Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Bir Sağlıkçının Feryadı

“Sağlık bir beden değil; bir kafa meselesidir.” Sakın bunu bir karamsarlık havası estirmek olarak değerlendirmeyin. Ülkemiz üzerinde kara bulutlar dolaşıyor sanki. Her taraf ateş altında. Nereye el atsak elimize geliyor. Fakat bu savaş ortamında, ikinci dünya savaşı sonrası yaşanan en büyük insanlık dramının bizleri başka türlü etkilemesi de beklenmemeli. Sorunlar yumağı olmuş bir sistem, ayakta tutulmaya çalışılıyor. Bakalım daha ne kadar sürer bu devran? Sağlık sektörü yaşamsal öneme sahip. Milyonlar kamu sektörüne girmek peşinde koştururken…O sektörde çalışanlar ise türlü olumsuzluklardan dert yanıyor. İşte bir devlet hastanesi çalışanının bize ulaştırdığı yayınlamamızı rica ettiği sağlıksız bir durum: -Hemşirelik Mezunu Olup da Hemşirelik Yapmamak. “Hani o eski Avrupa soylularının kendilerine has şişinme halleri vardı ya; işte bizim bazı kerameti kendinden menkul hemşireler de onlar gibi hallere büründüler. Arkadaşımın kadrosu hemşiredir yeni mezundur üstelik ama kanla falan uğraşmak istemez, sanki bunlarla uğraşanlar kötü bir iş yapar. Kimi arkadaşlarımız hemşire olmalarına karşın hasta hakları, yazı işleri, sivil savunma gibi birimlerde görevlendirilir. Hatta bu kişilere döner sermayeden fazla ücret de ödenir. Bu kişiler hemşire kadrosunda görünürler ama hemşirelik yapmazlar. Hastane kadroları dolu göründüğünden, işleri yapacak yerlere atama da yapılamaz. Bakanlıktan bakınca yeterli hemşire vardır ama hastanenin içine girdiğin zaman bir hemşire kıtlığı vardır ki sormayın! Peki bu kişiler kadroları uygun olmadığı halde ‘hemşirelik dışı’ görevlere nasıl ve niçin getirilir? Kişiler bu görevlere getirilirken, sendikalar neden kör sağır olur? Hakları yenen diğer hemşireler niçin susar? Ya acil servislerinde yetersiz hemşire nedeniyle oluşan kuyruklarda bekleşen sayın hastalarım; ‘neden buralarda az hemşire var’ diye sormazlar? Bu arkadaşlar bazen de daha üst makamlara genel sekreterlik, il sağlık müdürlüğü gibi yerlerde görevlendirilir ama kadroları hemşiredir. Ankara’dan bakınca yeterli sayıda hemşiremiz vardır nasıl olsa… Gerçek hemşirelik yapanlar? Bu fedakar arkadaşlar sırf birileri rahat etsinler diye o kadar çok yorulurlar ki anlatılamaz. Hemşire sayısı dört alan bir serviste günlük iş sayısı iki yüz varsayalım, hemşire başına düşen iş sayısı ellidir. Fakat hemşire sayısı üçe düştüğü zaman iş miktarı hemen yetmişe yükselir. Yani hemşire arkadaşın iş yükü dayanılmaz hale gelir. Kimi hemşirelerin sağlık sorunları nedeniyle, geri hizmete verilmeleri anlaşılır. O hemşireler istisnadır. Onlar kesinlikle alınmasın! Ama hiçbir rahatsızlığı olmadığı halde rahat pozisyona gelenler? Bunu hiç hak etmiyorlar. Kaldı ki bakanlığın; herkesin asli mesleki pozisyonda görevlendirilmeleri ile ilgili yazısı bulunmasına karşın, hastane yönetimleri, yazının gereğini yerine getirmezler. Sonunda ne oluyor? Genç arkadaşlarımız masa başı işlerde rahat ettiriliyor fakat yirmi yıllık hemşiremiz bundan önce geçirdiği yirmi yıl gibi hiç durmadan, yorulmadan, belini tutarak, dizlerindeki acıyı hissederek hastalara koşmaya devam ediyor… Bu iki hemşire arasındaki farkı nasıl izah edeceğiz? Anlatılanlar, açık- seçik bir hak ihlalidir. Hakkımızı yedirmemek için mücadele edelim. Bazı arkadaşlarımız acil’lerde, servislerde canla- başla çalışırken, birileri takım elbise giyip oturmasın! Ya hepimiz çalışalım, hepimiz yorulalım, ya da hepimiz oturalım.” Sağlık sektörü dahil, dışarıdan baktığınızda hiç farkına varamadığınız, dikkat kesilmediğiniz daha nice aksaklıklar, olumsuzluklar vardır. Önemli olan iyi niyetle, samimiyetle ve hakkaniyetle meseleleri ele almakta.
Ekleme Tarihi: 09 Kasım 2016 - Çarşamba

Bir Sağlıkçının Feryadı

“Sağlık bir beden değil; bir kafa meselesidir.”

