Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Yeni Zelanda örneği üzerinden 'yeni normal'

Çıkışıyla ilgili rivayetler muhtelif olsa da, Çin' den başlayıp tüm dünyayı esir alan koronavirüs belası karşısında tüm insanlarıyla birlikte ülkeler de iyi kötü anlamında farklı sınavlar verdi. Başlangıçta başarılı görülüp sonrasında süreci yüzüne gözüne bulaştıranlar yanında ilk günden itibaren tutarlı politikalarla yakaladıkları başarı grafiğini sürdürenler.. Pandemiyi yok sayan, 'ne salgını? Basit grip vakası, gelir geçer' diyen Trump' ın ABD' ye ödettiği bedel.. 'Sürü bağışıklığı yöntemiyle herkese virüsün bulaşmasını sağlar, ölen ölür kalan sağlarla ekonomi çarklarını durdurmadan krizi atlatırız' anlayışıyla kapanmakta geciken İngiltere' nin başına gelenler ve işi ciddiye almayan Başbakan Johnson' un virüs kaptıktan sonra tedavi altına alınması, ölümden dönüşü.. Bugünlerde vurdumduymazlıkla halkını ölümcül maceraya sürükleyen Başkan Bolsonaro' nun Brezilya' sının hali ortada.. Bir de salgını ciddi bedeller ödemeden atlatan, süreci başarıyla yöneten ülkeler var.. İsrail, Almanya, Güney Kore, Avustralya, Singapur, Japonya, Hong Kong.. Burada Uzak doğu ülkeleri dikkat çekiyor.. Uzak doğu' nun başarılı yönetim anlayışının temelinde disipline yatkın ve insanların 'ben yerine biz' odaklı kültüre yatkınlığı, Konfüçyüs' çü düşüncenin etkisi bariz biçimde görülmekte.. İyiler, kötüler yanında bir de Yeni Zelanda örneği var.. 'Çılgın kalabalıktan hayli uzak' 5 milyon nüfusa sahip, geçen yıl bir camiye yapılan talihsiz saldırıyı saymazsak çatışmaların, savaşların dışında kalmayı başarmış huzur dolu, sakin bir ada.. Yeni Zelanda dünyada koronavirüs salgınını başarıyla atlatan ve son gün tek bir vakanın görülmediği ilk ve tek ülke olarak anılıyor bugün itibariyle.. Başarının temelinde, koyulan çok katı kurallara harfiyen uyan halk kadar, süreci sıfır toleransla tavizsiz yöneten 40 yaşındaki Başbakan Jacinda Ardern' in yadsınamaz rolü var.. Ardern, dünya gündemine, gittiği restorana sosyal mesafe tedbirleri kapsamında alınmadığı ve dışarıda bekletildiği görüntülerle geldi ama ülkesini yönetmede sergilediği liderlik bu salgından önce Cami saldırısıyla hafızalara kazınmıştı zaten.. Saldırı ardından ülkedeki silahlanma yasalarını değiştiren, yarı otomatik silahların vatandaşa satılmasını yasaklayan düzenlemeleri hızla hayata geçiren lider olarak öne çıktı.. "ülkemiz bu saldırıyla sonsuza dek değişti, şimdi sıra yasalarımızda" derken asıl halk desteğini "saldırı soruşturmasını, polis ve istihbarat servisini de kapsayacak biçimde en üst düzey soruşturma organı olan ve tamamen bağımsız hareket eden Kraliyet Komisyonuna bırakmasıyla almıştı.. Orada sergilediği kararlılık yanında tüm halkı kucaklayan liderlik tavrıyla, toplumun saldırı sonrası yaşadığı travmayı atlatmasına öncülük ederken diline yansıyan samimi tavrıyla dünyanın ilgi odağı oldu. Ardern, saldırı sonrasını barış içinde bir arada yaşama fırsatı değerlendirdiği gibi bu kez de pandemi sürecini başarıyla yönetme kadar, sonrasında yeni normal olarak tanımlanan 'bundan sonra şekillenecek yeni dünya' ile ilgili çizdiği yol haritasıyla öne çıkmakta.. Örneğin İskandinav ülkelerinden beklenen haftalık çalışma süresini azaltma hamlesi kuzey Avrupa yerine Yeni Zelanda' nın genç liderinden geldi.. Haftada dört gün çalışma, evden çalışmanın getirdiği verimliliği göz önünde bulundurarak geçici olarak uygulanan yöntemin kalıcı ve kurumsal hale getirilmesi, kısa ve esnek çalışma modellerinin hayata geçirilmesi gibi iddialı adımlar aslında önümüzdeki 'yeni normal'in da ip uçlarını taşıyor.. Yeni Zelanda ilk kez kapsamlı ve toplu bir paket halinde hayata geçirmeye hazırlanıyor ama farklı ülkelerde farklı versiyonları denenmiş yöntemler.. Ama Ardern' in dünyaya model olabilecek en önemli hamlesi "evrensel gelir desteği" uygulamasını ülkesinde hayata geçirmek.. İşsizlere, yoksullara, okuyan gençlere ve artık çalışamayacak kadar yaşlı olanlara, kısaca hayata tutunmak için desteğe ihtiyaç duyanlara haftalık veya aylık maaş ödenmesi.. Aslında Ardern evrensel gelir desteğini 2008' de muhalefete düşmüş İşçi Partisini 10 yıl aradan sonra yeniden iktidara taşıdığı 2017' den beri sıkça gündeme getirse de, pandemi sonrası ortaya çıkan tablo nedeniyle konu çok daha önemli ve acil gibi duruyor. Evrensel gelir desteği sadece Yeni Zelanda' nın değil aslında tüm dünyanın gündeminde olan en ciddi meselelerden biri.. Robotların iş gücüne katılması ve dünya nüfusundaki artış gibi etkenlerin tetiklemesiyle işsizliğin önümüzdeki yıllarda giderek artacak olması, gelir dağılımındaki bozulmanın kabul edilemez boyutlara ulaşması önümüzdeki yeni döneme damgasını vuracak sıcak gelişmeler.. Bugün yeni bir ütopya ortaya koyamadığı için meydanı eyyamcı popülistlere bırakan solun da bu gelişmelerden çıkaracağı sonuçlar olmalı.. En azından tartışmaları pratiğe indirgeyerek evrensel çözümlerle umutsuz kesimler ışık tutmalı.. Konu geleceğe damgasını vuracak önem ve ağırlıkta.. Bu nedenle daha geniş boyutlarıyla ele almaya, konuşmaya değer..  
Ekleme Tarihi: 11 Haziran 2020 - Perşembe

