'Vahşi Cennetler Türkiye', Mersin'de ilk kez izlendi

25.06.2019 - 15:55, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

'Vahşi Cennetler Türkiye', Mersin'de ilk kez izlendi

Akkuyu NGS'nin yüklenicisi Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu (Rosatom) tarafından, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı mücadeleye adanmış belgesel serisinin ikinci belgesel filmi olan 'Vahşi Cennetler: Türkiye', Mersin'de ilk kez izlendi. Düzenlenen gösterime ulusal, bölgesel ve yerel medya kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın yarattığı tehditlere dikkat çekmek ve ortak yaşam alanlarının korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla Wild Edens (Vahşi Cennetler) Projesi’ni hayata geçirdi. Buluşmada bir konuşma yapan Akkuyu Mersin Toplum Bilgilendirme Merkezi Başkanı Eyyüp Lütfi Sarıcı, Küresel ısınmanın insanlığın karşı karşıya kaldığı en ciddi zorluklardan biri olduğunu belirterek, " İklim değişikliği çevre için ciddi sonuçlara yol açmaktadır; kuraklıklar, orman yangınları, eriyen buzullar ile eşsiz ekosistemleri ve tüm hayvan ve bitki türlerini kaybediyoruz. Bu yıl, Avustralya’da aşırı kuraklık, Mozambik ve Endonezya’daki sel felaketleri gibi üzücü olaylara tanık olduk.  Bütün bunlar gözlerimizin önünde oluyor. Yakın tarihli bir BM araştırmasına göre, mevcut 8 milyon flora ve fauna türünün 1 milyonunun nesli tükenme eşiğinde.Temiz, karbon içermeyen enerji üretiminde dünya lideri olan Rus şirketi Rosatom, ortak yaşam alanımızın korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla benzersiz bir projeyi; Wild Edens Projesi'ni başlattı." dedi Devlet Şirketi Rosatom bu proje çerçevesinde iki hedef belirlediğini ifade eden Sarıcı, bu hedeflerden birinin çoğunlukla eşi benzeri olmayan doğanın güzelliğine çekmek, diğerinin de küresel izleyiciye insan faaliyetlerinin yıkıcı sonuçlarını, bu doğal ortama nasıl zarar verebileceğini hatırlatmaya çalışmak olduğu söyledi.   Rosatom'un, 70 yılı aşkın bir süredir gelecek nesillere yeşil ve güvenilir bir enerji kaynağı sağlamak için çalıştığını belirten Sarıcı, "  Sadece 2018 yılında santrallerimiz 584 milyon ton CO2 salınımını önledi.  2020 yılı sonrası iklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris İklim Anlaşması'nın amaçlarına ulaşmak için nükleer enerji önemlidir.  Barışçıl atom, flora ve faunayı korumak için gerekli olan sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunuyor. Uluslararası ortaklarımızla aynı düzeyde, insanlığın küresel çevresel zorluklarının üstesinden gelmesi sorumluluğunu alıyoruz ve dünya topluluğunu kırılgan doğal denge konusunda daha dikkatli ve bilinçli olmaya çağırıyoruz. Akkuyu NGS'nin yapımı lehine bir seçim yapan Türkiye, eşsiz ulusal doğasını korumayı seçti. Nükleer santraller CO2 emisyonuna neden olmaz.  Akkuyu Santrali,  tek başına İstanbul gibi büyük bir şehrin elektriğinin 90’ını karşılama kapasitesine sahip olacaktır. " dedi Programda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi'nden  Doç. Dr. Ahmet Demirak da ‘Küresel Isınma ve Enerji’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Demirak konuşmasında  "İklim değişikliği ve küresel ısınmanın bir çevre konusudur. Çevrenin mühendislik, temel fen bilimleri ve ekonomik boyutunun yanında bir de çevrenin felsefesi boyutu vadır.Toplumlar henüz çevre felsefesi noktasında istenilen seviyede değildir. Vahşi Cennetler Projesi’nin de çevre konusunda bir eğitim projesidir.  