Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Mersin kent merkezini canlandırmanın olmazsa olmaz koşulu…

Uzun zamandır dillerden düşürmediğimiz söylemdir 'kent merkezini canlandırma' iddiası, hayali.. Aidiyet duygusunu oluşturamadığımız, kentlilik bilincinden uzak bir kentte, canlandırmanın nasıl olacağı, hangi beklentiyle yol alınacağı, hedefin ne olduğu tartışılmaz ama durmadan aynı terane yinelenir durur: "kent merkezini canlandıralım" Eski Valilerden Hasan Basri Güzeloğlu bir ara bu canlandırma işine yoğunlaşmış, onun çabalarıyla yol da alınmıştı. Sonra ne oldu? Ardına düşen, takip eden çıkmayınca Güzeloğlu' nun o çabaları bir süre sonra tavsadı, tayininin çıkmasıyla da unutuldu gitti. Bir dönem umutlandığımız 'Tarihe gülümseyen Mersin' projesini bugün hatırlayan kaç kişi çıkar? Oysa öyle çok uzun zamandan söz etmiyorum. Henüz on yaşını doldurmamış bir hayalin bu kadar çabuk ölmesi, öldürülmesi karşısında başımızı öne eğip susmanın ötesinde bir şeyler söylenmesi gerekmez mi? Son günlerde Akdeniz Belediyesi, özellikle de aynı belediye kent konseyinin canlandırma yönündeki yeniden depreşen çabalarını görünce doğal olarak umutlanıyor insan.. Umutları yeşerten nedenlerin başında Belediyenin son yerel seçimlerle iktidara yani AKP' ye geçmesi geliyor. İktidar gücü deyip geçmeyin.. Canlandırma için gerekli fonlar orada, restorasyon izinleri orada… Çoğu devlete ait kurumların işgalindeki binaların çağa uygun işlevler kazandırılarak, yeniden kamuya açılması da ancak iktidarın desteğiyle sağlanabilir.. Peki bu nasıl gerçekleştirilecek? Kent merkezi demişken aslında Uray caddesi eksenli bir yenileme ve etkinleştirme çalışmasıyla işe başlamak gerekir diye düşünüyorum. İyi de bugüne kadar kısacık tarihine sahip çıkamamış ve her gün bir mekanı resmi kurumların işgal etmesine ses çıkarmamış bir kent gerçeği ortadayken bu biraz naif iyimserlik değil mi? Eski hapishane jandarma tarafından restorasyon adı altında yeni ve ucube bir binayla taçlandırılmakla kalmadı, 12 Eylül darbesinin ağır havasında bir sabah yüz yıllık Mücahitler Caddesi kapatılıp duvar örülerek Jandarma komutanlığının o binalarına katılırken tek bir kurumun sesini, tepkisini duyan oldu mu? Jandarma caddeye duvar örerken, bir süre sonra tarihi bir başka binada hizmet veren Mağazalar Karakolu da bulunduğu sokağı iki tarafından barikatlar örüp trafiğe kapatıp bırakın aracı yayanın bile sokaktan geçmesini sorunlu hale getirdi. Sağlık Müdürlüğü kentte başka yer kalmamış gibi restorasyonu tamamlanan denize nazır bir başka konağa yerleşti. Ve tüm olanlara rahmet okutacak, ' yok canım o kadar da değil' dedirten muhteşem finali Mersin' in sembolü, kurtuluş savaşından başlayarak Mersin' e damgasını vurmuş, adını Caddeye vermiş 'Uray' yani Valilik konağına yerleşen Jandarma gerçekleştirdi. Restorasyonu tamamlanan konağın ilk başlarda Valilik protokol mekanı olarak değerlendirilmesi bekleniyordu. Hatta eski Vali güzeloğlu' nun hayali, konağın önündeki tüm binaların yıkılıp cephenin denize açılmasıydı. Öyle olmadı, en azından kent müzesi olarak halka açılmasını umut ettiğimiz tarihi konak önce Vergi Dairelerine tahsis edildi, sonrasında da etrafı barikatlarla örülüp Jandarma' ya… Bu ve benzeri işgaller sona ermeden, kapatılmış caddeler, sokaklar eski haline getirilmeden, insanların huzur içinde dolaşabileceği, tarihi koklayabilecekleri bir kent merkezini yeniden canlandırmak, halka ve Mersin' i solumak isteyenlere açmak mümkün mü? anayasayla güvence altına alınmış en doğal hakkımız olan sahillerimizin, kamu yararına uygun biçimde kamuya açık olması gerekirken, o sahili işgal eden ve denizle Mersinli arasına duvarlar ören Orduevi' nin ürettiği ve bir an önce çözülmesi gereken dayanılmaz sorunu saymıyorum bile. Kentin sembolü stadyumu yıkıp yerine Millet Bahçesi yapan irade, halkın denize ulaşmasını engelleyen anayasaya aykırı durumu engelleyemez mi? Özetin özeti yıllardır savunduğum görüşü yineleyeyim: Kent merkezini canlandıracaksanız, önce resmi  gayri resmi kurumların keyfi cadde, sokak, sahil işgallerine son vererek başlayın, halka ait olanı halka verin, sonrası kendiliğinden gelecektir..  
Ekleme Tarihi: 09 Mart 2020 - Pazartesi

Mersin kent merkezini canlandırmanın olmazsa olmaz koşulu…

Uzun zamandır dillerden düşürmediğimiz söylemdir 'kent merkezini canlandırma' iddiası, hayali..