Yeni Zelanda örneği üzerinden 'yeni normal'

Çıkışıyla ilgili rivayetler muhtelif olsa da, Çin' den başlayıp tüm dünyayı esir alan koronavirüs belası karşısında tüm insanlarıyla birlikte ülkeler de iyi kötü anlamında farklı sınavlar verdi.

Başlangıçta başarılı görülüp sonrasında süreci yüzüne gözüne bulaştıranlar yanında ilk günden itibaren tutarlı politikalarla yakaladıkları başarı grafiğini sürdürenler..

Pandemiyi yok sayan, 'ne salgını? Basit grip vakası, gelir geçer' diyen Trump' ın ABD' ye ödettiği bedel..

'Sürü bağışıklığı yöntemiyle herkese virüsün bulaşmasını sağlar, ölen ölür kalan sağlarla ekonomi çarklarını durdurmadan krizi atlatırız' anlayışıyla kapanmakta geciken İngiltere' nin başına gelenler ve işi ciddiye almayan Başbakan Johnson' un virüs kaptıktan sonra tedavi altına alınması, ölümden dönüşü..

Bugünlerde vurdumduymazlıkla halkını ölümcül maceraya sürükleyen Başkan Bolsonaro' nun Brezilya' sının hali ortada..

Bir de salgını ciddi bedeller ödemeden atlatan, süreci başarıyla yöneten ülkeler var..

İsrail, Almanya, Güney Kore, Avustralya, Singapur, Japonya, Hong Kong..

Burada Uzak doğu ülkeleri dikkat çekiyor..

Uzak doğu' nun başarılı yönetim anlayışının temelinde disipline yatkın ve insanların 'ben yerine biz' odaklı kültüre yatkınlığı, Konfüçyüs' çü düşüncenin etkisi bariz biçimde görülmekte..

İyiler, kötüler yanında bir de Yeni Zelanda örneği var..

'Çılgın kalabalıktan hayli uzak' 5 milyon nüfusa sahip, geçen yıl bir camiye yapılan talihsiz saldırıyı saymazsak çatışmaların, savaşların dışında kalmayı başarmış huzur dolu, sakin bir ada..