Savaşta maalesef ölüm vardır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği de kronik hastalıklara sebebiyet veriyor ve bunun sonucu da ölümlere kadar gidebiliyor. Küresel ısınma insan sağlığına etki ediyor. O zaman savaşan kim? Doğa ile insan savaşmıyor. Doğa ile insan savaşamaz, çünkü sıklet farkı var; doğa çok güçlü. En yakın zamanda sellerde, volkan patlamalarında gördük. İnsan kendisini o kadar güçlü görmesin. İnsanlık doğa ile savaşamaz. Ama küresel ısınma var. O zaman savaş kimler arasında? Bu savaş iyi insanlarla kötü insanlar; bencil, sorumsuz insanlarla sorumlu ve fedakar insanlar arasında olmaktadır. Demirak, sera gazlarının küresel ısınmayı hızlandırdığını belirterek, "Atmosferdeki miktarını değiştiren iki etmen olduğunu belirterek, Sera gazlarının miktarını insanlar değiştiriyor. Bir de  doğa kendisi karbondioksit ve diğer sera etkisini oluşturan gazları açığa çıkarıyor. Atmosferdeki miktarını değiştiren iki etmendir. Bunlar,  dünyanın entropisi artıyor. Düzensize doğru bir gidişat var. Küresel ısınmayı insanlık hızlandırıyor. Yani üretilen ekstra yeni gazlar, karbondioksit ve su buharı gibi gazlar hem çevre felaketlerine hem de küresel ısınmaya ciddi anlamda etki ederek iklim değişikliğine sebebiyet verebiliyor.Enerji üretiminde açığa çıkan gazlar sera etkisi yaratmaktadır  Dünyadaki tüm bilim insanlarının çalıştığı konu da küresel ısınmayı yavaşlatacak, iklim değişikliğini azaltacak bir yol bulma çabasıdır.   Türkiye’de de küresel ısınmaya neden olan karbondioksiti en fazla üreten yine enerji. Karbondioksit emisyonu düşük olduğu için nükleer enerjiyi güneş veya rüzgar enerjilerinin yerine koymam yanlış olmaz Türkiye’nin üzerinde bir sorumluluk varsa yapılması gereken şu; bizim enerji politikamızı değiştirmemiz lazım. Dünya nükleer enerjiyi kullanacak, bu çok net görünüyor ve oranı da çok yüksek. Bunu yaparken enerji güvenliğine, maliyete ve çevreye etkisine dikkat etmemiz gerekiyor. Düşük maliyetli, çevreye duyarlı enerjiye ihtiyaç var. Türkiye’nin de böyle çalışmaları var. 2023 eylem planında gördüğümüz net şey; Türkiye’de temiz enerji üretimi artacak. Türkiye’nin temiz enerji ihtiyacı politikası daha da güçlenerek devam edilecek. Çünkü dünyadaki ülkelerin olduğu kadar bizim de sorumluluğumuz var. Problem nükleer atıklarla ilgili. Halkın katılımı ile NGS’yi değerlendirirseniz yanılgıya düşebilirsiniz. Vatandaşa NGS’nin gerekliliğini anlatırken algılanan fayda çok önemli. Vatandaşa bunun faydalı olduğu mutlaka anlatılmalı, çünkü bilgi eksikliği olduğu görülüyor.   Bizim amacımız; temiz bir enerji topluluğu inşa etmek. Bunun için de hepimize düşen görev fedakarlıktır. Biri fedakarlık ederken diğeri kar ediyorsa buna fedakarlık denemez. Hepimizin çevreye karşı sorumluluğunun olması lazım. Topluma mutlaka çevre eğitimi vermemiz gerekiyor. Yerel dinamiklerle çevre eğitimi oluşturmamız lazım. ” diye konuştu   Konuşmaların ardından; Türkiye'nin doğal yaşam alanlarındaki bitki örtüsü ile hayvanlarına odaklanarak, küresel boyutta temiz enerjiye geçiş ihtiyacına dikkat çekmek amacı ile hazırlanan Kars sulak arazisi, Mersin bölgesi ve Akdeniz kıyı şeridini de kapsayan alanlarda çekilen Vahşi Cennetler: Türkiye' belgeselinin gösterimi gerçekleşti.     