Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Yatırım programları ve kaybolan Mersin konteyner liman projesi.. (2)

Önceki makalede 2009 ÇED dosyası tamamlanan ve o döneme özgü dış ticaretteki dinamizmin de etkisiyle yabancı yatırımcıların ilgisini çeken Mersin Konteyner Ana Liman projesinin o yıllardaki yıllık yatırım programlarında hangi önemli vurgularla yer aldığını resmi belgeler ışığında anlatmaya çalıştım. Gerçekten de Türkiye' nin özellikle de Mersin odaklı çevre ülkelerle sürdürdüğü ticaretin zirve yaptığı yıllar. Suriye ve Mısır başta olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleriyle vizelerin kalktığı, Suriye' ye pasaportsuz nüfus cüzdanıyla gidip gelmenin eşiğine gelinmesi.. O kadar ki, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 için Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 500 milyar dolar ihracat hedefini, sektöre bazlı gelişmeler ve yıllık ön görülen artışlar ışığında yol haritası olarak kamuoyuna duyurup deklare edecek öz güven içindeydi… Türkiye gibi neredeyse tüm girdileri dışarıdan almak zorunda kalan ve tükettiği çoğu ürünü başka ülkelerden sağlayan bir ülke için 500 milyar dolarlık ihracat en azından 750 milyar ithalat demekti. Anadolu' nun dünyaya açılan kapısı, Ortadoğu ve Kafkasya başta olmak üzere tüm çevre ülkelerin transit merkezi olarak tüm ileriye dönük projeksiyonlar artık Mersin odaklı idi. Odaklanma vurgusu sözde de kalmayacak, Yıllık Yatırım Programlarında ete kemiğe bürünecekti o yıllar.. 2009 yılı Yatırım Programında, ÇED dosyası tamamlanan Mersin Ana Limanıyla ilgili sürecin artık teknik dokümanları hazırlama aşamasına geçmesi gerektiğine dair ifadelerin yer alması işte bu iç ve dış konjonktürün ışığında gerçekleşti. Kısaca 'zamanın ruhu' bu projeyi ülkenin 'olmazsa olmazı' kılıyordu… Gerçekten de 12 Ekim 2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2011 yılı Yatırım Programında Mersin iki projeyle yer alacaktı..  Akkuyu' da yapılacak nükleer santral yapımının resmiyet kazandığı bilgisi ve Mersin Konteyner Ana Limanıyla ilgili kesin ifadeler yer alır: "Artan ticaretin kesintisiz ve etkin şekilde akışını sağlayacak ve Türkiye' nin transit ülke konumuna gelmesini kolaylaştıracak büyük ölçekli ana limanların oluşturulması hedefine yönelik yürütülmekte olan Kıyı Yapıları Master Planı ile Çandarlı, Filyos ve Mersin Konteyner Limanlarına ilişkin fizibilite ve teknik dokümanlar büyük ölçüde tamamlanmıştır." O kadarla da kalmaz Mersin Ana Konteyner Limanına yapılan atıf.. Aşağıdaki cümleler de 12 Ekim 2010 tarihinde yayınlanan 2011 yılı Yatırım Programı metninden alınma: " Artan trafiğe çözüm üretecek büyük limanların oluşturulması için 2011 yılında Ege Bölgesinde Çandarlı limanının yapımına geçilecek, Türk limanlarının AB deniz otoyolları ana aksları üzerinde yer alması yönündeki çalışmalara devam edilecektir. Bu kapsamda "Ortadoğu'nun Giriş Kapısı" olarak tasarlanan Mersin Konteyner Limanı projesinin hayata geçirilmesi için gerekli adımlar atılacaktır." Devletin resmi deklarasyonu anlamına da gelen program ve programdaki ifadeler, metinden de anlaşılacağı gibi hiçbir kafa karışıklığına, yoruma yer bırakmayacak kadar açık ve anlaşılır biçimde yer almaktaydı. Üstelik program metninden , 2009' da ÇED dosyası tamamlanan Konteyner Ana Limanın 2010' da teknik dokümanlarının da hazırlandığını öğreniyorduk.. Bu olumlu gelişmeler yaşanırken özellikle Mersin' in rantını yiyen anlayış kendine yeni bir müttefik bulmakta gecikmedi.  2007' de özelleştirilen mevcut Mersin limanını alan grup tek başına yediği pastanın paylaşılması riskini kısa zamanda fark etti. Ve geçen zaman hepimize, o grubun lobi gücünün tüm Mersin dinamiklerinden daha etkin olduğunu gösterecek ve benim bir atasözünden esinlendiğim "Mersin uyur, rant uyumaz" ilkesi bir kez daha işlemeye başlayacaktı. O kadar ki, 2009' da dönemin Dış Ticaretten sorumlu bakanı ve Mersin Milletvekili Kürşat Tüzmen' in dilinden düşürmediği proje, bir süre sonra aynı Bakanlık  koltuğuna oturan ve kaderin garip tecellisi kendisi de Tüzmen gibi aday gösterildiği Mersin' den Milletvekili seçilen Zafer Çağlayan' ın kente vaat ettiği projeler arasında bir süre sonra gerilere düşmeye başladı. Çağlayan Mersin Milletvekili ve Dış Ticaretten sorumlu Bakan olduğu ilk günler Ana Terminal Liman tanımını dillendirirken, çok değil aylar içinde mevcut limanın uzatılacak rıhtımını dev yatırım olarak kente müjdeliyordu. Gelişmeler, sadece limanla ilgili büyük hedefleri törpülemekle kalmadı. Suriye' de başlayan karışıklıklar iç savaşa doğru evrilirken, Mursi döneminde Mısır ile başlayan balayı ve o ülke üzerinden tüm Afrika' ya yönelen ihracat tökezlemeye başladı. Tam Çağlayan' ın Ana Konteyner Limanı yerine mevcut limanda 450 metre uzatılacak rıhtım projesini öne çıkardığı 2013 ortasında AK Parti iktidarının doğal müttefiki Mursi devrildi. Suriye üzerinden Ortadoğu' ya ve zengin petrol ülkelerine ulaşım imkanı savaşla ortadan kalkarken, Mısır alternatifi de Mursi' nin gidişiyle ortadan kalkıyor, ülke ihracat ve dış ticareti büyük 2023 hedeflerini unutup mevcudu koruma derdine düşüyordu. Yıllık yatırım programları ışığında izini sürdüğüm Mersin Ana Konteyner Limanı projesinin başına gelenleri anlatmayı sürdüreceğim..    
Ekleme Tarihi: 28 Kasım 2019 - Perşembe