Yeni Zelanda dünyada koronavirüs salgınını başarıyla atlatan ve son gün tek bir vakanın görülmediği ilk ve tek ülke olarak anılıyor bugün itibariyle..

Başarının temelinde, koyulan çok katı kurallara harfiyen uyan halk kadar, süreci sıfır toleransla tavizsiz yöneten 40 yaşındaki Başbakan Jacinda Ardern' in yadsınamaz rolü var..

Ardern, dünya gündemine, gittiği restorana sosyal mesafe tedbirleri kapsamında alınmadığı ve dışarıda bekletildiği görüntülerle geldi ama ülkesini yönetmede sergilediği liderlik bu salgından önce Cami saldırısıyla hafızalara kazınmıştı zaten..

Saldırı ardından ülkedeki silahlanma yasalarını değiştiren, yarı otomatik silahların vatandaşa satılmasını yasaklayan düzenlemeleri hızla hayata geçiren lider olarak öne çıktı..

"ülkemiz bu saldırıyla sonsuza dek değişti, şimdi sıra yasalarımızda" derken asıl halk desteğini "saldırı soruşturmasını, polis ve istihbarat servisini de kapsayacak biçimde en üst düzey soruşturma organı olan ve tamamen bağımsız hareket eden Kraliyet Komisyonuna bırakmasıyla almıştı..

Orada sergilediği kararlılık yanında tüm halkı kucaklayan liderlik tavrıyla, toplumun saldırı sonrası yaşadığı travmayı atlatmasına öncülük ederken diline yansıyan samimi tavrıyla dünyanın ilgi odağı oldu.

Ardern, saldırı sonrasını barış içinde bir arada yaşama fırsatı değerlendirdiği gibi bu kez de pandemi sürecini başarıyla yönetme kadar, sonrasında yeni normal olarak tanımlanan 'bundan sonra şekillenecek yeni dünya' ile ilgili çizdiği yol haritasıyla öne çıkmakta..

Örneğin İskandinav ülkelerinden beklenen haftalık çalışma süresini azaltma hamlesi kuzey Avrupa yerine Yeni Zelanda' nın genç liderinden geldi..

Haftada dört gün çalışma, evden çalışmanın getirdiği verimliliği göz önünde bulundurarak geçici olarak uygulanan yöntemin kalıcı ve kurumsal hale getirilmesi, kısa ve esnek çalışma modellerinin hayata geçirilmesi gibi iddialı adımlar aslında önümüzdeki 'yeni normal'in da ip uçlarını taşıyor..

Yeni Zelanda ilk kez kapsamlı ve toplu bir paket halinde hayata geçirmeye hazırlanıyor ama farklı ülkelerde farklı versiyonları denenmiş yöntemler..

Ama Ardern' in dünyaya model olabilecek en önemli hamlesi "evrensel gelir desteği" uygulamasını ülkesinde hayata geçirmek..

İşsizlere, yoksullara, okuyan gençlere ve artık çalışamayacak kadar yaşlı olanlara, kısaca hayata tutunmak için desteğe ihtiyaç duyanlara haftalık veya aylık maaş ödenmesi..

Aslında Ardern evrensel gelir desteğini 2008' de muhalefete düşmüş İşçi Partisini 10 yıl aradan sonra yeniden iktidara taşıdığı 2017' den beri sıkça gündeme getirse de, pandemi sonrası ortaya çıkan tablo nedeniyle konu çok daha önemli ve acil gibi duruyor.

Evrensel gelir desteği sadece Yeni Zelanda' nın değil aslında tüm dünyanın gündeminde olan en ciddi meselelerden biri..

Robotların iş gücüne katılması ve dünya nüfusundaki artış gibi etkenlerin tetiklemesiyle işsizliğin önümüzdeki yıllarda giderek artacak olması, gelir dağılımındaki bozulmanın kabul edilemez boyutlara ulaşması önümüzdeki yeni döneme damgasını vuracak sıcak gelişmeler..

Bugün yeni bir ütopya ortaya koyamadığı için meydanı eyyamcı popülistlere bırakan solun da bu gelişmelerden çıkaracağı sonuçlar olmalı.. En azından tartışmaları pratiğe indirgeyerek evrensel çözümlerle umutsuz kesimler ışık tutmalı..

Konu geleceğe damgasını vuracak önem ve ağırlıkta..

Bu nedenle daha geniş boyutlarıyla ele almaya, konuşmaya değer..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.