VAHŞİ CENNETLER: TÜRKİYE, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELEYE DİKKAT ÇEKİYOR Küresel ısınma ve iklim değişikliği dünyanın karşılaştığı en büyük tehditlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Her geçen yıl karbondisoksit ve diğer ısı tutma özelliğine sahip sera gazlarının miktarındaki artış atmosferdeki sıcaklığın artmasına, dünyada iklimin değişmesine ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır.   Temiz ve güvenli enerji olarak tanımlanan nükleer enerji çevreye pozitif katkısı açısından bugün dünyadaki otorite kuruluşlar tarafından iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede en etkili enerji çeşitlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Nükleer Enerji; güneş, rüzgar ve hidroelektrik ile birlikte “Yeşil Dörtlü”nün arasında yer almaktadır. Nükleer enerji yıllık olarak yaklaşık 2 milyar ton CO2 salınımını önlemektedir.     Aynı zamanda rüzgar enerjisine de yatırım yapan ve temiz, karbon içermeyen enerji üretiminde dünya lideri olan Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın yarattığı tehditlere dikkat çekmek ve ortak yaşam alanlarının korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla Wild Edens (Vahşi Cennetler) Projesi’ni hayata geçirmiştir.   İlk filmi Rusya’yı konu alan belgesel serisinin ikincisi Türkiye’ye adanmıştır. ‘Wild Edens: Turkey’ (Vahşi Cennetler : Türkiye) ismiyle Türkiye'nin 7 bölgesindeki eşi benzeri olmayan doğal yaşam alanlarındaki bitki örtüsü ile hayvanlarına odaklanmakta ve küresel boyutta temiz enerjiye geçiş ihtiyacına dikkat çekmeyi hedeflemektedir.   Kasım 2018’de Ankara’da dünya galası gerçekleştirilen belgesel filmi, Kars sulak arazisi, Mersin bölgesi ve Akdeniz kıyı şeridini de kapsayan alanlarda çekilmiştir. 3 aydan uzun bir sürede çekilen Vahşi Cennetler : Türkiye belgesel filminin, Türkiye’nin yanı sıra, Avrupa ve Afrika’da çeşitli ülkelerde yayınlanmaktadır. Küresel ısınmaya karşı mücadeleye adanmış belgesel serisinin üçüncü filmi Wild Edens : South Asia (Vahşi Cennetler : Güney Asya) da geçtiğimiz Mart ayında yayınlanmıştır.   Vahşi Cennetler belgesel filmi, iklim değişikliği ile mücadeleye sağladığı katkılar ile uluslararası otoriteler tarafından da ödüllendirilmiştir. Wild Edens : Russia (Vahşi Cennetler: Rusya) belgeseli, geçtiğimiz günlerde düzenlenen ve sosyal sorumluluk çerçevesinde en iyi görsel-işitsel yapımların ödüllendirildiği 8’inci Deauville Green Awards'da 'İklim Değişikliği ile Mücadele ve Adaptasyon' kategorisinde gümüş ödüle layık görülmüştür.   Vahşi Cennetler belgesel filmleri bağımsız bir prodüksiyon şirketi olan Off The Fence tarafından gerçekleştirilmektedir. Vahşi Cennetler :  Türkiye filminin baş yapımcılığını Ellen Windemouth ve Allison Bean, prodüktörlüğünü ve Yönetmenliğini ise Andrew Zikking üstlenmiştir.      
Akkuyu NGS'nin yüklenicisi Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu (Rosatom) tarafından, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya karşı mücadeleye adanmış belgesel serisinin ikinci belgesel filmi olan 'Vahşi Cennetler: Türkiye', Mersin'de ilk kez izlendi. Düzenlenen gösterime ulusal, bölgesel ve yerel medya kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın yarattığı tehditlere dikkat çekmek ve ortak yaşam alanlarının korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla Wild Edens (Vahşi Cennetler) Projesi’ni hayata geçirdi.