Yatırım programları ve kaybolan Mersin konteyner liman projesi.. (2)

Önceki makalede 2009 ÇED dosyası tamamlanan ve o döneme özgü dış ticaretteki dinamizmin de etkisiyle yabancı yatırımcıların ilgisini çeken Mersin Konteyner Ana Liman projesinin o yıllardaki yıllık yatırım programlarında hangi önemli vurgularla yer aldığını resmi belgeler ışığında anlatmaya çalıştım.

Gerçekten de Türkiye' nin özellikle de Mersin odaklı çevre ülkelerle sürdürdüğü ticaretin zirve yaptığı yıllar.

Suriye ve Mısır başta olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleriyle vizelerin kalktığı, Suriye' ye pasaportsuz nüfus cüzdanıyla gidip gelmenin eşiğine gelinmesi..

O kadar ki, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 için Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 500 milyar dolar ihracat hedefini, sektöre bazlı gelişmeler ve yıllık ön görülen artışlar ışığında yol haritası olarak kamuoyuna duyurup deklare edecek öz güven içindeydi…

Türkiye gibi neredeyse tüm girdileri dışarıdan almak zorunda kalan ve tükettiği çoğu ürünü başka ülkelerden sağlayan bir ülke için 500 milyar dolarlık ihracat en azından 750 milyar ithalat demekti.

Anadolu' nun dünyaya açılan kapısı, Ortadoğu ve Kafkasya başta olmak üzere tüm çevre ülkelerin transit merkezi olarak tüm ileriye dönük projeksiyonlar artık Mersin odaklı idi.

Odaklanma vurgusu sözde de kalmayacak, Yıllık Yatırım Programlarında ete kemiğe bürünecekti o yıllar..

2009 yılı Yatırım Programında, ÇED dosyası tamamlanan Mersin Ana Limanıyla ilgili sürecin artık teknik dokümanları hazırlama aşamasına geçmesi gerektiğine dair ifadelerin yer alması işte bu iç ve dış konjonktürün ışığında gerçekleşti.

Kısaca 'zamanın ruhu' bu projeyi ülkenin 'olmazsa olmazı' kılıyordu…

Gerçekten de 12 Ekim 2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2011 yılı Yatırım Programında Mersin iki projeyle yer alacaktı..

