı eğlenceli bir çocuk oyuncağı olarak anlarız. Bayramın çocuk bahçesinde hayatın sevgi oyunu olduğunu idrak ederiz. (…)** * Doğan Akça en verimli çağında yitirdiğimiz ( 1936-2007) Mersinʹ li ressam ** İlyas Halil Salkımlar Ülkesi Salkımya kitabı (2013) Doğan Akça dostum makalesi Abdullah Ayan
Nuri Abaç gibi ölümsüz dostluğunun simgesi birini yitirmek nasıl bir kor gibi yaktıysa içini Doğan Akçaʹ nın apansız gidişi de benzer duygular yaratır İlyas Halilʹ de… Ve oturur ˮdostuˮ ile birlikte anılarının Mersininde elimizden tutar, bir kez daha dolaştırır bizleri… ˮDüne kadar Doğan Akçaʹ yı* anınca içimde bir çocuk bahçesi, gençlik yılları uyanır. Doğanʹ ın naif desenlerinde Mersinʹ in bayram havasını hissederdimˮ diye başlar ve devam eder aşıklar şehrini anlatmaya: ˮMersinʹ in güzel bir yanı belirirdi içimde. Yazılarını okuyunca. Doğanʹ da bulduğum Mersin değil bir çocuk parkı idi. Doğanʹ ın fırçasından çıkmış. Hani o günlerde Mersin az insanın farkına vardığı âşk meşk dolu bir âşıklar parkıydı. Aşık değilsen belediye zabıta memurları kolundan tutar seni kapı dışarı eder, Karaduvar köyüne sürerdi. Sevecektin: Sabahları, sabah koparılmış çıkrız incirlerini. Öğleleri dut ağacının serin gölgesini. Akşam üstü, kadın göğüs akı ak yasemin kokularını. Gecelerini şiir dinler gibi kadınlarını. **                                  Bugün Sevgili Doğanʹ ın göç haberini alınca içimde yine aynı aydınlık. Aynı gençlik yaşantısı. Gençliğimin doyumsuz hafifliği. Mersinʹ i küçük kahve fincanında yudum yudum içtiğim kokusu, içime sindirdiğim gençlik yılları. Celal Çumralı, Haşmet Akal ve Osman Özerenʹ le Nuri Abaçʹ ın mimar yazıhanesinde buluşur, çoğu kez Akkahveʹ ye giderdik. Doğanʹ ın bir yere gidemeyeceğini biliyordum. Haber saldım. Doğan aranızda, dedim. (…) (…) ** Mersindeyiz. Yıl 1954 ile 1957 arası bir yıl. O günler gün değildi, sanki mangalda yakılan portakal kabuğu kokusu idi, duman yükseliyor, sonra yok olmuyor, anılara yerleşiyordu. Doğan Akça, o yıllar, dostum Cahit Öztelliʹ nin öğrencisi idi. Arkadaşım olduğunu ne o biliyordu, ne de ben farkındaydım. Aynı sokaklarda dolaşa dolaşa,aynı kızları Mersin renklerine, Mersin rüyasına geçiriyor, sonunda bilmeden Mersinin sihrini paylaşıyorduk. Ama dost ve arkadaş olduğumuzu ancak yıllar sonra bildik. Dünyadan haberimiz olmadığı o günlerde sanki Ali Kokuluʹ nun dükkânının önünde parkta geçen kızlara bakmıştık. Akkahveʹ de oturup kahve içmiş, Doğanʹ ın ilk aşk bunalımlarını dinlemiştim sanki. Ankaraʹ yı bırakıp Mersinʹ e dönmüştüm. Mersinin güzel mevsimindeyiz. Günler her gün yeni bayram. Üstümüz her sabah bir başka mavi. Kuzey hep Toroslar. Burnunu dayarsan zeytin kokulu. Gözünde bir dost yeşil. Uzaktan dağlar öyle mavi ki… Ne adı var. Ne de tadına doyum olur. Ne de o gün bu olaydan haberimiz vardı. Doğanʹ ın bulunduğu yerde sevgi vardı. Çocuksu naif bir hava. Doğan sanki hep bir çocuk bahçesinde yaşıyordu. Bugün bayram, sizi andık. Bu oruç süresinin sonunda, dilerim ki hepimiz yaşamayı eğlenceli bir çocuk oyuncağı olarak anlarız. Bayramın çocuk bahçesinde hayatın sevgi oyunu olduğunu idrak ederiz. (…)** * Doğan Akça en verimli çağında yitirdiğimiz ( 1936-2007) Mersinʹ li ressam ** İlyas Halil Salkımlar Ülkesi Salkımya kitabı (2013) Doğan Akça dostum makalesi Abdullah Ayan
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.