Buluşmada bir konuşma yapan Akkuyu Mersin Toplum Bilgilendirme Merkezi Başkanı Eyyüp Lütfi Sarıcı, Küresel ısınmanın insanlığın karşı karşıya kaldığı en ciddi zorluklardan biri olduğunu belirterek, " İklim değişikliği çevre için ciddi sonuçlara yol açmaktadır; kuraklıklar, orman yangınları, eriyen buzullar ile eşsiz ekosistemleri ve tüm hayvan ve bitki türlerini kaybediyoruz.

Bu yıl, Avustralya’da aşırı kuraklık, Mozambik ve Endonezya’daki sel felaketleri gibi üzücü olaylara tanık olduk.  Bütün bunlar gözlerimizin önünde oluyor. Yakın tarihli bir BM araştırmasına göre, mevcut 8 milyon flora ve fauna türünün 1 milyonunun nesli tükenme eşiğinde.Temiz, karbon içermeyen enerji üretiminde dünya lideri olan Rus şirketi Rosatom, ortak yaşam alanımızın korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla benzersiz bir projeyi; Wild Edens Projesi'ni başlattı." dedi

Devlet Şirketi Rosatom bu proje çerçevesinde iki hedef belirlediğini ifade eden Sarıcı, bu hedeflerden birinin çoğunlukla eşi benzeri olmayan doğanın güzelliğine çekmek, diğerinin de küresel izleyiciye insan faaliyetlerinin yıkıcı sonuçlarını, bu doğal ortama nasıl zarar verebileceğini hatırlatmaya çalışmak olduğu söyledi.

 

Rosatom'un, 70 yılı aşkın bir süredir gelecek nesillere yeşil ve güvenilir bir enerji kaynağı sağlamak için çalıştığını belirten Sarıcı, "  Sadece 2018 yılında santrallerimiz 584 milyon ton CO2 salınımını önledi.  2020 yılı sonrası iklim değişikliği rejiminin çerçevesini oluşturan Paris İklim Anlaşması'nın amaçlarına ulaşmak için nükleer enerji önemlidir.  Barışçıl atom, flora ve faunayı korumak için gerekli olan sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunuyor.

Uluslararası ortaklarımızla aynı düzeyde, insanlığın küresel çevresel zorluklarının üstesinden gelmesi sorumluluğunu alıyoruz ve dünya topluluğunu kırılgan doğal denge konusunda daha dikkatli ve bilinçli olmaya çağırıyoruz. Akkuyu NGS'nin yapımı lehine bir seçim yapan Türkiye, eşsiz ulusal doğasını korumayı seçti. Nükleer santraller CO2 emisyonuna neden olmaz.  Akkuyu Santrali,  tek başına İstanbul gibi büyük bir şehrin elektriğinin 90’ını karşılama kapasitesine sahip olacaktır. " dedi