 Akkuyu' da yapılacak nükleer santral yapımının resmiyet kazandığı bilgisi ve Mersin Konteyner Ana Limanıyla ilgili kesin ifadeler yer alır:

"Artan ticaretin kesintisiz ve etkin şekilde akışını sağlayacak ve Türkiye' nin transit ülke konumuna gelmesini kolaylaştıracak büyük ölçekli ana limanların oluşturulması hedefine yönelik yürütülmekte olan Kıyı Yapıları Master Planı ile Çandarlı, Filyos ve Mersin Konteyner Limanlarına ilişkin fizibilite ve teknik dokümanlar büyük ölçüde tamamlanmıştır."

O kadarla da kalmaz Mersin Ana Konteyner Limanına yapılan atıf..

Aşağıdaki cümleler de 12 Ekim 2010 tarihinde yayınlanan 2011 yılı Yatırım Programı metninden alınma:

" Artan trafiğe çözüm üretecek büyük limanların oluşturulması için 2011 yılında Ege Bölgesinde Çandarlı limanının yapımına geçilecek, Türk limanlarının AB deniz otoyolları ana aksları üzerinde yer alması yönündeki çalışmalara devam edilecektir. Bu kapsamda "Ortadoğu'nun Giriş Kapısı" olarak tasarlanan Mersin Konteyner Limanı projesinin hayata geçirilmesi için gerekli adımlar atılacaktır."

Devletin resmi deklarasyonu anlamına da gelen program ve programdaki ifadeler, metinden de anlaşılacağı gibi hiçbir kafa karışıklığına, yoruma yer bırakmayacak kadar açık ve anlaşılır biçimde yer almaktaydı.

Üstelik program metninden , 2009' da ÇED dosyası tamamlanan Konteyner Ana Limanın 2010' da teknik dokümanlarının da hazırlandığını öğreniyorduk..

Bu olumlu gelişmeler yaşanırken özellikle Mersin' in rantını yiyen anlayış kendine yeni bir müttefik bulmakta gecikmedi.

 2007' de özelleştirilen mevcut Mersin limanını alan grup tek başına yediği pastanın paylaşılması riskini kısa zamanda fark etti.

Ve geçen zaman hepimize, o grubun lobi gücünün tüm Mersin dinamiklerinden daha etkin olduğunu gösterecek ve benim bir atasözünden esinlendiğim "Mersin uyur, rant uyumaz" ilkesi bir kez daha işlemeye başlayacaktı.

O kadar ki, 2009' da dönemin Dış Ticaretten sorumlu bakanı ve Mersin Milletvekili Kürşat Tüzmen' in dilinden düşürmediği proje, bir süre sonra aynı Bakanlık  koltuğuna oturan ve kaderin garip tecellisi kendisi de Tüzmen gibi aday gösterildiği Mersin' den Milletvekili seçilen Zafer Çağlayan' ın kente vaat ettiği projeler arasında bir süre sonra gerilere düşmeye başladı.

Çağlayan Mersin Milletvekili ve Dış Ticaretten sorumlu Bakan olduğu ilk günler Ana Terminal Liman tanımını dillendirirken, çok değil aylar içinde mevcut limanın uzatılacak rıhtımını dev yatırım olarak kente müjdeliyordu.

Gelişmeler, sadece limanla ilgili büyük hedefleri törpülemekle kalmadı. Suriye' de başlayan karışıklıklar iç savaşa doğru evrilirken, Mursi döneminde Mısır ile başlayan balayı ve o ülke üzerinden tüm Afrika' ya yönelen ihracat tökezlemeye başladı.

Tam Çağlayan' ın Ana Konteyner Limanı yerine mevcut limanda 450 metre uzatılacak rıhtım projesini öne çıkardığı 2013 ortasında AK Parti iktidarının doğal müttefiki Mursi devrildi.

Suriye üzerinden Ortadoğu' ya ve zengin petrol ülkelerine ulaşım imkanı savaşla ortadan kalkarken, Mısır alternatifi de Mursi' nin gidişiyle ortadan kalkıyor, ülke ihracat ve dış ticareti büyük 2023 hedeflerini unutup mevcudu koruma derdine düşüyordu.

Yıllık yatırım programları ışığında izini sürdüğüm Mersin Ana Konteyner Limanı projesinin başına gelenleri anlatmayı sürdüreceğim..

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.