Aidiyet duygusunu oluşturamadığımız, kentlilik bilincinden uzak bir kentte, canlandırmanın nasıl olacağı, hangi beklentiyle yol alınacağı, hedefin ne olduğu tartışılmaz ama durmadan aynı terane yinelenir durur: "kent merkezini canlandıralım"

Eski Valilerden Hasan Basri Güzeloğlu bir ara bu canlandırma işine yoğunlaşmış, onun çabalarıyla yol da alınmıştı.

Sonra ne oldu?

Ardına düşen, takip eden çıkmayınca Güzeloğlu' nun o çabaları bir süre sonra tavsadı, tayininin çıkmasıyla da unutuldu gitti.

Bir dönem umutlandığımız 'Tarihe gülümseyen Mersin' projesini bugün hatırlayan kaç kişi çıkar?

Oysa öyle çok uzun zamandan söz etmiyorum. Henüz on yaşını doldurmamış bir hayalin bu kadar çabuk ölmesi, öldürülmesi karşısında başımızı öne eğip susmanın ötesinde bir şeyler söylenmesi gerekmez mi?

Son günlerde Akdeniz Belediyesi, özellikle de aynı belediye kent konseyinin canlandırma yönündeki yeniden depreşen çabalarını görünce doğal olarak umutlanıyor insan..

Umutları yeşerten nedenlerin başında Belediyenin son yerel seçimlerle iktidara yani AKP' ye geçmesi geliyor.

İktidar gücü deyip geçmeyin..

Canlandırma için gerekli fonlar orada, restorasyon izinleri orada…

Çoğu devlete ait kurumların işgalindeki binaların çağa uygun işlevler kazandırılarak, yeniden kamuya açılması da ancak iktidarın desteğiyle sağlanabilir..

Peki bu nasıl gerçekleştirilecek?

Kent merkezi demişken aslında Uray caddesi eksenli bir yenileme ve etkinleştirme çalışmasıyla işe başlamak gerekir diye düşünüyorum.

İyi de bugüne kadar kısacık tarihine sahip çıkamamış ve her gün bir mekanı resmi kurumların işgal etmesine ses çıkarmamış bir kent gerçeği ortadayken bu biraz naif iyimserlik değil mi?

Eski hapishane jandarma tarafından restorasyon adı altında yeni ve ucube bir binayla taçlandırılmakla kalmadı, 12 Eylül darbesinin ağır havasında bir sabah yüz yıllık Mücahitler Caddesi kapatılıp duvar örülerek Jandarma komutanlığının o binalarına katılırken tek bir kurumun sesini, tepkisini duyan oldu mu?

Jandarma caddeye duvar örerken, bir süre sonra tarihi bir başka binada hizmet veren Mağazalar Karakolu da bulunduğu sokağı iki tarafından barikatlar örüp trafiğe kapatıp bırakın aracı yayanın bile sokaktan geçmesini sorunlu hale getirdi.

Sağlık Müdürlüğü kentte başka yer kalmamış gibi restorasyonu tamamlanan denize nazır bir başka konağa yerleşti.

Ve tüm olanlara rahmet okutacak, ' yok canım o kadar da değil' dedirten muhteşem finali Mersin' in sembolü, kurtuluş savaşından başlayarak Mersin' e damgasını vurmuş, adını Caddeye vermiş 'Uray' yani Valilik konağına yerleşen Jandarma gerçekleştirdi.

Restorasyonu tamamlanan konağın ilk başlarda Valilik protokol mekanı olarak değerlendirilmesi bekleniyordu.

Hatta eski Vali güzeloğlu' nun hayali, konağın önündeki tüm binaların yıkılıp cephenin denize açılmasıydı.

Öyle olmadı, en azından kent müzesi olarak halka açılmasını umut ettiğimiz tarihi konak önce Vergi Dairelerine tahsis edildi, sonrasında da etrafı barikatlarla örülüp Jandarma' ya…

Bu ve benzeri işgaller sona ermeden, kapatılmış caddeler, sokaklar eski haline getirilmeden, insanların huzur içinde dolaşabileceği, tarihi koklayabilecekleri bir kent merkezini yeniden canlandırmak, halka ve Mersin' i solumak isteyenlere açmak mümkün mü?

anayasayla güvence altına alınmış en doğal hakkımız olan sahillerimizin, kamu yararına uygun biçimde kamuya açık olması gerekirken, o sahili işgal eden ve denizle Mersinli arasına duvarlar ören Orduevi' nin ürettiği ve bir an önce çözülmesi gereken dayanılmaz sorunu saymıyorum bile.

Kentin sembolü stadyumu yıkıp yerine Millet Bahçesi yapan irade, halkın denize ulaşmasını engelleyen anayasaya aykırı durumu engelleyemez mi?

Özetin özeti yıllardır savunduğum görüşü yineleyeyim:

Kent merkezini canlandıracaksanız, önce resmi  gayri resmi kurumların keyfi cadde, sokak, sahil işgallerine son vererek başlayın, halka ait olanı halka verin, sonrası kendiliğinden gelecektir..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.