Programda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi'nden  Doç. Dr. Ahmet Demirak da ‘Küresel Isınma ve Enerji’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Demirak konuşmasında  "İklim değişikliği ve küresel ısınmanın bir çevre konusudur. Çevrenin mühendislik, temel fen bilimleri ve ekonomik boyutunun yanında bir de çevrenin felsefesi boyutu vadır.Toplumlar henüz çevre felsefesi noktasında istenilen seviyede değildir. Vahşi Cennetler Projesi’nin de çevre konusunda bir eğitim projesidir.  Savaşta maalesef ölüm vardır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği de kronik hastalıklara sebebiyet veriyor ve bunun sonucu da ölümlere kadar gidebiliyor. Küresel ısınma insan sağlığına etki ediyor. O zaman savaşan kim? Doğa ile insan savaşmıyor. Doğa ile insan savaşamaz, çünkü sıklet farkı var; doğa çok güçlü. En yakın zamanda sellerde, volkan patlamalarında gördük. İnsan kendisini o kadar güçlü görmesin. İnsanlık doğa ile savaşamaz. Ama küresel ısınma var. O zaman savaş kimler arasında? Bu savaş iyi insanlarla kötü insanlar; bencil, sorumsuz insanlarla sorumlu ve fedakar insanlar arasında olmaktadır.



Demirak, sera gazlarının küresel ısınmayı hızlandırdığını belirterek, "Atmosferdeki miktarını değiştiren iki etmen olduğunu belirterek, Sera gazlarının miktarını insanlar değiştiriyor. Bir de  doğa kendisi karbondioksit ve diğer sera etkisini oluşturan gazları açığa çıkarıyor. Atmosferdeki miktarını değiştiren iki etmendir. Bunlar,  dünyanın entropisi artıyor. Düzensize doğru bir gidişat var. Küresel ısınmayı insanlık hızlandırıyor. Yani üretilen ekstra yeni gazlar, karbondioksit ve su buharı gibi gazlar hem çevre felaketlerine hem de küresel ısınmaya ciddi anlamda etki ederek iklim değişikliğine sebebiyet verebiliyor.Enerji üretiminde açığa çıkan gazlar sera etkisi yaratmaktadır  Dünyadaki tüm bilim insanlarının çalıştığı konu da küresel ısınmayı yavaşlatacak, iklim değişikliğini azaltacak bir yol bulma çabasıdır.

 

Türkiye’de de küresel ısınmaya neden olan karbondioksiti en fazla üreten yine enerji. Karbondioksit emisyonu düşük olduğu için nükleer enerjiyi güneş veya rüzgar enerjilerinin yerine koymam yanlış olmaz Türkiye’nin üzerinde bir sorumluluk varsa yapılması gereken şu; bizim enerji politikamızı değiştirmemiz lazım. Dünya nükleer enerjiyi kullanacak, bu çok net görünüyor ve oranı da çok yüksek. Bunu yaparken enerji güvenliğine, maliyete ve çevreye etkisine dikkat etmemiz gerekiyor. Düşük maliyetli, çevreye duyarlı enerjiye ihtiyaç var. Türkiye’nin de böyle çalışmaları var. 2023 eylem planında gördüğümüz net şey; Türkiye’de temiz enerji üretimi artacak. Türkiye’nin temiz enerji ihtiyacı politikası daha da güçlenerek devam edilecek. Çünkü dünyadaki ülkelerin olduğu kadar bizim de sorumluluğumuz var. Problem nükleer atıklarla ilgili. Halkın katılımı ile NGS’yi değerlendirirseniz yanılgıya düşebilirsiniz. Vatandaşa NGS’nin gerekliliğini anlatırken algılanan fayda çok önemli. Vatandaşa bunun faydalı olduğu mutlaka anlatılmalı, çünkü bilgi eksikliği olduğu görülüyor.

 

Bizim amacımız; temiz bir enerji topluluğu inşa etmek. Bunun için de hepimize düşen görev fedakarlıktır. Biri fedakarlık ederken diğeri kar ediyorsa buna fedakarlık denemez. Hepimizin çevreye karşı sorumluluğunun olması lazım. Topluma mutlaka çevre eğitimi vermemiz gerekiyor. Yerel dinamiklerle çevre eğitimi oluşturmamız lazım. ” diye konuştu

 

Konuşmaların ardından; Türkiye'nin doğal yaşam alanlarındaki bitki örtüsü ile hayvanlarına odaklanarak, küresel boyutta temiz enerjiye geçiş ihtiyacına dikkat çekmek amacı ile hazırlanan Kars sulak arazisi, Mersin bölgesi ve Akdeniz kıyı şeridini de kapsayan alanlarda çekilen Vahşi Cennetler: Türkiye' belgeselinin gösterimi gerçekleşti.