Sakın bunu bir karamsarlık havası estirmek olarak değerlendirmeyin. Ülkemiz üzerinde kara bulutlar dolaşıyor sanki. Her taraf ateş altında. Nereye el atsak elimize geliyor.

Fakat bu savaş ortamında, ikinci dünya savaşı sonrası yaşanan en büyük insanlık dramının bizleri başka türlü etkilemesi de beklenmemeli.

Sorunlar yumağı olmuş bir sistem, ayakta tutulmaya çalışılıyor. Bakalım daha ne kadar sürer bu devran? Sağlık sektörü yaşamsal öneme sahip. Milyonlar kamu sektörüne girmek peşinde koştururken…O sektörde çalışanlar ise türlü olumsuzluklardan dert yanıyor. İşte bir devlet hastanesi çalışanının bize ulaştırdığı yayınlamamızı rica ettiği sağlıksız bir durum:

-Hemşirelik Mezunu Olup da Hemşirelik Yapmamak.

“Hani o eski Avrupa soylularının kendilerine has şişinme halleri vardı ya; işte bizim bazı kerameti kendinden menkul hemşireler de onlar gibi hallere büründüler. Arkadaşımın kadrosu hemşiredir yeni mezundur üstelik ama kanla falan uğraşmak istemez, sanki bunlarla uğraşanlar kötü bir iş yapar.

Kimi arkadaşlarımız hemşire olmalarına karşın hasta hakları, yazı işleri, sivil savunma gibi birimlerde görevlendirilir. Hatta bu kişilere döner sermayeden fazla ücret de ödenir. Bu kişiler hemşire kadrosunda görünürler ama hemşirelik yapmazlar. Hastane kadroları dolu göründüğünden, işleri yapacak yerlere atama da yapılamaz. Bakanlıktan bakınca yeterli hemşire vardır ama hastanenin içine girdiğin zaman bir hemşire kıtlığı vardır ki sormayın!

Peki bu kişiler kadroları uygun olmadığı halde ‘hemşirelik dışı’ görevlere nasıl ve niçin getirilir? Kişiler bu görevlere getirilirken, sendikalar neden kör sağır olur? Hakları yenen diğer hemşireler niçin susar? Ya acil servislerinde yetersiz hemşire nedeniyle oluşan kuyruklarda bekleşen sayın hastalarım; ‘neden buralarda az hemşire var’ diye sormazlar? Bu arkadaşlar bazen de daha üst makamlara genel sekreterlik, il sağlık müdürlüğü gibi yerlerde görevlendirilir ama kadroları hemşiredir. Ankara’dan bakınca yeterli sayıda hemşiremiz vardır nasıl olsa…

Gerçek hemşirelik yapanlar? Bu fedakar arkadaşlar sırf birileri rahat etsinler diye o kadar çok yorulurlar ki anlatılamaz. Hemşire sayısı dört alan bir serviste günlük iş sayısı iki yüz varsayalım, hemşire başına düşen iş sayısı ellidir. Fakat hemşire sayısı üçe düştüğü zaman iş miktarı hemen yetmişe yükselir. Yani hemşire arkadaşın iş yükü dayanılmaz hale gelir. Kimi hemşirelerin sağlık sorunları nedeniyle, geri hizmete verilmeleri anlaşılır. O hemşireler istisnadır. Onlar kesinlikle alınmasın! Ama hiçbir rahatsızlığı olmadığı halde rahat pozisyona gelenler? Bunu hiç hak etmiyorlar.

Kaldı ki bakanlığın; herkesin asli mesleki pozisyonda görevlendirilmeleri ile ilgili yazısı bulunmasına karşın, hastane yönetimleri, yazının gereğini yerine getirmezler. Sonunda ne oluyor? Genç arkadaşlarımız masa başı işlerde rahat ettiriliyor fakat yirmi yıllık hemşiremiz bundan önce geçirdiği yirmi yıl gibi hiç durmadan, yorulmadan, belini tutarak, dizlerindeki acıyı hissederek hastalara koşmaya devam ediyor… Bu iki hemşire arasındaki farkı nasıl izah edeceğiz?

Anlatılanlar, açık- seçik bir hak ihlalidir. Hakkımızı yedirmemek için mücadele edelim. Bazı arkadaşlarımız acil’lerde, servislerde canla- başla çalışırken, birileri takım elbise giyip oturmasın! Ya hepimiz çalışalım, hepimiz yorulalım, ya da hepimiz oturalım.”

Sağlık sektörü dahil, dışarıdan baktığınızda hiç farkına varamadığınız, dikkat kesilmediğiniz daha nice aksaklıklar, olumsuzluklar vardır. Önemli olan iyi niyetle, samimiyetle ve hakkaniyetle meseleleri ele almakta.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.