 

 

VAHŞİ CENNETLER: TÜRKİYE, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜCADELEYE DİKKAT ÇEKİYOR

Küresel ısınma ve iklim değişikliği dünyanın karşılaştığı en büyük tehditlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Her geçen yıl karbondisoksit ve diğer ısı tutma özelliğine sahip sera gazlarının miktarındaki artış atmosferdeki sıcaklığın artmasına, dünyada iklimin değişmesine ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır.

 

Temiz ve güvenli enerji olarak tanımlanan nükleer enerji çevreye pozitif katkısı açısından bugün dünyadaki otorite kuruluşlar tarafından iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadelede en etkili enerji çeşitlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Nükleer Enerji; güneş, rüzgar ve hidroelektrik ile birlikte “Yeşil Dörtlü”nün arasında yer almaktadır. Nükleer enerji yıllık olarak yaklaşık 2 milyar ton CO2 salınımını önlemektedir.  

 

Aynı zamanda rüzgar enerjisine de yatırım yapan ve temiz, karbon içermeyen enerji üretiminde dünya lideri olan Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın yarattığı tehditlere dikkat çekmek ve ortak yaşam alanlarının korunması konusundaki sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla Wild Edens (Vahşi Cennetler) Projesi’ni hayata geçirmiştir.

 

İlk filmi Rusya’yı konu alan belgesel serisinin ikincisi Türkiye’ye adanmıştır. ‘Wild Edens: Turkey’ (Vahşi Cennetler : Türkiye) ismiyle Türkiye'nin 7 bölgesindeki eşi benzeri olmayan doğal yaşam alanlarındaki bitki örtüsü ile hayvanlarına odaklanmakta ve küresel boyutta temiz enerjiye geçiş ihtiyacına dikkat çekmeyi hedeflemektedir.

 

Kasım 2018’de Ankara’da dünya galası gerçekleştirilen belgesel filmi, Kars sulak arazisi, Mersin bölgesi ve Akdeniz kıyı şeridini de kapsayan alanlarda çekilmiştir. 3 aydan uzun bir sürede çekilen Vahşi Cennetler : Türkiye belgesel filminin, Türkiye’nin yanı sıra, Avrupa ve Afrika’da çeşitli ülkelerde yayınlanmaktadır. Küresel ısınmaya karşı mücadeleye adanmış belgesel serisinin üçüncü filmi Wild Edens : South Asia (Vahşi Cennetler : Güney Asya) da geçtiğimiz Mart ayında yayınlanmıştır.

 

Vahşi Cennetler belgesel filmi, iklim değişikliği ile mücadeleye sağladığı katkılar ile uluslararası otoriteler tarafından da ödüllendirilmiştir. Wild Edens : Russia (Vahşi Cennetler: Rusya) belgeseli, geçtiğimiz günlerde düzenlenen ve sosyal sorumluluk çerçevesinde en iyi görsel-işitsel yapımların ödüllendirildiği 8’inci Deauville Green Awards'da 'İklim Değişikliği ile Mücadele ve Adaptasyon' kategorisinde gümüş ödüle layık görülmüştür.

 

Vahşi Cennetler belgesel filmleri bağımsız bir prodüksiyon şirketi olan Off The Fence tarafından gerçekleştirilmektedir. Vahşi Cennetler :  Türkiye filminin baş yapımcılığını Ellen Windemouth ve Allison Bean, prodüktörlüğünü ve Yönetmenliğini ise Andrew Zikking üstlenmiştir.

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.